Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar

PARA PARA PARA (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR)

 

Müdür masanın başında oturmuş.Masanın üstünde “Okul Müdürü Hasip Hesapbilir” yazısı net bir şekilde görünür.Müdürün sağında üç, solunda da üç öğretmen bulunmakta.Okulun ihtiyaçlarıyla ilgili toplantı yapılmaktadır.

 

Müdür—Değerli öğretmen arkadaşlarım bilindiği üzere okulumuzun ihtiyaçları gittikçe artmakta fakat gelirimiz bunu karşılayamamakta. Dolayısıyla bu ihtiyaçların karşılanması için bize acilen kaynak bulmanız gerekir.

 

1.Öğretmen,--Müdürüm İMF’den yardım talebinde bulunsak bize yardım etmez mi?

 

2.Öğretmen—Kesinlikle eder .Hiç şüpheniz olmasın fakat küçük bir sorun olacak.Bir yıl sonra İMF’nin yardım borcunu ödemek için okulu satmamız gerekecek.

 

Müdür—Arkadaşlar şakanın sırası değil.Lütfen ciddi olalım.

 

3.Öğretmen—Sayın müdürüm benim güzel bir fikrim var.

 

2.Öğretmen—Derslerden sonra okulun ihtiyaçları için seyyar satıcılık yapalım dersen hiç konuşma. Ben ev kiram için bu işi yapıyorum.

 

Müdür—Buyurun Hocam fikrinizi alalım.

 

3.Öğretmen—Okulumuzun çatı katı şu an boş değil mi?

 

Müdür—Boooş.

 

3.Öğretmen—Çatı katına 20 ranza düşmez mi?

 

Müdür—30 ranza da düşer ;ama ne yapacaksın ranzayı.

 

3.Öğretmen—30 ranzayı, üstüne de kaliteli birkaç yatak koyduk mu küçücük bir otelimiz olur.Otel fiyatlarının yarısı kadar bir ücret talep ettik mi gör o zaman para nasıl kazanılıyormuş.

 

4.Öğretmen—Bence çatı katına da gerek yok otel sadece akşamları kullanıldığına göre bütün sınıfları oda niyetine kullanabiliriz.

 

3.Öğretmen—Süper bir fikir .O halde 30 değil 300 yataklık bir otelimiz olur.

 

1.Öğretmen—Müşterilerimizi de sabah erkenden giriş zili çalmadan bir saat önce postalarız.

 

Müdür—(alay edercesine)Artık Hilton Oteli bile bizimle rekabet edemez.

 

3.Öğretmen—(Ciddi ciddi)Etmez vallahi.

 

Müdür—(sinirlenir)Ya saçmalamayın Allah aşkına .Devletin okulunu ticarethaneye mi dönüştüreceğiz.

 

3.Öğretmen—Müdürüm ne yapalım öğrencilerden para isteyecek yüzümüz kalmadı .Biz de böyle saçmalıyoruz.

 

Müdür—Hiç boşuna kendinizi yormayın.Öğrencilerden parayı toplamaktan başka hiçbir çaremiz yok.

 

2.ÖĞRETMEN—Müdürüm emin misiniz?Şöyle küçücük bir ihtimal bile yok mu?

 

Müdür—Maalesef yok.

 

4.Öğretmen—Yani yine öğrencilerden para mı koparacağız.

 

Müdür—Mecburen.

 

3.Öğretmen—Açık açık okul için para lazım diyeceğiz.

 

Müdür—Başka çaremiz yok.

 

1.Öğretmen—(ellerini havaya kaldırarak)Allah yardımcımız olsun.

 

Hepsi—Amin

 

1.Öğretmen—Allah gazamızı mübarek etsin.

 

Hepsi—Amin ya rabbim!

 

Müdür—Arkadaşlar savaşa gitmeyeceksiniz. Altı üstü öğrencilerden 50 milyon para isteyeceksiniz.

 

Hepsi—Ne…50 milyon mu?

 

2.Öğretmen—Müdürüm herhalde elli yeni kuruş demek istediniz.

 

3.Öğretmen—Tabi canım.elli yeni kuruş demek istedi; ama dili sürçtü.

 

4.Öğretmen—Evet evet dili sürçtü .(1. öğretmeni dürtükler)

 

1.Öğretmen—Kesinlikle ,tabi tabi, elli yeni kuruş demek istedi.

 

Müdür—(sinirli) Yeter! Dilim sürçmedi.50 milyon yani 50 YTL top lana cak.

 

2. Öğretmen—Ama müdürüm bu kadarı fazla.

 

3.Öğretmen—Hiç olmazsa 5 taksit imkanı verelim.

 

Müdür—(alayımsı bir şekilde)İsterseniz Kredi kartına artı üç taksit imkanı da verelim.

 

4.Öğretmen—Süper olur vallahi.

 

Müdür—Ya arkadaşlar lütfen ya.Biraz ciddi olalım.Bu para bizim ihtiyacımızı ancak karşılar ama mademki fazla diyorsunuz. O zaman şöyle yapabiliriz.Yarısını bu dönem yarısını da ikinci dönem toplayalım.Söyleyeceğiniz başka bir şey yoksa toplantımız burada sona ermiştir. Hepinize iyi dersler.

 

Matematik öğretmeni sınıfa girer .Öğrenciler ayağa kalkar.

 

Matematik Öğret.—İyi dersler!

 

Öğrenciler—Sağ ol!(otururlar)

 

Matematik Öğret.—(Kafasını öne eğip düşünür.Sınıfın içinde gidip gelir.Aklına parlak bir fikir gelir)Gençler bu gün dört işlemlerle ilgili problem çözeceğiz.

 

1.Öğrenci—Hocam biz bu konuyu çoktan bitirdik .

 

Matematik Öğret.—olsun bu konu çok önemli .şimdi söyleyeceğim problemi çözmeye çalışın .Bir okulun fotokopi makinesi, telefon faturası ; kırtasiye, temizlik malzemesi, dolap,kırılan camlar için 25 milyara ihtiyacı vardır.Bu parayı 500 hayırsever vatandaş karşılamayı düşünmektedir.Bu 500 vatandaş parayı iki taksit halinde ödeyecekse her birine ne kadar para düşer.

 

1.Öğrenci—Hocam ben hayırsever bir vatandaş olmak istemiyorum.

 

2.Öğrenci—Hocam ben hayatımda hiç hayır işlemedim.Bundan sonra da işlemezsem olmaz mı?

 

3.Öğrenci—Hocam bu hayırsever vatandaşlar biz miyiz.

 

Matematik Öğret.—Aklınla bin yaşa .Nasıl anladın.

 

1.Öğrenci—Hocam biz bu parayı vermek istemiyoruz.

 

Matematik Öğret.—O zaman sizinle bir anlaşma yapalım.

 

Öğrenciler—Yapalım .

 

Matematik Öğret.—Bir dakika içerisinde bu sorunun doğru cevabını verenler parayı vermesin.Kabul mu?

 

Öğrenciler—Tamam Hocam kabul ediyoruz.

 

Matematik Öğret.—Süreniz başladı.(Bir dakika geçer)süreniz bitti.Evet sırayla cevapları alayım.

 

1.Öğrenci—Hocam kişi başına 1 milyar düşüyor.

 

Öğrenciler—Ne 1 milyar mı? O Ha ha ha

 

2.Öğrenci—50 bin

 

3.Öğrenci—5 milyon

 

4.Öğrenci—100 milyon

 

5.Öğrenci—250 milyon

 

6.Öğrenci—10 milyon

 

Matematik Öğret—Maalesef doğru cevabı veremediniz. Doğru cevap 25 milyondu. Şimdi en geç yarına kadar yardımlarınızı bekliyorum.Allah zorunlu hayrınızı kabul etsin.

 

1.Öğrenci—Hocam ya bu parayla ben on paket sigara alırım.

 

Matematik Öğret.—Sus konuşma itiraz istemiyorum siz kendiniz iddiaya girdiniz. Herkes bu parayı verecek.

 

1.Öğrenci—Hocam biz matematikten ne anlarız siz maçlardan bahsedin iddiadan size milyarlar kazandıralım.

 

Matematik Öğret—Yook canım .Alın eteriyle kazanılmayan paradan hayır gelmez.

 

Edebiyat öğretmeni derse girer. Öğrenciler ayağa kalkar.

 

Edebiyat Öğret.—İyi dersler!

 

Öğrenciler—Sağ ol!(otururlar)

 

Edebiyat Öğret.—Sevgili gençler bugün edebiyatımızda önemli bir yeri olan tasavvuf konusunu işleyeceğiz.

 

1.Öğrenci—Hocam ama biz bugün yazılı olacaktık.

 

Edebiyat Öğret.—Vazgeçtim yazılıyı haftaya yapacağım.

 

2.Öğrenci—Hocam biz bu konuyu geçen sene işlemiştik.

 

Edebiyat Öğret.—Bu konu çok önemli onun için bu sene de işleyeceğiz.Peki madem geçen sene bu konuyu gördünüz kim tasavvufu açıklayacak.(bir öğrenci elini kaldırır)

 

1.Öğrenci—Hocam tasavvuf insanın nefsinden vazgeçip Allah’a yakınlaşması değil mi?

 

Edebiyat Öğret.—Evet kesinlikle odur.Peki ama insan Allah’a nasıl yakınlaşır.

 

2.Öğrenci—Hocam camiye giderek.

 

Edebiyat Öğret.—Camiye mi?

 

2.Öğrenci—evet camiye.Cami Allah’ın evi değil mi .Camiye gittikçe Ona yakınlaşırız.

 

Edebiyat Öğret.—O mecazi anlamda söylenmiştir.Yoksa insan Allah’a gerçekten yakınlaşmak istiyorsa dünya nimetlerini elinin tersiyle şöyle arka tarafa itmeli , bir daha da arkasına bakmamalı.Allah’ı gönülden sevmeli. Allah’tan mal mülk değil sevgisini istemeli.Dünya dediğin üç günlük seyahat değil mi?Mevlana “şeb-i aruz” yani “kavuşma gecesi” derdi.Neden? Çünkü ölümü Allah’a kavuşmak dünyayı misafirhane olarak görürdü.Arkadaşlar Tasavvuf ehli üç günlük dünya hayatı için mala mülke değe vermezdi.Onlar zamanımız insanı gibi dolarla ,dövizle uğraşmazlardı.

 

1.ÖĞRENCİ—Çünkü o zaman en değerli yatırım borsaydı onun için Hocam.

 

Edebiyat Öğret. --Hayır canım yanlış söyledin en değerli yatırım cennet için Allah sevgisi için yapılan yatırım idi.Tasavvuf ehli çoğu zaman oruç tutar az yemek yerdi. Günümüzdeki insanlar gibi no-frost buzdolaplarına ,çamaşır ve bulaşık makinelerine,yatak odalarına milyarlarca para harcamazdı. Çoğu tarlasında çalışır, elde ettiği ürününün fazlasını fakirlere dağıtırdı.Kuru ekmekle karınlarını doyurur gibi yaparlardı; çünkü hiçbir zaman karınları tam olarak doymazdı.Elindekine bakıp da yarın ne yiyeceğim diye düşünmezdi.Yarın yaşayacağını kimse bilemezdi ki.Siz (bilgi yelpazesi.net) de bilmiyorsunuz. Ama ne yapıyorsunuz. Cebinizdeki parayla bir ay sonrasının internet ücretini düşünüyorsunuz. Onlar elindeki son kuruşu yardıma muhtaç insanlara verirdi.Çünkü onlar o paradan hesaba çekileceğini biliyordu.Kendisi tokken komşusunun inim inim inleyen açlık feryatlarına kulaklarını tıkmıyorlardı, elindeki boya sandığıyla hasta annesine ve beş küçük kardeşine bakmak zorunda olan küçük çocuklara ayakkabıların boyatıp ücretin on mislini veriyorlardı.(Öğrenciler mendillerini çıkarıp sessizce ağlamaya başlar.) Onlar medreselerinde okurken hocalarına her zaman hocam “Okulumuzun bir ihtiyacı var mı?” diye sorardı. Okulları onlar için her şeyden daha önemliydi. Sigaradan bile daha önemliydi.(Öğrenciler sesli bir şekilde ağlamaya başlar)

 

1.Öğrenci—(ağlayarak,ayağa kalkar)Hocam ne olursun artık anlatmayın.Bütün paramı okuluma bağışlıyorum.(masanın üstüne paraları bırakır.)

 

2.Öğrenci—(ağlayarak)Hocam bugüne kadar eşeklik ettik .(Elini kaldırır.)Allah’ım ne olur bizi affet.Bütün paramı okuluma feda ediyorum.

 

Edebiyat Öğret.—(şaşırmış) Şey gençler yirmi beş milyon bırakmanız yeterdi.

 

1.Öğrenci—Haaayıııır. bana engel olma!Bütün param feda olsun.

 

(Tüm öğrenciler cebini ağlaya ağlaya boşaltır.)

 

Fizik öğretmeni elinde büyükçe bir sopayla sert bakışlarla ve ciddi bir suratla içeri girer. Öğrenciler ayağa kalkar.

 

Fizik Öğret.—İyi dersler!

 

Öğrenciler—Sağ ol!

 

Fizik Öğret.—olmadı bir daha. İyi dersler!

 

Öğrenciler—Sağ ol!(otururlar)

 

Fizik Öğretmeni—(elindeki sopayı avuçlarına vurdurarak sınıfta bir tur atar)Evet bugünkü konumuz şiddet.Maddelerin şiddetini ölçme.Şimdi

 

1.Öğrenci—(elini korka korka kaldırır.)Hocam biz bu konuyu işlemiştik.

 

Fizik Öğretmeni—Ne olmuş işlemişsek .Tekrar anlatmama bir itirazın mı var?

 

1.Öğrenci—Yok hocam haşa bir hatırlatayım dedim.

 

Fizik Öğretmeni—Benim sizin hatırlatmanıza ihtiyacım yok, ben her şeyi hatırlarım.Evet nerde kalmıştık?(ses çıkmaz, sopayı masaya vurarak) Nerde kalmıştık dedim.

 

Öğrenciler--(irkilirler)Maddelerin şiddeti.

 

Fizik Öğretmeni—Ha tamam hatırladım.Şimdi ben şu elimdeki sopayı masaya sertçe vurduğumda masaya belli bir basınç uygulanmış olur. Bu basıncın değeri sopanın şiddetine bağlı olarak azalıp artar.Sopayla ne kadar şiddetli vurursam tahrip gücü o kadar artar. Şimdi bunu bir insanın kafasına vurduğumu düşününün. Ne kadar şiddetli vurursam o derece fazla kan kaybettiririm. (sesli bir şekilde) Anlaşıldı mı?

 

Öğrenciler—Anlaşıldı.

 

Fizik Öğretmeni—Duyamadım.

 

Öğrenciler—(Daha sesli)Anlaşıldı.

 

Fizik Öğretmeni—O halde ister cebinizden boşaltın ister gidip arkadaşınızdan borç alın 5 dakika içinde herkes 25 milyonu bu masaya okulun ihtiyaçları münasebetiyle bırakacak.Yoksa şu sopanın kafaya vurulduğunda ne kadar kan kaybına neden olacağını öğrenmemiz için laboratuar ortamında, uygun bir deneyle şiddeti bizzat kendim ölçeceğim.Deneyimin aracı olmak istemiyorsanız beş dakikada bu parayı temin edin.(saate bakar) Süreniz başlamıştır.

 

Öğrenciler sağa sola koşuşturur. Işıklar söner.

 

YAZAN: Meryem ERDOĞAN

 

TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR İLE İLGİLİ TÜM BELGELER
"
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

"
EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

..

5. **Yorum**
->Yorumu: Güzel olmuş ögretmen 100 verdi
->Yazan: Melisa iskolar

4. **Yorum**
->Yorumu: bence çok güzel. çok dikkat çekiyor
->Yazan: esma

3. **Yorum**
->Yorumu: ben belediye tiyatrosunda 3. öğrenci olarak oynadım
->Yazan: ayşe sena


2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir tiyatro oyunu yazarına çok çok teşekkür ederim bunda belli ki yazarı çok iyi bir yazar 
->Yazan: leyla moradi..

1. **Yorum**
->Yorumu: uzun ama komik harika bir komik tiyatro oyunu . okulda da bunu oynayabiliriz 
->Yazan: leyla moradi.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


Yorumunuzda Silmek istediğiniz kelime veya cümle varsa kelimeyi fare ile seçin
ve delete tuşuna basın...

 


 E Mail
(Zorunlu Değil):