|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri
BOZUK BİR ŞEY ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Yazarı: Dinçer SÜMER
Nuri beyin babadan kalma guguklu saatinin minik kuşu,dışarı fırlayarak gecenin on buçuğunu öttürür. Hayriye Hanım her zamanki gibi elinde örgüsü uyuklamaktadır. Nuri Bey ise altına pijamasını giyer, üstünde sünmüş atlet fanilası, iskemlesine tüner gibi oturur ve gazetesini okur.
Nuri Bey gazetede sürekli olarak pehlivan romanını okur. Yıllar önce başlamış, sonu gelmek bilmeyen bu romanı pek sever. Hayriye Hanım ve Nuri Bey’in oğulları Cengiz ise pencere kenarına oturur; bir yandan ders çalışır, bir yandan da komşu kızları Neşe’yi düşünür o an neşenin odasında ışığın olmadığının farkına varır. Aklına Neşe’nin yazlık sinemada olduğu ve Tarcan’ında Neşe’nin arkasına oturmuş olabileceği kuşkusu düşer.
Bu sıradaki gazetedeki bir haber Nuri Beyi gereğinden fazla bozuverir. Nuri Beyin " Tüh, Allah belânızı versin,e mi! " Bağırmasıyla birden Hayriye Hanım ve cengiz irkilir. İki çıplak kızın resmi basılıp altına " vahşet" başlığı atılmıştır. Hayriye Hanım ne olduğunu sorduğunda, Nuri Bey Cengiz’i çağırıp gazeteyi okutur " Cennet yurdumuzun tarihi ve tabii güzelliklerini görmeye gelen Ursula ve Brigitte isimli iki bakire, Karasu’da çırılçıplak banyo yaparlarken iki köylü gencin saldırısına uğramışlardır. Ancak bu iki köylü genç emellerine nail olamayınca da bıçaklarını kızların gırtlaklarına dayayarak, öldürmüşlerdir" Bu habere Hayriye Hanımın tepkisi hiçte Nuri Beyin beklediği gibi olmaz. Hayriye hanım" oooh, iyi yapmışlar. Onlarda kuyruk sallamasalardı. Turist- murist öyle her taraflarını açacaklarına annelerinin dizinin dibinde otursalardı " yorumunu yapar. Nuri Bey ve Cengiz ise"Onlar turist, ülkemize döviz getiriyorlar" diyerek turist kızları savunur. Hayriye Hanım ise kocasını o turist kızlardan yana olmasını çok bozulur.
|
Yine herkes kendi haline dalmışken Nuri Bey gözlüklerini takıp bu iki çıplak turistin resimlerini dikkatlice incelemeye başlar. Bu sırada 55 yaşındaki Nuri Beye garip bir şeyler olur. Gazetedeki o iki çıplak kızın resimlerine bakarken uzun zamandır yaşamadığı bir takım cinsel duyguları hissetmeye başlar. Bir anda kendini tutamayarak, örgüsünü örerken uyuya kalmış olan Hayriye Hanıma yaklaşır. Kadının boynundan öpüverir. Gözlerini açan Hayriye Hanım "adam, oynattın mı sen? Git, ilişme bana " diye bağırır. Nuri Bey "kocan değil miyim ben senin? " der. Hayriye Hanım" git, yaşımıza başımıza yakışır mı bu iş? " diye tepki göstermeye devam eder. Nuri Bey de "yaşımızda ne var, çakı gibiyim" diyerek Hayriye hanımı razı etmeye çalışır. Hayriye Hanım’ın razı olmaması üzerine çok sinirlenir ve bir anda 5 dk. önceki heyecanı kalmaz.
Bu heyecanın ardından Nuri Bey, yaptıklarına pişman olur. Kendinden nefret etmeye başlar. Nasıl böyle bir şey yaptım, diye üzülür. Bunca yıllık karısının gözü önünde iki paralık olduğunu düşünür. İçinden ağlamak gelir. Gazetedeki iki çıplak kızın kendisini ne hale getirdiğini düşünerek kendinden iğrenir.
Bu olayın ardından Hayriye Hanım, hiçbir şey olmamış gibi yatağına yatar ve uyur. Nuri bey, çeyrek yüz yıllık evliliği boyunca günahtan kaçmış, yasak olandan uzak durmuştur. Sadece bir keresinde çocukluktan arkadaşı sağlık memuru irfan beye milli piyangodan yirmi beş bin lira vurmuş. Bu yüzden Nuri Beyi zorla yemeğe götürmüştür. Orada masalarına İclâl ve nevin isimli iki kız oturmuştur. İclâl o gece Nuri Beye pek yakın davranmış, Nuri Bey’de onu birkaç kez öpmüştür işte Nuri Bey’in tek günahı budur. Karısı uyurken Nuri Bey bunları düşünür yattığı yerde kıvranır, uyuyamaz. Mutlaka Hayriye Hanım ile konuşmalıdır. Usulca dokunup onu uyandırmaya çalışır.
Bu sırada Hayriye Hanım uyku sersemi ne olduğunu anlamaya çalışır. Nuri Bey,durumu açıklayarak Hayriye Hanım’dan özür diler. Ancak özür dilerken iyice saçmalar. Bir anda gazetedeki kızlardan, İclâl’den bahsetmeye başlar. gecenin bir vakti uykusundan uyandırılıp ne dediğini anlamadığı kocasına Hayriye Hanım, oynatmış gözüyle bakar. Nuri bey bir şeyler açıklamaya çalışırken Hayriye hanım aklından yıllar önce kocasının soyunda deli bulunduğunu geçirir. Nuri bey’in babasının amvalarından biri tımarhanede ölmüştür. Hayriye hanım bir anda başıma buda mı gelecekti, diye hıçkırarak ağlamaya başlar. Sabah olunca ilk işi Cengiz’i Nuri Bey’in müdürüne yollayıp hastane için vizite çıkartmak olacaktır. kocasına bu durumu açıklayınca Nuri Bey "ben sabahtan beri boşuna mı konuşuyorum. Sen ne deliliğinden bahsediyorsun. " diye gecenin bir vakti Hayriye’ye bağırır. Hayriye hanım, bu tepki karşısında iyice korkup ağlamaya başlar. Daha fazla dayanamayarak Nuri bey odadan çekip gider.
Diğer tarafta da cengiz ‘in her gece gözetlediği komşu kızı Neşe, yine perdeleri kapatmayı unutmuştur. Annesi, Neşe’nin odasına gelip perdeleri açık görünce komşunun oğlu yine seni gözetlemiştir, diye neşe’yi azarlar. babasına şikayet etmekle tehdit eder.
Sabaha kadar uyuyamayan Nuri bey, sabah karısıyla doğru dürüst konuşmadan işe gider.
O gece hem cengiz, hem de neşe aynı rüyayı görür. ikisi de sabah olur olmaz annelerine rüyalarını anlatırlar. Neşe’nin annesi Fatma Hanım, kızına bunun murat olduğunu ve üç vakte kadar geleceği yorumunu yapar. Hayriye Hanım ise oğluna bu rüyanın kısmet olduğunu söyler.
Mahallerinde Cengiz’in bir Aslan Abi’si vardır. Cengiz, Aslan Abi’sinin konuşmasına,yaşam tarzına kısaca her şeyine hayrandır. Onun gibi olmayı çok istiyordur. Cengiz,bu sabah okuldan sonra Aslan Abi’sinin kahvesine uğrar. Onunla biraz dertleşerek, Neşe’den bahseder onunla konuşabilmek için Aslan Abi’sinden taktikler alır. Aslan Abi’sinin mahallede birlikte olmadığı kız kalmamıştır. Hatta o sırada Aslan Abi, Alman Neriman’nın kahvenin önünden (bilgi yelpazesi.net) geçmesini bekliyordur. Bugün onunla buluşacaktır; aslan abisi,giyinir, kuşanır, sabahtan akşama kadar kahvesinde oturur. Kızlarla telefonlaşır. Cengiz, Aslan Abi’sinden taktikleri aldıktan sonra kahveden ayrılır.
Hayriye Hanım bu sabah pazardan dönerken Fatma Hanım’ın çamaşır astığını görüp yanına uğrar. Aralarında koyu bir sohbet başlar. Fatma Hanım, yaşına rağmen çok cilveli bir kadındır ve kocasını nasıl elinde tuttuğunu anlatır. Hayriye Hanım’a da kocasını hoş tutmasını yoksa başkalarına kaptırabileceğini anlatır. Hayriye hanım ise Fatma Hanım anlattıkça şaşırır, bizim yaşımız 40 geçti, diye tepki gösterir. Fatma Hanım ise kendisinin on sekizlik kızlarla yarışabileceğini, iddia eder. bu sohbetin ardından Hayriye Hanım’ın kafası allak bullak olur.
Fatma Hanım, bu şekilde davranırsa kocasını başka kadınlarla birlikte olacağı fikrini Hayriye Hanımın aklına sokar.
Dün gece yaşadıklarından sonra Nuri Bey’in birde iş yerinde başına gelmeyen kalmaz. Nuri Beylerin şirketine Suna isimli yeni bir eleman alınmıştır. Suna Hanım, güler yüzlü,neşeli bir kızdır. şirkete gireli iki ay olmasına rağmen kendisini şirkettekilere kısa sürede sevdirir. O gün iş yerinde Nuri Bey ile çay içen Suna Hanım,çayını üç şekerli içtiğinden, tek şekerli çay içen Nuri Bey’in diğer şekerini almak için masada oturmakta olan Nuri Bey’in önüne eğilince, Nuri Bey dün geceki heyecanı tekrar yaşar. Farkında olmadan Suna Hanımın yanağından öper. O anda olan olur ve kadın ağlamaya başlar. Bütün millet başına toplanır. Suna Hanım da hemen gider Nuri bey’i Müdür’e şikayet eder.
Bunu üzerine müdür Nuri Bey’i odasına çağırır. Onu önce azarlar,ardından olayı en ince ayrıntısına kadar anlatmasını ister. bir taraftan da Suna Hanıma yaklaşabilmek için onu özel sekreterliğine getirme planları yapar. Ancak Nuri Bey’e sıra gelince onu azarlar ve namussuzlukla suçlar. Tam bu sırada Müdür Bey’in metresi Neriman arar. Onunla konuşmaya daldığı sırada Nuri Bey korkusuna daha fazla dayanamayarak yere düşüp bayılır.
Nuri Bey gözlerini açtığında revirdedir. Doktor birkaç ilaç yazıp onu eve gönderir.
O gün Cengiz eve dönerken büyük caddede Neşe’yi görür ve onu takip etmeye başlar. Neşe de Cengiz’in kendisini takip ettiğini fark edince park yoluna sapar. Orada bir banka oturur. Cengiz de etrafta kimsenin olmamasını fırsat bilerek Neşe’nin yanına oturur. Cengiz uzun uzun olmayan diğer ilişkilerden bahsettikten sonra, kendisine olan aşkından ve onun kendisi için farklı olduğundan bahseder. Ardından Neşe için yazdığı aşk mektubunu uzatır. Biraz tereddütten sonra Neşe mektubu alır okumaya başlar. Tam bu sırada Şoför Cemal’in arabasını ön tekerleği bir inşaat çivisi yüzünden patlar. Cemal de tekerleği sırtına yükleyip kaynakçıya giderken karşısına bir anda muhterem efendi çıkar. Muhterem Efendi park yolundan çıkmış Şoför Cemal’e yetişmeye çalışıyordur. Muhterem efendi’yi karşısında gören cemal bir an tedirgin olur. Çünkü, iki ay önce kızı Neriman ile ilişkileri olmuştur. Bununla ilgili bir şeyler duyduğunu sanar. Muhterem Efendi namustan söz ettikten sonra asıl konuya gelir. Muhterem efendi kestirme olsun diye parkın içinden geçmiştir ve bu sırada Şoför Cemal’in kızını bankta bir çocukla otururken görür. Onun haberini vermek için yanına gelmiştir.
Bu sırada Neşe mektubu okumayı bitirir. Cengiz de Neşe’nin tepkisi ne olacak diye bekler. Neşe bir süre tepkisiz kalınca Cengiz, yeniden Neşe’nin kendisi için ne kadar önemli olduğu anlatmaya başlar. Neşe’ye onu sevdiğini söyler. Ele tutuşurlar ve ikisi de çok mutludur. Gözlerini kaparlar. Gözlerini açınca şoför Cemal’i görünce kalakalırlar. Cemal önce Cengiz’i hırpalar ve ardından Neşe’yi döve döve eve götürür, evde ölesiye döver. Ancak çocuğun kim olduğunu bilmiyordur. Neşe de dayaktan ölse çocuğun adını söylememeye kararlıdır. bundan sonra Neşe’nin evden çıkması yasaktır.
Muhterem Efendi Neriman henüz 3 yaşındayken karısını kaybeder. Bu yüzden kızıyla yakından ilgilenir. Onun hiç kimselerinkine benzemeyen bir kız olmasını ister. önceleri onu kuran kurusuna gönderir ancak Neriman kısa bir süre sonra gülmeyen konuşmayan içe dönük bir kız olur. 18 yaşına geldiğinde Neriman birden serpilir. Artık huyları da değişir babası Muhterem’in huylarından sıkılır ve bir gün kaçarak evi terk eder. aradan bir yıl geçtikten sonra Neriman’dan mektup gelir. Mektup Almanya’dan geliyordur. Bir süre sonra Almanya’dan babasının yanına geri döner. Ancak döndüğünde çok değişmiştir. Kısacık etekler daracık pantolonlar giyer. Cebinde her zaman parası vardır.
Ogün Neriman 10 gibi Aslan ile görüşür. Saat 12’ye doğru onun yanından ayrılıp Nuri Bey’in müdürü ile buluşup alışverişe çıkarlar, yemek yerler. Saat iki gibi yanından ayrılıp bir diğer sevgilisi Turhan Murat’ın yanına gider. Murat’ı çok seviyordur. Ama onun ilerde kendisini bırakacağını düşünür. El ele tutuşarak bir motele giderler. Neriman motelden ayrılıp bir postaneye gider ve Jerry’ye telefon eder. Jerry ile ancak beş günde bir buluşur. Jerry arayıp eve dönerken pencerede Hayriye Hanım’ı görür. Hayriye Neriman’ı çay içmeye davet eder.
Neriman, Hayriye Hanım’ı çok sever. Çünkü onda hiç tanımadığı annesinin sıcaklığını bulur. Hayriye Hanım önceki geceden dolayı üzüntülüdür. Bu halin farkına varan Neriman Hayriye Hanım’dan derdini anlatmasını ister. Hayriye Hanım’da Neriman’da bir sıcaklık bulur. Zaten Neriman için konuşulan dedikodulara inanmıyordur. Bu dedikoduların hepsi güzelliğini çekemeyenlerin uydurmasıdır. İçinde ne derdi varsa ağlayarak Neriman’a anlatır. Sabah Fatma Hanım’ın yorumu, içine düşen kurtları, Fatma Hanım gibi aileyle kocasını eve bağlayamayacaklarını, sabahtan beri elinin ayağının titreyip durduğunu... Neriman Nuri Bey’in birazdan geleceğini öğrenince Hayriye Hanım’ı zorla giydirir ve süsler.
Nuri Bey ise revirden çıktıktan sonra eve gelmek üzere şirketten ayrılır. Ancak dolmuş durağına gelirken karar değiştirerek, düşünceli düşünceli yürümeye başlar. Karnının aç olduğunu fark edip bir lokantada yemek yemeye karar verir. Karnını iyice doyurur. Uzun zamandır gitmediği sinemaya gitmeye karar verir. Artık yarını düşünmeme kararı alır. Yarın ne olacağı belli değildir belki yarın yine bayılabileceğini düşünür.
Nuri Bey sinemadan sonra eve gider. Hayriye Hanım Neriman’ın öğütlerini dinler, kocasını pencerede bekler. Nuri Bey’i görünce kapıya koşar. Neriman Hayriye Hanım’ı iyice süsleyip makyaj yapmıştır. Nuri Bey içeri girdikten sonra eşini o halde görünce kızar. Kendisini şebeğe çevirmiş olduğunu söyleyince kadın yeniden ağlamaya başlar. “git o uzun saçlı dostuna” deyince Nuri Bey karısının işyerine olanları duyduğunu sanar. Suna Hanım’a bir şey yapmadığını söyleyince, demek adı Suna imiş diyerek daha çok ağlamaya başlar. Bu sırada içeri Cengiz girer. Kadın oğlunun mosmor gözünü görünce kendi derdini unutur. Oğluna ne olduğunu sorar. Cengiz maçtan geldiğini ve orada kavga çıktığını söyler.
Şoför Cemal’in kızına attığı sopa kısa zamanda duyulur. Şoför Cemal mahalle babalarınca alkışlanır.
Bir hafta sonra akşamüzeri mahallede;
Aslan Bey’in “televizyonlu aile çay bahçesinin açılışı olur. Hemen bütün mahalle ordadır. Neriman ve babası, birde muhterem’e en önde özel bir masa ayrılmıştır. Nuri Bey ile Hayriye Hanım biraz geride otururlar. Hayriye Hanım kocasına yarım sırt döner. Şoför Cemal ile eşi Fatma Hanım geceye önceden alkol alarak gelirler. Yanlarında Neşe yoktur. Neşe evde kilitlidir. Herkesin kendi halinde olduğu bu sırada Aslan abisi arka duvardaki Cengiz’in kulağına; “seninki parkta seni bekliyor, kimseye görünmeden hemen gazla der. ” Cengiz koşarak parka gelir. Neşe geçen hafta oturdukları bankta bekliyordur. Kucağında bir pardesü ayağının dibinde bir valiz vardır. Bir süre susarlar. Pardesü ile valiz Cengiz’in keyfini kaçırır. Sormaya kalkar. Bu sırada Neşe bir daha eve dönmeyeceğini söyler. Buraya gelirken cengiz onu alır götürür ya da gidebileceği bir yer söyler diye düşünmüştür. Cengiz susar. Neşe Cengiz’e gücenir. Ama yine de eve dönmemelidir. Cengiz’in “peki nereye gideceksin” sorusunda ben yokum, beni suçlama ben korkarım vardı. Neşe elini Cengiz’in elinin üstüne koyar ve “üzülme” der. Cengiz (bilgi yelpazesi.net) ise dönmezse üzüleceğini söyler. Neşe valizini alıp kalkar ve bu sırada Cengiz onu çok sevdiğini söyler. Neşe bunu bildiğini belirtir. Cengiz utanıyor, korkuyor ne çok da şaşırıyor. Neşe geçen hafta burada öptüğü kıza hiç benzemiyordur. Çok büyümüştür. Neşe Cengiz’in tüm ısrarlarına rağmen eve dönmeyecektir. Cengiz’e "hoşçakal " der ve uzaklaşır. cengiz ise ölmek istiyordur, oracıkta ölmek. Park karanlık ve sessizdir. Neşe yoktur artık.
Televizyonlu aile çay bahçesindekiler artık bire ikişer dağılır. Fatma Hanım ve Cemal eve gelir gelmez, soyunup yatarlar. Evde sandıkları Neşe’yi uyarmamak için sessizce hareket ederler.
Nuri Bey’in başına aile bahçesinde ağrı girer. Nuri Bey oturamayacağını anlayınca, Hayriye Hanıma" kalkalım" der. Hayriye Hanım, o günden beri gerekli olmadıkça kocasıyla konuşmaz, konuşsa da geçiştirir. Eve geldiklerinde baş ağrısı iyice azar. Hayriye Hanıma baş ağrısından bahsetmek ister, ama soğuk tavırlarından dolayı vazgeçer. Nuri Bey iki hap içer, pijamasını giyer, iskemlesine oturur. Bu ağrıyla uyuyamayacağını biliyordur. Saat 11’i gösterirken Cengiz gelir. Babası iskemlesinde, annesi de elinde örgüsü ile sedirdedir. O da biyoloji kitabını alıp dipteki pencerenin yanına oturur. Neşe’nin odasında ışık yoktur.
Nuri Bey ağrıdan duramıyordur. Ne olursa olsun bir şey söylemek ister, karısına bakar. Hayriye başı önüne düşmüş uyuklar. Oğluna bakar. O da elinde kitap... Ağrı yayılır, ensesini de sarar. Adeta beyninin kemirir.
Nuri Bey eline gazetesini alıp romanını okurken belki ağrıyı unutabilirim diye düşünür. Yıllardır okuduğu pehlivan romanı son bulur. Kolunu masaya, başını da koluna koyar. Böyle alnını bastırırsa iyi gelir. Saat 12’yi öttürürken Cengiz silkinir. Babası alnını masaya dayamış uyuyakalmıştır. Cengiz yürür "baba " der. Babası uyanmaz. Yineleyerek eliyle omzuna dokununca, Nuri Bey usulcacık kayar iskemlesinden, döşemeye uzanır. Guguklu saat, şimdi Nuri Bey’den Cengiz’e kalmıştır.
|
>>>TIKLAYIN<<<
“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|