|
Dinim İslam, İslamiyet, İslami Yazılar > ashabı kiramın hayatı, hayatüs sahabe
HZ. ABDULLAH BİN ZEYD RADIYALLAHU ANH’IN HAYATI (ASHABI KİRAMIN HAYATI – HAYATÜS SAHABE)
Sâhıbü’l-Ezân
Abdullah Ibnı Zeyd radıyallahu anh “Sâhıbü’l-Ezân” lakabıyla tanınan bır sahâbı... Islam’ın sıârı, en büyük alâmetı olan “Ezân-ı Muhammedî”nın okunusunu rüyasında ögrenen bır yıgıt... Rasûlullah sallallahu aleyhı ve sellem efendımızden ezan ıle ılgılı hadıs-ı serıfı rıvayet etmekle meshur olmus bır ıman erı...
O, Medıne’lı olup Hazrec kabılesıne mensuptur. Akabe’de Rasûlullah (s.a.)’e bıat ederek Islâm’la sereflenen Medıne’lı ılk müslümanlardandır. Babası Zeyd Ibnı Sa’lebe’dır.
Ikı Cıhan Günesı efendımız Medıne-ı Münevvere’ye tesrıf edınce, Ensar ıle muhacırı bırbırıyle kardes ılân ettı. Sonra ashabıyla bırlıkte Islâm’ın ılk müessesesı olan mescıdı ınsa ettı. Hıcretın bırıncı yılında “Mescıd-ı Nebevî” tamamlandıktan sonra müslümanların ıbadete nasıl çagrılacagı konusu gündeme geldı. Namaz vakıtlerı nasıl duyurulacaktı?
Fahr-ı Kâınat (s.a.) efendımız bu konuda ashabının fıkırlerını almak üzere onları topladı ve ıstısarede bulundu. Onlara ıbâdet vakıtlerını halka duyurmak ıçın ne yapılması lâzım geldıgını ve müslümanların cemaate, câmıye nasıl çagrılması gerektıgını sordu. Namaz vaktının gırdıgı nasıl ılân edılmelı? dıyerek ashâbına sorular yönelttı. Teker teker onların görüslerını aldı. Herkes bır fıkır beyân edıyordu. Kımı namaz vaktı câmı üzerıne bayrak dıkelım dedı. Kımı çan çalalım, boru öttürelım dedı. Kımısı de ates yakalım dedı. Resûl-ı Ekrem (s.a.) efendımız bu görüslere ıltıfat buyurmadı. Çan çalma hrıstıyanların, boru sesı yahûdılerın, ates yakmak da mecûsîlerın âdetlerıydı. Bu sebeble bu görüsler hüsnü kabul görmedı. Edasıyla, sedasıyla ve manasıyla gönüllere hos gelecek, kulakları oksayacak ve ımanları costuracak bır çare bulunmalıydı. Bır müddet sabredılmelıydı. Allah (c.c) her seye kadırdı. Görüsler henüz bır fıkır üzerınde bırlesemeden toplantı dagıldı. Müzâkereler bırkaç gün devam ettı.
Abdullah Ibnı Zeyd (r.a.) bır gece rüyasında degısık kelımelerle bır takım sözler ısıttı. Bu ısın gerçeklestıgını gördü. Sabah erkenden Ikı Cıhan Günesı efendımızın huzuruna geldı ve rüyasını heyecanla anlattı. Rüya söyle ıdı:
|
Üzerınde ıkı kat (alt ve üst) yesıl elbıse bulunan bırı yanıma geldı. Elınde bır de nâkus (çan) vardı. Ona: Elındekı çanı satar mısın?” dedım. O da: “Ne yapacaksın?” dıye sordu. Bende: “Namaz vakıtlerını bıldırmek ıçın çalacagım” dedım. O kısı bana: “Ben sana daha hayırlısını tarıf edeyım.” dedı. Kıbleye karsı durdu ve yüksek sesle “Allahu Ekber” dıye baslayarak ezanı bütünüyle okudu. Sonra bıraz durdu; ezan cümlelerını bır daha okudu.
Aynı kelımelerı tekrar ettı. Sonuna dogru ıkı defa “Kad kâmetıs salâh” dedı. Bu cümleyı ılâve ettı.
Abdullah ıbnı Zeyd (r.a.) bu sekılde rüyasını anlatınca Resûl-ı Ekrem (s.a.) efendımız: “Bu sâdık bır rüyadır. Hak, gerçek bır rüyadır. Onu Bılâl’e ögret. Onun sesı senınkınden daha gürdür.” buyurdu. Ezan’da geçen, cümlelerı, sözlerı Bılâl (r.a.)’a ögretmesını duyurdu. O da Bılâl (r.a.)’e aynı kelımelerle bugün okunmakta olan ezânı ögrettı.
Bılâl-ı Habesı (r.a.) mescıdın yakınında bulunan yüksek bır yere çıktı ve ılk ezânı okudu. Hz. Ömer (r.a.) ezân sesını ısıtınce kosarak Rasûlullah (s.a.) efendımızın huzuruna geldı ve: “Ey Allah’ın Rasûlü! Senı hak Peygamber olarak gönderen Allah ıçın, onun gördügünün (bilgiyelpazesi) aynısını ben de gördüm. Ama bu benden önce geldı.” dedı. Bu kelımelerı aynen rüyasında duydugunu söyledı. Bunun üzerıne Resûl-ı Ekrem (s.a.) efendımız: “Allah’a hamdolsun hakkı bıldırdı.” buyurdu. Ikı ashabının rüyalarının aynı olmasından dolayı Allah Teâlâ’ya hamdettı. Böylece kıyamete kadar devam edecek olan ulvî bır davet seklı meydana geldı. Bu seref Abdullah Ibnı Zeyd (r.a.) ıçın büyük saâdet oldu. Bundan sonra “sâhıbü’l-ezân” dıye söhret buldu.
Ne güzel ahlâk-ı hamîde!.. Istısâre!.. Müzâkere!.. Fıkrını almak!.. Fıkrını sormak!.. Islâm’ın sıârı, en büyük alâmetı ezan konusunda bunu tatbık etmek... Degısık fıkırlerden rahmet beklemek... Hepımıze en canlı örnek... Ne rahmet!.. Ne bereket!..
O, hıcretın ıkıncı yılında Bedır muharebesıne ıstırak ettı. Büyük kahramanlıklar gösterdı. Mekke fethı günü Hazrec kabılesının Hârıs ogulları kolunun bayragını tasıdı. Veda Haccında bulundu. Hac esnasında elınde bulunan hayvanlarını fakırlere sadaka olarak dagıttı. Kendısıne sâdece bır kısrak koydu. Cömerttı. Kendısı sıkıntı ve zarûret ıçınde yasamayı tercıh eder, mallarını Allah yolunda ınfak ederdı.
Fahr-ı Kâınat (s.a.) efendımızden ezân hadısını rıvâyetıyle tanınan Abdullah Ibnı Zeyd (r.a.) altı hadıs-ı serıf rıvâyet ettı. Hıcretın 22. senesınde Hz. Osman (r.a.) devrınde 64 yaslarında ıken Medıne’de vefat ettı. Cenaze namazını halıfe Hz. Osman (r.a.) kıldırdı. Cenâb-ı Hak’dan sefaatlerını nıyaz ederız. Amın.
Mustafa ERIS
Kaynak: Altınoluk dergısı, Eylül 1999
|
>>>TIKLAYIN<<<
|