eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar

HAYLAZ VELİ (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)

 

(Bir perdelik, üç sahneden oluşan çocuk oyunu )

 

OYUNCULAR

Veli : İlkokul üçüncü sınıf öğrencisi

Anne : 30 yaslarında ev kadını

Baba : 35 yaslarında devlet memuru

Doktor Fazlı bey: 28 yasında

I. çocuk

II. çocuk

SAHNE I

( Sade bir ev dekoru. Masa birkaç sandalye ve basit ev eşyaları)

Veli sekerek, şarkı söyleyerek, su kabindan su içerek gelir. Sahnede bir iki tur atar, sağa sola bakınır ve bağırır

Veli: Anneeee    anneeeee neredesin yaa ben geldim. Haydi gel de al şu önlüğümü.

 

Anne:  ( Gelir ) Hoş geldin Veli. Niye bağırıyorsun gene  bir şey olmuş gibi

 

Veli: Önlüğümü al diyorum ya

 

Anne: Daha önce kıyafetlerinin tertip ve düzeninden sen kendin sorumlusun diye söylemiştim

 

Veli: Ama ben üçüncü sınıfa giden küçücük bir çocuğum.

 

Anne: Harçlığını az bulduğun zaman ben büyüdüm artık çok para vermelisiniz diyorsun ama önlügünü giyip çıkarmaya, elbiselerini düzenlemeye gelince,  küçük bir çocuk oluveriyorsun. Hadi bakalim kendi işini kendin yap.

 

Veli: ( Gönülsüzce önlügü düzensiz bir şekilde bir yere atar) şu çantamı dolabın üstüne koy anne gözüm görmesin.

 

Anne: (sert) Çantanı bir kenara atıyorsun, okula gidinceye kadar elini sürmek istemiyorsun.  Böyle ögrencilik olur mu? Ögretmeniniz size ödev (bilgi yelpazesi.net) vermiyor mu? (Elindeki sofra bezini Veliye uzatarak) Neyse bunları az sonra konuşuruz. Sen şu sofra bezini dışarıya güzelce silkelede gel. Dikkat et komşunun köpeğinin yanına yaklaşma.

 

( Veli annesinin elinden sofra bezini alarak çıkar. Az sonra köpek havlaması duyulur. Veli koşarak korkmuş bir vaziyette içeri girer. Elindeki sofra bezi parçalanmış, kolunu ve kalçasını tutar vazitettedir)

 

Veli: Annee köpek beni ısırdı alçak köpek hain köpek.

 

Anne: Ne var Veli o seste neydi öyle

 

Veli: ( Dışarıya bakarak ) Ama ben sana sorarım. İntikamım Urfa biberinden daha acı olacak acıı. Offff!

 

Anne: Oğlum gene köpekle mi oynadın sen ?

 

Veli: ( Dışarıya bakarak) Havla sen bakalım havla. ( Annesine ) Ne varmış yani kuyruğuna mandal kısdırdıysak anne.  Şaka nedir bilmez  mi bu hayvan ?

 

Anne: Bilmez  tabi oğlum. Hayvan ne bilirmiş şakayı. Kaç kez söyledik sana sokaktaki hayvanlarla oynama diye. Söylemekten dilimizde tüy bitti. Neyse bu sana iyi bir ders olsun Veli.  Hadi hadi ver şu sofra bezini şunun haline bak ya Alah Alaaaah. Neyse az önce kaldığımız yerden devam edelim istersen

 

Veli: Şu ödev konusu mu anne.

 

Anne: Evet aynen öyle. Şimdi söyle bakalım. Okuldan gelince neden ödev yapmadan her şeyi bir tarafa atıp sokağa gidiyorsun. Bir gün olsa neyse. Her gün aynı şeyi yapıyorsun.

 

Veli: Öğrencilere çok ödev verilmeyecekmis, çantaları ağır olmayacakmış.

Anne aslında benim hiç çanta taşımamam gerekir.

 

Anne: (Meraklı) Yaa öylemi beyefendi peki ne yapman gerekiyor muş ?

 

Veli: Bütün kitaplarımı ve defterlerimi sıranın altına korum, okulda kullanacagımı kullanırım, sonra da elimi kolumu sallaya sallaya  rahat bir şekilde belim ağrımadan, yorulmadan okula gelir giderim. Böylecee hamal gibi çanta taşımaktan kurtulurum.

 

Anne: (Seyircilere) Görüyor musunuz neleri hesabediyor, neleri düsünüyor bizim afacan Veli ? Sizler Veli gibi düsünmüyorsunuz değil mi çocuklar. ( Veliye dönerek) Bırak sen bilgiç bilgiç konusmayı da eşyalarını topla  hadi bakalım. Sonra da ödevinin başına otur.

 

Veli: Anne ben ödevlerimi yaptım

 

Anne: Yaptın mı ?

 

Veli: Eveeeet

 

Anne: Ne zaman ?

 

Veli: Teneffüslerde

 

Anne: Teneffüslerde ödev yapılır mı hiç ? Aman yarabbi daha neler . Oğlum teneffüslerde  Su içersin, yüzünü falan yikarsın, tuvalete gider, elini sabunlarsin sonra da hemen zil çalar.

 

Veli: Valla yaptım anne yaa . İnanmazsan bak defterime.

 

Anne: Çıkar defterini.

 

Veli: ( Kurumlanarak, böbürlenerek, şişkin bir şekilde defterini çıkarıp annesine uzatır) Buyruun.

 

Anne: (Dikkatli bir şekilde defteri inceledikten sonra)Aaaa ! oğlum bu yazılar senin değil. Çünkü senin yazın bu kadar güzel değilki.

 

Veli: Anne, ben varya ben, süper zeki bir adamım. Öğretmen tahtaya yazınca    hemencecik anlayıveriyorum.

 

Anne: Şu “Le” harfine bak düzgün yazılmış.

 

Veli: Lee,Lee  Leylek leylek havada yumurtası tavada annecim

 

Anne: “Se” harfine bak gayet mükemmel

 

Veli: Başarılı öğrenci dediğin benim gibi olur .

 

Anne: Hımmmm ! “Be” harfide oldukça güzel yazılmış.

 

Veli: Tabii annecim. Şu anda Senin karşında sınıfının en başarılı, en çalışkan, en akıllı, en çok ders çalışan bir öğrencisi duruyor.

Anne: ( Şaşkın ) İyi de ama ben geçen gün öğretmeninle görüştüğümde tam tersini söylemişti. Dersleri dinlemeyip devamlı konuşuyor, etrafındaki arkadaşlarını rahatsız edip duruyormuşsun.

 

Veli : Bu bir iftira, itiraz ediyorum annecim.

 

Anne: Reddedildi itirazın. Söyle bakalım kim yazdı bu yazıları ?

 

Veli : Ben yazdım anne ben ben .

 

Anne : Veli Veliii ! Yalancının mumu yatsıya kadar yanar. Lütfen gözümün içine bakarak yalan konuşmayı bir tarafa bırakta doğruyu söyle bakalım.Kim yazdı bunları ?

 

Veli: Şeyy hımmmmm ! Ama dövmeyeceksin beni anne.

 

Anne: Oğlum o nasıl söz öyle ben seni bu güne kadar hiç dövdüm mü ?

 

Veli: Hayır anne dövmedin de olur ya belki şeytana uyarsın falan diye düşündüm.

 

Anne: Laf kalabalığı yaparak sorduğum soruyu unutturmaya çalışıyorsan boşa uğraşıyorsun sayın Veli bey, hatırlatırım. Evet, cevabını bekliyorum.

 

Veli: Kızmayacaksın ama tamammı anne

 

Anne: Pazarlık yapma

 

Veli: (Duraklayarak ) 5 / A  sınıfında  Ferhat var ya, işte ona yazdırdım.

 

Anne: Yaa demek öyle. Pekii ödevlerini yaptırmaya onu nasıl ikna ettin ?

 

Veli: Ondan kolay ne var anne. Baktım, silgisi yokmuş hemen dişimle kendi silgimi ortadan ikiye ayırıp ona verdim, o da hemen benim ödevlerimi yaptı.

 

Anne: ( Kendi kendine ) Vay başıma gelenler vay !  Ben ne yapacağım bu çocukla ya Rabbi. Hiç söz dinlemiyor, laf anlamıyor, bu gün de yalan söylemeye başladı. Nasıl başa çıkacağım bilmiyorum ki

 

Veli: Anne ben sokağa gidiyorum.Dum dum Ali, şişko Necati dışarda beni bekliyorlar. Önce asfaltta top oynayacağız daha sonra bizim köylü Mustafa dedenin bahçesinde uzun eşek oynayacağız.

 

Anne: (Hiddetlenerek ) Arkadaşlarına neden lakap takma ihtiyacı duyuyorsun yavrum ? Sakın ha bir daha bu şekilde konuşma, arkadaşlarına isimleriyle hitabet. Ayıptır, günahtır. Sen nerden alışıyorsun, kimden öğreniyorsun böyle konuşmayı yavrum ? Hem Mustafa dedenin bahçesinde oynamayın. Ordan kirli su  akıyor. Mikrop kapar hasta olursunuz Allah korusun.

 

Veli: Amaan anne sen de yaa. İşin gücün öğüt vermek. Bırak bunları, boş ver Allah Allaaah. Biz ne yapacağımızı, nerede nasıl oynayacağımızı biliriz.

 

Anne:  ( Kolundan tutarak karşısına oturtur ) Arkadaşlarına lakap takmayı, silginin yarısını rüşvet olarak başkalarına vermeyi, anneye karşı gelmeyi nerden öğreniyorsun yavrum ?

 

Veli: Oyuna geç kaldım bırak beni gitmem gerek, arkadaşlar bekliyorlar yaa !

 

Anne: Baban ve ben her zaman sana doğru davranışları,  anlattığımız ve a örnek olmaya çalıştığımız halde  nerden ya da kimden öğreniyorsun bütün bunları ?

 

Veli: Öffff öf. Nerden olacak yaa, tabi ki televizyondan. Televizyondaki filmlerde rüşvet veriyorlar, ama ben silgimin yarısını ödevlerimi yaptırmak için arkadaşıma verdimmi kızıyorsunuz. Filmlerde pis laflar konuşuyor, küfrediyorlar fakat ben arkadaşlarıma lakap (bilgi yelpazesi.net) takınca kızıyorsunuz. Dizi filmlerde insanlar ha bire dövüşüyor, bir birlerini yaralıyor, öldürüyor, kan döküyorlar, ama ben okulda dövüştüğüm zaman yanlış olduğunu söylüyor, beni uyarıyorsunuz. Bu nasıl iş anne yaa?

 

Anne: Bunların hepsi tabi ki yanlış şeyler Veli. İnsanların bir birlerini yaralaması, öldürmesi, kan dökmesi, rüşvet vermesi doğru olabilir mi hiç? (seyirciye dönerek ) Öyle değil mi sevgili arkadaşlar. Dostça, kardeşçe, barış ve huzur içinde güzel güzel yaşamak varken neden bir birimizin boğazını sıkalım, kan dökelim. Yunus Emre diyor ki:

 

Gelin tanış olalım

İşi kolay kılalalım

Sevelim sevilelim

Dünya kimseye kalmaz.

 

Veli: Tamam de anne öyleyse niçin televizyonlarda böyle filmler yayınlanıyor ki ?

 

Anne: Aaaah ah Veli Ne sen sor ne de ben söyleyeyim. Bu soruyu aslında yanlış programları hazırlayanlayan televizyon kanallarının sorumlularına, film çeken yönetmenlere, sanatçılara sormak gerekir. Bizim yapacağımız şey bizlere kötü alışkanlıklar kazandıran, çalışmaktan uzaklaştırıp tembelliğe ve uyuşukluğa bizi yönelten programları izlememek. Eyvaaah Oğlum lafa daldım ocaktaki sütüi unuttum. ( koşarak çıkar )

 

Veli: Eyvah ben de lafa daldım oyunu unuttum. Haydiii dıgıdık dıgıdık. (çıkar )

 

SAHNE II

( Bir tarafta masa sandalye. Karşı tarafta divan, sehpa. Birkaç kitap ve gazete sehpanın üzerinde durmakta. Veli Çantasını başının üzerine koymuş, simit satar gibi sahneye girer.Masanın üstüne oturur.Koynundan birkaç kalem çıkarırır. Belinden defter, sırtından kitap, ayakkabısının içinden silgi çıkarır. Çantasından bazı oyuncaklar çıkarır ve oynamaya başlar. Babasının geldiğini anlayınca hemen oyuncakları toplayarak çantaya kor. Ders çalışmaya başlar)

Veli: Eyvah babam geliyor, suçüstü yakalnmayalım.

 

Baba: (Yanında durarak) Kolay gelsin Veli. Dersler nasıl gidiyor bakalım, okulda ne var ne yok.

 

Veli: Eh! Ne olsun işte baba iyilik sağlık. Yuvarlanıp gidiyoruz.

 

Baba: (Karşıdaki divana oturur eline gazeteyi alarak bir sayfasını açar) Bu gün neler öğrendiniz, neler yaptınız anlat bakalım.

 

Veli: Baba bu gün okulda çok şey öğrendik çook.

 

Baba: Yaa öylemi, neymiş o öğrendiklerin söyle bakalım biz de öğrenelim.

 

Veli: (Hararetle anlatmaya başlar) Öğretmenimizin kaç yaşında olduğunu öğrendim. (Parmaklarıyla sayarak) Müdürümüzün arabasının modelini ve plakasını öğrendim. ( Bir plaka söyler) Hurda bir araba. Hi hi hiii. Bi de hımmm Hasan Gülpınar öğretmenimizin evinin nerede olduğunu öğrendim.

 

Baba :  Oğlum ne diyorsun sen öyle.Maşallah, derslerinin dışında ne varsa öğrenmişsin. Bunun için mi gidiyorsun sen okula ?

 

Anne: ( İçeri girer) Ooooff offf ! Velinin dağıttığını toplamakatan belim koptu yoruldum, mahvoldum. Bütün eşyaları ortalıkta. Hiçbir şey yerli yerinde değil. Odası savaş alanı gibi. Oğlum biraz tertipli ve düzenli olsana. Sokaktan eve gelince çoraplarını çıkar banyoya at, elini yüzünü bir güzel sabunla. Sonra tertemiz otur, işine gücüne bak.

 

Veli: Ama ben çoraplarımı banyoya atmıştım anne.

 

Anne: Öylemii, mutfaktaki ekmek çantasının üzerinde ne işi var senin çoraplarının ?

 

Veli: Giriş kapısından hızlı bir penaltı çektim fakat isabet ettirememişim demekki.

 

Baba: Bırak şimdi annene laf yetiştirmeyide dersine devam et bakalım.

 

( Veli ders çalışmya devam eder.Anne sehpadaki kitaplardan birini eline alır ve oturup okumaya başlar. Baba gazete okur. Veli ders çalışmaya devam eder.  Kısa bir sessizlik)

 

Veli: Baba Aslında bizim derslerimiz on dakika, teneffüslerimiz de kırk dakika olması gerekir.

 

Baba: Bak seen, neden öyle olması gerekiyormuş ?

 

Veli: Ödevlerimin hepsini teneffüslerde yapar, eve gelince de bol bol oynardım.

 

Anne: Ama biz sana oynaman için yeterince zaman tanıyoruz.

 

Veli: Olsuun, daha çok oynardım.

 

Baba: Oğlum, evladım. Bırak böyle şeyler düşünmeyi yaa.Ders zamanı ders, oyun zamanı oyun. Hepsinin yeri ve zamanı var.

 

(Masanın üzerinde 15 20 kalem vardır. Veli masadaki kalemlerle yazmaya çalışır. Fakat hiç birisiyle yazamaz. Sonra babasının elindeki kalemi ister)

 

Veli: Baba kalemini alabilirmiyim. Benimkiler yazmıyorda.

Baba: O kadar kalemin içinde hiç birisi yazmıyor mu oğlum.

 

Veli: (Başını yukarı kaldırır) cık.

 

( Baba gazete okumaya, anne kitap okumaya devam eder. Biraz ders çalıştıktından sonra kıkırdamaya başlar.)

Anne: Durduk yerde niye gülüyorsun Veli.

 

Veli: Hiiç. Aklıma bir şey geldide.

 

Baba: Neymiş o aklına gelen ?

 

Veli: Benim önümde oturan dört göz Ayşe var ya

 

Anne: O nasıl konuşma öyle Veli. Arkadaşlarına lakap takma demedim mi bu gün ben sana ? (Yerinden kalkarak Velinin yanına gider) Oğlum bak. Arkadaşlarına (bilgi yelpazesi.net) lakap takmak, hoşlanmayacakları sözler söylemek hem ayıp hem de günahtır. Birisi sana gelip tembel Veli, pasaklı Veli dese ne yaparsın ?

 

Veli:  (Ayağa fırlayarak) Canına okurum. Kemiklerini kırarım, parça parça doğrar, köpeklere atarım etlerini.

 

Anne: Tamam tamam sus. Gördün mü bak kendine yapılırsa kızıyorsun. Öyleyse kendimize yapılmasını istemediğimiz bir şeyi başkalarına yapmamalıyız. Aynı şekilde kendimize söylenmesiniden hoşlanmadığımız sözleri başkalarına söylemeyeceğiz. Söylediklerime katılıyor musun Veli ?

 

Veli: Evet anne doğru söylüyorsun. Ama ne yapayım dilim alışmış.

 

Anne: İstersen düzeltebilirsin. Bir insan yanlş sözleri konuşa konuşa artık o sözler kendisi için normal hale gelir. Küfrederek konuşan bir insan için zamanla bu sözler normalmiş gibi gelir kendisine. Bizim yapmamız gereken şey ise dilimizi güzel sözler konuşmaya alıştırmaktır. Gerek babanın gerekse benim ayıp sözler konuştuğumuzu duydun mu hiç ?

 

Veli: Duymadım anne.

 

Baba: Yeter artık oğlum bu yaptığın yaramazlıklar.  Biz senin için her türlü fedakarlığı yapıyoruz. Senin de dikkat etmen gerekir. Ayrıca, pantolonundaki lekeler ne öyle. İnşaatta mı çalıştın ? Daha bu gün sabah okula giderken giymiştin. Bir günde ne hale getirmişsin.

 

Veli: Okulumuzun bahçesi tozlu topraklı teneffislerde oynarkan kirleniyor işte ne yapayım.

 

Anne: Bek Veli. Giysilerinin ve elinin ayağının temizliğine dikkat etmelisin. Bizi izleyen öğrenci kardeşlerimizin de okullarının bahçeleri, evlerinin önü tozlu çamurlu ama onlar senin gibi kirletmiyorlar. Ayrıca yemekten önce ve sonra ellerini güzelce yıkamayı, dişlerini fırçalamayı alışkanlık haline getirmelisin.Pekii söyle bakalım Veli okulda sen çöpleri nereye atıyorsun ?

 

Veli: Bazan tuvalete bazen de gizlice arkadaşlarımın sıralarının altına koyuyorum.

 

Anne: Aman Allahım ! Olur mu öyle hiç. Elimize geçen her şeyi tuvalete atarsak tıkanır, kullanılamaz hale gelir. Çöpleri ne tuvalete ne de arkadaşlarımızın sıralarının altına atmayacağız, doooğru çöpe . Anlaşıldı mı Veli bey ?

 

Veli: Tamam anlaşıldı anne.

 

Baba: (Saatine bakar) Saat dokuz oldu. Ödevini tamamladıysan yat artık.

 

Veli: (Hemen kitaplarını çabucak toplayarak çantasına kor) iyi geceler baba

 

Baba: Haydi iyi geceler Veli.

 

Anne: Az önce konuştuğumuz gibi dişlerini fırçala, ayaklarını yıka ondan sonra yat.

 

Veli: Anne, bu uygulamaya yarın başlasak daha iyi olmaz mı? Şimdi çok uykum geldi.

Anne: Olmaz. kaytarmak yok. Bugünün işini yarına bırakma. Doğru banyoya bakalım.Marş marş. (Arkasından iterek ) Bey sende gazetini okuduktan sonra yatarsın.

 

Baba: Tamam tamam gazetimi okudum. Fakat  Öğrenci arkadaşlarımıza bir şey sormak istiyorum. Arkadaşlar, söyleyin bakalım Anne babalar çocuklarının kötülüğpünü isterler mi? Öyleyse hepiniz anne babanızın sözünü tutun.

SAHNE III

 

( Doktor – Veli -  Anne – Baba )

 

( Veli hasta olmuştur. Ağlamaya inlemeye başlar. Ateşi yükselmiş, karnı ağrıyor.)

Veli: Oooof offf ! Karnım ağrıyor, midem bulanıyor, başım dönüyor, ııııhhhh anne. Nerdesin anneee.

 

Anne: ( Telaşla sahneye girer) Hayrola neyin var, ne oldu yavrum sana böyle, niçin kıvranıyorsun orta yerde ?

 

Veli: Ateşim vaaar, midem bulanıyor, her tarafım ağrıyor, başım, başım çok fena.

 

Anne: ( Veliyi kaldırarak yatağa götürüp yatırır ve babaya seslenir) Bey, bey çabuk kalk buraya gel. Veli hastalandı. (Veliye) Veli meraklanma oğlum. Baban gelsin bir çaresine bakarız. Hemen seni doktora götürürüz.

 

Baba: ( Koşarak gelir) Veli ne oldu neren ağrıyor oğlum. ( Ateşini kontrol eder) Eyvaah ? Ateşi bir hayli yükselmiş.

 

Veli: Oooooff ooofff ! Bütün vücudum ağrıyor baba.

 

Anne: Bey, hadi durma git bir taksi çağırda hemen hastaneye götürelim.

 

Baba: Yok yok. Bu şekilde hastaneye götüremeyiz. Bizim Doktor Fazlı beye telefon edeyim de hemen gelsin. Fazla zaman kaybetmeyelim. Ben hemen telefon edeyim. ( Telefonu eline alır, arar ve konuşmaya başlar) Alooo. Doktor fazlı beylemi görüşüyorum. Ben Hasan Yavuz. Kusura bakmayın Fazlı bey Sabahın köründe sizi rahatsız ettik. Mümkünse hemen bizim eve gelebilir misiniz. Oğlum çok fena ateşlendi. Evet, tamam. Peki Doktor bey, siz gelinceye kadar biz ne yapabiliriz ? Haa Öylemi oldu tamam. Aynen dediğiniz gibi yaparız. Bekliyoruz efendim.  Görüşmek üzere.(telefonu kapatır) Doktor bey on dakikaya kadar burda olur. O gelinceye kadar ıslak bezle vücudunun ateşini düşürmeye çalışacakmışız. Hanım, hemen bir bez ıslat gel alnına koyalım. ( Veliye) Sabret, dayan Veli şimdi doktor Fazıl amcan gelip seni bir güzel muayene eder.

 

( Anne ıslak bezi getirerek Velinin alnına kor)

 

Baba: Ne zaman hastalandı Veli ?

 

Anne: Kahvaltı hazırlamak için mutfağa gittiğimde Bir ses duydum.  Dönüp baktığımda iki büklüm olmuş salonda kıvranıyordu. Hemen kaldırıp yatağına yatırdım.

 

Baba: Allah Allaaah neden hasta oldu acaba ? Şimdi doktor bey gelince anlarız. Ateşine dikkat edelim. Allah korusun havale falan geçirmesin. Ben kapının (bilgi yelpazesi.net) önüne çıkayımda doktoru karşılayayım. Sakın çocuğun yanından ayrılma.

 

Anne: Tamam tamam bir yere ayrıldığım yok saten. ( Baba çıkar). Veli canın bir şey istiyorsa getireyim.

 

Veli: Hayır, canım hiçbir şey istemiyor. Anne, ben ölecek miyim ?

 

Anne: Allah korusun oğlum o nasıl söz. Doktor amcan gelir bir güzel muayene eder seni. İnşallah yarına kadar bir şeyin kalmaz, iyi olursun Hem her hasta olan ölecek diye bir şey yok.

 

( Doktor önde baba arkada sahneye girerler.Doktorun beyaz önlüğü,doktor çantası vardır.)

 

Anne: ( Karşılar) Hoş geldiniz fazlı bey.

 

Doktor: Hoş bulduk. Hemen başlayalım. ( Aletlerini çıkarır güzelce muayene eder) En son ne zaman yemek yedin Veli ?

 

Veli: Akşam annemlerle birlikte yemiştik.

 

Doktor: ( Muayeneye devam eder) Okulda falan açıkta satılan, okul dışında satılan yiyeceklerden alıp yedin mi ?

 

Veli: Evet. Ama ben her zaman okul dışında satılan jips, çitoz alırım.

 

Doktor: Yaaa, öylemi. Hımmm ! pekala. Okulda tuvaletten çıkanca ellerini yıkıyor musun?

Veli: …………………………

 

Doktor: Evet, yıkamıyor musun yoksa ?

 

Veli: ( Başını yukarıya kaldırarak ) cık. Ama okulumuzdaki tuvaletlerde sabun yokki

 

Anne: Çantana her gün  küçük bir sabun koyuyordum. Fakat sen götürdüğün sabunu geri getirmiyor, okulda kaybedip geliyordun. Sana sabun dayandıramadım oğlum.

 

Doktor: Annenin çantana koyduğu sabunları ne yapıyordun veli ?

 

Veli: Şeyyy

 

Doktor: Hadi, korkmana gerek yok yalana baş vurmadan doğru bir şekilde söyle bakalım.

 

Veli: Sabunlarla oyun oynuyordum. Elimden kayıp tuvalete düşüyordu.

 

Doktor: Sabunlar oyun oynamak için değil temizlik için kullanılır.Öyle değil mi

 

 

Veli :  Haklısın doktor amca.

 

Doktor : En son ne zaman meyve yedin?

 

Veli : Dün Mustafa dedelerin arka bahçelerinde elma ağaçlarının altında oyun oynarken su birikintisi içinde bulduğum elmayı yemiştim. Arkadaşlarıma da verdim ama onlar “Bu su kirli ve mikropludur” diye yemek istemediler.

 

Anne : Ayyyy, olmaz bu Veli.Biz sana kaç kere dedik Yerde bulduğun şeyleri yeme diye?

 

Doktor : (Reçeteye ilaç yazar) Şu ilaçları alın.Günde iki defa yemeklerden sonra alınması gerekir. Bir tane de iğne yazdım ki daha çabuk iyileşşin.

 

Veli : (Ayağa fırlar) Neeeeeeee iğne mi?(ayağa fırlar birkaç adım sağa sola atar sendeler ve yatağa düşer)Ben iyiyim,hasta filan değilim,ateşim de düştü. İğne yaptırmak istemiyorum.

 

Doktor : Veli, düzenli olarak ilaçlarını kullanır, bu iğneleri de yaptırırsan  kısa zamanda iyleşirsin.

 

Veli : Bana ne bana ne olmaz olmaz ben iğne yaptırmam korkarım

 

Anne : Hem iğneden korkuyorsun hem de temizliğine dikkat etmiyorsun.

 

Veli : Size söz veriyorum temizliğime de dikkat edeceğim sözünüzden de dışarı çıkmayacağım.

 

Baba : Bu ilaçları içmez ve iğneyi de yaptırmazsan sağlığın gittikçe kötüleşir. Ve ne arkadaşlarınla oynayabilir ne de okula gidebilirsin.

 

Veli : Anne-babanın sözünden çıkmanın ne kadar yanlış olduğunu şimdi daha iyi anladım.

 

Doktor : Aferin sana Veli,geçte olsa hatanı anlamış olman ne güzel. Önemli olan hata yapmak değil hatayı anlayıp ondan ders alıp doğru olanı yapmaktır.Eveeeet,bana müsaade.Veli’nin bu sözlerinden sonra bana gerek kalmadı.Tekrar geçmiş olsun.Hadi Allah’a ısmarladık.

 

Baba : Hanım ben de doktorla beraber çıkıp ilaçları alayım ve okula uğrayıp sınıf öğretmenine Veli’nin hasta olduğundan gelemeyeceğini söyleyeyim.Zaten okul saati de yaklaştı.(Baba ile doktor çıkar.)

 

Anne : (Seyirciye seslenir) Sevgili arkadaşlar hasta olmadan önce sağlığımızın kıymetini bilmek gerekir.(Veli’ye)Eveeeeet,nasıl oldun,kendini nasıl hissediyorsun?

 

Veli  :  Fenayım anne,kafamın ağrısı hala sürüyor.(Kapı çalar.Anne kapıyı açmaya gider.Veli’nin iki arkadaşı ile sahneye girerler)

Anne: Hoş geldiniz çocuklar şöyle geçin oturun.

 

Çocuklar: Hoş bulduk teyze

 

I. Çocuk : Geçmiş olsun Veli.

 

II. Çocuk : Geçmiş olsun Veli.Az önce baban senin hasta olduğunu öğretmenimize söyledi.Biz de merak ettik,öğretmenimizden izin alıp koşa koşa geldik.

 

I. Çocuk : Dün iyiydin.Birlikte Mustafa dedenin elma ağaçlarının arasında oynuyorduk.Nasıl bu duruma geldin?

 

Veli : Arkadaşlar hatırlarsanız ben yerdeki su birikintisinin içinde bulduğum elmayı yemiştim.Ne olduysa ondan sonra oldu.Gece yarısı şiddetli bir baş ağrısı ve karın ağrısıyla kıvranarak uyandım.Annemler doktor çağırdılar,muayene ettirdiler.Doktor amca da ilaç (bilgi yelpazesi.net) ve iğne yazdı.Babam ilaçları getirince içmeye başlayacağım. ( Kısa bir sessizlik) Şeyyyy arkadaşlar size karşı çok mahçubum.

 

1.Çocuk : Niye Veli?

 

2.Çocuk : Neden mahçupsun bize karşı?

 

Veli  : Bugüne kadar sizleri çağırırken hep lakap takarak çağırıyordum,bana kızmanıza rağmen bunu hep yapıyordum.Fakat siz bu kötü davranışıma rağmen beni yalnız bırakmayıp buraya kadar geldiniz.Sizlerden çok özür diliyorum arkadaşlar.

 

1.Çocuk : Evet kızıyorduk ama hasta olduğunu duyunca dayanamayarak geldik.

 

2.Çocuk : Çünkü insanlar birbirlerine kötü günde daha çok ihtiyaç duyarlar.

 

I. çocuk: Neyse biz gidelim artık.

 

Veli  : Sağolun arkadaşlar,çok teşekkür ederim.

 

Anne : Çok sağolun çocuklar ayakalarınıza sağlık.

 

Veli: Anne ben çok terledim, çok da susadım bir bardak su verir misin?

 

Anne: Olmaz Veli. Terli iken su .çmek olmaz. Zaten hastasın. En iyisimi kalk odana gidelim de kıyafetlerini değiştirelim.

 

Veli: tamam anne.

(Anne Veliyi kaldırır ve birlikte sahneden çıkarlar.)

SON

Hasan GÜLPINAR

 

TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar (1)

.

->Yazan : aysenur
->Yorumu: Çok güzel Yil sonu Balosu Için Bu tiyaroyu Oynicayacagiz tesekkürler.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: