hayatın içinden bilgiler > isimler sözlüğü, isimler ve anlamları > bayan isimleri ve bayan isimlerinin anlamları

M HARFİ İLE BAŞLAYAN BAYAN İSİMLERİ VE BAYAN İSİMLERİNİN ANLAMLARI (İSİMLER SÖZLÜĞÜ)

 

MACİDE: (AR) Şan ve şeref sahibi olan kimse. İyi ahlaklı. Ulu.

MAĞFİRET: (AR) Allah'ın kullarının günahlarını bağışlaması, örtmesi.

MAHBUBE: (AR) (Muhabbet olunmuş) Sevilmiş, sevilen.

MAHFER: (FAR) Ay aydınlığı, ay ışığı.

MAHİNEV: (FAR) Yeni ay, ayça, hilal.

MAHİNUR: (FAR) Ayın nuru, ışığı. Ay yüzlü güzel.

MAHİRE: (AR) (Maharetli) Hünerli, elinden iş gelir, becerikli.

MAHİZAR: (FAR) İnleyen ay.

MAHİZER: (FAR) Sarı, altın renginde ay.

MAHMUDE: (AR) Bingör otu, sakmunya.

MAHMURE: (AR) Sarhoşluğun verdiği sersemlik. Uyku basmış, ağırlaşmış, yan baygın göz.

MAHPARE: (FAR) Ay parçası, çok güzel kadın.

MAHPERİ: (FAR.) Ay gibi peri kadar güzel.

MAHPERVER: (FAR) Mehtap.

MAHPEYKER: (FAR) Yüzü ay gibi parlak, güzel, nurlu.

MAHSUNE: (AR) Kuşatılmış, sarılmış, çevrilmiş.

MAHTER: (FAR) Yeni ay, ayça, hilal.

MAHUR: (FAR) Türk musikisinde rast perdesinde karar kılan bir makam.

MAİDE: (AR) Üzerinde yemek bulunan sofra. Yemek, şölen. İsa ve Havarilerine gökten inen sofra (Maide-i Mesih).

MAİLE: (AR) . Bir yana eğilmiş, eğik. Hevesli, istekli, yetenekli. Taraflı, içten istekli. Andırır, benzer. Tutkun.

MAKBULE: (AR) Kabul olunmuş, alınmış, alınan. Beğenilen, hoş karşılanan, geçer.

MAKSUDE: (AR) (Kastolunan) İstenilen şey, istek. Maksat, niyet, murat. Varılmak istenen yer.

MAKSUME: (AR) Ayrılmış, bölünmüş. Kısmet.

MAKSURE: (AR) Kasrolunmuş, kısaltılmış, kasılmış. Alıkonulmuş. Bir şeye ayrılmış.

MAKULE: (AR) Akla uygun bulunan. Akıl ile bilinir, akılla kanıtlanan. Oldukça akıllı, sözü akla yakın.

MALİKE: (AR) Mal sahibi olan kadın. Peri, su perisi.

MANOLYA: (FR) Manolyagillerden. Beyaz renkli ve güzel kokulu çiçekleri olan, süs bitkisi olarak yetiştirilen ağaç ve bu ağacın çiçeği.

MANSURE: (AR) Yardım olunmuş, Allah'ın yardımıyla galip, üstün gelmiş. Türk müziğinde bir düzen. Bir ney çeşidi.

MANZURE: (AR) Bakılan, nazar olunan. Gözde olan, beğenilen.

MARAL: (TR) Dişi geyik, ceylan, karaca.

MARİFET: (AR) Herkesin yapamadığı ustalık, herşeyde görülmeyen hususiyet, ustalıkla yapılmış olan şey. Bilme, biliş. 3. Hoşa gitmeyen hareket. Vasıta aracı, ikinci el.

MARUFE: (AR) Herkesçe bilinen tanınmış belli. Meşhur ünlü.

MASUME: (AR) Günahsız, suçsuz. Küçük çocuk, temiz, saf.

MASUNE: (AR) Korunmuş, korunan.

MATLUBE: (AR) İstenilen, aranılan, talep edilen şey.

MATUKE: (AR) Azat olunmuş, özgürlüğü bağışlanmış.

MEBŞURE: (AR) Yüzü beyaz, gösterişli güzel kadın.

MECDİDE: (AR) Rızkı bol, nasibi açık, bahtiyar.

MECİDE: (AR) Büyük ulu. Şan ve şeref sahibi.

MEDİHA: (AR) Methetmeye, övmeye sebeb olan şey, övme mevzuu.

MEDİNE: (AR) Şehir. Arabistan'da bir şehir. Hz. Peygamberin kabrinin bulunduğu şehir.

MEFHARET: (AR) İftihar duyma, övünme.

MEFKURE: (AR) Ülkü, ideal.

MEFRUZA: (AR) Farz olunmuş, varsayılmış.

MEFTUNE: (AR) Büyülenmiş. Gönül vermiş, tutkun vurgun. Hayran olmuş, şaşmış.

MEHDİYE: (AR) Kendisine rehberlik edilen.

MEHİR: (FAR) Ay.

MEHLİKA: (FAR) Ay yüzlü güzel.

MEHPARE: (FAR) Ay parçası, çok güzel.

MEHTAP: (FAR) Ay aydınlığı, ay ışığı. Dolunay. Alay, eğlence, zevklenme.

MEHVEŞ: (FAR) Ay gibi, ay yüzlü, güzel.

MELÂ: (AR) Doluluk. Topluluk. Ova.

MELAHAT: (AR) Güzellik, yüz güzelliği.

MELDÂ: (AR) RGenç, körpe ve nazik.

MELEK: (AR) Allah'ın nurdan yarattığı varlıklar. Halim, selim güzel huylu kimse.

MELEKNAZ: (AR-FAR) (bkz. Melek).

MELEKNUR: (AR) (bkz. Melek).

MELEKPER: (AR-FAR) Melek kanatlı.

MELEKRU: (AR-FAR) Melek yüzlü.

MELEKSİMA: (AR-FAR) Melek yüzlü.

MELİHA: (AR) Melahat sahibi, güzel, şirin, sevimli.

MELİKE: (AR) Kadın hükümdar. Hükümdar karısı.

MELİS: (YUN) Bal, tatlı şey. Sevgi, can. Bal arısı. Çayır, çayırlık. Oğulotu.

MELODİ: (YUN) Nağme, ahenk, ezgi.

MELTEM: (TR) Yazın düzenli olarak karadan denize doğru esen rüzgar.

MEMDUDE: (AR) Uzatılan.

MEMDUHA: (AR) Övülmüş, övülecek.

MEMNUNE: (AR) Minnet altında bulunan. Sevinmiş, sevinçli. Razı hoşnut.

MENEKŞE: (FAR) Menekşegillerden birçok çeşitleri bulunan koyu mor çiçek açan süs bitkisi. Koyu mor renk.

MENSURE: (AR) Saçılmış, dağılmış. Ölçüsüz, uyaksız, manzum olmayan söz.

MENŞURE: (AR) (Neşrolunmuş) Dağıtılmış, yayılmış.

MENZURE: (AR) Adanmış, vadedilmiş. Adak olarak belirtilmiş.

MERAL: (TR) Dişi geyik, ceylan, karaca.

MERAM: (AR) Arzu istek. İçten tasarlanan niyet.

MERCAN: (AR) Selenterelerin mercanlar sınıfından olup kayalık yerlerde koloni meydana getirerek yaşayan, iskeleti kalkerli kırmızı renkli deniz hayvanı.

MERSA: (AR) Liman.

MERVE: (AR) Mekke'de bir dağın adı.

MERYEM: (İBR) Abid. İbadete düşkün insan. Hz. İsa'nın annesi.

MERZUKA: (AR) Rızıklandırılmış, rızık verilmiş.

MESERRET: (AR) Sevinçler. Şenlik, sevinç.

MESRURE: (AR) Sevinçli, memnun, sevinmiş meramına ermiş.

MESUDE: (AR) Saadetli, bahtlı, bahtiyar, kutlu.

MEŞHURE: (AR) Ünlü, argın, tanınmış.

MEŞKURE: (AR) Beğenilmiş, övülmüş. Teşekkür edilmeye değer olan.

METHİYE: (AR) Birini övmek maksadıyla yazılmış eser, kaide.

MEVA: (AR) Sığınılacak yer, yurt, mesken.

MEVEDDET: (AR) Sevgi, muhabbet. Dostluk.

MEVHİBE: (AR) Vergi, ihsan, bağış.

MEVLUDE: (AR) Yeni doğmuş çocuk.

MEVSİM: (AR) Yılın dört bö­lümünden biri. Dağlamak suretiyle damga vurmak.

MİHRACE: (Sanskritçe) Hindistan'da kral ve prenseslere verilen unvan.

MİHRAN: (AR) Nehir. Pakistan'dan geçen İndus nehrine verilen isim.

MİHRİ: (FAR) Güneş. Sevgi. Eylül ayı.

MİHRİBAN: (FAR) Şefkatli, merhametli, muhabbetli, güleryüzlü, yumuşak huylu. MİHRİCAN: (FAR) Sonbahar.

MİHRİMAH: (AR) Güneş ile ay.

MİHRİNAZ: (FAR) Naz güneşi. Çok nazlı.

MİHRİNİSA: (FAR) Kadınlığın güneşi, erdemli, nitelikli kadın.

MİHRİNUR: (FAR) Işık saçan, aydınlatan güneş.

MİHRİŞAH: (FAR) Şahların güneşi.

MİHRİYE: (FAR) Güneşe ait, güneşle ilgili.

MİMOZA: (Latince) Baklagillerden ince ve san yapraklı çiçek açan bir cins süs bitkisi, küstümotu.

MİNA: (AR) Camın ana maddesi. Liman, iskele. Gökyüzü.

MİNE: (FAR) Maden ve çini üzerine vurulan camı andırır cila. Dişlerin üzerindeki ince ve parlak tabaka. İnce ve parlak nakış.

MİRAT: (AR) Ayna.

MİRAY: (FAR) Ayın ilk günleri.

MİRCAN: (FAR) Canın içi.

MİRHAN: (FAR) (bkz. Mircan).

MİRNUR: (FAR) (bkz. Mircan).

MISRA: (AR) Şiirin bir satırı.

MUALLA: (AR) Yüce, yüksek, (bkz. Bülent). Makamı, rütbesi yüksek. Bir yazı stili.

MUAZZEZ: (AR) (Ta'ziz edilmiş) İzzetlendirilmiş. İzzet ve şeref sahibi. İkram ve izaz olunan, ağırlanan, hürmetle, saygı ile kabul olunan. Kıymetli, değerli, aziz.

MUCİBE: (AR) İcabet eden, uyan. İcap eden, gereken. Sebeb olan, vesile teşkil eden.

MUCİDE: (AR) Yaratıcı. Bir buluş ortaya çıkaran kimse.

MUCİZE: (AR) Hayran bırakan, olağanüstü olay. İnsan aklının alamayacağı.

MUHABBET: (AR) Sevme, sevgi. Dostluk. Dostça (bilgi yelpazesi.net) konuşma.

MUHİBE: (AR) Seven, sevgi besleyen, dost.

MUHLİSE: (AR) Halis, katıksız. Dostluğu, samimiliği ve her hali içten gönülden olan.

MUHSİNE: (AR) İhsan eden, iyilikte, bağışta bulunan.

MUHTEŞEM: (AR) İhtişamlı, tantanalı, debdebeli, görkemli.

MUİNE: (AR) Yardımcı. Çırak.

MUKADDER: (AR) Takdir olunmuş, kıymeti biçilmiş, kadri değeri bilinmiş, beğenilmiş. Yazılı, yazılıp belirlenmiş ilahi taktir. Yazılı olmayıp sözün gelişinden anlaşılan.

MUKADDES: (AR) Takdis edilmiş, mübarek kutsal temiz.

MUKBİLE: (AR) İkballi, kutlu, mutlu, bahtiyar, mesut.

MUKİME: (AR) İkamet eden, oturan.

MUNİSE: (AR) Alışılan, yadırganmaz, alışılmış. Cana yakın sevimli. İnsandan kaçmayan.

MURADİYE: (AR) Arzu, istek, dilek. Maksat meram.

MUTEBER: (AR) İtibarlı, hatırı sayılır, saygın. İnanılır, güvenilir. Yürürlükte olan geçer.

MUTENA: (AR) Özenle dikkatle seçilmiş. Önemli, seçkin. Az bulunur.

MÜMİNE: (AR) İman etmiş, İslam dinine inanmış, müslüman.

MÜBAHAT: (AR) Övünme, iftihar etme.

MÜBECCEL: (AR) Yücelmiş, saygı gösterilmiş yüce, ulu.

MÜBERRA: (AR) Temize çıkmış aklanmış, müstesna, azade, arınmış.

MÜCEDDET: (AR) Yeni, henüz kullanılmamış.

MÜCELLA: (AR) Parlatılmış, parlak, cilalı.

MÜCEVHER: (AR) Değerli süs eşyası. Arap alfabesinde noktalı olan harf.

MÜESSER: (AR) Kendisine bir şey tesir etmiş olan.

MÜFİDE: (Ar.) İfade eden, anlatan, manalı. Faydalı.

MÜGE: (FR) İnci çiçeği.

MÜHİBE: (Ar.) Heybetli, korkunç, korkutan. Tehlikeli ve saygı uyandıran.

MÜHRE: (FAR) Bir çeşit yuvarlak şey. Cam boncuk.

MÜJDE: (FAR) Muştu, sevinç haberi, büşra. Hayırlı, sevinçli bir haber getirene verilen bahşiş.

MÜJGÂN: (FAR) Kirpikler, kirpik.

MÜKÂFAT: (AR) Ödül. Değerlendirici, sevindirici davranış.

MÜKRİME: (AR) İkramcı, ikram eden, ağırlayan ağırlayıcı, misafirperver.

MÜNEVVER: (AR)(Tenvir edilmiş) Nurlandırılmış, aydınlatılmış, ışıklı. Aydın.

MÜNİBE: (AR) İnabe eden, asiliği, azgınlığı bırakarak Allah'a yönelen. Güzel yağan, faydalı yağmur. Taze ve verimli bahar.

MÜNİFE: (AR) Yüksek, ulu, büyük, ali, bülend. Yüksek, büyük hükümler.

MÜNİRE: (AR) Nurlandıran, ışık veren, parlak.

MÜREVVA: (AR) Aklı, fikri, düşünüşü görünüşü sağlam.

MÜRŞİDE: (AR) İrşad eden, doğru yolu gösteren kılavuz.

MÜRÜVVET: (AR) İnsaniyet, mertlik, yiğitlik. Cömertlik, iyilikseverlik.

MÜSEVVER: (AR) Çevresine sur, duvar çevrilmiş korunmuş.

MÜSLİME: (AR) İslam dininde olan.

MÜŞERREF: (AR) Şereflendirilmiş kendisine şeref verilmiş, şerefli.

MÜVEDDET: (AR) Sevgi, muhabbet, dostluk.

MÜVELLÂ: (AR) Bir davanın veya anlaşmazlığın çözümü, bir işin araştırılması konusuna görevlendirilmiş kişi.

MÜYESSER. (AR) Kolayı bulunup yapılan, kolay gelen, kolaylıkla olan.

MÜZEHHER: (AR) Çiçekli, çiçeklenmiş, çiçek açmış.

MÜZEYYEN: (AR) (Zinetlendirilmiş) Süslenmiş, süslü.

 

BAYAN İSİMLERİ VE BAYAN İSİMLERİNİN ANLAMLARI ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar (2)

.

>Yazan: Mürvet
>Yorum:
Mürvetin anlami büyünce torununu görmek demek .

>Yazan: ASI MELEK MAHINUR
>Yorum:
ÇOK GÜZEL SİTE BU SİTEYİ SEVDİM.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz: