Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Dede Korkut Hikayeleri, Özellikleri, Özetleri

BEGİL OĞLU EMRENİN HİKAYESİ, DESTANI (DEDE KORKUT HİKAYELERİ)

 

Kam Gan oğlu Bayındır Han

Doğrularak durdu bir gün,

Kara yerin üzerine

Ak otağı kurdu bir gün.

 

Ala sayvan gök yüzüne yükseldi,

Bin bir köşe ipek halı kaplandı.

Hanlarından haber alan tez elden,

İç dış bütün Oğuz beyi toplandı.

 

Geldi haraç aldı Oğuz

Dokuz Tümen Gürcistan’ın,

Bir at bir kılıç bir topuz

Kaçırdı keyfini Hân’ın.

 

Dedem Korkut gelerek çaldı neşeli hava:

‘Neden üzülüyorsun Hânım neden acaba? ’

‘Nasıl üzülmeyeyim altın akçe gelirdi,

Yiğide beye verirdik hatırları hoş olurdu. ’

 

‘Bunu kime verelim hoş tutalım hatırı’

‘Üçünü bir yiğide verelim alıp gitsin,

Oğuz ili sınırında yeni karakol tutsun. ’

‘Kime verelim’ dedi haraçlara dokunup;

Bir gönüllü çıkmadı rüzgâr gibi akarak,

Begil derler bir yiğit vardı ona bakarak:

‘Ne dersin Begil,’ dedi. Begil kalktı yer öptü,

Dedem Korkut kalkarak himmet kılıcı tuttu.

Er Begil’in beline dua ile bağladı,

Topuzu omza koydu yayı koluna taktı.

Boz aygırı çektirdi Begil sıçrayıp bindi;

Hısım akrabasını bir bir ayırdı bitti,

Sonra evini çözüp Oğuz’dan göçüp gitti.

 

Berde ile Gence’ye varıp yurtluğu tattı,

Dokuz Tümen Gürcistan ağzını vatan tuttu.

Karakolluk eyleyip gelen kâfir başını;

‘Oğuz’a armağandır,’ diye kesip gönderdi,

Yılda bir kez olarak Bayındır Han’a vardı.

 

Bir gün bayındır Han’dan adam geldi Begil’e,

Han’dan Begil’e emir: ‘Kalkıp gelsin acele. ’

Begil gelip el öptü türlü hediye sundu,

Güzel at, güzel kaftan bolca harçlığa kondu.

 

Begil’in şerefine av şöleni olacak,

Bayındır Han emriyle av üç günü bulacak.

Derken hazırlık günü kimi atını övdü,

Kimisi kılıcını, kimi okunu övdü.

Ne kendini övdü ne de atını Kazan,

Amma övdü Begil’i duysa kıskanır bir han:

 

‘Üç yüz altmış altı er ava çıksa,

O an önünden kanlı geyik aksa;

Begil ne yay kurar ne de ok atar,

Yayı her avının boynunu tutar.

 

Arığın kulağı kesip bellenir,

Semiz boğazlanıp şölen dillenir.

Kulağı delinmiş yakalanan av,

Begil’in diyerek ona yollanır.

 

Han sordu beylere: ‘Kimindir hüner? ’

‘Hânım Begil’indir. ’ Dediler hüner.

‘At işlemez ise övünmez bir er,

Biliriz ki beyler atındır hüner. ’

Begil’in hoşuna gitmedi bu söz,

Han’dan hediyeler döküldü yere.

Kırılan onuru kaynadı göz göz,

Döndü yiğitlerle geldiği yere.

 

Okşamadı çocukları dönünce,

Gülmedi hatuna attan inince.

Ak yüzlü hatunu o an söyledi,

Bir görelim Hânım neler söyledi:

 

‘Altın tahtımın sahibi Beyim yiğit

Göz açtığım gün gördüğüm

Gönül verim sevdiğim

Kalkıp yerinden doğrulu verdin

Ala gözlü yiğitlerini yanına aldın

Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştın

Akıntılı güzel sudan geceleyin geçtin

Ak alınlı Bayındır Han’ın divanına geceleyin vardın

Ala gözlü beyler ile yedin içtin

Eşin dostun birbirine mi düştü

Garip başın kavgada kaldı mı

Hani Hânım altında güzel atın nerede

Üstünde altın tulga yok, sırmalı kaftanın nerde

Ala gözlü oğullarını okşamazsın

Akça yüzlü güzelinle söyleşmezsin

Nedir halin? ’

 

Hangi toz kurtulur eserse yelden,

Aşıp aşıp geçer geçitten belden,

Begil cevap verdi hatuna dilden,

Söyledi ey Hânım neler söyledi:

 

‘Kalkıp yerimden doğruluverdim

Yelesi kara soylu atıma sıçrayıp bindim

Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aştım

Akıntılı güzel suyu delip geceleyin geçtim

Ak alınlı Bayındır’ın divanına dörtnala vardım

Ala gözlü beyler ile yedim içtim

Eşimi dostumu iyi gördüm

Hânımızın sevgisi bizden dönmüş gördüm

Eli günü bırakıp Dokuz Tümen Gürcistan’a gidelim

Oğuz’a isyan ettim belli bilin. ’

 

‘Üzülme yiğidim ey yiğit kişi,

Han olan’ Tanrı’nın gölgesi olur.

Hân’a isyankârın rast gelmez işi,

Kanlı kara dağın duldası olur.

 

Çapraz yatan ala dağa ava git,

Av avla kuş kuşla gönlün açılsın.

Sen gideli dağlar avlanmamıştır,

Avcı olan yiğit böyle seçilsin. ’

 

‘Aklın sözün iyi,’ dedi hatuna,

Alıp yiğitleri bindi atına.

Şahlandı al aygır göğün katına,

Avlanıp gezerken bir geyik gördü.

 

Geyik yaralıydı vardı peşinden,

Yoktu kurtuluşu yay kirişinden.

Düşüverdi geyik yüksekçe yerden,

Ayırdı Begil’i onca eşinden.

 

Geyikle beraber uçtu kuş gibi,

Değdi uyluğuna zemin taş gibi.

Sızlandı: ‘Oğlum yok kardeş yok,’ diye,

Süzülen gözünden kanlı yaş gibi.

 

Okluğundan gezi tutup alarak,

Atın eyerinden kayış yolarak,

Sardı ayağını kaftan altından,

Kırık uyluğuna çare olarak.

 

Binip tek başına kara koçuna,

Perişanca geldi yurdun ucuna.

Karşıladı Emren yiğit Begil’i,

‘Sahibim,’ der gibi tahtı tacına.

 

Oğul baktı Begil’in hali perişan,

Sorup yoldaşlarını söyledi o an.

Görelim bir ey Hânım neler söyledi:

 

‘Kalkıp yerinden doğruluverdin

Yelesi kara soylu atına sıçrayıp bindin

Çapraz yatan ala dağlar eteğine ava vardın

Kara giyen kâfirlere rastladın mı

Ala gözlü yiğitlerini kırdırdın mı

Ağız dilden bir kaç kelime haber bana

Kara başım kurban olsun babam sana. ’

 

Begil olanları o an gizledi,

Söyledi oğluna neler söyledi:

 

‘Oğul oğul ay oğul

Kalkıp yerimden doğruluverdim

Kara dağlar önüne ava çıktım

Kara giyen kâfirlere rastlamadım

Ala gözlü yiğitlerimi kırdırmadım

Sağdır esendir yiğitlerim oğul kaygılanma

Üç gündür keyfim yok oğul

At üzerinden beni tut döşeğime çıkar. ’

 

Emren babasına omuz vererek,

Yatırdı döşeğe uygun görerek,

Üzerine kaftanını sererek,

Dinlenmesi için çekti kapıyı.

 

Beş gün oldu Begil çıkmaz divana,

Saklar kırığını demez hatuna.

Bir gece inleyip ah ettiğinde,

Dedi pürçeklisi vay yana yana:

 

‘Kalabalık düşman gelse dönmezdin,

Tüm yıldızlar söner sense sönmezdin,

Ala ok saplansa hiç inlemezdin,

İnsan sevdiğine demez mi sırrı? ’

 

Begil der: ‘Güzelim düşünce attan,

Kırıldı ayağım güçsüz eyledi. ’

Hatun uşağına, o kapıcıya,

Kapıcı da varıp ele söyledi.

 

Otuz iki dişten çıksa da darda,

Daha bir gizlilik kalır mı sırda.

‘Begil’in ayağı kırılmış,’ diye,

Yayıldı haberi bütün bir yurda.

 

Çakal bile olsa seviyor pusu,

Meğerki kâfirin vardı casusu.

Varıp Tekfur’una haber eyledi:

‘Begil’in ayağı kırılmış,’ dedi.

 

Tekfur emir verdi: ‘Kalkıp varınız,

Begil’in yurdunu basıp sarınız.

Tutup yatağından kesip başını,

Oğuz milletini vurup kırınız. ’

 

Begil’in orada adamı vardı,

Acele haberi saldı Begil’e:

‘Bakın başınızın çaresi neyse’

Yurdunu korumak kaldı Begil’e.

 

Begil bey yukarı baktı: ‘Gök ırak yer katı,’ dedi,

Çağırdı oğulcuğunu Hânım bak neler söyledi:

 

‘Oğul oğul ay oğul

Karanlıklı gözlerimin aydını oğul

Güçlü belimin kuvveti oğul

Gör sonunda neler oldu

Neler koptu benim başıma

Kalkıp oğul yerimden doğruluverdim

Boynu kırılsın al aygıra sıçrayıp bindim

Av avlayıp kuş kuşlayıp gezer iken

Bunaldı sürçtü beni yere çaldı

Sağ oyluğum kırıldı

Benim kara başıma neler geldi

Kara kara dağlardan haber aşmış

Kanlı kanlı sulardan haber geçmiş

Demir Kapı Derbendinden haber varmış

Alaca atlı Şökli Melik kötü pusu kurmuş

Pususundan kara dağlara duman düşmüş

Yattığı yerde Bey Begil’i tutun demiş

Kollarını ak ellerini bağlayın demiş

Kan alaca yurdunu yağmalayın demiş

Akça yüzlü kızını gelinini esir edin demiş

Kalkıp oğul yerinden doğruluver

Yelesi kara soylu atına sıçrayıp bin

Çapraz yatan Ala Dağı geceleyin aş

Ak alınlı Bayındır Han’ın divanına geceleyin var

Ağız dilden Bayındır’a selam ver

Beylerbeyi olan Kazan’ın elini öp

Ak sakallı babam darda de

Elbette ve elbette Kazan Bey bana yetişsin dedi, de

Gelmez isen memleket bozulup örene döner

Kızım gelinim esir gitti böyle bil. ’

 

Yaradan, aslanı aslan eyledi,

Oğul babasına neler söyledi:

 

‘Baba ne söylüyorsun ne diyorsun

Bağrım ile yüreğimi ne dağlıyorsun

Kalkıp yerimden doğrulmam, yok!

Yelesi kara soylu atıma binmem, yok!

Arku Beli Ala Dağı avlayarak aşmam, yok!

Ak alınlı Bayındır’ın divanına varmam, yok!

Kazan kimdir benim onun elini öpmem, yok!

Altındaki al aygırı bana ver

Kan terletip koşturayım senin için

Sırtı sağlam demir zırhını bana ver

Yen yakalar diktireyim senin için

Kara çelik öz kılıcını bana ver

Sezdirmeden başlar keseyim senin için

Kargı dalı mızrağını bana ver

Göğsünden er mızraklıyayım senin için

Ak tüylü delici okunu bana ver

Erden ere geçireyim senin için

Ala gözlü üç yüz yiğidini bana ver yoldaşlığa

Muhammed Dini yoluna savaşayım senin için. ’

 

‘Ağzın için öleyim oğul Tanrı sana kuvvet versin,

Bre getirin verin zırhımı giysin oğlum.

Çekin al aygırımı göklere değsin oğlum,

Memleketim ürkmeden sürüp meydana varsın. ’

 

Delikanlı giyindi el öpüp gönül sardı,

Üç yüz yiğidi alıp kanlı meydana vardı.

Al aygır ne zamanki meydanlara çıkınca;

Düşman kokusu alsa döverdi kara yeri,

Tozu boğar gökleri yön tutardı ileri.

Kâfir gördü varanı: ‘At Begil’in kaçarım,’

‘Bu gelen Begil midir hele bakın iyice;

Dedi Tekfur askere ‘sizden önce uçarım. ’

Gözcü: ‘At Begil’indir üstündeki o değil,

Giyim kuşam Begil’in içindeki o değil;

Bir kuş kadar çocuktur; ’ deyiverdi Tekfur’a.

‘Yüz asker seçilerek’, dedi: ‘Olun tek sıra;

Korkutun bu çocuğu kuş yürekli tez uçar,

Canı derdine düşüp meydanı koyup kaçar. ’

Seçilerek yüz asker hemen üstüne geldi

Kâfir söyledi Hânım bakın neler söyledi:

 

‘Oğlan oğlan ey oğlan

Haramzade oğlan

Altında al aygırı arık oğlan

Kara polat öz kılıcı çentik oğlan

Elindeki gönderi kırık oğlan

Ak kirişli yayı kısa oğlan

Okluğunda doksan oku seyrek oğlan

Yanındaki yoldaşları çıplak oğlan

Karanlık gözleri çipil oğlan

Şökli Melik şana müthiş pusu kurdu

Meydandaki şu oğlanı tutun

Kollarını ak ellerini bağlayın

Sezdirmeden güzel başını kesin

Alca kanını yer yüzüne dökün dedi

Ak sakallı baban var ise ağlatma

Ak pürçekli anan var ise sızlatma

Yalnız yiğit yiğit olmaz

Yavşan dibi berk olmaz

Belası gelmiş deli oğlu deli

Çekilip dön buradan. ’

 

Tanrı aslan yavrusunu yine aslan eyledi,

Oğlan burada söyledi Hânım neler söyledi:

 

‘Abuk sabuk konuşma bre itim kâfir

Altımda al aygırımı ne beğenmezsin

Seni gördü oynar

Üstümdeki demir giyimim omzumu kısar

Kara polat öz kılıcım kınını doğrar

Kargı dalı gönderimi ne beğenmezsin

Göğsünü delip göğe fırlar

Akça kirişli katı yayım inceden inlemekte

Sadakta okum yatağını deler

Yanımda yiğitlerim savaş diler

Yiğide korku vermek ayıp olur

Beri gel bre kâfir savaşalım. ’

 

Kâfir: ‘Oğuz’un arsızı Türkmen’in delisi,’dedi,

Tekfur: ‘Sorun bu oğlana Bey Begil’in nesi,’ dedi.

Kâfir burada söyledi bakın bir neler söyledi:

 

‘Altındaki al aygırı biliriz Begil’indir Begil hani

Kara polat öz kılıcın Begil’indir Begil hani

Üstündeki demir giyimin Begil’indir Begil hani

Yanındaki yiğitler Begil’indir Begil hani

Eğer Begil (bilgi yelpazesi. net) burda imişse

Geceye kadar cenk edeydik

Akça kirişli katı yaylar çekişeydik

Ak tüylü delici oklar atışaydık

Sen Begil’in nesisin oğlan söyle bize? ’

 

Begil’in oğlu burada söyledi,

Görelim bir Hânım neler söyledi:

 

‘Bre kâfir bilmez misin?

Ak alınlı Bayındır’ın Beylerbeyi Salur Kazan,

Kardeşleri Kara Güne Dönebilmez Dülek Evren,

Ve Düzen oğlu Alp Rüstem Boz Aygırlı Beyrek ile

İçerlerken casus geldi haberiniz düştü dile.

Eğlenceyi bozmadılar Bey Begil’in otağında,

Bilmez misin bre kâfir kurt uyur mu yatağında. ’

 

‘Gücün nedir bre kâfir koparırsın yaygara,

Beni Begil bindirdi altındaki aygıra.

Kara çelik kılıcı elime kuvvet verdi,

Kargı dalı mızrağı isteyip himmet verdi.

Tam üç yüz yiğidini yanıma yoldaş etti,

Bey Begil’in oğluyum hasmım beni kükretti.

Beri gel bre korkak dövüşelim teke tek,’

‘Dayan bre deloğlan göstereyim kim ürkek. ’

Altı dilimli gürzle atı sürdü oğlana,

Oğlan tuttu kalkanı zorlu vurdu oğlana.

 

Kalkan ufalandı ezildi tulga,

Kırıldı mızraklar vay kırıştılar.

Sıyırdı göz üstü birince dalga,

Çekildi kılıçlar vay yarıştılar.

Kapışıp çekişip yenemediler,

Hasmını öldürüp dönemediler.

 

Kâfir zorlu geldi oğlan sersemledi,

Yalvarıp Tanrı’ya şöyle söyledi:

 

‘Yücelerden yücesin yüce Tanrı

Kimse bilmez nicesin güzel Tanrı

Sen âdeme taç giydirdin

Bir suçtan ötürü dergâhından sürdün

İbrahim’i tutturdun

Hânım, deriye sardın

Kaldırıp ateşe attırdın

Ateşi yeşillik kıldın

Birliğine sığındım

Aziz Allah hocam bana medet. ’

 

‘Oğlan yenildin de yalvarıyorsun,

Senin Tanrın varsa bizde put hane.

Bir değil beş değil yardımcım hepsi,

Saymakla tükenmez tam yetmiş tane. ’

 

‘Bre asi melun sen, yaptığına,

Ben yoktan var eden Yaradan’ıma,

Sen putlara sığın koru canını,

Ben de âlemlerin Yaradan’ına. ’

 

Deyince Begil’in oğlu Hak Teâlâ Cebrail’e,

Buyurdu ki: ‘Var şu kuluma kırk yiğit kuvveti verdim. ’

 

O an Begil’in oğlu kâfiri vurdu yere,

Düdük gibi fışkıran kandan oluştu dere.

Sıçrayıp şahin gibi sarıldı boğazına,

Kâfirin aman sesi karıştı avazına.

‘Yiğit girdim dinine,’ deyip oldu Müslüman,

Kâfirin askerleri dönüp kaçtılar hemen.

 

Oğlan durmaz o ara babası Begil Bey’e,

Bir müjdeci gönderdi hasmımı yendim diye.

Ak sakallı babası karşı geldi oğluna,

Kucaklayıp sarıldı oğulcuğun boynuna.

 

Karşı yatan kara dağdan

Oğluna yaylak ayırdı,

Karaca koç yüğrük attan

Beğendiği tavla verdi.

 

Sayısız akça koyunu

Ağıla şölenlik saldı,

Ala gözlü can oğluna

Al duvaklı gelin aldı.

 

Ak alınlı Bayındır’a

İyisinden pay çıkardı,

Alıp oğlunu yanına

Hanın divanına vardı.

 

Begil oğlu Emren’e yer gösterdi yüce Han,

Kazan oğlu Uruz’un sağ yanında yer aldı.

Kaftan çuha giyindi töreyle sürdü divan,

Dedem Korkut gelerek neşeli hava çaldı.

 

Bir Oğuzname düzdü: ‘Emren’in olsun,’ dedi,

Gazilerin başına gelenleri söyledi.

 

Dua edeyim Hânım:

‘Yerli kara dağların yıkılmasın.

Gölgeli kaba ağacın kesilmesin.

Allah’ın verdiği umudun kesilmesin.

Günahınızı adı güzel Muhammed’e bağışlasın Hânım hey! ... ’

 

BEGİL OĞLU EMRENİN HİKAYESİ DESTANININ ÖZETİ (DEDE KORKUT HİKAYELERİ)

 

Bayındır Han, Gürcistan’dan haraç olarak bir kılıç, bir çomak, bir at geldiğini görünce kızar. Bunları yiğitlere, boylara veremeyeceğini söyler. Dede Korkut, bu üç haracın da bir yiğide verilmesi yönünde akıl verir.

 

Begil Yiğit, bunları kabul eder. Haraçları alan Begil Yiğit, Gürcistan sınırına yerleşir. Oğuz’a geldiğinde Kazan Bey’in Begil Yiğide avda hünerli olduğunu; ancak bu hünerin ata bağlı olduğunu söylemesi üzerine darılır. Oğuzlara başkaldırışından onu ancak karısı döndürür ve ava çıkmasını söyler.

 

Av sırasında sağ uyluğunu kıran Begil, bunu bir süre saklar. Açıklaması üzerine Tekür bunu duyar ve Oğuz üstüne yürür. Begil oğlu Emren direnir. Allah ona kırk er gücü verir, böylece kafirler yenilir.

 

DEDE KORKUT HİKAYELERİ, ÖZELLİKLERİ, ÖZETLERİ
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN <<<


EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN <<<

Yorumlar

......

10. **Yorum**
->Yorumu: Çok güzel harika işimi çok kolaylaştırdı çok teşekkür ederim
->Yazan: Gük

9. **Yorum**
->Yorumu: şahane bir site burayı sevdimm 
->Yazan: Buse. Er 

8. **Yorum**
->Yorumu: SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM...
->Yazan: sıla

7. **Yorum**
->Yorumu: valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden yapiyorum.saolun mugladan sevgiler...:).
->Yazan: kara48500..

6. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim.
->Yazan: Tuncay.

5. **Yorum**
->Yorumu: ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. 
->Yazan: efe .

4. **Yorum**
->Yorumu: ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun 
->Yazan: rabia..

3. **Yorum**
->Yorumu: Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrr rrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim 
->Yazan: pınar..

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor
->Yazan: ESRA..

1. **Yorum**
->Yorumu: Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. 
->Yazan: Hasan Öğüt.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


Yorumunuzda Silmek istediğiniz kelime veya cümle varsa kelimeyi fare ile seçin
ve
delete tuşuna basın...

 


 E Mail
(Zorunlu Değil):