|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar > kelimede anlam, sözcükte anlam ile ilgili konu anlatımlar
ARGO KELİMELER, ARGO SÖZCÜKLER, ARGO ANLAM, ARGO SÖZLÜK, ÖZELLİKLERİ (KELİMEDE ANLAM) (TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM)
Genel dilin sözcüklerine yan anlamlar kazandırarak genel dilden ayrılan, bir meslek ya da topluluk arasında kullanılan özel dile argo denir.
Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir. Küfürle karıştırılmamalıdır.
Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir.
Argo, tek sözcükten oluşabileceği gibi söz öbekleri ve deyimlerden de oluşabilir.
Örnekler:
okutmak: elden çıkarıp - satmak
racon: adet - usül
şabanlık: aptallık - sersemlik
keklemek: kandırmak - aldatmak
abdestini vermek: azarlamak
aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek
röntgenci: kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek
piliç gibi: güzel ve sevimli kız
mektep çocuğu: acemi, toy
zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak
yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek
arakçı: hırsız
bal kabağı: aptal, beyinsiz
torpil, moruk, çakmak (sınıfta kalmak), asılmak...
ARGO SÖZLÜK
A
abondone : pes etmek
abanmak : birine yük olarak onun sırtından geçinmeye bakmak
abtestini vermek : azarlamak
afi : gösteriş
afi kesmek :gösteriş yapmak
aftos : metres,oynaş
aklına tükürmek : birinin düşüncesini beğenmemek
akmak : çabucak savuşmak,ortadan kaybolmak
alabandayı yemek : adamakıllı azarlamak
alarga : uzaktan,açıktan
alarga etmek : geri çekilmek,uzaklaşmak
alay geçmek : alay etmek
alengirli :gösterişli,yakışıklı
anam avradım olsun : birini kesin olarak inandırmak için söylenen söz
anam babam :teklifsiz bir seslenme
ananın örekesi : saçma bir söze karşı verilen karşılık
anasının gözü : çok kurnaz,çok açıkgöz
anafordan :yolsuz veya emeksiz olarak
anaforcu : yolsuz veya emeksiz kazanç peşinde olan
anaforlamak : yolsuz veya emeksiz kazanç elde etmek
anahtarcı :kapı,kasa gibi yerlere anahtar uydurarak hırsızlık yapan kimse
andaval : aptal,ahmak,beceriksiz
andavallı :görgüsüz,beceriksiz
anlamak : sahip olmayı istemek
anzarot : rakı
aparmak : gizlice çalmak
apiko : hazır,tetik
arakçı : hırsız
armut : fazla aptal,budala
asıntı : sırnaşan,tebelleş olan kimse
asıntı olmak : sırnaşmak,tebelleş olmak
aşıramento :çalma,aşırma
aşmak : görünmeden kaçmak
aşna fişne :gizli dost
atmak : 1.bilmeden,kestirerek söylemek 2.yalan veya abartılı söz söylemek 3.söylemek
atma Recep,din kardeşiyiz : söylediklerin hep yalan,farkındayız
aval : saflığı sersemlik derecesine varan kimse
aval aval :aptal bir biçimde,aptal aptal
avanta : bir kimsenin emek vermeden sağladığı kazanç
avantacı : çıkarcı,beleşçi,bedavacı
avurtlu : çalım satan,yüksekten atan
ayarlamak :kandırmak
ayazda kalmak : boş yere beklemek
ayna : iyi bir durumda,yolunda
aynalı : parlak yüzlü,yakışıklı,güzel
aynasız : hoşa gitmeyen,kötü,yakışıksız,çirkin,ters,biçimsiz
ayran ağızlı : aptal,budala,sersem
ayvayı yemek : kötü duruma düşmek,işi bozulmak
B
babaçko : güçlü ve gösterişli,iri yarı kadın
babalanmak : diklenmek,kabadayıca davranmak
bal kabağı : aptal,beyinsiz
balta olma : direnerek birşey istemek,asılmak,musallat olmak
bamya tarlası : mezarlık
bas git : çekil,yürü git,defol
bayılmak : vermek,ödemek
bayramlık ağzını açmak : kaba konuşmak,küfretmek
becermek : 1.ırzına geçmek,kirletmek 2.birisini öldürmek
beleş : karşılıksız,emeksiz,parasız elde edilen
bıçkın : kabadayı
bilezik : kelepçe
bitirim : 1.çok hoşa giden kimse,yer 2.kahve,kumarhane 3.yaman,zeki,çok beğenilen
bitirmiş : bilgili,açıkgöz
bitmek : 1.çok sevmek,bayılmak,beğemek 2.beklenmedik bir anda ortaya çıkmak
boğuntu : bir şeyi değerinden çok yükseğe satma işi
bozuk çalmak : canı sıkılmış,yüzü asılmış olmak
bozum havası : utangaçlık,mahcupluk
bozum olmak : utanmak,utanacak duruma düşmek
bözük : yüreklilik,cesaret
|
C
caddeyi tutmak : korkulu bir durumda başını alıp gitmek,uzaklaşmak
caka : gösteriş,çalım,kabadayılık,fiyaka
caka satmak : gösteriş yapmak,çalım satmak
camekan : gözlük
canına ezan okumak : bir kimsenin hakkından gelmek
canını cehenneme göndermek : öldürmek
cart kaba kağıt : yüksekten atana karşı söylenen söz
carta : yellenme
cartayı çekmek : ölmek
cavalacoz : değersiz,önemsiz,derme çatma
cavlamak : ölmek
cebellezi : hakkı olmayan bir şeyi cebine koyma,sahip çıkma
cebellezi etmek : cebine koymak
cızlam : kaçma,savuşma
cızlamı çekmek : kaçmak,savuşup gitmek
cicoz : hiç yok
cicozlamak : kaçamak,uzaklaşmak
cilalamak : neşesini arttırmak
cins : garip,tuhaf
Ç
çaça : sokak kadını
çakal : kurnaz,yalancı,düzenci,aşağılık kimse
çakmak : 1.kabul edilmeyecek birşeyi kurnazlıkla kabul ettirmek 2.içki içmek
çakar almaz : işe yaramayacak durumda olan
çarık : para cüzdanı
çarkına etmek : birine büyük kötülük yapmak
çekmek : içki içmek
çeyrek : alman markı
çıkmak : vermeye katlanmak
çıngar : kavga,gürültü
çifte dikiş : bir sınıfta iki yıl okuma
çuvallamak : başaramamak
D
dalga : 1.gizli iş,dalavere 2.dalgınlık 3.geçici sevgili
dalgaya gelmek : yanılmak,dalgınlıkla unutmak
dalgaya getirmek : birinin dalgınlığından yararlanmak
dalgıç : birinden habersiz birşeyi almakhuyunda olan kimse
dam : tutuk evi
damlamak : biryere çağrılmadan birdenbire gitmek
dava : sevgili
davul tozu : gerçekleşmesi imkansız olan durumlar için kullanulan söz
dehlemek : kovmak
delik : cezaevi
demirhindi : pinti,hasis
deve olmak : kaybolmak
dik alası : genellikle hoş karşılanmayan birşeyin aşırılığını anlatır
dikiz : bakma,gözetleme
dikizlemek : sezdirmeden bakmak,gözetlemek
dinine yandığım : öfk,kızgınlık gibi duyguları belirtmek için kullanılan ilenme sözü
diskur çekmek : nutuk verir gibi konuşmak
dolma : yaln hile,dalavere
dolma yutmak : kanıp aldanmak
dubara : oyun,düzen
dubaracı : oyunla,düzenle iş gören,düzenci
duman : 1.kötü,yaman 2.esrar
duman attırmak : kötü duruma düşürmek,geride bırakma,birini yıldırma
duman etmek : dağıtmak,bozmak,yoketmek
duman olmak : işi,durumu berbet olmak
dut gibi olmak : çok sarhoş olmak,utanmak,mahçup olmak
düdük : akılsız,boş kafalı
düdük makarnası : aptal,anlayışsız
düdüklemek : cinsel ilişkide bulunmak,aldatmak,kandırmak
dükkan : kumarhane
dümen : dalavere,hile
dümen kullanmak : bir işi kurnazca yönetmek
dümen yapmak : dalavere,hile ile birini kandırmak,aldatmaya çalışmak
dümeni kırmak : çekip gitmek,uzaklaşmak,kaçmak
dümenci : 1.en geride olan,sonuncu,en tembel 2.dalavereci,hileci,düzenbaz
dümencilik : 1.en geride olama durumu,sonuncu olma durumu 2.dalaverecilik,hilecilik,düzenbazlık
E
ekmek : 1.birini uydurma bir sebeple bırakıp gitmek,atlatmak 2.boşuna harcamak,ziyan etmek 3.yarışta geçmek
ekmeklik : oyunda hep yenilerek kendisinden para kazanılan kimse
ekişmek : 1.utanmak,mahçup olmak 2.sırnaşmak,ısrar etmek
elden gel : ver
emmek : uzun süre yararlanmak
enayi : fazla bön,avanak
enayi dümbeleği : çok enayi
ense yapmak : hiç çalışmadan rahatça yaşamak
enselemek : yakalamak
enselenmek : yakalanmak
erteke : dikiz
esnaf : kötü yola sapmış kadın
eşek cenneti : öbür dünya
eşekten düşmüş karpuza dönmek : 1.çok sarsılmak 2.kötü bir duruma düşmek
ezmek : harcamak
F
faça : 1.yüz,çehre,surat 2.giysi 3.iskambil destesinin en altındaki kağıt
façasını almak : birini mahçup etmek,bozmak
fasarya : boş anlamsız söz
fayrap(fire up) : açma,çıkarma
fayrap etmek : 1.herhangi bir işi veya şeyi hızlandırmak 2.açmak,çıkarmak
fertik çekmek : kaçmak
fır : piç,fırlama
fırlama : piç
filinta : yakışıklı,güzel
film çevirmek : eğlenmek hoş vakit geçirmek
filo : bit
fino : esrar
fişek atmak : cinsel ilişkide bulunmak
fit olmak : ödeşmek,razı olmak
fiyaka satmak : gösteriş yapmak
fora etmek : çekip çıkarmak
fos : çürük,boş,kof
fos çıkmak : bir işin sonu gelmemek
foslatmak : utandırmak
frigo : sevimsiz soğuk kimse
frikik : eteğin açılmasıyla bacağın görülmesi
frikik yakalamak : açık bacak görmek
G
gaco : kadın,dost,sevgili,metres
gaga : ağız
gazlamak : kaçmak
gazla : defol,git
gazoz ağacı : bir sözün çok saçma olduğunu bildirmek için söylenen söz
gebeş : aptal,sersem
geçmişi kınalı : sövgü yerine söylenen bir söz
gerzek : gerizekalı
gevşemek : sevmek,hoşlanmak
geyik : karısının veya bir kadının ihanetine uğramış erkek
gıcık : sözleriyle,davranışlarıyla karşısındakini kızdıran,sinirlendiren,sıkan kimse
gıcık kapmak : bir davranışa veya bir kimseye sinirlenmek
gıcık etmek : sinirlendirmek,öfkelendirmek
gıcır : yeni
gır : 1.söz,lakırdı 2.yalan,uydurma
gır atmak : konuşmak,laf atmak
gır geçmek : bol bol konuşmak,çene çalmak
gır gır geçmek : alay etmek
gır kaynatmak : işlerini bırakıp yarenlik etmek
gümlemek : sınıfta kalmak
güneşe karşı işemek : saygı gösterilmesi gereken şeylere saygısızlık etmek
H
hacamat : hafif yaralama
hacamat etmek : hafifçe yaralamak
hacamatlamak : hafifçe yaralamak
hafız : 1.aptal,ahmak,bön 2.birşeyi anlamadan ezberleyen kimse
hafızlık : aptallık,ahmaklık
hali duman olmak : kötü duruma düşmek
hallenmek : birşeye karşı istek duymak
hamamcı olmak : güsul aptesi alması gerekmek
hanım evladı : piç
hap : bir içimlik afyon
harcamak : yokolmasına,ölmesine sebep olmak
hasbi geçmek : önem vermemek,ilgi göstermemek,kısa kesmek
hasta : parasız,züğürt
haşatı çıkmak : bozulmak,işe yaramaz hale gelmek,çok yorulmak,bitkin düşmek
hava almak : umduğunu bulamamak,hiçbirşey kazanamamak
hava basmak : büyüklenmek,gururlanmak
hava gazı : boş laf,önemsiz şey
havyar kesmek : vaktini boşa geçirmek
haybe : boş,işe yaramaz,anlamsız
haybeci : işsiz güçsüz,bedavadan geçinen
haydamak : kovmak,defetmek
haza : etkisiz,kusursuz
hırbo : 1.iri yarı kimse 2.sersem,salak ve kaba saba
hırboluk : sersemlik,salaklık
hırt : sersem,budala,ahmak
hırtapoz : sersem,aptal,şaşkın
hırtapozluk : hırtapoz olma durumu
hırtlık : sersemlik,budalalık,ahmaklık
hışır : aptal,sersem
hıyar : kaba saba,görgüsüz,budala
hıyarlaşmak : kaba saba,budalaca davranışlarda bulunma
hoşur : şişman,dolgun,güzel kadın
hödük : görgüsüz,kaba,anlayışı kıt kimse
I
ıska : boşa çıkarma,rast getirememe
ıska geçmek : 1.hedefe rast getirememe 2.üzerinde durmamak,önem vermemek
ıskalamak : hedefe rast getirememe
ıslak karga : çok korkak,çekingen
ıslatmak : dayak atmak veya ağır harakette bulunmak
K
kafa ütülemek : çok laf edip tedirgin etmek
kafayı bulmak : sarhoş olup,neşesi keyfi yerine gelmek
kafayı çekmek : içki içmek
kafayı tütsülemek : sarhoş olmak
kafes : hapishane
kafese girmek : aldatılıp kendisinden çıkar sağlanmak
kafese koymak : aldatıp çıkar sağlamak
kakırdamak : ölmek
kalay : sövme,küfür
kalayı basmak : adamakıllı küfür etmek
kaldırmak : çalmak,aşırmak
kalıbını basmak : birşeyi güvenle doğrulamak
kamanço etmek : yüklemek,aktarmak,elden ele geçirmek
kamış koymak : birine oyun etmek,arabozanlık etmek
kandil : çok sarhoş
kantarlı : ağır sövgü,ağır sövmek
kaparoz : yolsuzca veya zorla elde edilen mal
kaput gitmek : hiçbir sınavı verememek
karavana : atış taliminde hedefi vuramama
karga bokunu yemeden : çok erken bir saatte
kaşalot : aptal,budala
kaşar : oyunda açıkgöz,kurnaz olan kimse
kaşkaval : aptal,sersem
katakulli : yalan,dolan,oyun,tuzak,düzen
kayarto : ahlaksız kimse,melun,pezevenk
kayışa çekmek : aldatmak,kandırmak
kaynamak : arada kaybolmak
kaynatmak : 1.belli etmeden almak,unutturmak 2.konuşmak,sohbet etmek
kaypak : sözünde durmayan,dönek
kelek : aptal
kemik atmak : susturmak
kendini fasulye gibi nimetten saymak : kendini çok önemli biri gibi görmek
kepçe kuruk : başkalarının sırtından bedavadan geçinen
keriz : kolayca kandırılabilen kişi
kesilmek : çok beğenmek,çok hoşlanmak
kesişmek : (erkek&kadın)bakışarak anlaşmak
kesmek : uydurmak,yalan söylemek
keş : aptal
kıç atmak : çok istemek
kıkırdamak : ölmek
kırmak : kaçmak,uzaklaşmak
kışlatmak : musallat etmek
kıtıpiyos : değersiz,bayağı,kötü
kıtır : uydurma söz,yalan
kıtır atmak : yalan uydurup söylemek
kıtıra almak : alay etmek
kıtırcı : çok yalan söyleyen kimse
kıyak çakmak : çok uygun düşmek,yakışık almak
kıyakçı : gözüpek
kıytırık : değersiz,bayağı,basit
kirişi kırmak : bulunduğu yerden ayrılmak,kaçıp gitmek
kocakarı : anne
kodes : tutukevi,hapishane,karakol
kokoroz : çirkin kimse
kokoz : parası olmayan,züğürt
koltuk : genelev
kontak : ruh sağlığı yerinde olmayan kimse
kopil : 1.arsız sokak çocuğu 2.piç
kova : futbolda çok gol yiyen kaleci veya takım
koyduğum yerde otluyor : hiçbir ilerleme gösteremeyenler için kullanılır
kuyruğu titremek : ölmek
kül yutmak : kurnazca yapılan bir oyuna düşmek
küp : sarhoş
L
lolo : gösteriş,kabadayılık
lüp : hiç emek vermeden kazanılan şey
M
madara : kötü,sevimsiz
madara etmek : kötü duruma düşürmek
madara olmak : kötü duruma düşmek
madik atmak : dolap çevirmek,hile yapmak
makaraları koyvermek : kendini tutamayarak kahkayla gülmeye başlamak
mandepsi : tuzak,oyun
mandepsiye basmak : tuzağa düşmek,aldatılmak
mangiz : para
mantar : uydurma söz,yalan
mantar atmak : yalan söylemek
mantarlamak : aldatmak,yalan söylemek
mars olmak : söz söyleyemeyecek duruma düşmek
mastor : çok sarhoş
matiz olmak : sarhoşluktan sızacak duruma gelmek
matrak : eğlenceli,gülünç,hoş
maval : yalan,uydurma söz
maya : arsız,utanmaz kimse
mayası bozuk : kötü yaradılışlı,karaktersiz
mehterhane : hapishane
mektep çocuğu : acemi,toy
mıhsıçtı : cimri,elisıkı
mortlamak : ölmek
mortoyu çekmek : ölmek
mortocu : imam
mostra olmak : kendini gülünç bir duruma sokmak
mostralık : kötü veya yersiz davranışlarıyla göze batan kimse
mum olmak : razı olmak
N
nağme yapmak : bildiği bir şeyi bilmez görünmek
nalları dikmek : ölmek
nallamak : öldürmek
nanay : yok
ne çiçektir,biliriz : ne mal olduğunu biliriz
O
okumak : sövmek,küfretmek
okutmak : satarak elinden çıkarmak
oltayı yutmak : aldanmak
omuzlamak : alıp götürmek,sırtlayıp kaçırmak,aşırmak
orostopolluk : kurnazca iş,dalavere,dolap
ortaya balgam atmak : bir iş kıvamında iken herkesin zihnini bulandıracak bir söz söylemek
ot : esrar
Ö
öküz : cıvalı zar
ölüsü kınalı : iyi gitmeyen bir iş için sövgü yerine kullanılır
ördek : uzun yolculuklarda sürücülerin yollardan aldıkları yolcu
ötmek : 1.anlamsız,boş konuşmak 2.kusmak
P
paçoz : fahişe,orospu
palas : 1.rahat,kolay 2.kolaylık gösteren,hoşa giden
pantuflacı : dolandırıcı,yankesici
papaz uçurmak : içkili eğlence düzenlemek
parlak : yüzü güzel oğlan
parlatmak : içki içmek
pas vermek : kadının,bakışı ve davranışı ile erkeğe cesaret vermesi
paspal : kötü cins esrar
pata çakmak : askerce selam vermek
payandaları çözmek : ayrılmak,kaçmak,uzaklaşmak
perdahlamak : 1.birini asılsız sözlerle kandırmaya çalışmak 2.sövmek,küfretmek
pestil : hasta
peygamber öküzü : aptal,ahmak,budala
pırpırı : uçarı,hovarda
piç etmek : yapayım derken bozmak,tadını kaçırmak
pilaki : aptal,ahmak
piliç gibi : güzel ve sevimli kız
pinpon : yaşlı,çökmüş
piyaz : bir çıkar sağlamak için söylenen övücü söz
piyazcı : yüze gülücü,içten olmayan davranışlarda bulunma
piyazlamak : bir çıkar sağlamak için birini aşırı övmek
plak bozulmak : can sıkmak
postu deldirmek : kurşunla vurulmak
puluç : ibne
R
racon : 1.yol,yöntem,usul 2.gösteriş,fiyaka
racon kesmek : 1.görünüşe göre hüküm vermek 2.gösteriş yapmak
rampa etmek : birinin içki masasına çağrılmadığı halde oturmak
röntgenci : kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek
röntgenlemek : kadınları gizlice gözetlemek
S
sağmak : aldatarak parasını çekmek
sağmal inek : aptal yerine konularak kendisinden sürekli çıkar sağlanan
saksı : baş,kafa
sallamak : vurmak,tokatlamak
sallamamak : önem vermemek
saloz : salak
salozlaşmak : salak durumuna düşmek
saraka : alay istihza
sarakaya almak : alay etmek
sepet havası çalmak : işinden çıkarmak,sepetlemek
sigortası atmak : çığrından çıkmak,kötüleşmek
sinek avlamak : işi veya müşterisi olmamak,boş oturmak
sivil : çıplak
sökmek : çıkagelmek
su kaçırmak : baş ağrıtmak,can sıkmak
su koyuvermek : cıvıtmak,sözünde durmamak
sulamak : ödemek,vermek,harcamak
sulanmak : imrendiğini açığa vurmak
süt : benzin,mazot
süzme : kötü,aşağılık,malın gözü
Ş
şaban : aptal,alık,saf,şaşkın,budala
şapa oturmak : içinden çıkılması güç bir duruma düşmek
şarj etmek : bir şeyi anlamaya,kavramaya çalışmak
şaşkoloz : şaşı veya şaşkın kimselere hakaret yollu söylenir
şavalak : aptal,alık,sersem,budala
şinanay : yok
şişlemek : kama,çakı gibi bir araçla yaralamak
şişmek : bozulmak,bozum olmak,utanmak
şorolap : yalan
T
takmak : 1.önemsememek 2.borç bırakmak 3.sınavını başaramamak
tayfa : bir adamın yanında bulunan yardakçıları
tekke : esrar içilen üstü kapalı yer
teklemek : kekelemek
temize havale etmek : kısa yoldan çözümlemek
tıkır : para
tıngır : para
traş : yalan,asılsız,bıktırıcı söz
tırtıklamak : aşırmak,çalmak
tiye almak : biryle alay etmek,eğlenmek
toka etmek : vermek
topu atmak : sınıfta kalmak
torpillemek : sınıfta kalmak
toslamak : para vermek
tuzlayalım da kokmasın : birine,düşüncesinde aldandığını ve aklının bir şeye ermediğini anlatmak için kullanılır
tünel geçmek : aklını yaptığı işe vermemek
tütsü : içki
tütsülemek : içki içmek,sarhoş olmak
tütsülü : sarhoş
U
uçlanmak : vermek
uçurmak : gizlice alıp gitmek
uydu : birşeye bağımlılığı olan
uydulaşmak : uydu durumuna gelmek
uydurmak : cinsel birleşmede bulunmak
Ü
üç buçuk atmak : çok korkmak
üstünden geçmek : ırzına geçmek
üşütmek : delirmek,saçmalamak
üşütük : aklını yitirmiş,saçmalayan kimse
V
vamp : erkek peşinde koşan kadın
vardakosta : iri yarı ve gösterişli kadın
varta : tehlikeli durum
vartayı atlatmak : tehlikeden kurtulmak
veledi zina : piç
voli : vurgun,kazanç,kar
voli çevirmek : tuzağa düşürmek
voli vurmak : vurgun vurmak
volta : aşağı yukarı gidip gelme
volta atmak : bir aşağı,bir yukarı dolaşmak
volta vurmak : bir aşağı bir yukarı dolaşmak
voltasını almak : kaçmak,çekilmek,gitmek
voyvo : alay ederek sataşmak için söylenir
vurmak : 1.yolsuzca para almak,soymak 2.içki içmek
Y
yağcı : dalkavuk
yahudi : cimri
yaş : kötü,korkulu,zor
yaylanmak : çekilip gitmek
yemlik : kumarda kandırılıp parası alınan kimse
yeşermek : çok beklemek
yeşillenmek : 1.birine karşı duyduğu cinsel isteği kendisine sezdirmek,sarkıntılık yapmak 2.başkasının malında gözü olmak,elde etmeye çalışmak
yırtık : utanması çekinmesi olmayan
yolunu bulmak : yasal olmayan yollardan kazanç sağlamak
yollu : kolayca elde edilen kadın
yutmak : iyice eksiksiz olarak öğrenmek
yüklü : 1.çok sarhoş 2.varlıklı,paralı
yürümek : ölmek
yürütmek : habersiz almak,çalmak
Z
zamazingo : dost,metres
zamkinos : 1.adı birden hatırlanamayan küçük,değersiz şeyler için kullanılır 2.dost,metres 3.kaçma
zamkinos etmek : kaçmak
zarta : yellenme
zartayı çekmek : ölmek
zemzem kuyusuna işemek : adı anılsın diye herkesi iğrendirip kızdıran kötü bir iş yapmak
zımbalamak : bıçaklamak,öldürmek
zırtapoz : zıpır,utanmaz,saygısız,hayta
zırtapozluk : haytalık
zirzop : aklına eseni yapan
zirzopluk etmek : uygunsuz,yakışıksız davranışlarda bulunmak
zokayı yutmak : aldatılıp zarara sokulmak
zom : 1.olgun kimse 2.çok sarhoş olan
zom olmak : çok sarhoş olmak
zula : kaçak ve yasak şeylerin saklandığı gizli yer
zula etmek : çalmak,aşırmak
ARGO ve JARGON ARASINDAKİ FARK
Jargon kelimesi etimolojik olarak Fransızca bir kelimedir. Türk Dil Kurumuna göre tanımı; Aynı meslek veya topluluktaki insanların ortak dilden ayrı olarak kullandıkları özel dil veya söz dağarcığıdır.
Örnekler:
· Tonsillit: Bademcik iltihabı.
· Renal kolik: Genellikle böbrek ve idrar yollarındaki taşlara bağlı olarak gelişen ağrı.
· MI (Miyokard Infarktus): Kalp krizi.
· Büte bırakmak: Öğrenciyi bütünlemeye bırakmak.
· Kurtarma sınavı: Yeniden sınav yapmak.
· Araba kaldırmak: Otobüsü sefere göndermek.
· Yolu dövmek: Sürekli aynı hatta çalışmak.
· Tek tabanca: Bir hatta tek firmanın olması.
· Kafa kafaya: Ayrı firmaların, aynı güzergâha, aynı saatte sefer düzenlemeleri.
· Alabanda: Bordanı iç kısmı veya dümenin 35 dereceye kadar basılması. (Denizcilik)
Argo kelimesi de Fransızca argot kelimesinden gelmektedir. Serserilerin, külhanbeylerin ve çoğu zaman eğitimsiz kişilerin kullanmış olduğu söz veya deyimlere denmektedir. Dilin bir parçası olmakla birlikte toplumun yalnızca belli bir kesimi tarafından kullanılmaktadır. (Gençler arasında oldukça yaygın olduğu görülmekle birlikte kat’i suretle tavsiye edilmemektedir.) Kullanan kişiler daha çok küfür ve mizahî söylemlerde argo söylemi tercih etmektedirler.
Örnekler:
· Okutmak: Elden çıkarıp satmak.
· Racon: Âdet, usul.
· Şabanlık: Aptallık, sersemlik.
· Keklemek: Kandırmak, aldatmak.
· Su koy vermek: Yarı yolda bırakmak.
· Yollu: Hafif kadın
· Paçoz: Bakımsız kadın ya da erkek.
· Gevşek: Sorumsuz, kadını kıskanmayan erkek.
· Manita: Sevgili
Görüldüğü gibi argo ve jargon arasında gözle görünür farklar bulunmaktadır. Jargon, küfür değildir. Meslek gruplarının ya da toplulukların kendi gruplarında kullandıkları ve geliştirdikleri kelimelerdir. Argo ise içerisinde küfür barındıran, genel olarak eğitim seviyesi düşük olan kişilerin tercih ettiği kelime ve deyimlerdir.
KELİMEDE ANLAM, SÖZCÜK DÜZEYİNDE ANLAM ÖZET ANLATIM
GERÇEK ANLAM, TEMEL ANLAM:
Bir sözcüğün anlattığı ilk ve asıl kavrama temel anlam denir.
Temel anlam o dili konuşan herkesçe bilinen ve en yaygın olan anlamdır.
Örneğin, ayak sözcüğünün temel anlamı canlıların yürümesini sağlayan organdır. "çocuğun ayağı ezilmiş cümlesinde" ayak sözcüğü temel anlamıyla kullanılmıştır.
Örnek:
=> Boğazımda bir yanma var. (Temel Anlam)
=> Ayağında eski bir spor ayakkabı var.
=> Biraz sonra toprak bir yola girdik.
=> Kanadı kırık bir martı gördüm.
=> Yataktan kalkarken başımı duvara çarptım.
=> Dün gece erken yattım.
=> Sıcak çorbayı içince rahatladım.
=> Dolaptan temiz elbiselerini çıkardı.
=> Ahmet'in burnu iyi koku alır.
=> Ağzında yaralar oluşmuştu.
=> Elini hırsla masaya vurdu.
=> İri hantal gövdesini zorlukla sürüklüyor gibiydi.
=> Gölün kıyılarını yapraksız, bodur ağaçlar kuşatmıştı.
Bir sözcüğe temel anlamının dışında yeni yeni anlamlar yükledikçe anlamının da derece derece soyutlaştığı görülür.
Örnek:
=> Törende, Kurdeleyi köyün muhtarı kesti. (Somut temel anlam)
=> Patates doğrarken parmağını kesti. (Somut yan anlam)
=> Oyun kağıdını ortadan kesti. (Somut yan anlam)
=> Onunla olan bütün ilişkisini kesti. (Soyut mecaz anlam)
Bir sözcük tek başına kullanıldığında temel anlamını korur. Ancak cümle içinde temel anlamından uzaklaşabilir.
Örnek:
"Kaçmak" sözcüğünün temel anlamı "bir yerden gizlice ve çabucak uzaklaşmak"tır.
=> "Ben çalışmaktan hiçbir zaman kaçmam." cümlesinde temel anlamından uzaklaşmıştır.
Sözcüklerin Temel Anlamlarıyla İlgili Dikkat Edilecek Noktalar:
Temel anlamı somut olan sözcükler, öncelikle somut ve mecaz anlamlar kazanır.
Örnek:
"ateş" sözcüğü, temel anlamıyla düşünüldüğünde "bir nesnenin etrafa ısı ve ışık yayarak yanması" biçiminde açıklanabilir, temel anlamı somuttur.
=> Gençler, kumsalda büyük bir ateş yakmışlardı. (Temel anlam)
=> Hastanın ateşi sabaha kadar düşmüştü. (Somut yan anlam)
=> Şu yağan kar bile yüreğimdeki ateşi söndüremez. (Soyut mecaz anlam)
MECAZ ANLAM:
Sözcüklerin cümle, dize veya deyim içine girdiklerinde, gerçek anlamlarından tamamen sıyrılarak başka bir sözcük ya da kavram yerine kullanılmasıyla kazandığı anlama mecaz (değişmece) anlam denir.
Mecaz anlam, Sözcüğün sürekli olmayan, kullanım içinde geçici olarak üstlendiği anlamdır.
Örnek:
=> Müşteriden para sızdırmak için elinden geleni yapardı.
=> Satıcının o ince ve tiz sesi kulaklarımızda patlıyordu.
=> Bugünlerde havasından yanına varılmıyor.
=> Bu hayırsız evlat için insan kendisini ateşe atar mı?
TERİM ANLAM:
Bilim sanat, spor, ya da çeşitli meslek dallarıyla ilgili özel kavramları karşılayan sözcüklerdir.
=> Nota müziğin anahtarı gibidir.
=> Rakip takım birazdan penaltı atışı yapacak.
=> Marmara fay hattı tehlikeli sinyaller veriyor.
=> Güreşçimiz, finalde rakibini tuşla yendi.
=> Matematik öğretmenimiz tahtaya bir doğru çizmemizi istedi.
=> Şiirde aynı eklerin ya da sözcüklerin tekrarlanmasına redif denir.
NOT: Bazen bir sözcük gerçekte terim değilken terim olarak kullanılabileceği gibi, gerçekte terim olan bir sözcük de terimlikten çıkabilir.
=> Polis bir hücre daha ortaya çıkardı. ( terimlikten çıkma)
=> Sinop burnu Türkiye'nin en kuzey noktasıdır. (terimleşme)
NOT 2: Bir sözcük birçok dalda terim olabilir.
=> Bitkiyi toprağa bağlayan kökleridir.
=> Dört, kök dışına iki olarak çıkar.
=> Hiçbir ek almamış sözcüğe kök denir.
YAN ANLAM:
Temel anlamıyla bağlantılı olarak zamanla ortaya çıkan değişik anlamlara yan anlam denir.
Sözcüğün gerçek anlamının dışında, ancak gerçek anlamıyla az çok yakınlık taşıyan yeni anlamlar kazanması yan anlamı oluşturur. Bir sözcüğün yan anlam kazanmasında genellikle yakıştırma ve benzerlik ilgisi etkili olmaktadır.
Meselâ “göz” dendiğinde akla ilk gelen, kelimenin temel anlamı olan organ adıdır. Ama “iğnenin gözü”, “çantanın gözü”, masanın gözü” tamlamalarındaki anlamlar benzetme yoluyla kazandırılmış yeni anlamlardır. Bunlara da yan anlam denir.
Meselâ, “düşmek” kelimesi “Meyveler tek tek yere düştü” cümlesinde temel anlamda; “Çocuğun pantolonu düşüyordu”, “Bu yılın ilk karı düştü” ve “Kavakların gölgesi yola düştü” cümlelerinde yan anlamdadır.
Örnekler:
Beşiktaş sırtlarına ağaç dikiyorlar. (arka taraf)
Gülün tomurcukları sabahleyin patlamış.
Uçağın kanadı havada parçalanmış.
Başı kırık bir çiviyi sökmeye uğraşıyor.
Bu dalda başarılı olabileceğimi sanıyorum.
Köprünün ayağına bomba koymuşlar.
Şişeyi boğazına kadar doldurdu.
Kapının kolunu kırınca babamdan azar işittim.
Benim yetiştirdiğim öğrenciler daha başarılı.
Yokuşun başına kadar koştuk.
Somutlaşma ve soyutlaşma: Dilimizde kelimeler sadece bir anlamda kullanılamaz. Yani bir kelime birden fazla yerde ve çok farklı anlamlarda kullanılabilir. Onun için somutlaşma ve soyutlaşma, (bilgi yelpazesi.net) dilimizdeki kelimeler için her zaman mümkündür. Somut anlamıyla “geçilen yer” demek olan “yol” kelimesi “yöntem, metot” anlamına gelerek soyutlaşmıştır.
Yakıştırmaca: Kendi adı olmayan ya da adı olduğu hâlde bilinmeyen varlıklar çeşitli özellikleri nedeniyle uygun olan kelimelerle adlandırılır. Buna yakıştırmaca denir. Uçağın kanadı, masanın gözü, ayakkabının burnu vb
GERÇEK MECAZ TERİM ANLAMI DAHA İYİ ÖĞRENEBİLMENİZ İÇİN AŞAĞIDAKİ VİDEOYU İZLEYEBİLİRSİNİZ
ARGO ANLAM:
Sadece belli bir topluluk ya da meslek tarafından kullanılan özel sözcüklerden oluşan dile argo denir.
Argo, dil içinde bir dil gibidir.
Külhanbeylerinin anlaşma vasıtası da denebilir. Küfürle karıştırılmamalıdır.
Argonun varlık sebebi kolay ve çekici anlatımı yakalama isteğidir.
Şekil ev anlamda ölçüsüzlük ve mübalâğa esastır.
Bağımsız ve sorumsuz yaşayışın dilidir de denebilir.
Dışa dönüklük, boşalma, rahatlama argoda sınırsızdır. Her şeye küfür kelimeleri kullanmadan küfredilir.
“Canına yandığımın dünyası” gibi.
abdestini vermek: azarlamak
aklına tükürmek: birinin düşüncesini beğenmemek
röntgenci: kadınları gizlice gözetleme alışkanlığı olan erkek
piliç gibi: güzel ve sevimli kız
mektep çocuğu: acemi, toy
zokayı yutmak: aldatılıp zarara sokulmak
yutmak: iyice eksiksiz olarak öğrenmek
arakçı: hırsız
bal kabağı: aptal, beyinsiz
torpil, moruk, çakmak (sınıfta kalmak), asılmak...
EŞ ANLAM:
Yazılış ve okunuş bakımından farklı fakat anlamca aynı olan kelimelerdir. Bu tür kelimeler birbirlerinin yerini tutabilir. Anlamdaş kelimelerin birisi genelde yabancı kökenlidir.
Örnekler:
kıymet-değer,
cevap-yanıt,
sene-yıl,
medeniyet-uygarlık,
imkân-olanak,
acele-ivedi,
zelzele-deprem,
yoksul-fakir,
misafir-konuk,
sınav-imtihan,
yöntem-metot,
mesele-sorun,
fiil-eylem,
kelime-sözcük,
vasıta-araç...
Fakat bazı durumlarda anlamdaş kelimeler birbirinin yerini tutamaz: "kara bahtlı" kelime grubunda "kara" kelimesinin yerine "siyah" kelimesini kullanamazsınız. Çünkü iki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş veya yakın anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir.
ZIT ANLAM:
Anlamca birbirinin karşıtı olan kelimelerdir.
Örnekler:
siyah-beyaz,
uzun-kısa,
aşağı-yukarı,
ileri-geri,
var-yok,
gelmek-gitmek,
Tüm kelimelerin zıt anlamlısı yoktur. Eylemlerde de durum aynıdır. Bir eylemin olumsuzu o eylemin karşıtı satılmaz.
"sevinmek" karşıtı sevinmemek değil "üzülmek"tir.
Kelimeler arasındaki karşıtlık cümledeki kullanıma göre değişir.
"doğru" kelimesinin zıt anlamlısı bir cümlede "eğri" olurken, diğerinde "yanlış" olabilir.
İki kelimenin (kökeni ne olursa olsun) anlamdaş, yakın anlamlı veya zıt anlamlı olabilmesi için aynı anlam özelliğini taşımaları gerekir. Meselâ, siyah ile beyaz, ancak ikisi de gerçek (temel) anlamda oldukları zaman zıt anlamlı olurlar. Hafif olmayan anlamındaki “ağır” kelimesinin "ağır" olmayan anlamındaki "hafif"le zıt anlamlı olabilmesi için ikisinin de gerçek (temel) anlamda kullanılması gerekir.
SOMUT SOYUT ANLAM:
Sözcükler varlıkları ve kavramları karşılar. Varlık, madde olarak bulunan yani duyu organlarıyla algılanabilen bir nitelik taşır. İşte duyu organlarımız yardımıyla algılayabildiğimiz sözcüklere somut anlamlı sözcükler denir.
Örnekler:
"ağaç, insan, dağ, kalem, bulut..." somut sözcüklerdir.
Ama kavramlar duyu organlarımız ile algılanamaz. İşte bu tür sözcüklere de soyut anlamlı sözcükler denir.
Örnekler:
"Üzüntü, sevgi, özlem, kin, akıl" gibi sözcükleri herhangi bir duyumuzla algılayamayız.
YAKIN ANLAM:
Yazılışı ve okunuşu farklı olan, anlamdaş gibi göründüğü hâlde birbirinin yerini tamamen tutamayan, yani aralarında anlam ayrıntısı bulunan kelimelerdir. Bunlar çoğunlukla Türkçe kelimelerdir.
göndermek-yollamak,
bezmek-bıkmak-usanmak,
dilemek-istemek,
çevirmek-döndürmek,
söylemek-demek-konuşmak,
eş-dost,
hısım-akraba,
bakmak-seyretmek,
Kardeşim sana küsmüş.
Kardeşim sana kırılmış.
Kardeşim sana gücenmiş.
Kardeşim sana darılmış.
Birinci cümlede bir "kesinlik ve aşırılık" anlamı, ikinci cümlede bir "esneklik, hatta hoşgörü" anlamı, üçüncü cümlede "üzülmek" anlamı, dördüncü cümlede "gücenip görüşmez olmak" anlamı vardır.
SESTEŞ KELİMELER, EŞSESLİ KELİMELER:
Yazılışı ve okunuşu aynı olduğu hâlde anlamları farklı olan kelimelerdir. Bunlar yalın hâlde olabildikleri (bilgi yelpazesi.net) gibi ek almış hâlde de olabilirler. Şiirde cinas olarak kullanılır ve cinaslı kafiye yapılır.
Gül: 1. çiçek, 2. gülmekten emir
Kır: 1. kırsal alan, 2. kırmaktan emir, 3. beyaz
Yazma: 1. baş örtüsü, 2. yazmaktan olumsuz emir, 3. yazma işi
Ek almış kelimelerle, ek almış ve almamış kelimeler arasında da eş seslilik söz konusudur. Bu ekler görevce farklı ekler de olabilir:
Siyah anlamındaki "kara" ile "kar-a" (-a: yönelme hâl eki) gibi
Oyuncakları olmuş çocukların kurşunlar?
Zalimler her saat taze fidanları kurşunlar?
Neden kondun a bülbül kapımdaki asmaya
Ben yarimden vazgeçmem götürseler asmaya
"hala" ve "hâlâ", "kar" ve "kâr", "adet" ve "âdet" kelimeleri eş sesli değildir. Okunuşları ve anlamları farklıdır.
YASIMA KELİMELER:
Doğada duyulan seslerin taklit edilmesiyle oluşan sözcüklere yansıma denir.
"Suyun şırıltısı insanı dinlendirir."
"Kedinin acı miyavlaması ile uyandım."
"Şu cızırtıyı durdurun artık."
cümlelerindeki altı çizil sözcükler birer yansımadır. Çünkü bu sesleri biz doğada duyuyoruz.
|
>>>TIKLAYIN<<<
“TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ TEST SORULARI, SORULAR”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ YAZILI SORULARI”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
|