|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Dil İle Kültür Arasındaki İlişki, Dil Nedir, Kültür Nedir, Dil Kültür İlişkisi
DİL – KÜLTÜR – EDEBİYAT ARASINDAKİ İLİŞKİ, BAĞLANTI (DİL İLE KÜLTÜR ARASINDAKİ İLİŞKİ, DİL NEDİR, KÜLTÜR NEDİR)
Her devir kendi neslini her nesil de kendi edebiyatını ve kendi kültürün oluşturur. Dolayısıyla bir birlik vardır. Bu 3 kavramdan önce her şeyin merkezi insandır.
Dilin, edebiyatın, kültürün oluşmasında merkez insandır. İnsan dille çevresiyle iletişim kurar. İnsanlar dille birlikte bir edebiyat meydana getirirler. İnsanlar duygularını düşüncelerini dille anlatırlar. Bu da edebiyatı oluşturur. Edebiyat dili, dil insanı kapsar bunların hepsini kültür kuşatır.
İnsan menliğini ve kimliğini sahip olduğu kültürü belirler. Edebiyat dili belirler. Kültür edebiyatı oluşturur. Edebiyat dili zenginleştirir, dil de insana yeni bir şekil verir. İnsan da bu birikimi dil, edebiyat ve kültürle yansıtır.
İnsan kültürle beslenir, kültür edebiyatı oluşturur edebiyat dili zenginleştirir. Dil de insan kimliğini ve kişiliğini belirler. Dıştan içe doğrudur. Benliği ve kimliği dille yansıtır. Bir cahille aydın konuşması aynı değildir. İnsan da bu süreç sonucunda oluşan birikimi diline, edebiyatına, kültürüne yansıtır.
Dil, edebiyat, kültür ilişkisini anlamak için insan merkezli düşünmeliyiz. İnsan dille varlığını ortaya koyar. İnsan konuştuğu dille duygu ve düşüncelerini ortaya koyması da edebiyatı oluşturur.
İnsanoğlu dil, kültür atmosferi içinde yetişir. Her insan bir kültür atmosferi içinde yetişir, büyür. Kültürü aktaran, etkileyen edebiyat eserleridir. Edebi eserler dille meydana gelir. Edebi eserler dilin yaşamına hizmet ederler. Bu dil aynı zamanda insan benliğini ve kimliğini oluşturur. Bu süreci yaşayan insan kimliğini ve benliğini ifade ederken dili kullanır, onunla edebiyat meydana getir ve bir kültür atmosferi oluşturur.
Dil ve kültür milleti meydana getiren 2 önemli unsurdur. Bu yüzden dil ve kültür tartışılırken onun edebiyatla ilişkisini de göz ardı etmemeliyiz. Çünkü dil, edebi eserlerle birlikte yaşar ve nesilden nesile edebi eserlerle ulaşır. Dil nasıl edebiyat için ana malzeme ise edebiyat da ait olduğu milletin göstergesidir.
Her edebi eser belli bir kültür ortamı içinde oluşur, zenginleşir. Edebi eserler ortaya çıktıkları dönemin kültür ve sanat anlayışını bize yaratır. Biz edebi eserlerden yola çıkarak milletlerin tarihsel süreç içindeki kültür ve dil değerlerini tespit ederiz.
Dilin Oluşmasını Sağlayan Sözvarlığı;
Sözvarlığı; bir dildeki kelime sayısı değil, o dilin kendi kültürünü, sanatını ve edebiyatını yansıtan daha doğrusu o milletin kendi özelliklerini ortaya koyan kelimeler, kavramlar vb. unsurlar kastedilir.
Sözvarlığın asıl anlamı “ses”tir. Seslerden meydana gelir. Her milletin kendine özgü ses yapısı alfabe vardır. Sesler bir araya gelerek kelimeleri (bilgi yelpazesi.net) oluşturur. En küçük anlamlı ses birliği “kelime”dir. Kelimelerin oluşturduğu yansımalar vardır. Yani çağrışımlar vardır.
Sözvarlığımızda kelimenin sözlük anlamından çok kelimenin çağrışımları üzerinde durulur. Yazarlar çağrışıma bakarlar. Varlıkların kendilerinde oluşturdukları çağrışımların üzerinde dururlar. Bu çağrışımlar edebiyatı oluşturur. Ses insanlara özgü özellik olduğu halde kelimeler dile ait bir özelliktir.
Kelimeler dili çağrışımlar da edebiyatı oluşturur. Yazarlar kelimelere değil varlığa bakarlar. Kelimelere bakarlarsa dil fakirleşir, bir ses ifade edemez. Kelimeler edebiyatta olan adelikten çıkar. Kelimeler çağrışımlarla birlikte edebiyata farklı bir anlam farklı bir boyut kazandırır.
Fert kendi kültür kimliğinden yola çıkarak milli kimliğe ulaşır. İnsan önce bireydir. Daha sonra insan kendini cemaate (kendisiyle ortak düşünen bir insan topluluğu) dahil eder. Cemaatle kendi varlığını hissettirip kendine özgü dil, kültür, edebiyat yapısı oluşturur. Bu cemaatten açıldığı 3 nokta ise cemiyettir. Cemiyetten sonra millete ulaşır.
Fert öncelikle bir millete mensuptur ve bu, ferdin kimliğini oluşturur (Türk vb.). Önce milli kimliğe sahiptir. Fert milletten aldığı bu değerleri tekrar millete aynen yansıtabilirse milli kültür ve milli benliğe sahip demektir. Değilse sadece cemaatle veya cemiyet kültüründe kalır. Buralarda takılır.
Cemaat ve cemiyet dışarıya bir şey yansıtmaz. Orda kalır. Dışarıya açılmaz. Kendi benliğinde kalır. Biz ferdi kabuktan sıyrılmak için topluma katar, paylaşımlar yazar, kendimizi hissettiririz. Yoksa sadece bir fert olarak unsur oluruz.
Fert cemaatten, cemiyete oradan da millete, milli kimliğini, benliğini oluşturabilmek için aldıklarını yansıtmalıdır. Bu yansıtma hepsinde söz varlığıyla olur. Fertler kendilerine dil, edebiyat ve söz varlığı oluşturmuşlardır. Cemaatte de cemiyette de ortak olan, birlik sağlanan ifade tarzı, kültür tarzı, söz varlığı tarzı vardır. (cemaat anlayışında hitap). Cemiyet yöresel kültürdür. Her yörenin bir cemiyet kültürü vardır (düğün, sünnet töreni vb.). Fert cemaati cemiyet ve milli değerlerden beslenir, kendi kimliğini ve benliğinin yapısını oluşturur.
Kültür – edebiyat – dil – insan benliğini ve kimliğini oluşturur. Sesler kimliğin tespitinde önemlidir.
Ses – kelime – çağrışımda edebiyatı, söz varlığımızı oluşturur.
|
Fertler önce tektir, sonra cemaate sonra cemiyet sonra da millete ulaşırlar. Milli kimlik taşırlar. Fertler milli olmalarıyla bir kimlik sahibi olurlar. Milletten aldığını aynısını yansıtırsa fert milli kimlik sahibi olur. Yansıtamazsa cemaatle, cemiyetle yansıttığı yerde kalır. Bütün bu yansıtmalar içinde en önemli unsur edebiyattadır. Bütün yansıtmalar edebiyatla ortaya çıkar.
Sözler zaman içinde değişik yansımalar (anlamlar) oluşturur. Söz varlığımızdaki değişim aynı zamanda milli kültür değişimini de ortaya çıkarır. Söz varlığı bir milletin temel kimliğini oluşturan ve onu belirleyen ana unsarlardır. Her milletin kendine özgü bir söz varlığı vardır. Sözvarlığı edebi eserlerle ortaya çıkar, şekillenir. Söz varlığını tespit etmek için edebiyat eserlerine ihtiyaç vardır. Söz varlığı edebiyatla korunur gelişir.
Söz Varlığını Oluşturan Unsurlar;
1. Temel Söz Varlığımız: Günlük hayatta ihtiyaca bağlı kullandığımız bize ait bizim için özel anlam ifade eden sözvarlığı unsudur. Tarihsel süreç içinde hiç değişime uğramazlar. Bu kelimeler ferdin milli kimliğini belirler, fertlerin hangi cemaate, cemiyete millete ait olduğunu ortaya koyar.
2. Yabancı Kelimeler: Milletler de birbirinden etkilenirler. Her millete ait kelimeler vardır, bunlar çeşitli ilişkilerle başka milletlere geçebilir. Kimi yabancı kelimeler yabancı asıllarını yitirip, asli bir hal almışlardır (sabun). Kimileri de yabancılıkları bellidir. Daha çok maddi kültür unsurları olarak dile girerler (ideoloji vb.)
3. Deyimler: Kalıplaşmış, gerçek anlamlarını yitirmiş sözcüklerdir. Milletin kültür zekasını ve nükte kabiliyetini ortaya koyar. Önemli söz varlığımızdır. Söylemek istenen bir sesi uzun uzadıya anlatmaktansa özlü bir biçimde dile getiririz. Milletin, kültür ve dil göstergeleridir. Dilin genişliği mecazlarla, deyimlerle ortaya çıkar.
Tarih – Medeniyet İlişkisi:
Tarih ve medeniyet arasında doğrudan bir ilgi vardır. Medeniyetin oluşabilmesi için tarihsel bir sürece ihtiyaç vardır. Medeniyet ihtiyaçtan doğar. İnsan olduğu yerde ihtiyaç vardır.
Medeniyet öncelikle ihtiyaçtan ortaya çıkmıştır. Bir süreç içinde gelişir, büyür (tekerler / televizyon). Medeniyetin gelişmesi için tarihsel bir sürece ihtiyaç vardır, pat diye birden oluşmaz.
Medeniyet – Kültür İlişkisi:
Medeniyet, kültürün maddi öğesidir ve en önemli göstergesidir. (cami, herkes, her millet için aynı şeyi ifade etmez. Türk kültüründe özel bir yeri olan medeniyet unsurudur. Medeni bir yapıdır.) Ayakkabı kullanımı kültürü de gelişmiştir. Medeniyet de (bilgi yelpazesi.net) kendi kültürün oluşturur. Gerektiğinde manevi kültürü de (Kabe, türbe vb.) oluşturur. Medeniyeti anlamak için kültürü anlamak gerekir. Medeniyet tarihsel bir süreç içinde oluşur, dil bunu yansıtır kültür oluşur.
Bir Amerikan, medeniyetinden bahsedemeyiz.(Batı medeniyeti vardır.) Amerikan kültürü vardır. Çünkü anlam tarihleri yoktur. Fakat kültür tek başına kalıcı değildir. Yeterli değildir. Bir milleti ayakta tutabilmek için, tarih ve medeniyet olmalıdır. Amerika da bunlar yok, onlar sadece teknolojik olarak etkilidirler. Güç sahibidirler. Onlar kültürleri yozlaştırarak ayakta kalmaya çalışıyorlar.
Amerika’daki kültür “önce ben sonra biz” anlayışına dayanır. Bunu bize dayatmaya çalışıyorlar. Yozlaştırınca kontrolleri daha kolay alacaktır.
Tarihi olmayan bir millet yaşayamaz değildir, o da bir gün yok olur. Amerika şu anda sıkıştırılmış mozaik taşları gibi ayakta duruyor. Çerçeveyi çıkartsak bütün taşlar düşer. Teknolojisi, gücü, parası her şeyi yerle yersen olur, ya da taşları düşünce çerçeve de düşecektir. Ayakta duramayacaktır. Teknoloji bir yerde biter fakat medeniyet bitmez, yaşar ve batırılamaz.
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
|