|
Dinim İslam, İslamiyet, İslami Bilgiler > Peygamberimiz Hz Muhammed Mustafa'nın Hayatı (sav)
SOSYAL VE EKONOMİK BOYKOT (PEYGAMBERİMİZ HZ. MUHAMMED MUSTAFA’NIN (SAV) HAYATI)
Bu tarihe kadar İslam'ın inkişafına mani olmak gayesiyle müşrikler tarafından girişilen her teşebbüs akim kalmıştı! Üstelik İslamiyet, daha da hızlı inkişaf kaydediyordu. Müslümanların sayısı günden güne her türlü şiddet ve mukavemete rağmen artıyor ve İslam'ın nuru Mekke dışındaki kabileleri de kucaklamaya başlıyordu!
Hz. Ömer ve Hz. Hamza gibi iki kahraman İslam safına katılmış bulunuyordu. Hz. Ömer, önceki halin tam tersine İslam davasını bütün güç ve gayretiyle benimsemiş, adeta İslam'ın sağ kolu olmuştu. Bu durum, Müslümanlara cesaret ve moral verirken, müşrikleri ise fazlasıyla sarsmış ve onları derinden derine düşündürmüştü!
Diğer taraftan, Kureyş müşrikleri, Necaşinin ülkesine sığınmış bulunan Müslümanları geri alma işini de başaramamışlardı. Hükümdar Ashame, mülteci Müslümanları geri vermediği gibi, onları koruyacağına dair de söz vermişti!
Bütün bunlar, Kureyş müşriklerini son derece tedirgin edip endişeye sevkediyor ve yeni kararlar almaya, yeni planlar tertiplemeye zorluyordu!
Müşrikler, işkence yapmakla, şiddet göstermekle kimseyi dininden çeviremeyeceklerini, İslam'ın ilerleyip yayılmasına engel (bilgi yelpazesi.net) olamayacaklarını anlamışlardı. Nasıl ki, akıl almaz işkence ve zulümlere rağmen tek bir Müslüman dahi dininden dönmemişti!
Şu halde, bütün bunların dışında başka bir siyaset takib etmeleri gerekiyor ve bu yolda karar almaları lazım geliyordu. Öyle yaptılar. Vakit geçirmeden bir araya geldiler. Uzun uzadıya düşünüp taşindiktan ve aralarında müşavere ettikten sonra, gerek Müslüman ve gerekse gayrimüslim olsun, Haşim Oğullarının tamamıyla münasebetlerini kesmeye karar verdiler.
|
İttifakla aldıkları bu kararın maddelerini de bir sahife üzerinde şöyle tesbit ettiler:
Haşim ve Muttalib Oğulları ailelerinden kiz alınmayacak.
Haşim ve Muttalib Oğulları ailelerine kiz verilmeyecek.
Haşim ve Muttalib Oğullarına hiçbir şey satılmayacak.
Haşim ve Muttalib Oğullarından hiçbir şey satın alınma yacak.
Bu karara akıllarınca kutsi bir mahiyet vermek için de yazılı sahifeyi Kabe duvarına astılar. Ayrica, bu karara aykırı davranmayacaklarına dair and içtiler.
Bu boykot, Haşim ve Muttalib Oğullarının vücudunu ortadan kaldırmaya ve köklerini kazımaya müteveccihti. Bu durum karşısında Haşim ve Muttalib Oğulları aileleri artık dağınık bir şekilde ayrı ayrı semtlerde oturamazlardı. Ebu Leheb hariç, Mekke'nin kuzey tarafında bulunan Şi'bi Ebu Talib [Ebu Talib Mahallesi] denilen yere topluca taşindilar.
Artık bu mahalle sakinleriyle bütün münasebetler kesilmişti. Kazara oraya gidenler olsa ağır bir şekilde azarlanıyorlardı.
Müşrikler, boykota uğrayanların toplandıkları mahalleye yiyecek içecek namına bir şey sokmuyorlardı. Sadece, hacc mevsiminde dışarı çıkıp alış verişte bulunmalarına sözde müsaade ediyorlardı. Sözde diyoruz, çünkü o zaman da, çarşı pazarda, köşe başlarında durarak, onlara bir şey aldırmamak için ellerinden gelen her türlü engellemeyi yapıyorlardı.
Hatta zaman zaman satıcıları, onlara imal satmamak için tehdit bile ediyorlardı. Bazan da, bin bir türlü dalavere ve hileye başvurarak satıcıların ellerinden mallarını alıp, boykota uğrayanlara bir şey bırakmamaya çalışıyorlardı.
Ebu Leheb, Haşim Oğullarından olmasına rağmen, öz kardeşlerinin, hısım ve akrabalarının açlıktan ölmesini istiyor ve bu hususta elinden gelen her türlü gayreti gösteriyordu. Mekke'ye yiyecek maddeleri getiren kervanları şehrin dışında karşılıyor ve, "Ey tacirler!.. Haşim Oğullarına bir şey satmayın! Fiyatları yüksek söyleyin ki almaya güçler yetmesin! Benim, servet sahibi olduğumu bilirsiniz. Söz verdiğim zaman da mutlaka sözümü yerine getiririm. Yiyecek, giyecek mallarınızın kiymetini bir kat artırın. Üst tarafını ben öderim!" diyor ve Müslümanların, açlıktan feryad eden çocuklarının yanına boş dönmelerine sebep oluyordu.
Çocukların açlıktan gelen acıklı ve yürek parçalayıcı feryadlarına müşrikler kulaklarıyla birlikte gönüllerini de tıkamışlardı. Taşları parçalayacak raddeye varan bu feryadlardan adeta emsalsiz bir zevk alıyorlardı. Bu hadise, imansızlığın, inkar ve küfrün, insanı, hemcinsine karşı dahi olsa ne kadar merhametsiz ve gaddar bir duruma getirdiğinin ibretli bir misalidir!
Boykota uğrayanlar, dışarıdan fazla bir şey alamadıklarından, haliyle şiddetli bir açlık ve kitlikla karşı karşıya kaldılar. Öyle ki, bazıları, yiyecek bir şey bulamadıklarından ağaç yaprakları, hatta orada burada ele geçirdikleri kuru deri parçalarını ateşe tutup yemeye başladılar.
Bununla birlikte Müslümanların bu haline acımayanlar da yok değildi. Bir gün, Hz. Hatice'nin kardeşinin oğlu Hakim b. Hizam, bir deve yükü un göndererek onu Şi'bdeki sıkıntıdan kurtarmaya çalışmıştı.
Yine bir gün, kölesinin sırtına buğday yükletip halası Hz. Hatice'ye götürüyordu. Yolda Ebu Cehil'e denk geldi.
Ebu Cehil, ona, "Sen, Haşim Oğullarına yiyecek götürüyorsun, öyle mi? Vallahi gidemezsin! Gitmeye kalkarsan, bu hareketini Mekke'de açıklayıp, seni rezil ederim!" dedi.
O sırada Ebu'l Bahteri yanlarına çıkageldi ve Ebu Cehil'i muaheze ederek, "Sana ne oluyor? Halasına bir miktar buğday götürmek isteyen bir insana mani olmak doğru değildir!" diye konuştu.
Ancak, Ebu Cehil, inat ve ısrarından vazgeçmiyordu. Bunun üzerine Ebu'l Bahteri'yle birbirlerine girdiler. Ebu'lBahteri, eline geçirdiği bir deve çenesi kemiğiyle vurup onun başını yardı ve üzerine çullanıp yumruklamaya başladı.
Yine bu meyanda, akrabalık gayretiyle Haşim Oğulları ve Müslümanlara yardımını esirgemeyenlerden biri de, Hişam b. Amr b. Haris idi. Birkaç kere müşriklerden habersiz Şi'b'de bulunanlara, develerle yiyecek götürmüştü.
Servetlerini Harcamaları
Boykota uğrayanların ihtiyaçlarını gidermek için başta Peygamber Efendimiz olmak üzere Ebu Talib ve Hz. Hatice var yoklarını harcadılar; fakat yine de, onları açlık ve kitliktan kurtaramadılar.
Şi'b'de korkunç bir hüküm (bilgi yelpazesi.net) sürmeye başlamıştı. Bütün bunlar niçin yapılıyordu?
Tek bir şey için: Peygamberimiz Hz. Muhammed'i (s.a.v.) teslim almak!..
Müşrikler, bu tarz bir tatbikatla maksatlarına erişeceklerini zannediyorlardı. Ne var ki, hadise tamamen arzularının aksine tecelli etti. Öyle ki, Müslümanlar ve Haşim Oğullan, bu abluka devresinde Efendimizi korumaya ve muhtemel tehlikelere karşı muhafazaya son derece dikkat gösteriyorlardı.
Hatta Ebu Talib, "herhangi bir suikasta maruz kalabileceği" ihtimaline binaen geceleri Peygamberimizi yanına alıyor veya adamlarıyla bekletiyordu!
Bi'setin 7. senesi Muharrem ayı başında başlatılan bu boykot, tam üç sene sürdü. Bu zaman zarfında müşriklerin Müslümanlara çektirdikleri sıkıntı, açlık ve kitlik da İslam'ın gelişmesine engel olamadı. Resuli Ekrem Efendimiz, bütün bu sıkıntılı ve ağır şartlar altında, yine tebliğ vazifesini hakkıyla ifa ediyor, akrabalarına, Haşim Oğullarına iman ve İslam'ı anlatmaktan bir an dahi geri durmuyordu!
|
|