eğitim öğretim ile ilgili belgeler > Hikayelerden Seçmeler, Öyküler, Kısa Hikayeler

Meyrik Hikâyesi

1970 yılında Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesine bağlı Damlataş Köyü'nün Kantarma Obası'nda, verem hastalığına yakalanan ve bu sebeple köy halkı tarafından ağıtlarla anılan bir güzel gelin olan Meyrik'i hatırlayalım.

Meyrik, teyzesinin oğlu Hasan ile evlendirilir. Evlendikten 3 ay sonra verem hastalığına yakalandı. Kahramanmaraş Devlet Hastanesi'ne götürüldü. Ardından köye Meyrik'in ölüm haberi ulaştı. Köy halkı, bu güzel geline yakışmayan ölümün ardından Hasan'ın evinde toplandı ve ağıtlar yakıldı.

Meyrik Türküsü olarak bilinen bu ağıt, Meyrik'in teyzesi ve aynı zamanda kayınvalidesi olan kişi tarafından spontane bir şekilde söylendi.

Bu üzücü olayın üzerinden bir süre geçtikten sonra ünlü Türk halk müziği sanatçısı Âşık Mahzuni Şerif köye gelerek bu dokunaklı hikâyeden ilham alarak unutulmaz bir türkü besteledi. Hâlâ Türk halk müziğinin en sevilen eserlerinden biri olan bu türkü, birçok sanatçı tarafından seslendirildi ve seslendirilmeye devam etmektedir.

Meyrik’in Yaşadığı Sosyal Çevre

Köyün tarihine ve kültürel özelliklerine bir göz atalım. Bu köy, genellikle Alevi-Kürt kökenli insanlar tarafından yerleşim görmüş ve zaman içinde büyük değişikliklere uğramıştır. Köyün eski dönemdeki şartları, günümüzdeki görünümünden oldukça farklıydı. Bölge, eskiden üç ayrı köyün birleşimiyle oluşan bir ağalık sistemi üzerine kurulmuştu: Damlataş, Memişkâhya ve Hasankoca.

Ancak zaman içinde bu ağalık sisteminden vazgeçilmiş ve bu üç köy bir araya gelerek tek bir köy hâline gelmiştir. Köyde yaşayan insanlar, yarı göçebe bir yaşam tarzına sahiptir. Yaz aylarında genellikle yaylalara göç ederlerdi. Bu nedenle her yaz köyde ya bir bekçi bırakılır ya da bir aile köyde kalmaya devam ederdi. Köyün dikkat çeken bir özelliği ise açık bir kültürel çeşitliliğe sahip olmasıdır. Hem Alevi hem de Sünnî tarikatlarına mensup insanlar bir arada yaşarlar. Köyde okul bulunmamaktadır ancak eskiden bazı öğretmenler köye gelerek çocuklara ders vermişlerdir. Ne yazık ki yaşlı nesillerin çoğunluğu okuma yazma bilmez.

Akraba içi evliliklerin ve birden fazla eşle evliliklerin sıkça görüldüğü bir köydür. Köy dışına veya aşiret dışına kız vermek âdeta imkânsızdır. Bu toplumsal normlara bağlılık, aile içi ilişkilerde önemli bir rol oynar. Köy halkı, kültürel özelliklerini günlük yaşamlarında sürdürmeye devam eder. Bu, yemeklerinden giyim tarzlarına, hatta sözlü geleneğe kadar birçok farklı alanda görülür. Köyün geçmişi ve kültürel dokusu, burada yaşayan insanlar için önemli bir mirastır ve bu mirası koruma konusundaki kararlılıkları günümüze kadar sürmektedir.

Yazılanlardan yola çıkarak bir kadının yaşamına özgürce devam edebilmesi, neredeyse imkânsızdır. Eğitim hakkından yoksun bırakılan, deyim yerindeyse bir mal gibi alınıp satılan kadınların mutlu bir şekilde yaşamlarını sürdürmeleri mümkün değildir. Bunun yanında ekonomik zorluklarla da boğuşmak zorundadırlar. Meyrik’in çok zorlu bir hayat sürdüğünü söylesek abartmış olmayız. Dilerseniz bu ağıtın sözlerini sizlerle paylaşalım.

“Maraş’tan bir haber geldi
Dediler ki Meyrik öldü
Keşke Meyrik ölmeseydi
Kesileydi elim kolum
Oy Meyrik Meyrik Meyrik
Ben hayranım sana Meyrik
Doktor yarayı kesiyor
Yine Meyrik kan kusuyor
Dediler ki Meyrik öldü
Anası kime küsüyor

Şu Meyrik’in acısına
Çarşaf serin gecesine
Dediler ki Meyrik öldü
Sabır onun koca    

                                        Âşık Mahzuni Şerif                                          

>>>TIKLAYIN<<<

“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ”
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<