|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar
ÇOĞALSIN ORMANLARIMIZ (ORMAN HAFTASI) (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR, METİNLER)
ARZU: Ne kadar şanslıyız, öyle değil mi? Bizim parkımızda birçok ağaç var. Küçük bir ormanda oynayabiliyoruz.
BURÇİN: Evet temiz havayı ciğerlerimde hissedebiliyorum. Kuş cıvıltıları, yaprakların hışırtısı…...
ARZU: Biliyor musun? Yetişkin bir ağaç 1 saatte 1,5 kilogram oksijen üretir. Hava kirliliğini ve gürültüyü emer.
BURÇİN: Sadece havayı temizlemiyor ki … Ağaçların faydası saymakla bitmez. Kökleri toprağı sımsıkı tutuyor, toprak kaybına engel oluyor. Canlıların yuvasıdır, mevsimleri de dengeler.
FURKAN: Susun artık! Kafamı şişirdiniz, bii uyutmadınız; car car carrr….
ARZU: Aaa siz kimsiniz?
FURKAN: Ağaçların bekçisiyim. Görmüyor musun ağaçlara zarar verecekleri engelliyorum.
( O sırada karalar içinde bir adam, sessizce sahneye girer. Elinde balta ile sinsice ağaçlara yaklaşır…. Sahnedeki ağaç çocuklar tirtir titrer.)
BURÇİN: (Ağaçları arkasına alarak adamın önüne atılarak) Sen ne yapıyorsun? Nasıl kıyıyorsun? Neden kesiyorsun?
(Ağaçlar titremeye devam etmektedir)
EMİR: Sen ne karışıyorsun, şşşt! Karışma işime . Çekil!
ARZU: Bekçi Bey! Bekçi Bey! Bakın ağaçlarımıza zarar veriyor.
FURKAN: Kardeşim kesme yau.. Git arkalara! Vardır oralarda daha güzelleri,.. kuru yaşlı ağaçlar bul!
BURÇİN: Git bul mu? Kamera şakası yapıyorlar herhalde bize..
ARZU: Evet kesinlikle! Şuralarda bir yerlerde olmalı kamera.
FURKAN: Yok çocuklar, geçenlerde söylediidiler. Birileri gelip ağaç kesiyormuş diye. Bu o herhalde….
BURÇİN: Ay ne kadar rahatsınız. Bekçi Amca (sesini yükselterek söyler), Bekçi Amca! Siz söylediniz; Benim görevim ağaçları korumak diye… Eee bu ne?
FURKAN: Uyyy…Yahu koskoca park, bir sürü ağaç. Adam yakacak odun topluyoo..Baksanıza..
|
ARZU: Bekçi Bey, yakacak odun genç ağaçlardanolmaz. Ee burada da bütün ağaçlar genç ve sağlıklı.
FURKAN: Ee amma da uzattınız, ne bilmiş şeylersiniz siz!
EMİR: Hah ne güzel söylediniz; (kızlara dönerek) Siz ne bilmiş şeylersiniz! Başkasının işine ne karışıyorsunuz?
BURÇİN: Ne demek ne karışıyorsun? Bu ağaçlar hepimizin. Ben karışmazsam, sen karışmazsan; bu ağaçlara kim sahip çıkacak.
ARZU: (Bekçiye dönerek) Arkadaşlarımla az önce konuştuklarımızı duymadın mı? Bir ağacın bize sağladığı yararları bilmiyor musun?
EMİR: Ağaç işte… Ha ot, ha ağaç. Otun büyümüşü işte..
(Kızlar çok şaşırmış olarak birbirlerine bakarlar)
BURÇİN: Hava kirliliğini emer, gürültüyü emer. Oksijen üretir.
ARZU: Toprak kaybını önler, mevsimleri dengeler.
FURKAN: (Kaşlarını yukarı kaldırarak, alaycı bir şekilde) Canlıların yuvasıymış bi de..
EMİR: Peh peh peh….. Bu ot mu?
BURÇİN: Ot diyor hala.
ARZU: Amcacığım, bir ağaç kaç senede yetişiyor biliyor musunuz?
BURÇİN: 1 dakikada kesiyorsun. Ama tohumun fideye, fidenin fidana ulaşması için 2 yıl; yetişkin olmasına ise onlarca yıl gerekiyor.
EMİR + FURKAN: (İkisi aynı anda çok şaşırmış olarak) Onlarca yıl mı?
EMİR: O kadar çok mu?
ARZU: O kadar çok! Sizler hayatınızda (yüzü seyirciye dönük sorar) kaç tane ağaç diktiniz?
BURÇİN: Yangınlar, bilinçsiz kesimler.. ormanlarımız her geçen gün hızla azalıyor.
EMİR: Anladım. Çok iyi anladım.
FURKAN: Ben de.
EMİR: Haklısınız. Ormanlarımız geleceğimiz…
FURKAN: Şu andan itibaren sadece bu parktaki ağaçları değil, tüm ağaçların bekçisi olacağım. Onlara gözüm gibi bakacağım.
EMİR: Ben sadece onları korumakla kalmayacğım, her yıl onlarca ağaç dikeceğim…
FURKAN: Ben de dikeceğim. Herkese örnek olacağım.
(Sahnedeki kızlar, Bekçi hep bir ağızdan): Biz de biz de…. Çoğalsın ormanlarımız... Yaşasın geleceğimiz…
SON
|
|