eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar > kelimede anlam, sözcükte anlam ile ilgili konu anlatımlar

 

EŞ SESLİ (SESTEŞ) KELİME NEDİR?

Yazımları ve okunuşları aynı fakat anlamları farklı olan sözcüklere eş sesli (sesteş) kelimeler denir. Eş sesli kelimelerin birden fazla anlamları vardır. Bu anlamlar bazen bir isim bazense bir fiil olabilmektedir.

Bazı eş sesli kelimeler: Biz, dolu, yaş, ben, yağ, ocak, yüz, bin, etek, taş, dik, yan, sık, dil, gül, don, al, ak, yol, diz, iç, kaç, çay, yar, yay...

Örnekleri çoğaltmak mümkün fakat yukarıda bir eş sesli sözcük var ki hiçbir yerde bahsedilmiyor. Oysa pek çok soruda karşılaşıyoruz. Konuyu önemsedik ve sizlerle paylaşmanın yararlı olacağını düşündük. Kelime: Biz

Biz: 1. Çoğul Kişi eki anlamı vardır ki bunu hepimiz biliyoruz.

Biz: Maraş işinde kalın karton parçalarının iğneyi kırmamasını sağlamak ve delik delmek işleminde kullanılmak üzere hazırlanmış tahta saplı, ince sivri uçlu bir çuvaldız türü. (TDK) Kelimenin bu anlamı pek fazla bilinmiyor. Doğu ve Güneydoğu illerinde daha çok bilinmektedir.

Biz: Katı bir şeyi dikerken iğne geçirecek yeri delmek için kullanılan, çelikten yapılmış, sivri uçlu ve ağaç saplı araç; tığ. (TDK)

Eş sesli sözcükler kullanılarak oluşturulan bir de söz sanatı ve kafiye türü bulunmaktadır. Buna “CİNAS” denmektedir.

Örnek:

·         Bağ bana,

             Bahçe sana, bağ bana.

            Değme zincir kâr etmez.

            Zülfün teli bağ bana. (Bu şiirde “bağ” kelimesi hem bağ, bahçe anlamında hem de düğüm anlamlarında bir arada kullanılmıştır.)

 

 

EŞ SESLİ KELİMELER SESTEŞ KELİMELER EŞ SESLİ NEDİR SESTEŞ NEDİR ÖRNEKLERİ ÖZELLİKLERİ (2) (TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM)

 

Yazılışları AYNI, anlamları FARKLI olan kelimelere eş sesli kelime veya sesteş kelime denir.

 

Yani her iki kelime de aynı harflerden (seslerden) oluşuyor fakat cümledeki kullanılışına göre biri farklı anlamda diğeri farklı anlamdadır. Örneğin "Kahvaltıda çay içmezsek olmaz." cümlesinde geçen "çay" kelimesi cümlede "içtiğimiz çay" anlamında kullanılırken "Yarın çaya balık tutmaya gideceğiz." cümlesinde geçen "çay" kelimesi cümlede "akan su olan çay" olarak kullanılmıştır. Görüldüğü gibi "çay" kelimesi iki cümlede de aynı şekilde yazılmış fakat cümlelerde farklı anlamda kullanılmıştır.

 

Örnekler:

 

Yüzünde kan lekesi vardı.

Sen hala onun söylediklerine kan.

 

Ay'a bu ay yeni bir uzay aracı gönderilecekmiş.

 

Yüzünü asma, öbür sınavda yüz alırsın.

 

Gül sen, gülün olayım.

 

Köyün ortasından geçen çay, çay bahçelerini suluyor.

 

Bu yolu takip etmemiz gerek.

Kardeşimle birlikte bahçedeki otları yolduk.

 

Yüzü bana dönüktü.

Düğününe yüz kişi gelmiş.

Kıyıda iki çocuk yüzüyordu.

Koyunun derisini yüzdüler.

 

Telefonu bütün gün elinden bırakmadı.

Eller ne derse desin, önemli değil.

 

Bir gül de içimiz aydınlansın.

Bu gül bahçesini çok severim.

 

Ak koyunun kara kuzusu da olur.

Kara görününce tayfalar sevindi.

 

EŞ SESLİ KELİMELER İLE İLGİLİ UYARILAR:

 

Uyarı: Bir sözcüğün temel anlamıyla mecaz anlamı arasında sesteşlik özelliği aranmaz.

Eş seslilik çoğu kez çok anlamlılıkla karıştırılmaktadır. Oysa sesteşlikte, sözcüğün kazandığı her farklı anlam temel anlam olup bu temel anlamlardan birine bağlı olarak ortaya çıkan yan ya da mecaz anlamlar sesteşlik değil çok anlamlılık olarak adlandırılır.

 

Örnekler:

 

Gemideki tayfalardan biri kara göründü diye bağırdı.

Kara gecede bir tek yıldız bile yoktu.

 

Cümlelerinde geçen "kara" sözcükleri eş seslidir.

 

"Kara yazım gene değişmedi" cümlesinde "kara" sözcüğü bunların sesteşi değil, renk "kara" ya bağlı olarak yapılmış birçok anlamlılıktır.

 

Kuru otlar, bir kibrit değse tutuşuverecekti. (Temel anlam)

Bu yazarın kuru bir anlatımı var. ( Mecaz anlam)

 

Uyarı: Sesteş, sözcüklerde kimi zaman yalnızca anlam ayrılığı, kimi zaman da hem anlam hem de tür ayrılığı söz konusu olur.

 

Örnekler:

 

Saçındaki kır çektiği acıları gösteriyor.

Elindeki bardağı düşürüp kırdı. (Hem anlam, hem de tür farklılığı söz konusudur.)

 

Ayakkabısının bağı çözülmüş.

Bağa girdik, üzüm topladık. (Yalnızca anlam farklılığı söz konusudur.)

 

Uyarı: Eş sesli sözcüklerle "ortak kökler" karıştırılmamalıdır. Çünkü ortak kökler arasında bir anlam yakınlığı varken, sesteş sözcükler arasında hiçbir anlam (bilgi yelpazesi.net) yakınlığı yoktur.

 

Örnekler:

 

boya           Renkli boya, Duvarı boyadı.

 

eski            Eski elbise, Araba eskidi. Ortak kök

 

Barış           Barış yapıldı, Yakında barışırlar.

 

 

Uyarı: Sesteş sözcüklerin bir arada kullanılmasıyla oluşan sanata cinas denir.

 

Örnekler:

 

Geçtikçe bembeyaz giyinenler üçer beşer

 

Gördüm ki ahiret denilen yerdedir beşer.

 

 

Uyarı: Dilimizde düzeltme işareti ( ^ ) olan sözcüklerde sesteşlik özelliği aranmaz.

 

Örnekler:

 

Hava soğuktu kar yağıyordu.

 

Bu seneki kârımız iyi.

 

 

Uyarı: Temel anlam- yan anlam ve gerçek anlam- mecaz anlam ilişkisi olan sözcüklerde eşseslilik aranmaz.

 

Örnekler:

 

Adam tatlı elmaları sepete koydu. (Temel anlam)

 

Çocuk saflığıyla tatlı bir uykusunda idi. ( Mecaz anlam)

 

Yukarıdaki (bilgi yelpazesi. net) sözcüklerde eşseslilik aranmaz.

 

 

Karışık Örnekler:

 

Bu yaz tatilde Antalya’ya gideceğiz.

Öğretmenim, Ali’ ye güzel yaz dedi.

 

Anneme bir demet gül aldım.

Ne olursun, bir kerecik gül.

 

Bu at çok hızlı koşuyor.

Emre topu bana at.

 

Bu montu yüz yeni liraya aldım.

Sabahları ilk önce yüzümü yıkarım.

Su çok güzel, haydi sen de yüz.

 

Ördekler suya daldı.

Ağacın dalları kurudu.

 

Şimşek çaktıkça her yer aydınlanıyordu.

Panoyu duvara asmak için çivi çaktım.

 

Sabah bir kupa süt içtim.

Temizlik yarışmasında kupayı biz kazandık.

 

Bu saç modeli sana çok yakışmış.

Rüzgârda yapraklar etrafa saçıldı.

 

Ahmet çok güzel gitar çalıyor.

Zili çaldım, ama kimse kapıyı açmadı.

 

Çok açım.

Herkes kitaplarını açsın.

 

Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya

Ben yarimden vazgeçmem götürseler asmaya

 

Adresimi hemen bir kenara yaz

Bu yaz yurtdışına çıkmayı düşünüyorum

 

Depodaki bidonlar ağzına kadar dolu

Bu mevsimde buralarda dolu yağar

 

Ben, sizinle gelmek istemiyorum

Çenesinde küçük bir ben vardı

 

Yaralı yolcu, çok kan kaybediyor

Güler yüzüne, tatlı sözlerine kandım

 

Küçücük bir kara parçası için savaş çıkacaktı

Senin kara gözlerin aklımı başımdan aldı

 

Kadının sol eli kapıya sıkışmış

El sözüne kanıp da yuvanı yıkma

 

Düğün evine hangi yoldan gideceğiz?

Sinirinden annesinin saçını yolmuş

 

Çiftlikteki atların bakımıyla kim ilgileniyor?

Canı bir şeye sıkıldığında suya taş atar

 

Okulunuzda kaç tane bilgisayar var?

Yaylaya gece yarısı varmışlar

 

Köylü kadınlar çayın kenarında çamaşır yıkıyorlar

Yemeğin üzerine bir bardak demli çay iyi gider

 

Altınlarını sandığın içine saklamış

Terli terli buzlu su içmiş, sonra da hastalanmış

 

Küçük bir salla karşı kıyıya geçtik

Çocuğu hemen bakkala sal, kahve ile şeker alsın

 

 

EŞ SESLİ KELİME LİSTESİ, TABLOSU

 

ak

al

alçak(hain, aşağılık)

alay(topluluk-dalga geçme)

altı

an

ar(yüzey ölçüsü birimi-utanma duygusu)

ara

aralık

as(alt derecede olan)

asma

at

atlet

ay

bağ

bar(hava basıncı ölçü birimi-Erzurum oyunu-eğlence yeri)

basma

baş

bel

ben

bez

bin

boğaz

boy

boz

burun

cephe

çal

çay

çek

çıkar

çile

dal

dik

dil

divan

diz

doğru

dolu

don

duy(lambanın takıldığı yer)

düş

düşünce

ek

ekim

ekmek

el

er

etek(dağın alt kısmı)

garip(kimsesiz-acayip)

geç

gelin

göz

gül

in

it

kaç

kalın

kan

kanepe

kap

kar(karıştırma)

kara

kat

kaz

kazma

kır

kıta

kız

konak(saçtaki kepek)

koru(küçük orman)

koy

kurum

kuşak

mat

mil(şiş-uzunluk ölçüsü birimi)

ocak

öğüt

parti

pazar

saç

saçma

sağ

sap(tutacak-dön,git)

sal

say

saz

sefer(defa-savaş-seyahat)

ser(baş)

serin

sır(aynalarda kullanılan parlak madde)

sıra

soy

taç(futbolda topun çizgi dışına çıkması)

top

var(ulaşmak)

yağ

yan

yar

yaş

yat

yay

yaz

yazma

yedi

yemek

yer

yol

yurt

yüz

zar

 

KELİMEDE ANLAM, SÖZCÜK DÜZEYİNDE ANLAM ÖZET ANLATIM

 

GERÇEK ANLAM, TEMEL ANLAM:

 

Bir sözcüğün anlattığı ilk ve asıl kavrama temel anlam denir.

 

Temel anlam o dili konuşan herkesçe bilinen ve en yaygın olan anlamdır.

 

Örneğin, ayak sözcüğünün temel anlamı canlıların yürümesini sağlayan organdır. "çocuğun ayağı ezilmiş cümlesinde" ayak sözcüğü temel anlamıyla kullanılmıştır.

 

Örnek:

 

=> Boğazımda bir yanma var. (Temel Anlam)

 

=> Ayağında eski bir spor ayakkabı var.

 

=> Biraz sonra toprak bir yola girdik.

 

=> Kanadı kırık bir martı gördüm.

 

=> Yataktan kalkarken başımı duvara çarptım.

 

=> Dün gece erken yattım.

 

=> Sıcak çorbayı içince rahatladım.

 

=> Dolaptan temiz elbiselerini çıkardı.

 

=> Ahmet'in burnu iyi koku alır.

 

=> Ağzında yaralar oluşmuştu.

 

=> Elini hırsla masaya vurdu.

 

=> İri hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi.

 

=> Gölün kıyılarını yapraksız, bodur ağaçlar kuşatmıştı.

 

 

Bir sözcüğe temel anlamının dışında yeni yeni anlamlar yükledikçe anlamının da derece derece soyutlaştığı görülür.

 

Örnek:

 

=> Törende, Kurdeleyi köyün muhtarı kesti.        (Somut temel anlam)

 

=> Patates doğrarken parmağını kesti.                (Somut yan anlam)

 

=> Oyun kağıdını ortadan kesti.                        (Somut yan anlam)

 

=> Onunla olan bütün ilişkisini kesti.                (Soyut mecaz anlam)

 

Bir sözcük tek başına kullanıldığında temel anlamını korur. Ancak cümle içinde temel anlamından uzaklaşabilir.

 

Örnek:

 

"Kaçmak" sözcüğünün temel anlamı "bir yerden gizlice ve çabucak uzaklaşmak"tır.

 

=> "Ben çalışmaktan hiçbir zaman kaçmam." cümlesinde temel anlamından uzaklaşmıştır.

 

Sözcüklerin Temel Anlamlarıyla İlgili Dikkat Edilecek Noktalar:

 

Temel anlamı somut olan sözcükler, öncelikle somut ve mecaz anlamlar kazanır.

 

Örnek:

"ateş"  sözcüğü, temel anlamıyla düşünüldüğünde "bir nesnenin etrafa ısı ve ışık yayarak yanması" biçiminde açıklanabilir, temel anlamı somuttur.

 

=> Gençler, kumsalda büyük bir ateş yakmışlardı.                (Temel anlam)

 

=> Hastanın ateşi sabaha kadar düşmüştü.                (Somut yan anlam)

 

=> Şu yağan kar bile yüreğimdeki ateşi söndüremez.        (Soyut mecaz anlam)

 

 

MECAZ ANLAM:

 

Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir.

 

Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.

 

Örnek:

 

=> Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı.

 

=> Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu.

 

=> Bugünlerde havasından yanına varılmıyor.

 

=> Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı?

 

 

TERİM ANLAM:

 

Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.

 

=> Nota müziğin anahtarı gibidir.

 

=> Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.

 

=> Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor.

 

=> Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.

 

=> Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi istedi.

 

=> Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin tekrarlanmasına redif denir.

 

NOT: Bazen bir sözcük gerçekte terim değilken terim olarak kullanılabileceği gibi, gerçekte terim olan bir sözcük de terimlikten çıkabilir.

 

=> Polis bir hücre daha ortaya çıkardı. ( terimlikten çıkma)

 

=> Sinop burnu Türkiye'nin en kuzey noktasıdır. (terimleşme)

 

NOT 2: Bir sözcük birçok dalda terim olabilir.

 

=> Bitkiyi toprağa bağlayan kökleridir.

 

=> Dört, kök dışına iki olarak çıkar.

 

=> Hiçbir ek almamış sözcüğe kök denir.

 

 

YAN ANLAM:

 

Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir.

 

Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur. Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır.

 

Meselâ “göz” dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır. Ama “iğnenin gözü”, “çantanın gözü”, masanın gözü” tamlamalarındaki anlamlar benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamlardır. Bunlara da yan anlam denir.

 

Meselâ, “düşmek” kelimesi “Meyveler tek tek yere düştü” cümlesinde temel anlamda; “Çocuğun pantolonu düşüyordu”, “Bu yılın ilk karı düştü” ve “Kavakların gölgesi yola düştü” cümlelerinde yan anlamdadır.

 

Örnekler:

 

Beşiktaş sırtlarına ağaç dikiyorlar. (arka taraf)

 

Gülün tomurcukları sabahleyin patlamış.

 

Uçağın kanadı havada parçalanmış.

 

Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor.

 

Bu dalda başarılı olabileceğimi sanıyorum.

 

Köprünün ayağına bomba koymuşlar.

 

Şişeyi boğazına kadar doldurdu.

 

Kapının kolunu kırınca babamdan azar işittim.

 

Benim yetiştirdiğim öğrenciler daha başarılı.

 

Yokuşun başına kadar koştuk.

 

GERÇEK MECAZ TERİM ANLAMI DAHA İYİ ÖĞRENEBİLMENİZ İÇİN AŞAĞIDAKİ VİDEOMUZU İZLEYEBİLİRSİNİZ

 

 

Somutlaşma ve soyutlaşma: Dilimizde kelimeler sadece bir anlamda kullanılamaz. Yani bir kelime birden fazla yerde ve çok farklı anlamlarda kullanılabilir. Onun için somutlaşma ve soyutlaşma, (bilgi yelpazesi.net) dilimizdeki kelimeler için her zaman mümkündür. Somut anlamıyla “geçilen yer” demek olan “yol” kelimesi “yöntem, metot” anlamına gelerek soyutlaşmıştır.

 

Yakıştırmaca: Kendi adı olmayan ya da adı olduğu hâlde bilinmeyen varlıklar çeşitli özellikleri nedeniyle uygun olan kelimelerle adlandırılır. Buna yakıştırmaca denir. Uçağın kanadı, masanın gözü, ayakkabının burnu vb

 

 

ARGO ANLAM:

 

Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir.

 

Argo, dil içinde bir dil gibidir.

 

Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir. Küfürle karıştırılmamalıdır.

 

Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir.

 

Şekil ev anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır.

 

Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir.

 

Dışa dönüklük, boşalma, rahatlama argoda sınırsızdır. Her şeye küfür kelimeleri kullanmadan küfredilir.

 

“Canına yandığımın dünyası” gibi.

 

abdestini vermek: azarlamak

 

aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek

 

röntgenci: kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek

 

piliç gibi: güzel ve sevimli kız

 

mektep çocuğu: acemi, toy

 

zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak

 

yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek

 

arakçı: hırsız

 

bal kabağı: aptal, beyinsiz

 

torpil, moruk, çakmak (sınıfta kalmak), asılmak...

 

 

EŞ ANLAM:

 

Yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir.

 

Örnekler:

 

kıymet-değer,

 

cevap-yanıt,

 

sene-yıl,

 

medeniyet-uygarlık,

 

imkân-olanak,

 

acele-ivedi,

 

zelzele-deprem,

 

yoksul-fakir,

 

misafir-konuk,

 

sınav-imtihan,

 

yöntem-metot,

 

mesele-sorun,

 

fiil-eylem,

 

kelime-sözcük,

 

vasıta-araç...

 

 

Fakat bazı durumlarda anlamdaş kelimeler birbirinin yerini tutamaz: "kara bahtlı" kelime grubunda "kara" kelimesinin yerine "siyah" kelimesini kullanamazsınız. Çünkü iki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş veya yakın anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir.

 

 

ZIT ANLAM:

 

Anlamca birbirinin karşıtı olan kelimelerdir.

 

Örnekler:

 

siyah-beyaz,

 

uzun-kısa,

 

aşağı-yukarı,

 

ileri-geri,

 

var-yok,

 

gelmek-gitmek,

 

Tüm kelimelerin zıt anlamlısı yoktur. Eylemlerde de durum aynıdır. Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı satılmaz.

 

"sevinmek" karşıtı sevinmemek değil "üzülmek"tir.

 

Kelimeler arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir.

 

"doğru" kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede "eğri" olurken, diğerinde "yanlış" olabilir.

 

İki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir. Meselâ, siyah ile beyaz, ancak ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar. Hafif olmayan anlamındaki “ağır” kelimesinin "ağır" olmayan anlamındaki "hafif"le zıt anlamlı olabilmesi için ikisinin de gerçek (temel) anlamda kullanılması gerekir.

 

 

SOMUT SOYUT ANLAM:

 

Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar. Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır.  İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.

 

Örnekler:

 

"ağaç, insan, dağ, kalem, bulut..." somut sözcüklerdir.

 

Ama kavramlar duyu organlarımız ile algılanamaz. İşte bu tür sözcüklere de soyut anlamlı sözcükler denir.

 

Örnekler:

 

"Üzüntü, sevgi, özlem, kin, akıl" gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız.

 

 

YAKIN ANLAM:

 

Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.

 

göndermek-yollamak,

 

bezmek-bıkmak-usanmak,

 

dilemek-istemek,

 

çevirmek-döndürmek,

 

söylemek-demek-konuşmak,

 

eş-dost,

 

hısım-akraba,

 

bakmak-seyretmek,

 

Kardeşim sana küsmüş.

Kardeşim sana kırılmış.

Kardeşim sana gücenmiş.

Kardeşim sana darılmış.

 

Birinci cümlede bir "kesinlik ve aşırılık" anlamı, ikinci cümlede bir "esneklik, hatta hoşgörü" anlamı, üçüncü cümlede "üzülmek" anlamı, dördüncü cümlede "gücenip görüşmez olmak" anlamı vardır.

 

 

SESTEŞ KELİMELER, EŞSESLİ KELİMELER:

 

Yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri (bilgi yelpazesi.net) gibi ek almış hâlde de olabilirler. Şiirde cinas olarak kullanılır ve cinaslı kafiye yapılır.

 

Gül: 1. çiçek, 2. gülmekten emir

Kır: 1. kırsal alan, 2. kırmaktan emir, 3. beyaz

Yazma: 1. baş örtüsü, 2. yazmaktan olumsuz emir, 3. yazma işi

 

Ek almış kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik söz konusudur. Bu ekler görevce farklı ekler de olabilir:

 

Siyah anlamındaki "kara" ile "kar-a" (-a: yönelme hâl eki) gibi

Oyuncakları olmuş çocukların kurşunlar?

Zalimler her saat taze fidanları kurşunlar?

Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya

Ben yarimden vazgeçmem götürseler asmaya

 

"hala" ve "hâlâ", "kar" ve "kâr",  "adet" ve "âdet" kelimeleri eş sesli değildir. Okunuşları ve anlamları farklıdır.

 

 

YASIMA KELİMELER:

 

Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklere yansıma denir.

 

"Suyun şırıltısı insanı dinlendirir."

"Kedinin acı miyavlaması ile uyandım."

"Şu cızırtıyı durdurun artık."

 

cümlelerindeki altı çizil sözcükler birer yansımadır. Çünkü bu sesleri biz doğada duyuyoruz.

 

TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ KONU ANLATIMLAR
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<


TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ TEST SORULARI, SORULAR
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<


TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ YAZILI SORULARI
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

....

9. **Yorum**
->Yorumu: şahane bir site burayı sevdimm 
->Yazan: Buse. Er 

8. **Yorum**
->Yorumu: SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM...
->Yazan: sıla

7. **Yorum**
->Yorumu: valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden yapiyorum.saolun mugladan sevgiler...:).
->Yazan: kara48500..

6. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim.
->Yazan: Tuncay.

5. **Yorum**
->Yorumu: ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. 
->Yazan: efe .

4. **Yorum**
->Yorumu: ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun 
->Yazan: rabia..

3. **Yorum**
->Yorumu: Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim 
->Yazan: pınar..

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor
->Yazan: ESRA..

1. **Yorum**
->Yorumu: Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. 
->Yazan: Hasan Öğüt.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: