Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Belirli Gün Ve Haftalar İle İlgili Tüm Belgeler > Dünya Mimarlık Günü İle İlgili Tüm Belgeler

MİMARLIK, MİMARLARIN YETİŞTİRİLMESİ, ÇEŞİTLERİ, ÖZELLİKLERİ (EKİMİN İLK PAZARTESİSİ DÜNYA MİMARLIK GÜNÜ, KONUT GÜNÜ, YERLEŞME GÜNÜ İLE İLGİLİ YAZILAR, ŞİİRLER, BİLGİLER)

 

A.Mimarlığa Yaklaşım

 

Osmanlı insanı dinin etkisiyle her şeyin kendisine tanrı tarafından kusursuz verildiğine inanır. Ona göre insana düşen tanrının yarattığı parçaları doğru şekilde Osmanlı toplumunun bir ferdi olan mimar da bu anlayıştan soyutlanamaz. Dolayısıyla mimar miri toprak düzeninin ve dini inancının yarattığı durallığı taşıyan ürünler verecek, mimariyi bir kompozisyon sanatı olarak görecektir. Bu nedenle Osmanlı klasik mimarisinde yeni formlar yaratma amaçlı bir çalışma görülmez. Örneğin birkaç çeşit kubbe, pencere vardır; mimar bunları bir legonun parçaları gibi birleştirir. Osmanlı mimarının yaratıçılığı ve becerisi, mazmunları ve ses kalıplarını birleştirip “söz legoları”ndan şiir yaratan şair gibi parçaları ne derece doğru (uyumlu, göz okşayıcı ve işlevine uygun) birleştirebildiğiyle ölçülür.

 

Her şair dili bilir ama o dilin sözcüklerini art arda dizmekteki becerisidir şairin başarısını yaratan. Mimar için de durum aynıdır: mimarın elinde bir pencere vardır;şekli şemali bellidir yada caminin tepesinin kubbe ile kapatılacağı; minarenin ince, uzun, ve sivri olacağı;caminin iç mekanının kare biçimde olacağı açıktır ama kaç pencerenin nasıl sıralanacağını belirlemek ,kubbelerin nasıl dağılacağını tasarlamak mimarın teknik hakimiyet,sanatsal yetkinlik ve yaratıcılığına bakar.Sonunda Sultanahmet Camii’ndeki gibi mekan çiğ ışığa da boğulabilir; ışık Süleymaniye Camii’ndeki kutsallık duygusunu arttıran bir elemana da dönüşebilir.

 

Elbette mimar ve edebiyatçıyı eş saymak olanaklı değil. Kullandıkları araçların (söz ve taş) farklılığından çok hitap ettikleri kesimlerin farklılığından kaynaklanır bu: Her şeyden önce mimari yüzünü halka dönmüştür; divan şairi ise saraya. Birinin amacı işlevsel olmaktır diğerinin ki ise biçimsel mükemmelliğe ulaşmak. Diğer bir farkta biçimsel alanda görülür: mimari yalındır, edebiyat ise süse boğulmuştur. Osmanlıda mühendis yoktur; bu görevi mimar üstlenmiştir. Bu nedenle mimarın ustalığının bir diğer ölçütü onun araziyi doğru kullanabilme becerisi, teknik birikimi ve hassasiyetidir(Klasik dönem eserleri değerlendirilirken teknik açıdan da değerlendirilmelidir). Örneğin Mimar Sinan Osmanlı tarihinin herkesçe bilinen tek mimarıdır çünkü o hem mühendis hem mimar olarak kusursuz denecek binalar yaratmıştır. Bu nedenle Sinan’ın eserleri Klasik dönem anlayışın çok iyi yansıtır.

 

Elbette Osmanlı mimarları sadece teknik eleman veya kompozisyoncu değillerdi. Her ne kadar biçimler belli olsa da her mimar eserinde farklı anlatım yolları ve teknikler denerdi.

 

B.Mimarların Yetişmesi Ve Örgüt Düzeni

 

Klasik Osmanlı Mimarisi 15-18.yy.lar arasında oldukça geniş bir alanda etkin oldu. İmparatorluğun her yerine yayılan bu mimari anlayış ilk ağızda tüm yapıların aynı mimari kurum tarafından yapıldığı izlenimini verir. Oysa Osmanlı’nın çok kültürlü yapısı ve geniş toprakları göz önüne alındığında bunun imkansız olduğu anlaşılır. Belgelerden ülke genelinde imar faaliyetlerini denetleyen ve organize eden altı mesleki kuruluş bir de ek olarak bir teşkilatın var olduğu anlaşılmaktadır. Bu teşkilatlar doğrudan ya da dolaylı olarak merkeze bağlıdırlar.

 

Ehl-i Hiref Teşkilatı:

 

Ehl-i Hiref sanat sahibi esnaf anlamına gelir. Teknik yönü ağır basan ve özel uzmanlaşma isteyen işlerle(süsleme, bezeme…) uğraşanların teşkilatıydı. Bu teşkilat çeşitli zanaatlara ait bölükler halinde örgütlenirdi. Devşirmeler arasında yetenekli olanların alınıp yetiştirilmesi ya da kendi dallarında becerilerini kanıtlayanların kaydedilmesi (bilgi yelpazesi.net) yoluyla kuruma insan kazandırılırdı. Örgüt üyeleri sarayın ihtiyaçlarını karşılamak ve padişahın yaptırdığı mimari eserleri süslemekle yükümlüdürler.

 

Saraya bağlı bir teşkilat olduğu için üyeler ulufe alırlar. Buna karşın atölyeleri saray dışında bulunur. Örgüt çok sayıda zanaat kolunu içerdiğinden yaratılmasına katkıda bulunduğu ya da benimsediği başkent üslubunu ülkenin her yanına yayabilmekteydi. Hassa Mimarları Ocağı: Anadolu Selçukluları; Beylikler ve Erken Osmanlı Döneminde düzenli bir mimarlık örgütü bulunmuyordu. Oysa Fatih’in İstanbul’u dünya başkenti yapma tutkusu, hızla gelişen ve büyüyen devlet ciddi ve kapsamlı bir mimarlık örgütünün varlığını zorunlu kılıyordu. Bu ihtiyacı karşılamak için önce Hassa Mimarlık Ocağı kuruldu ve ardından ocağın alt kuruluşları olacak taşra teşkilatlarının düzenlenmesine geçildi. Devletin ocağa sunduğu imkanlar v mimari alanda yaptığı yatırımlar artıkça ocak da kendini geliştirdi ve klasik üslubun ilk basamaklarına ulaşıldı.

 

1538’den sonra ocağın başına getirilen Mimar Sinan’ın çalışmaları sonucu kuramsal ve uygulamalı dersleriyle( resim, menazır, hesap, hendese=geometri, m imarlık dersleri) ocak bir okul niteliği kazandı ve 16.yy.da gelişmesini tamamlayarak kendine bağlı alt birimler olan taşra teşkilatları sayesinde tüm mimari faaliyetler üzerinde etkili oldu. Hassa Mimarları Ocağı sarayın Birun (dış hizmetler) örgütü içinde yer alan şehr’ emaneti (belediye) örgütüne bağlı yarı askeri bir ocaktı; Topkapı sarayı içindeki Sepetçiler Kasrı’nda eğitim veriyordu.

 

Ocak içinde hiyerarşik bir düzenleme vardı:

 

Yeniçeri Ocağından seçilen yetenekli gençler veya saraya bağlı bazı sanatçılar usta-çırak ilişkisi içinde eğitim görürlerdi. Ayrıca öğrenciler mimarlık dışında en az bir sanat daha öğrenmek zorundaydılar. Ocak içinde bu ek zanaata, deneyimlerine ve yönetimsel kadrodaki yerlerine göre sınıflandırılırlardı. Hassa mimarlarının görevleri şunlardı: Kamuya ait tüm yapıların planların yapmak, keşif bedellerini denetlemek, yapım işlerini yürütmek, onarımlarını yapmak veya yaptırmak Askeri yapıların yapım ve onarımı, askeri yolları açılması ve tamiri, köprülerin yapımı, konaklama yerlerinin ve menzillerin düzenlenmesi ile ilgilenmek Saray dışından kimselerin yaptırmak istediği yapıların planlarını yapmak veya incelemek; bu yapıların malzeme ve inşaat hesaplarıyla ilgilenmek, binalara yapım izni vermek Şehre gelen inşaat malzemelerinin kalitesini ve bunları satan dükkanları; sıvacı, duvarcı ve marangozların ehliyetlerini denetlemek Tüm vakıfların tamirat ve onarımını üstlenmek ve bunların yapım-onarım masraflarını onaylamak Donanmanın ihtiyacı olan kereste, seren vb. malzemeyi zamanında hazırlamak

 

Ordu Mimarları:

 

Hassa mimarları ocağı içinden seçilip askeri mimarlık işlerinde uzmanlaşan kişilerden oluşur. Savaş zamanında orduyla sefer çıkar, ordunun geçeceği köprüleri kurar, alınan savunma yapılarını(kale vb.) onarırlardı. Barış zamanında sınırlar üzerindeki askeri yolların keşif ve onarımı ya da yenilerinin yapıyla görevlendirilirlerdi.

 

Eyalet mimarları:

 

Genellikle Hassa mimarları ocağında yetişmiş tımar sahibi kişilerden oluşurdu. Bunlar gittikleri yerlerde sürekli hizmet ederlerdi: bulundukları eyaletin inşaat esnafı ve işçileriyle eyalet sınırlarında yer alan savunma yapılarını onartır ve güçlendirirlerdi

 

Bölge Mimarları:

 

Hassa mimarlarına vekaleten belli bir bölgenin toplu yerleşme birimlerindeki inşaat işlerini düzenlemekle yükümlüdürler.16.yy.ın başında görevleri çok fazlayken daha sonraları kent mimarlarının kurulmasıyla işleri, kolaylaşmıştır. Kent Mimarları: Şehirleşmeler sonucu devletin kent ölçeğindeki birçok yerleşme biriminde inşaat malzemelerinin kalitesi ve fiyatlarıyla yapıların denetlenip düzenlenmesi ihtiyacı doğmuştu. Teşkilat bu ihtiyacı karşılamak üzere kuruldu. Kent mimarı unvanı babadan oğla geçerdi

.

Vakıf Mimarları:

 

Külliye niteliğindeki yapıların arasından sorumlusu olduklarının bakım ve onarımı ile ilgilenirlerdi. Maaşları vakfın tahsisatından karşılanırdı. Görev yapabilmek için ustalıklarını kanıtlayan ehliyeti hassa mimarlarına onaylatmak zorundaydılar. Vakıf Mimarlığı kişi ölünceye dek süren bir görevdi v e bu kişiler kent mimarları arasından seçilirdi.

 

 

C.Önemli Mimarlar

 

Mimar Hayreddin (15.-16.Yy.):

 

II. Mehmet ve II.Bayezit dönemleri arasında yaşadı.Edirne’deki II.Bayezit külliyesinin mimarı,klasik Osmanlı Mimari geleneğinin öncüsüdür. Sinan’ın ustasıdır.

 

Mimar Sinan:

 

Kayserili Hıristiyan bir ailenin çocuğudur. Devşirme yolu ile yeniçeri ocağına alınmış, yeteneğiyle dikkat çekmiş ve 48 yaşındayken mimarbaşılığa getirilmiştir.

 

Davut Ağa (?-1598):

 

Sinan’ın öğrencisidir. Onun ölümünden sonra mimar başı oldu, III. Murat ve III. Mehmet dönemleri boyunca bu görevde kaldı. Eserlerinden en önemlileri Sarayburnu’ndaki Sepetçiler Kasrı ve İncili köşk ile Sultanahmet Külliyesi içindeki III. Murat Türbesi’dir. Yeni Camii’nin inşasına başladıktan bir ay sonra vebadan ölmüştür.

 

Dalgıç Mehmet Ağa (?-1608):

 

Davut Ağa’nın (bilgi yelpazesi.net) ölümünden sonra mimarbaşı oldu. Yeni Camii’yi tamamladı. III: Murat Türbesi’ni tamamladı.

 

Sedefkar Mehmet Ağa (?-1618):

 

Sinan’ın öğrencisi olup Dalgıç Mehmet Ağa’ dan sonra mimarbaşı oldu. İstanbul’dan götürdüğü yapı ustalarıyla birlikte Mekke’de Kabe’yi Medine’de Mescid-i Nebevi’ yi onardı. Sultanahmet Camii ve Külliyesi’ni yaptı.

 

Kasım Ağa (1570-1660):

 

Arnavut kökenlidir. Üsküdar’daki, çinileriyle ünlü Çinili Külliye’ yi yaptı. Davut Ağanın yaptığı Sepetçiler Kasrı’nı genişletti. Saray entrikalarına (Sultan İbrahim entrikaları)azledilerek boğduruldu. Böylece Mimarbaşının eceliyle ölünceye dek görevde kalması geleneği bozuldu.

 

Mehmet Tahir Ağa (18.Yy.)

 

:III. Mustafa ve I.Abdülhamit zamanında mimarbaşılık yaptı. Fatih Camii’ni yeniledi. I. Abdülhamit adına Hamidiyye Külliyesi’ni (Bahçekapı)inşa etti. III. Mustafa adına yaptığı Laleli Camii batılı etkilerle klasik Osmanlı sanatının birleşimi olup doğacak batılılaşma hareketinin habercisidir.

 

DÜNYA MİMARLIK GÜNÜ İLE İLGİLİ TÜM BELGELER
" SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

BELİRLİ GÜN VE HAFTALAR İLE İLGİLİ TÜM BELGELER " SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

"
EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER
” SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

....

9. **Yorum**
->Yorumu: şahane bir site burayı sevdimm 
->Yazan: Buse. Er 

8. **Yorum**
->Yorumu: SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM...
->Yazan: sıla

7. **Yorum**
->Yorumu: valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden yapiyorum.saolun mugladan sevgiler...:).
->Yazan: kara48500..

6. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim.
->Yazan: Tuncay.

5. **Yorum**
->Yorumu: ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. 
->Yazan: efe .

4. **Yorum**
->Yorumu: ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun 
->Yazan: rabia..

3. **Yorum**
->Yorumu: Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim 
->Yazan: pınar..

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor
->Yazan: ESRA..

1. **Yorum**
->Yorumu: Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. 
->Yazan: Hasan Öğüt.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: