|
Eğitim Öğretim İle İlgili Yazılar, Çalışmalar, Belgeler > Şiir Koleksiyonu, Şiir Antolojisi > Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinden Seçmeler, Safahat Şiirleri
KÖR NEYZEN ŞİİRİ (SAFAHAT ŞİİRLERİ) (MEHMET AKİF ERSOYUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER)
Elinde, nevha-i matem kadar acıklı sada
Veren, bir eski kamış; koltuğunda bir yedici;
Şu kör dilenci, bakardım, olunca nale-sera,
Durup da merhameten dinleyen gelip gidici,
Önünde boynunu bükmüş zavallı keşkülüne,
Atardı beş para, onluk değilse bari yine.
Kırık sazıyla ederken zaman zaman feryad,
Gelirdi güşuna onlukların taniniyle
Birer neva-yı beşaret, birer peyam-ı vedad;
Birer sada ki: Neyin sine-çak eniniyle
Karışmayıp, yalınız dem tutardı sanki ona!
Bu ses, bu manzara gayet hazin getirdi bana.
Muhiti hep mütevali leyal-i dura-dur
Sabah yok onun afak-ı tar-ı ömrü için!
Yüzünde hande-i ümmidi andırır bir nur
Görülmüyor! O mükedder, elim çehre bütün
Kesif bir bulut altında perde-puş -i melal
Geçen zamanı karanlık, karanlık istikbal!
Nasıl hakikat-i yelda? Hayatı git ona sor:
Bulur nazarları dünyayı perde perde zalam!
Bela yı görmüyor amma bütün bela görüyor,
Bu kainat-ı sefalette eyledikçe devam.
Arar bulunduğu yelda-yı bi-tenahide
Zavallı, bir çıkacak yol sabah-ı ümmide!
|
Görür şedaid -i eyyama karşı duşunda,
Siper vazifesini lime lime bir abacık.
Fakat o sütre-i bitabı her huruşunda,
Açar da dest-i inadıyle rüzgar; artık,
Körün sakındığı üryan Vücudu meydana
Çıkar, göğüs gerer emvac-ı berf ü baranal
Geçende çarşı içinden çıkınca baktım ki:
Çamurlu taşlara yaslanmış inliyor sail.
Hasırdı şiltesi altında hem de pek eski,
Şadırvan olmasa üstünde yoklu bir hail.
Duyulmuyordu uzaktan neyin de şimdi sesi,
Yakından ancak işittim o vapesin nefesi!
O kendi kendine üfler mi yoksa inler mi?
Ne dinleyen, ne duyan var Bakıp geçer herkes.
Mezardan akseden avazı kimse dinler mi?
Zavallı, ölmeğe bak, nale-i tezallümü kes!
Fakat durun Yine keşkülde bir tanin-i medid
Duyuldu Ah ne nazendedir sürüd-i ümid!
Şadırvanın, körü altında saklıyan, saçağı
Delinmemiş mi? Buluttan coşup gelen yağmur,
O sakbeden uzanıp bir sicim gibi aşağı,
Zavallı keşkülü baktım yavaşça kamçılıyor,
Duyunca kör, bunu bir cuş -i merhamet sandı,
Uzandı keşküle, heyhat, işte aldandı:
Morarmış elleri boş çıktı, sade ıslandı!
|
|