Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Dede Korkut Hikayeleri, Özellikleri, Özetleri

UŞUN KOCA OĞLU SEĞREK HİKAYESİ, DESTANI (DEDE KORKUT HİKAYELERİ)

 

Oğuz’un zamanında Uşun Koca derlerdi,

Bir yiğit kişi vardı aslan gibi gürlerdi.

İki de oğlu vardı bir tadımlık ömründe,

Büyüğün adı Egrek yakışıklı ve cesur.

Bayındır Han sohbeti kaldırır tek bir kusur;

İstediği an gelir her söyleşme gününde,

Bey çiğneyip oturur Kazan Bey’in önünde.

Gene bir gün sohbette bey çiğneyip oturdu,

Ters Uzamış derlerdi, kusura söz batırdı:

 

‘Bre Uşun Koca oğlu şu oturan her bir bey,

Kılıcı ve ekmeğiyle aldı oturduğu yeri.

 

Bre kan mı döktün baş mı ayırdın,

Çıplak mı donattın aç mı doyurdun. ’

 

Deyince Ters Uzamış Egrek’i etkiledi,

Ve Egrek Kazan Bey’den hemen akın diledi.

Kazan Bey izin verdi duyurucu atlandı,

Üç yüz düzgün gönderli yiğit yoldaş toplandı.

Beş gün yendi içildi sonra başladı akın,

Uzak uzak memleket bir bir kılındı yakın.

Şirögüven kıyından Gökçe Deniz’e kadar,

Yağmalanır sırayla birçok doyumluk tadar.

 

Derken yol dönüp vardı Alınca Kalesi’ne,

Düştü bu kez yiğitler Tekfur’un hilesine.

Kara Tekfur yakına bir koru yaptırmıştı;

Uçanlardan kaz tavuk yürüyenden ne varsa,

Avlusuna doldurup büyük tuzak kurmuştu.

Bu koruya gelince kapısını kırdılar,

Girerek içeriye geyik tavşan vurdular.

Yiyip içip eğlenip tıka basa doydular,

Attan eyer çıkarıp bir kenara koydular.

Meğer Kara Tekfur’un orda casusu vardı,

Gidip hemen Tekfur’a gördüğünü anlattı:

‘Oğuz’dan erler geldi kırıp koruya girdi,

Avlanıp yiyip içip giyip kuşam çıkardı. ’

Altı yüz kara kâfir hemen koruya daldı,

Yiğitleri öldürüp Egrek’i esir aldı.

 

Kara kara dağlardan karaca haber aştı,

Kanlı kanlı sulardan acılı haber geçti,

Güçlü Oğuz eline kötü haber ulaştı.

Ve Uşun Koca’nın ak otağı önünde,

Koptu feryat aniden beklenmedik gününde.

Kaza benzer gelin, kız ak çıkarıp giydi kara,

Akça yüzlü anayı ağlatıp boğdu yara.

 

Omurgalı gelişir kaburgalı büyürmüş,

Eğrek’in anacığı iki oğlan doğurmuş.

Büyüyüp yiğit oldu küçüğü olan Segrek,

Bilmez ki Alınca’da esir tutulur Eğrek.

Bir gün düğüne gitti yedi içti eğlendi,

Yoldaşlar arasında sarhoş olup beglendi.

Gördü ki iki çocuk, biri öksüz atışır,

Zannetti ki bir tokat vurduğunda yatışır.

Eskimiş dutun biti öksüz çocuğun dili,

Acı olur derler ya, bir kez değince eli:

 

‘Öksüzlüğümüz yetmez mi bize niye vuruyorsun,

Eğer hünerin var ise var da kardeşini kurtar;

Bre sarhoş duyar mısın Alınca’da esir yatar. ’

‘Bre tez söyleyin bana nedir adı kardeşimin? ’

Öksüz çocuk cevap verdi: ‘Adı Egrek kardeşinin. ’

‘Egrek’e Segrek yakışır bundan gayri kaygılanmam,

Gözümün aydını kardeş kardeşsiz Oğuz’da durmam. ’

 

Diye, ağlayaraktan sohbetten izin aldı,

Atlayarak atına koşturup eve geldi;

Anasına söyledi Hânım neler söyledi:

 

‘Kalkıp ana yerimden doğruldum

Yelesi kara soylu atıma sıçrayıp bindim

Çapraz yatan Ala Dağın eteğine vardım

Kudretli Oğuz ellerinde düğün dernek varmış oraya vardım

Yemek içmek arasında

Ak boz atlı bir haberci geldi

Çok zamanmış Egrek derler bir yiğit esirmiş

Yaradan Tanrı yol vermiş çıkıp gelmiş

Büyük Küçük kalmadı o yiğide karşı gitti

Ana ben de varayım mı ne dersin? ’

 

Sandı ki anası Egrek’i döndü,

Bugün onun için en mutlu gündü.

Söyledi Segrek’e hemen söyledi,

Görelim bir Hânım neler söyledi:

 

‘Ağzın için öleyim oğul

Dilin için öleyim oğul

Karşı yatan kara dağın

Yıkılmıştı yüceldi sonunda

Akıntılı güzel suyun

Çekilmişti çağladı sonunda

Koca ağaçta dal budağın

Kurumuştu yeşerip göğerdi

Kudretli Oğuz beyleri izine varsa sen var

O yiğide yetiştiğinde

Ak boz atın üzerinden yere in

El bağlayıp o yiğide selam ver

Elini öpüp boynunu kucakla

Kara dağımın yükseği kardeş de

Ne duruyorsun oğul koştur. ’

 

Oğlanın oyunu verdi meyveyi,

Kızdı anasına sakladı deyi.

Söyledi burada o an söyledi,

Görelim bir Hânım neler söyledi:

 

‘Ana ağzın kurusun

Ana dilin çürüsün

Benim de kardeşim varmış kaygılansam olmaz

Kardeşsiz Oğuz’da dursam olmaz

Ana hakkı Tanrı hakkı olmasaydı

Kara polat öz kılıcımı çekeydim

Hiç sormadan güzel başını keseydim

Alca kanını yer yüzüne dökeydim

Ana zalim ana. ’

 

Bu sefer babası oğluna dedi,

Görelim bir Hânım neler söyledi:

 

‘Haber yanlış haberdir oğul;

Kaçan giden senin ağabeyin değil,

Başkasıdır.

Ak sakallı ben babanı ağlatma,

İhtiyarcık olmuş ananı sızlatma. ’

 

Oğlan kararında kaldı caymadı,

Ana baba ne der bu kez duymadı.

Kendi kendisine ferman eyledi,

Söyledi ey Hânım neler söyledi:

 

‘Üç yüz altmış altı yiğit ava binse

Kanlı geyik üzerine kavga kopsa

Kardeşli yiğitler kalkar kopar olur

Kardeşsiz yoksul yiğit ensesine yumruk dokunsa

Ağlayarak dört yanına bakar olur

Ala gözden acı yaşını döker olur

Ala gözlü oğlunuzu görünceye kadar

Bey baba hatun ana esen kalın. ’

 

‘Yanlış haberdir oğul, gitme,’ dediler amma,

Boşuna uğraştılar heyhat babayla ana.

‘Soylu kara koç atın eğerini vurmadan,

Alınca Kalesi’ne gece gündüz varmadan,

Ağabeyim ölü mü diri midir bilmeden,

Eğer öldürülmüşse kan hakkını almadan,

Dönmem olmayacaktır bilin Oğuz eline,’

Dedi o zaman Segrek: ‘bu da böyle biline. ’

 

Ana baba Kazan’a acil haber saldılar:

‘Segrek Egrek’i andı düşüp peşine gider,

Nasıl öğüt verirsin bizi perişan eder. ’

‘Köstekleyin ayağı,’ diye, cevap aldılar.

 

Bir yavuklusu vardı kuruldu düğün dernek,

Attan aygır deveden buğra koyundan koçlar

Kesilip eğlenildi gerdeğe girdi Segrek.

Kız ile arasına kılıcı koydu oğlan,

‘Murat al murat ver sarılalım yiğidim’

Deyince nikâhlısı kızarak saydı oğlan:

‘Bre sersemin kızı doğranayım kılıca,

Okuma saplanayım bir tek oğlum doğmasın;

Olur ya doğar ise on yaşına varmasın.

Ağabeyim Egrek’in yüzünü görmeyince,

Sağ değil ölmüş ise kanını sormayınca,

Seninle güvey olup bu gerdeğe girersem. ’

 

Döşeğinden ayrılıp dışarı çıktı o an,

Vararak kararlıca at çıkardı tavladan.

Dizgininden tutarak eğer vurdu sırtına,

Giyimini kuşanıp der binerken atına:

 

‘Kız günleri güne ekle

Bir yıl iki yıl yol bekle,

İki yılda dönmez isem

Ov bağrını üç yıl bekle. ’

 

‘Üç yılda dönmezsem eğer

Kes aygırı aşımı ver,

Segrek ölmüştür bil gayri

Gönlünün sevdiğine var. ’

 

Gönül vermiş bir kere sevgisini beledi,

Kız burada söyledi Hânım neler söyledi:

 

‘Yiğidim ben seni bir yıl bekleyeyim

Bir yılda gelmezsen iki yıl bekleyeyim

İki yılda gelmezsen üç dört yıl bekleyeyim

Dört yılda gelmezsen beş yıl altı yıl bekleyeyim

Altı yol ayrımına çadır dikeyim

Gelenden gidenden haber sorayım

İyi haber getirene at vereyim kaftanlar giydireyim

Kötü haber getirenin başını keseyim

Erkek sineği üzerime kondurmayayım

Murat ver murat al öyle git yiğidim. ’

 

Segrek kızdı bu sefer: ‘Bre korkağın kızı,

Ant içmişim bil gayri ağabeyim başına,

Bilesin ki dönmem yok uğraştırma boşuna.

 

Kız: ‘Ayağı uğursuz gelin demesinler de,

Var, utanmaz desinler haber vereyim,’ dedi,

Hemen varıp söyledi Hânım neler söyledi:

 

‘Babamdan daha iyi kayın baba

Anamdan daha iyi kaynana

Develerinin erkeği ürktü gider

Deveciler yolunu kesse döndüremez

Kara koç aygırın ürktü gider

At çobanları önünü kesse döndüremez

Ağıllarının koçları ürktü gider

Çoban önünü kesse döndüremez

Ala gözlü oğlun kardeşini andı gider

Akça yüzlü gelinin döndüremez

Benden söylemesi. ’

 

Ana baba sızlandı çaresizce söyledi:

‘Sür oğul, uğurun açık olsun,’ dedi.

‘Sağlıkla esenlikle gidip geri gelesin,

Geleceğin var ise yol gözleriz bilesin. ’

 

El öpüp esenlik diledi Segrek,

Kara koç atına sıçrayıp bindi.

Üç gün gece gündüz koşturdu atı,

Dereşam’dan geçip koruya indi.

 

Kafir çobanları at güder gördü,

Tepikleyip atı üstüne sürdü.

Ürkütüp atları tıktı koruya,

Kılıç çalıp altı çoban öldürdü.

 

Üç günlük yolculuk yordu yiğidi,

İnanılmaz uyku sardı yiğidi,

Atı bileğine bağlayıp daldı,

Kâfirin casusu gördü yiğidi.

 

Vararak tekfura verdi haberi,

Altmış atlı ile döndüler geri.

Demir zırhlı kâfir sardı Segrek’i,

At, çekerek uyandırdı yiğidi.

 

Segrek gördü kâfir düşünür hile,

Kalkıp Muhammed’e salâvat ile,

Atladı atına çaldı kılıcı,

Sığınağı oldu kâfire kale.

 

Vardı bir ağacın dar gölgesine,

Bağlayıp atını uyudu yine.

Bu kez yüz atlıyla geldiler gene,

Uyandırdı aygır, çekip yiğidi.

 

Gördü ki, kâfirler geliyor saf saf,

Yaşamamış, bilmez kanlı kılıç af.

Bastırıp kâfiri yaptı bertaraf,

Kalanını yine soktu kaleye.

 

Döndürdü atını konak yerine,

Uyku baskın geldi gözün ferine.

Bu kez at boşandı bağlı bilekten,

Sanki bir ihanet Oğuz erine.

 

Tekfur’a çaresiz vardı kâfirler,

Tekfur: ‘Bu kez üç yüz atlıyla varın. ’

‘Varmayız, korkarız. ’ Dedi kâfirler,

Tekfur: ‘Çare buldum galiba durun. ’

 

‘‘Boğazlayan yırtar tekmeleyenin

Karnını’’ demişler, ‘çaren bu senin;

O esir yiğidi varın getirin,

Giysiler giydirip bir de at verin.

 

Egrek’i zindandan alıp gittiler,

Sakalını kesip tıraş ettiler.

Giyindirip at ve kılıç vererek,

Üç yüz atlı ile tekrar yettiler.

 

Egrek: ‘Hani nerde o deli yiğit? ’ Dedi,

Kâfir açıkta durup uzak yerden gösterdi.

Egrek: ‘Gelin varalım ne yiğittir tutalım. ’

Kâfirler: ‘Buyruk sana biz açıkta duralım,’

Egrek: ‘İşte uyuyor gelin birlik varalım. ’

Kâfir: ‘Ne uyuması koltuk altından bakar,

Dar eder geniş yeri varınca görüp kalkar. ’

Egrek: ‘Şimdi varayım bağlayayım el ayak,

Sonra siz gelirsiniz bre kâfir korkarak. ’

Kâfirin arasından sıçrayıp çıktı Egrek,

Gelenlerden habersiz derin uykuda Segrek.

Koşturup geldi Egrek atı bağladı dala,

Gördü ayın on dördü uyanmaz uyur hâlâ.

Ala gözlü genç yiğit terlemiş boncuk boncuk,

‘Belli ki kopuz çalar,’ dedi: ‘yiğit oğlancık.

‘Böyle güzel bir yiğit gelmemiştir acuna,’

Çıkardı kopuzunu dolanıp başucuna;

Söyledi Egrek o an Hânım neler söyledi:

 

‘Kalkıp yerinden doğrulan yiğit

Yelesi kara soylu atına sıçrayıp binen

Arku Beli Ala Dağdan geceleyin aşan

Akıntılı güzel suyu delip geçen

Gurbete gelen yatar mı olur

Benim gibi kollarını ak ellerini bağlatarak

Domuz damında yatar mı olur

Ak sakallı babasını ak pürçekli anasını

Ağlatarak sızlatır mı olur

Niye yatırıyorsun yiğit

Uyan artık güzel başını kaldır yiğit

Ala gözünü aç yiğit

Mevlâ’nın verdiği tatlı canını uyku bürümüş yiğit

Ellerini kollarını bağlatma

Ak sakallı babanı ihtiyarcık ananı ağlatma

Ne yiğitsin kudretli Oğuz elinden gelen yiğit

Yaradan hakkı için kalkıver

Dört yanını kâfir sardı belli bil. ’

 

Segrek sıçrayıp kalktı kılıca gitti eli,

Gördü ki elde kopuz kılıcı kesti dili:

‘Be kâfir Dedem Korkut kopuzu hatırına,

Hürmetimi gösterip bil ki vurmadım sana.

Elinde kolca kopuz olmasaydı eserdim,

Kardeşim başı için o başını keserdim. ’

Deyip çekti kopuzu dile ferman eyledi,

Segrek o an söyledi Hânım neler söyledi:

 

‘Gün doğarken yerimden kalktığım kardeş için

Ak boz atlar yormuşum kardeş için

Kalenizde esir var mıdır kâfir söyle bana

Kara başım kurban olsun kâfir sana. ’

 

Egrek anladı ki yiğit er kişi,

Düşürdü aklına küçük kardeşi.

Alev alev oldu hasret ateşi,

Söyledi burada neler söyledi:

 

‘Ağzın için öleyim kardeş

Dilin için öleyim kardeş

Memleketini doğum yerini sorar olsam neresidir

Karanlık gece içinde, yolu kaybetsen umudun nedir

Ulu sancak tutan Hanınız kim

Kavga günü önden at tepen yiğidiniz kim

Yiğit senin baban kim

Alp erin erden adını saklaması ayıp olur

Adın nedir yiğit? ’

 

‘Develerimi güdünce devecim misin

Kara koçumu güdünce yılkıcım mısın

Ağıllarımı güdünce çobanım mısın

Kulağımda çınlayan yedeğim misin

Beşikte koyup gittiğim kardeşçiğim misin

Yiğit söyle bana

Kara başım kurban olsun bugün sana. ’

 

Segrek büyük kardeşine söyledi,

Görelim bir Hânım neler söyledi:

 

‘Karanlık gece içinde yolu kaybetsem umudum Allah

Ulu sancak tutan Hanımız Bayındır Han

Savaş günü önden at tepen yiğidimiz Salur Kazan

Babamın (bilgi yelpazesi. net) adını sorarsan Uşun Koca

Benim adımı sorar olsan Segrek

Kardeşim var imiş adı Egrek. ’

 

‘Develerini güdünce devecinim

Kara koçunu güdünce yılkıcınım

Beşikte koyup gittiğin kardeşinim. ’

 

İşte karşısında durur övüncü,

Yaradan Tanrı’ya şükür eyledi.

Yansıdı yüzüne kardeş sevinci,

Söyledi burada neler söyledi:

 

‘Ağzın için öleyim kardeş

Dilin için öleyim kardeş

Er mi oldun yiğit mi oldun kardeş

Gurbete kardeşini aramağa sen mi geldin kardeş. ’

 

İki kardeş birbirine sarıldı,

Üç yüz atlı şaşa kaldı bu işe.

At teptiler onca kâfir üstüne,

Ölen öldü kalan kaçtı peş peşe.

 

İki kardeş tekrar döndü koruya,

Davul çalıp kısrakları kaçırdı.

Önlerine katıp vurup doruya,

Dereşam suyunu sürüp geçirdi.

 

Gece gündür at tepip Oğuz’a dayanınca,

Segrek Uşun Koca’ya bir müjdeci gönderdi.

Müjdeci yola çıkıp babasına varınca:

‘Müjde, oğulların sağ esen döndü,’ dedi.

 

Uşun Koca sevindi, dedi: ‘hasretlik bitti,’

Çaldırıldı davullar tunçtan borular öttü.

O gün alaca otağ yer yüzüne dikildi,

Attan aygır, iri koç ve buğralar kesildi.

 

Uşun Koca at tepip karşılayıcı vardı,

Her iki oğlunu da öpüp koklayım sardı.

Gölgeliği altınlı odasına geldiler,

Yiyip içmeler oldu uzunca eğlendiler.

Güzel bir gelin aldı büyük oğlu Egrek’e,

Sağdıcı Segrek oldu ve Egrek de Segrek’e.

İki güvey odası süslendi bu sırada,

Girip odalarına eriştiler murada.

 

Dedem Korkut sonunda

Uzun destan söyledi,

Kopuzunu çalarak

Güzel deyişler dedi.

 

Dua edeyim Hânım:

‘Evvel ahir uzun yaşın ucu ölüm.

Ölüm vakti geldiğinde arı imandan ayırmasın.

Günahınızı Muhammed Mustafa’nın yüzü suyuna bağışlasın.

Âmin diyenler Tanrı’nın yüzünü görsün Hânım hey! …’

 

UŞUN KOCA OĞLU SEĞREK HİKAYESİ DESTANININ ÖZETİ (DEDE KORKUT HİKAYELERİ)

 

Uşun Koca adında birinin Eğrek ve Seğrek adında iki oğlu vardır. Eğrek, bir gün beyleri çiğneyip Kazan Bey’in karşısına gelir, oturur.

 

Ters Uzamış adında bir bey ona baş kesmediğini, kan dökmediğini,aç doyurmadığını, burada ne aradığını sorar. Eğrek, baş kesmenin, kan dökmenin hüner olduğunu öğrenince Kazan Han’dan akın diler. Kazan Han, kabul eder; üç yüzer verip gönderir. Bu akın sırasında esir düşer. Kardeşi Seğrek, onu kurtarmaya gider. Kafirler, Eğrek kardeşini tanımadığı için bir tuzak kurmak isterler.

 

Seğrek’in bir deli olduğunu, yoldan geçenlerin ekmeğine el uzattığını, bunun üstüne yürürse onu serbest bırakacaklarını söylerler. Eğrek gidince bu kişinin kardeşi olduğunu öğrenir. Kafirleri yenerler. Yurtlarına dönerler.

 

DEDE KORKUT HİKAYELERİ, ÖZELLİKLERİ, ÖZETLERİ
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN <<<


EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN <<<

Yorumlar

....

9. **Yorum**
->Yorumu: şahane bir site burayı sevdimm 
->Yazan: Buse. Er 

8. **Yorum**
->Yorumu: SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM...
->Yazan: sıla

7. **Yorum**
->Yorumu: valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden yapiyorum.saolun mugladan sevgiler...:).
->Yazan: kara48500..

6. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim.
->Yazan: Tuncay.

5. **Yorum**
->Yorumu: ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. 
->Yazan: efe .

4. **Yorum**
->Yorumu: ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun 
->Yazan: rabia..

3. **Yorum**
->Yorumu: Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim 
->Yazan: pınar..

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor
->Yazan: ESRA..

1. **Yorum**
->Yorumu: Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. 
->Yazan: Hasan Öğüt.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


Yorumunuzda Silmek istediğiniz kelime veya cümle varsa kelimeyi fare ile seçin
ve
delete tuşuna basın...

 


 E Mail
(Zorunlu Değil):