Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Konu Anlatımlı Dersler > İngilizce Dersi İle İlgili Konu Anlatımlar

ZARFLAR (ADVERBS), KULLANIMI, ÇEŞİTLERİ, ÖZELLİKLERİ (İNGİLİZCE SAYILAR) (İNGİLİZCE DERSİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIMLAR, ENGLISH GRAMMAR, GRAMER, DİL BİLGİSİ)

 

Fiilleri, yani öznenin yaptığı eylemi niteleyen sözcüklere ZARF denir. Bu nedenle, zarflar durum gösteren BE fiiliyle KULLANILMAZLAR. Yer ve zaman gösteren zarflar zaten sözcük anlamıyla belli olur. Hal zarflan ise, çoğu zaman, sıfatların sonuna –ly takısının gelmesiyle oluşturulur.

 

SIFAT

ZARF

Slow

slowly

Guick

quickly

Careful

carefully

Careless

carelessly

Hungry

hungrily

Final

finally

Easy

easily

 

KURALSIZ OLANLAR

 

Good

well (1)

Fast

fast

Hard

hard (2)

Far

far

Near

near (3)

Early

early

Late

late (4)

Loud

loud (loudly)

 

(1) Well sözcüğü zarf olmasına karşın, BE fiiliyle kullanılabilir, "sağlık, hal hatır" sorularına karşılık verirken I am well (İyiyim) denebilir.

 

(2) Hard sıfat olarak, "sert, zor" anlamına gelir, ama bu anlamda zarf olmaz, yani zarf olan hard "sıkı" ya da "yoğun" anlamına gelir.

 

I worked hard: Sıkı çalıştım.

It rained hard: Çok yağmur yağdı (yoğun olarak yağdı).

 

İngilizce’de  hardly sözcüğü, "hemen hemen hiç" anlamına gelir ve sıfat olan hard' ın zarf biçimi olarak kullanılmaz.

 

I hardly know you: Seni pek tanımıyorum.

 

(3) “Yakın” anlamına gelen near sözcüğünün zarf biçimi de aynıdır. İngilizce’de nearly sözcüğü ise, "neredeyse, az kalsın" anlamına gelir.

 

Come near: Yakına gel. (zarf)

I nearly broke it.: Onu az kalsın kırıyordum.

 

(4) Late sıfatı da zarf olurken biçim değiştirmez. Lately sözcüğü ise başka bir anlamda kullanılır; "son zamanlarda" demektir.

 

We came late: Geç geldik, (zarf)

I haven't seen him lately: Onu son zamanlarda görmedim.

 

HAL ZARFLARININ ÜSTÜNLÜK VE EN ÜSTÜNLÜK DERECELERİ

 

KURALSIZ OLANLAR

 

Well

Betler

Best

Badly

Worse

Worst

Near

Nearer

Nearest

Far

Farther

Farthest

Far

Further

Furthest

Fast

Faster

Fastest

Hard

Harder

Hardest

Loud

Louder

Loudest

Early

Earlier

Earliest

Late

Later

Latest

 

Yukarıda görülen kuralsızlar dışında, sonuna -ly takısı alarak oluşan tüm zarflar more ve most alarak üstünlük ve en üstünlük derecelerinde kullanılırlar.

 

ÜSTÜNLÜK DERECESİ

 

I can drive faster than you (can). (Senden hızlı sürebilirim.)

She types betler than I (do). (Benden iyi daktilo yazar.)

 

Kıyaslanan öğe eğer ÖZNEL durumdaysa ardından cümlenin zaman özelliğine göre yardımcı fiili gelebilir.

Eğer NESNEL durumdaysa yardımcı fiil gelmez. Kıyaslanan öğe varsa, than kullanmayı unutmayınız.

 

She cooks berter than me. (Benden iyi yemek pişirir.)

We work harder than them. (Onlardan çok çalışıyoruz.)

I came earlier. (Ben daha erken geldim.)

 

EN ÜSTÜNLÜK DERECESİ

 

Zarfların en üstünlük derecesinde de yine the unutulmamalıdır.

 

She drives the fastest (of ali of us). (Hepimizden) Hızlı sürer.

They came the latest of all. (Herkesten geç geldiler.)

He plays the best of all the others. (Diğerleri içinde en iyi o oynar.)

 

SIFAT YERİNE GEÇEN İFADELER

 

A)       Be Fiiliyle:

 

The man is at the door. He is very old.

(Adam kapıdadır. O çok yaşlıdır.)

Bu iki cümleyi birleştirmek için:

1) The man at the door (is fiili çıkarılır)

(kapıdaki (bilgi yelpazesi.net) adam...)

2) İkinci cümlede özne olan he çıkarılır. (The man aynı özne)

The man at the door is very old.

(Kapıdaki adam çok yaşlıdır.)

Böylece özne olan the man ismi, at the door ifadesiyle nitelenmiş olur.

The girls are in the garden.      The girls in the garden ...

(Kızlar bahçededirler.)                           (Bahçedeki kızlar ...)

The picture is on the wall.        The picture on the wall...

(Resim duvardadır)                (Duvardaki resim...)

 

B)      Have Fiiliyle:

 

The girl has a red dress. She is very pretty.

(Kızın kırmızı elbisesi var.) (O çok güzeldir.)

The girl with the red dress is very pretty.

(Kırmızı elbiseli kız çok güzeldir.)

 

Görüldüğü gibi, have fiili yerine with edatı kullanılarak özne olan isim nitelenebilmektedir.

Elbise söz konusu olunca in edatı da kullanılabilir.

 

The girl in the red dress is very pretty.

 

C)      HAREKETLİ FİİL İng'le:

 

The man is waiting at the door. The man waiting at the door...

(Adam kapıda bekliyor.)                            (Kapıda bekleyen adam...)

 

Fiilde devamlılık varsa, yine be (bu kez yardımcı fiil) çıkarılarak iki cümle birleştirilir.

 

Please call the man waiting at the door. (Lütfen kapıda bekleyen adamı çağırınız.)

 

 

ÖZNEMSİ İFADELER

 

THERE IS / THERE ARE

 

THERE + BE:               … VARDIR

 

Öznenin olması gereken yerde, yani cümle başında kullanılır ve gerçek öznenin önünde gelir. Söz konusu şeyin / kimsenin VAR ya da YOK olduğunu belirtir.

 

THERE + BE + ÖZNE + YER İFADESİ (ZAMAN İFADESİ)

 

There     is     a book  on the table. (Masanın üstünde bir kitap var.)

 

BE fiili, öznenin tekil ya da çoğul oluşuna göre (şimdiki zamanda) IS ya da ARE olur.

 

There is   a man     at the door. (Kapıda bir adam var.)

There are two books on the table. (Masanın üstünde iki kitap var.)

 

Değişik cinsten birkaç nesnenin varlığından söz ederken, BE fiilinden önce gelen ilk ismin tekil ya da çoğul oluşuna göre IS ya da ARE kullanılır.

 

There is a book, two notebooks and some pencils on the table. (Masanın üstünde bir kitap, iki defter ve birkaç kalem var.)

There are two notebooks, a pencil and a book on the table. (Masanın üstünde iki defter, bir kalem ve bir kitap var.)

 

THERE + BE'den sonra gelen özne eğer sayılamayan isim ise, BE fiili IS olur.

 

There is some money on the table. (Masanın üstünde biraz para var.)

 

Bu yapı gerçek özne belirli tanımlayıcı (the) ya da iyelik zamiriyle nitelenmiş bir isim (his books), ÖZEL isim veya şahıs zamiri ise KULLANILMAZ.

Ya belirsiz tanımlayıcı alır (a, an, some, any) ya da hiç tanımlayıcı almadan kullanılır

 

His books are on the table. (Kitapları masanın ...)

The books are on the table. (Kitaplar masanın...)

Rıfkı is in the room. (Rıfkı odadadır.)

 

DEĞİŞİK ZAMANLAR kullanılırken, BE fiili bu zamanlara göre değişen biçimlerini alır.

 

Geçmiş zaman: There was a man at the door. (Kapıda bir adam vardı.)

There were two men at the door. (Kapıda iki adam vardı.)

 

Şimdi Öncesi zaman                 : There has been a man at the door.

There have been two men at the door.

Geçmiş Öncesi zaman             : There had been a man at the door.

There had been two men at the door.

Gelecek zaman           : There will be a man at the door.

There will be two men ...

There is going to be a man at the door.

There are going to be tvvo men at the door.

 

1. Olumsuz cümle:

 

THERE + BE (NOT) + ÖZNE + YER/ZAMAN İFADESİ

 

There     isn’t       any money on the table. (Masanın üstünde [hiç] para yok.)

There aren’t any books on the table. (Masanın üstünde [hiç] kitap yok.)

 

2. Soru cümlesi:

 

BE + THERE + ÖZNE + YER/ZAMAN İFADESİ?

Is      there   any mojıcy on the table? (Masanın üstünde hiç para var mı?)

Are    there any books on the table? (Masanın üstünde hiç kitap var mı?)

 

3. Olumsuz soru cümlesi:

 

BE (NOT) + THERE + ÖZNE + YER/ZAMAN İFADESİ?

 

isn't                there   any money on the table? (    yok mu?)

Aren't         there   any books on the table? (         yok mu?)

 

4. Onay soruları:

 

There is some money on the table, isn't there?  (              değil mi?)

There are some books on the table, aren't there?             (              değil mi?)

There isn't any money on the table, is there?      (              değil mi?)

There aren't any books on the table, are there?  (              değil mi?)

 

5. Soru sözcüktü soru cümleleri:

 

SORU SÖZCÜĞÜ + BE + THERE +  ÖZNE + YER/ZAMAN İFADESİ?

 

Where           is            there      a pencil ?

When             is            there      a film      on television?

(x)What          is            there      on the vvall?

(x)Who           is            there                      at the door?

How many books       are   there             on the table?

How much money      is     there              on the table?

 

(x) işaretli sorular ÖZNE sormaktadır. ÖZNE soruları, cevabın çoğul olduğu bilinse bile TEKİL olarak sorulur.

 

MUCH / MANY, A LOT OF / LOTS OF / PLENTY OF, A FEW, A LITTLE MUCH:

 

Sayılamayan isimler için "çok" anlamında kullanılır. Much olumsuz cümlelerde (ve sorularda) daha yaygındır. Much ile kullanılan isim TEKİLDİR.

 

There isn’t much money. (Çok para yok.)

Is there much time?   (Çok zaman var mı?)

 

MANY:

 

Sayılabilen isimler için "çok" anlamında kullanılır. Olumsuz cümlelerde daha yaygındır. Many ile kullanılan isimler hep ÇOĞULDUR.

 

A LITTLE:

 

Sayılamayan isimlerle "biraz" anlamında kullanılır. İsimler hep TEKİL olmalıdır.

I have a little money. (Biraz param var.) (Yeterli olabilir.)

 

LITTLE:

 

Sayılamayan isimlerle "oldukça az" anlamında kullanılır. İsimler TEKİL olmalıdır.

 

I have little money. (Çok az param var.) (Yeterli değil.)

 

A FEW:

 

Sayılabilen isimlerle "birkaç tane" anlamında kullanılır. Some da "birkaç" olarak çevrilebilir, ama a few dendiği zaman sayıca (çoğul olmasına karşın) fazla olmayış belirtilir; oysa some tümüyle belirsiz bir miktar belirtir, azlık çokluk söz-konusu değildir. A few ile isimler hep ÇOĞUL olmalıdır.

 

I have a few friends. (Birkaç tane arkadaşım var.) (Bana yetiyor.)

 

FEW

 

Sayılabilen isimlerle "çok az sayıda" anlamında kullanılır. Söz konusu şey yetersiz, olacaktır. İsimler ÇOĞUL olmalıdır.

 

I have few friends. (Çok az arkadaşım var.) (Yetmiyor.)

 

QUITE A FEW:

 

Sayılabilen isimlerle "oldukça çok" anlamında kullanılır, isimler ÇOĞUL olmalıdır.

 

l have quite a few friends (Epeyce arkadaşım var.)

 

QUITE  A LITTLE:

 

Sayılamayan isimlerle "oldukça çok" anlamında kullanılır. İsimler TEKİL olmalıdır.

 

l have quite a little money (Epey param var.)

 

A LOTS OF / LOTS OF /  PLENTY OF:

 

Hem sayılamayan, hem de sayılabilen isimlerle kullanılabilir. Anlamı "çok" demektir ve  OLUMLU cümlelerde ya da soru (bilgi yelpazesi.net) cümlelerinde kullanılırlar.

 

l have a lot of money.

I have a lot of friends.

I lots of money.

I have lots of friends.

I have plenty of money.

I have plenty of friends.

 

Bu sözcükler yanlarında isim olmaksızın, ZAMİR gibi kullanılırlar, ama bu durumda of atılır.

 

Is there a lot of vvater? Yes, there is a lot                             (... epey var.)

Are there lots of people? Yes, there are lots                       (... epey var.)

Do you have any time? Yes, I have plenty                            (... epey var.)

 

SOME / ANY, MUCH / MANY, A LITTLE, A FEW, ONE / NONE:

 

Is there any money on the table? Yes, there is some/No, there isn't any.

Is there a pencil on the table? Yes, there is one/No, there is none (hiç yok).

Are there any student in the room? Yes there are a few.

Is there any sugar? No, there isn't much.

Are there many problems? No, there aren't many.

There are only a few.

 

İNGİLİZCE DERSİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIMLAR
" SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

İNGİLİZCE DERSİ İLE İLGİLİ TEST SORULARI, SORULAR " SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

İNGİLİZCE DERSİ İLE İLGİLİ YAZILI SORULARI " SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

"
EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER
” SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar (0)

.

>Yazan: ...
>Yorum:
.... .

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: