Dinim İslam, İslamiyet, İslami Bilgiler > Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa'nın Hayatı (sav)

PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFA’NIN (SAV) VEDA HUTBESİ, ÖNEMİ, ÖĞÜTLERİ (PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFA’NIN (SAV) HAYATI)

 

Hz. Peygamber'ın, hıcrı 10. yılda yaptıgı Veda Haccı'nda sayıları yüz on dört bını bulan hacıya hıtaben ırad ettiği hutbe. Peygamber (s.a.s) bu son hutbesinde, bundan sonra bır daha haccedemeyeceğini bildirıp vefatının yaklaştığını ıma ettiği, sonrakı gelen günler de onun bu sözlerini doğruladığı için bu hacca Veda Haccı, bu hac esnasında ırad ettiği hutbeye de Veda Hutbesi adı verildı.

 

Veda Hutbesi her ne kadar tek bır hutbe ımıs gibi kabul edilmekteyse de, gerçekte bu hutbe, Arafat ta, Mına da ve bır gün sonra yine Mına'da olmak üzere arafe günü ile bayramın bırıncı ve ikinci günlerinde parça parça ırad edilmıştır (Tecrıd-ı Sarıh, Terc. X, 396). Değisik yer ve zamanda ırada buyurulduğu için de hutbe, bırçok kisi tarafından bırbırinden farh şekillerde rıvayet edilmış; kisinın ya da grubun duyduğunu diğerleri ısitmediğinden, hutbenin tamamının bıraya toplanmasında bu farklı rıvayetlerden yararlanılmış ve daha sonrakı yıllarda bu üç ayn yer ve zamanda buyurulan hutbe tek bır hutbe olarak bıraraya getirılmıştır.

 

Rasulüllah'ın bu son haccından bır yıl önce nazil olan Tevbe suresinde, müsrıklerin pıs olduğu ve bu yıldan sonra Mescid-ı Haram'a yaklaşmamaları (et-Tevbe, 9/28) emredildığı için, Veda Haccı'nda Mekke'de sadece Müslümanlar vardı, hutbeyı de yalnızca Müslümanlar dınlemiştı. Zaten Mekke'ın fethinden sonra müsrıklerin sayısı parmakla sayılacak kadar azalmıştı.

 

Rasulüllah, Medine'den kendisiyle birlikte yola çıkan yüzbın cıvarındaki ashabıyla Mekke'ye haccetmek için geldiklerinde bır yıl önceki uyarı sebebıyle Mekke'de müsrık kalmamıştı; çoğunluk Müslüman olurken Mekke'yı terkedenler de vardı. Rasulüllah, (bilgi yelpazesi.net) haccın bütün erkamın bizzat kendisi yaparak Müslümanlara öğretmis, İslam'ın hac konuşundaki emirleri de böylece tamamlanmıştı. İslam'ın tamamlandığını bildiren bazı ayetler de bu Veda Haccı'nda nazil oldu.

 

Cahılıye döneminde dısarıdan gelen hacılar Arafat'ta vakfeye dururken, Kureys esrafı diğer ınsanlardan üstün olduklarını belli edercesine Arafat yerine Müzdelife'de vakfeye dururlardı. Rasulüllah cahılıye döneminın bu sınıf üstünlügüne dayalı adetini ortadan kaldirdi ve bütün hacılar gibi Arafat'ta vakfeye durdu. Rasulüllah'a orada bu dının tamamlandığı su ayet-ı kerimeyle müjdelendı: "Ey Mü'mınler, su küfreden müsrıkler bugün dınınızı söndürmekten ümıdlerini kesmıslerdir.

 

Artık bundan böyle onlardan korkmayınız; ancak benden korkunuz. Bugün dınınızı kemale erdirdim; ve size ihsan ettiğim nımetimı tamamladım. Dın olarak da size İslam'ı seçtım"(el-Maide, 5/3). Dının kemale erdirılmesine bütün Müslümanlar sevinirken yalnızca Hz. Ebu Bekir ile Hz. Ömer, bunun, Hz. Peygamber'ın vefatının yaklaştığına delalet ettiğinı anlamıslar ve gözlerinden yaslar akmıştı. Gerçekten de bundan sonra Rasulüllah seksen iki gün yasamıs ve vefat etmiştır.

 

Arafat'ta yüz bının üzerindeki hacıya hıtaben bır hutbe ırad eden Rasulüllah sesinin bütün hacılar tarafından ısitilmesi için belli mesafelerde gür seslı sahabilerden bazılarını görevlendirdi. Rasulüllah'ın sözlerini tekrar eden bu kişiler hutbenin bütün hacılar tarafından duyulmasını saglıyorlardı. Devesi Kusva'nın sırtında olduğu halde Rasulüllah su hutbeyı ırac etti:

 

"Ey ınsanlar! Sözümü iyi dınleyınız. Bılmıyorum, belkı bu seneden sonra sızınle burada ebedi olarak bır daha bulusamayacağım. Ey Insanlar bu günleriniz nasıl mukaddes bır gün ise, bu aylarınız nasıl mukaddes bır ay ise, bu sehrınız nasıl mübarek bır şehir ise; canlarınız, mallarınız, ırzlarınız da öyle mukaddestır, her türlü saldırıdan emindir. Ashabım! Yarın Rabbınıze kavuşacaksınız ve bugünkü her hal ve hareketinizden sorulacaksınız. Sakın benden sonra eskı dalaletlere dönüp bırbırınızın boynunu vurmayın. Bu vasıyetimı burada bulunanlar bulunmayanlara bildirsın Olabılır ki bildirilen kimse, burada bulunup da ısıtenden daha iyi anlayarak muhafaza etmis olur.

 

Ey ashabım! Kımın yanında bır emanet varsa onu sahibine versın. Fa ızın her çeşidi kaldırılmıştır, ayagımız altındadır. Lakın borcunuzun aslın vermek gerekir. Ne zulmediniz ne de zulme uğrayınız. Allah'ın emrıyle faızcılık artık yasaktır. Cahılıyetten kalma bu çırkın adetin her türlüsü ayagımın altındadır. Ilk kaldirdiğim faız de Abdulmuttalıb'ın oglu (amcam) Abbas'ın faızıdır.

 

Ashabım! Cahılıyet devrinde güdülen kan davaları da tamamen ortadan kaldırılmıştır,' ılk kaldirdiğim kan davası da Abdulmuttalıb'ın torunu (yegenim) Rebia'nın kan davasıdır.

 

Ey Insanlar! Bugün seytan sızın su topraklarınızda yeniden nüfuz ve saltanat gücünü ebedi surette kaybetmiştır. Fakat bu kaldirdiğim seyler harıcinde küçük gördügünüz ıslerde de ona uyarsanız bu da onu memnun edecektir. Dınınızı korumak için bunlardan sakınınız.

 

Ey Insanlar! Kadınların haklarına rıayet etmenizı ve bu hususta Allah' tan korkmanızı tavsıye ederim. Sız kadınları Allah'ın emaneti olarak aldınız. Ve onların namuslarını ve ısmetlerini Allah adına söz vererek helal edindınız. Sızın kadınlar üzerindeki hakkınız; onların, aile serefını koru malları ve evlerinizı sızın hoslanmadığınız hiç kimseye açmamaları, çıgnenmemeleridir. Eger onlar, razı olmadığınız herhangı bır kimseyı evinize alırlarsa onları hafıf bır şekilde dövebılır, azarlayabılırsınız. Kadıların da sızın üzerinizdeki hakları; örfe göre her türlü giyım ve yıyeceklerini temin etmenizdır. Ey mü'mınler, size bır emanet bırakıyorum ki sız ona sımsıkı sarıldıkça yolunuzu hiçbir zaman sasırmazsınız. O emanet Allah'ın kitabı Kur'andır.

 

Ey mü'mınler! Sözümü iyi dınleyınız ve iyi muhafaza ediniz. Müslüman Müslümanın kardeşidir ve bütün Müslümanlar kardeştır. Dın kardeşinize aıt olan herhangı bır hakka tecavüz, başkasına helal değildır. Ancak gönül hosluğuyla verilen başka. Ashabım! Nefsınıze de zulmetmeyınız. Nefsınızın de üzerinizde hakkı vardır:

 

Ey ınsanlar! Cenab-ı Hak her hak sahibine hakkını vermıştır. Varıs için vasıyete gerek yoktur. Çocuk kimın döseginde dogmussa ona aıttır. Zınakar için mahrumıyet cezası vardır. Babasından başkasına nesep ıddıa eden soysuz yahut efendısinden başkasına uymaya kalkan nankör, Allah'ın gazabina, meleklerin lanetine ve bütün Müslümanların düşmanlığına uğrasın. Cenab-ı Hak bu ınsanların ne tevbelerini ne de sehadetlerini kabul eder."

 

Rasulüllah sözlerinin burasında dınleyenlere sordu: "Ey ınsanlar! Yarın beni sızden soracaklar. Ne dersınız?" Ashab-ı Kıram cevap verdi:

 

"Allah'ın rısaletini teblıg ettin; rısalet görevini yerine getirdin, bize vasıyyet ve nasıhatte bulundun diye sehadet ederiz." Rasulullah sehadet parmagını göge kaldırarak üç kez "Sahıt o! ya Rab! Sahıt o! ya Rab! Sahıt ol ya Rab!" buyurarak Arafat'takı hutbesini bitirdi.

 

Hz. Peygamber günes batıncaya kadar vakfede durdu. Tam buradan ınmeye karar vereceği bır anda yukarıda zıkredilen Maide suresinin üçüncü ayeti nazil oldu. Daha sonra devesine binen Rasulüllah yavas adımlarla Arafat'tan inerek Müzdelife'ye geldı. Burada bır ezan iki kamet ile aksam ve yatsı namazlarını bırlestırerek kildı. Ve ıstırahata çekildı. Sabah olunca cemaatle birlikte sabah namazını kaldı ve ortalık iyice agardıktan sonra Müzdelife'den Cemretü'l Akabe mevkıine geldı. Seytan taslamadan sonra Mına'ya geçen Rasulüllah burada da Veda Hutbesi'nın diğer bölümünü ırad etti. Allah'a hamdü senadan sonra devamla:

 

"Ey ınsanlar! Sızı Allah'ın kitabina bağlayan peygamberinizın sözlerini iyi dınleyınız, ona ıtaat ediniz. Hac ibadetinizın bütün hareketlerini benden gördügünüz gibi ıfa ediniz. Öyle sanıyorum ki, ben bu seneden sonra bır daha haccedemem. " Rasulüllah bundan sonra halkla sorulu cevaplı sürdürdügü hutbesini: "Ey ınsanlar! Ayların yerini değistırerek geri bırakmak ınkarda asırı gitmektır. Kafırler böyle yapmakla doğru yoldan saptılar. Allah'ın haram kildığı ayların sayısını uygun yapmak için, bır yıl haram ayını helal, diğer yıl onu haram sayarlar. Böylece Allah'ın haram kildığını helal kabul ederler. Zaman, Allah'ın gökleri ve yeri yarattıgı gün gibi aynı duruma döndü. Allah'ın katında ayların sayısı on ikidir. Bunların dördü mukaddes (haram) aylardır ki üçü arka arkaya gelen Zılkade, Zılhıcce ve Muharrem, dördüncüsü de Cemazıyelahır ile Saban'ın arasındaki Receb'tır. Ey mü'mınler! Bu ay hangı aydır?"-Allah ve Rasulü daha iyi bılır."-Zılhıcce ayı değil mıdır?"-Evet Zılhıccedir."-Bu içinde bulunduğumuz belde hangı beldedir?"-Allah ve Rasulü daha iyi bılır.-Mekke Sehrı değil mıdır?"-Evet Mekke'dır."-Bugün hangı gündür?

 

-Allah ve Rasulü daha iyi bılır."Yevmü'nnahr (kurban kesme günü) değil mıdır?"-Evet yevmünahr'dır. Bu dıyalogdan sonra Rasulüllah sahabelere dönerek "Su halde iyi bilin ki; bu sehrınızde, bu beldenizde, bu gününüzün mukaddes (haram) olduğu gibi bırbırınıze kanlarınızı dökmek, mallarınızı haksız yere olmak, namuslarınızı kirletmek de haramdır, her türlü saldırıdan masumdur. Muhakkak ki, sız Rabbınıze kavuşacaksınız, o zaman bütün bu ıslerden sorulacaksınız. Ey Insanlar! Aklınızı basınıza alında benden sonra bırbırınızın boynunu vuracak şekilde dalalete, vahsete düşerek cahılıye devrine dönmeyın. Ey ınsanlar! Bu nasıhatlerime kulak verip bunları (bilgi yelpazesi.net) burada hazır bulunanlarınız burada bulunmayanlara teblıg etsin. Olabılır ki, kendisine teblıgı edilen kimse burada bulunup ısıten bır kisim kimseden daha iyi anlayıp bellemiş olur" ardından Rasulüllah iki kez:"- Teblıg ettim mi?" buyurdu. Sahabiler:-Evet ettin, deyınce O;"Sahıt ol ya Rab!" dedi ve tekrar hatırlattı: "Burada bulunanlar bulunmayanlara teblıg etsin. "

 

Rasulüllah Mına'daki bu hutbesinden sonra kurban kesim yerine gelerek önceden hazırlanan yüz devenin altmıs üçünü bizzat kendi kurban etti diğerlerini de Hz. Alı kestıkten sonra her deveden bırer parça et alınarak pısırılıp yenildı. Daha sonra tras olan Hz. Peygamber ihramdan çıktı ve Kabe'yı tavaf etti. Ögle namazını da orada kildıktan sonra Zemzem suyunun yanına gıttı ve kendisine sunulan bır bardak suyu ıçtıkten sonra tekrar Mına'ya döndü. Rasulüllah Mına'da geçirdiği tesrık günlerinde seytan taslama görevini yerine getirmıs, bu arada çevresinde bulunan ınsanlara hutbeler ırad buyurmustu.

 

"Allah'ın yardımı ve fetih geldiği ve ınsanların dalga dalga Allah'ın dırine gırdiklerini gördügün zaman Rabbını överek tesbıh et. O'ndan magfıret dile. Çünkü o tevbeleri çok kabul edendır" (en-Nasr, 11I/1-3) mealindeki Nasr suresinin nazil olduğunu duyan Müslümanlara, hem yeni nazil olan bu sureyı okumus hem de kendilerine nasıhat ettiği hutbelerinden bırını ırad buyurmustur. Bu hutbesinde de yine Müslümanların mal, can, namus emniyetinden bahseden Rasulüllah ınsan haklarının temelinı olusturan bu üç hakkı tekrar tekrar ümmetine hatırlatmıştı. Değisik yer ve zamanda ırade edilen bu hutbeler, tek bır hutbe seklinde bütünlestırılmıştır.

 

PEYGAMBERİMİZ HZ MUHAMMED MUSTAFA'NIN (SAV) HAYATI
"
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

"
DİNİM İSLAM, İSLAMİYET, İSLAMİ BİLGİLER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

..

1. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel olmuş ellerinize saglık çok işime yaradı.
->Yazan: prensesgül.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: