|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > Hikayelerden Seçmeler, Öyküler, Kısa Hikayeler
VEZİRİN HİLESİ, HIRİSTİYANLIĞIN PARÇALANMASI (HİKAYELERDEN SEÇMELER, SEÇME ÖYKÜLER, KISA HİKAYELER)
Hıristiyanlığın ilk yıllarında, İsa düşmanı, zalim bir padişah vardır. Gizli-açık tüm Hıristiyanlara işkenceler yaptığı, onları öldürttüğü halde, dininin yayılmasının önüne bir türlü geçememektedir. Bu Yahudi padişahın, hileci bir veziri vardır. Bir gün padişah’a:
-Padişahım, onları öldürtmekte Hıristiyanlığın önüne geçemezsiniz. Din ve inanç, ödağacı değil ki kokusu çıksın. O bir sırdır, kimin kalbinde ne vardır, bilinmez, der.
-O halde ne yapalım, bunun çaresi nedir?
Vezir cevap verir:
-Çaresi, aralarını açmak, onları birbirine düşürmektir. Teklifim şu olacak: Gizli bir Hıristiyan’mışım gibi, beni hemen cezalandır, Şehrin kalabalık bir meydanında darağacına yolla. Tam asılacağım sırada, birisi size yalvarsın, affımı istesin. Siz de acıyarak beni ölümden kurtarınız ve Hıristiyanlığın çoğunlukta olduğu bir şehre sürünüz. Ondan sonrasını ben düşünürüm.
Padişah, kendisini çok seven ve uğrunda canını bile veren vezirinin bu teklifini hemen yerine getirir. Veziri uzak bir şehre sürdürür. Olayı bütün Hıristiyanlar duyarlar. Dini inançları uğruna, ölüme seve seve giden bu saygı değer vezirin çevresinde yavaş yavaş toplanırlar. Vezir onlara, İsa dininin yüceliğinden, faziletinden söz açar, ateşli nutuklar söyler. Kısa bir süre sonra tüm Hıristiyanlar, vezire bağlanır ve onu dinlerinin halifesi olarak tanırlar. Bu sırada vezir de, padişahla gizli gizli mektuplaşmakta, olup biteni anlatarak, sabırla bu işin sonunu beklemesini duyurmaktadır.
Vezir, Hıristiyanların on iki bölüğe ayrıldığını ve her bölüğün başında bir de emir olduğunu öğrenince, her emir için güya İncil’den alınmış (bilgi yelpazesi.net) bir talimatname bulunan bu on iki talimatnameyi, ayrı ayrı on iki emire gönderir. Kendisinin ihtiyarladığını, bir köşeye çekilerek ibadetle uğraşacağını, gönderdiği talimata uymalarını öğütler. Gerçekten de bir odaya kapanarak, halkla ilişkisini keser. Hıristiyanlar, tam bir inançla bağlandıkları vezire:
-Biz sensiz ne yaparız. Bize kim yol gösterir, bundan böyle bizim elimizden kim tutar, karışıklık içindeyiz, inayet et, bizden ayrılma, gölgeni üzerimizden uzak etme, diye yalvarır, yakarırlar. Vezir:
-Bu bana İsa’nın emridir. Sizden uzak kalmam gerek. Bundan sonra, İsa’nın yanında oturacağım. Bu, hakkımızda hayırlı olacaktır, diye onlara son öğüdünü verir. Az sonra da, emirleri teker teker yanına çağırır. Her birine:
-Benden sonra Allah vekili ve halefim sensin. Kim sana uymaz, seni tanımazsa, onu öldür diye gizlice emir verir.
Vezir, kurduğu tuzağın son oyununu da oynar ve canına kıyar.
Halk vezirin ölümünü duyar duymaz, büyük bir üzüntüye kapılır. Bölük bölük toplanırlar, mezarı mahşer yerine döner. Bir halife seçilmesi kararlaştırılır. Her emir, kendisinin halife olduğunu ortaya atar. Derken tartışmalar, kavgalar aralarında bir iç savaşa yol açar. Emirler birbirleri- ne girerler. Yüz binlerce Hıristiyan ölür, dinlerinde, artık bir araya gelmeleri mümkün olmayan büyük ayrıcalıklar doğar. Vezirin ektiği nifak tohumları yüzünden birbirlerine düşerler. Padişah da onların bu hallerine kıs kıs güler.
|
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
|