|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri
DEĞİRMEN ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Kitabın Yazarı: REŞAT NURİ GÜNTEKİN
Kitabın Sayfa Sayısı: 137
Kitabın Konusu:
Sarıpınar Anadolu’nun unutulmuş kasabalarından biridir. Kasabanın ileri gelenleri monoton hayatlarını renklendirmek için bir gece eğlentisi düzenlerler. Eğlenceye kaymakam Halil Hilmi Efendi’de katılır.
Eğlencenin en hareketli anında herkes kendini dansözün kıvrak dansına verirken Mal Müdürü’nün “deprem oluyor arkadaşlar” diye bağırması büyük bir paniğe neden olur. Eğlenenler eğlenceyi bırakıp kaçmaya başlarlar. Bu kaçışmadan başta Kaymakam Bey olmak üzere birçokları hafifçe yaralanır. Bu arada söylentileri duyan amatör gazetecilikle uğraşan Belediye Baş Katibi gazetesine deprem haberini ulaştırır. Haber sıkıntısı çeken İstanbul gazeteleri Sarıpınar’a yardım kampanyası açarlar. Olayın boyutları kaymakamın iradesi dışında büyüdükçe büyür.
Kasabaya önce Vali ve maiyeti denetlemeye gelirler. Vali, olayın kendisine iletilen rapordaki gibi olmadığını görür. Öte yandan başta Saray olmak üzere Sarıpınar depreminin acı haberi dünya kamuoyunun da ilgisini çekmiştir. Yardımlar yağmaya başlar. Şehzade Şemsettin Efendi’nin sarayı temsilen basın mensuplarıyla kasabayı ziyaret edeceği başta Vali olmak üzere diğer yöneticileri de çıkmaza sokar. Tek bir çıkar yolları vardır. Gelenlere kasabaya gerçek bir deprem görüntüsü vermek.
Kitabın Özeti
Sarıpınar Anadolu’nun unutulmuş kasabalarından biriydi. Kasabanın ileri gelenleri monoton hayatlarını renklendirmek için kasabanın önde gelen zenginlerinden Ömer Bey’in evinde bir gece eğlentisi düzenlemişlerdi. Kaymakam başta olmak üzere, kasabanın bütün önemli şahsiyetleri de oradaydı. Ömer Bey eğlenceye renk katması için Bulgar kızı getirmişti. Eğlencenin en kızıştığı zamandı. Tam bu anda Mal Müdürü Cevdet Efendi birdenbire ayağa kalkarak zelzele oluyor arkadaşlar dedi. Bunun üzerine herkes telaşlandı ve koşuşturmaya başladı. Halil Hilmi Efendi, kalabalığın ortasında idi. Dalgalı bir denizde bocalar gibi kol ve bacak hareketleriyle bir zaman ileri geri bocaladı. Sonra ayağı bir şeye takıldı ve havaya savruldu. Ondan ötesi karanlık, haykırma, sesler ve uğultu…
|
Kaymakam gözlerini açtığı zaman kendini Hükümet Konağının bahçesinde portatif bir asker karyolasında yatıyor gördü. Vücudu sargı bezleriyle sarılıydı. Kendi jandarması Hurşit’in söylediğine göre az biraz yaralanmıştı. Kaymakam, her yerinin sarılı olmasına rağmen vücudunda sade uyuşukluk hissediyordu. Fakat Doktor Arif Bey’e göre yaraları oldukça önemliydi. Kasabada ise ölen kalan yoktu. Sadece sekiz on kişi yaralıydı. Bunlar da Ömer Bey’in evinde merdiven kazasında yaralananlardı.
Kumandan İstipli Niyazi Efendi’de bütün gece kasabayı dolaşmış, tahkikat yapmıştı, çok şükür zaiyat yoktu. Fakat Belediye Başkatibi Rıfat kasabanın harabeye döndüğünü, kaymakamın da ağır yaralananlar arasında olduğunu İstanbul gazetelerine abartarak telgraf çeker. Meslek hayatında vakaları daima hafif göstermeyi bir irade kaidesi sayan Halil Hilmi Efendi, Rıfat’ın bu hareketi karşısında deliye döndü. Belediye Reisi Reşit Bey’de bu sinirden payını aldı.
İstanbul Sarıpınar zelzelesiyle sarsılıyordu. Bütün gazeteler bu haberi baş sayfada yayınlıyorlardı. Zelzele üzerine şiirler bile yazılıyordu. Bu arada kasabalılar da kaymakamı ziyarete geliyor, ona geçmiş olsun dileklerini sunuyorlardı. Bütün gün böyle devam etmişti. Artık ortalık sakinleşmiş ve kaymakam kafasını dinlemek için vakit bulduğunu düşündüğü sırada Belediye Reisi Reşit Bey içeriye girdi. Elinde mutasarrıflığın uzun ve acele bir telgrafı vardı. Zelzele haberi bütün vilayette derin bir teessür uyandırmış, bu yüzden bir sıhhi imdat heyeti yola çıkmak üzereymiş. Fakat bu imdat heyeti kime gönderiliyordu. Ortada sekiz on kişiden başka yaralı yoktu. İşin içinden nasıl çıkacağını bir türlü kestiremiyordu kaymakam. Belediye Reisi’ne üç kişilik bir komisyon kurdurdu. Bunlar Mal Müdür, Efkaf Müdürü ve Mühendis Kazım’dı. Kasabada komisyonun yardıma muhtaç olanlara yardım ettiği duyulunca muhacirlerde ayaklanmıştı. Herkes başına gelen olayı bir şekilde zelzeleye bağlayarak komisyondan para talep ediyorlardı. Zelzelenin tam haftasında bir de yardım heyeti gelince ortalık iyice karıştı. Yardım heyetinin yanında Kaymakam Vekili Eşref’de vardı. Halil Hilmi Efendi Kaymakam Vekili’ni görünce ocağına incir dikileceğini anlamıştı. Eşref mutasarrıf Hamit Bey’in akrabalarındandı. Şimdilik Kaymakam ve Belediye Reisi, yardım heyetine ve kaymakam vekiline yer bulmakla meşguldü.
Zelzele unutulmuş gibiydi. Yardım heyetinin çadırlarvesairesi açılmamış durumdaydı. Heyetin halka yapacağı yardım bulunmadığı için şimdilik halk heyete yardım ediyordu. Fakat her şeyin bir hududu vardı. Aldıkları emir üzerine gelen yardım heyeti, her yeri arayıp taramış ama bir şey bulamamıştı. Kaza idaresi merkezi aldattı demeye dilleri varmıyordu. Ortada fol yok yumurta yokken ortalığı velveleye veren ve hazineyi zarara sokan kasaba idaresinden hesap istenmeliydi. Mutasarrıf Hamit Bey’in geleceği telgrafla bildirilmişti. Herkesi yeni bir telaş sardı. Halil Hilmi Efendi artık sonunun iyice yaklaştığını biliyordu. Bir de mutasarrıfın akşam yemeğini Ömer Bey’in evinde yiyeceği ve onun da davet edileceğini öğrenince ipinin çekildiğini anlamıştı. Olay mahalinde bir keşif olacaktı. Kasabada topu topu sekiz on yaralı vardı ve bu da bu evde gerçekleşmişti. Rakı içtikleri, kadın oynattıkları, sonra zelzele oluyor diye hep birden kaçtıkları ortaya çıkacaktı. Fakat gece Halil Hilmi Efendi’nin korktuğu gibi geçmedi.
Birinci Umumi Harp yaklaşıyor, fakat Sarıpınar zelzelesi hala hızını kaybetmiyordu. Bir yandan da ortada zelzelenin abartıldığı ile ilgili dedikodular yayılıyordu. Dahiliye nazırı ve müsteşar Vali’ye telgraf çekerek derhal Sarıpınar’a gitmesini söylüyordu. Valinin gelecek olması, herkes için yeni bir zelzele dram komedisinin başlangıcını hazırlıyordu.
Nihayet Vali Sarıpınar’a gelmişti. İlk işi kasabayı dolaşmak oldu. Bu gezintide mutasarrıf ve Belediye Reisi her fırsatta Vali tarafından azarlanıyor veya dolambaçlı olarak alaya alınıyorlardı. Vali işleri iki günde düzeltip gideceğini umuyordu. Fakat durum böyle basit değildi. Kaymakam işleri berbat etmiş, mutasarrıf ise tüy dikmişti. Vilayetin en büyük amiri olarak muhakkak bu idaresizlikten kendisine de pay çıkaracaklardı. Kasabada zelzeleden eser yoktu. Fakat pislik, sinek, sıtma kasabayı sarmıştı. Ellerindeki yardım parası da günden güne artıyordu. Haberin (bilgi yelpazesi.net) aslı ortaya çıkarsa çok kelleler gidecekti. İşler iyice bozuluyordu. Valiye telgraf çekilmiş ve Şehzade Şemsettin Hazretlerinin reisliğinde yola çıkmış heyetin üç gün içinde kasabaya geleceği bildiriliyordu. Eğer Şehzade Şemsettin Efendi harabe olmuş bir kasaba yerine sevimli ve şirin bir kasaba görürse, idarenin sahtekârlığı büsbütün ortaya çıkacaktı.
Vali kasabanın ileri gelenlerini toplayıp, bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordu. En parlak fikir mühendis Kazım’a aitti. Sarıpınar zelzele geçirmese bile, Sarıpınar’ın dörtte üçü haraptı. En gözde binalar bile oturulamaz haldeydi. Zaten Sarıpınar zelzele geçirmiş gibiydi. Yapılması gereken sadece biraz daha deprem süsü verilmesiydi. Mühendis Kazım yıkılacak olan binaları tespit edip, hepsini yıktırıyordu. Nihayet Şehzade ve heyeti kasabaya gelmişti. Şehzade gözlerine inanamıyordu. Zelzele kasabayı gerçekten harabeye çevirmişti. Daha sonra ağır yaralı olan kaymakamı ziyarete gitti ve yaralı olmasın rağmen büyük fedakârlık gösteren Kaymakam Bey’i takdir etti. Halil Hilmi Efendi kefeni yırtmıştı.
Bu ziyaret üzerine Sarıpınar zelzelesi yerli ve yabancı gazetelerin aktüalite sütunlarında bir kere daha çalkalandı ve yaraların sarılması için, eksiklerine ilave olarak, bir kere daha inanılmaz bir iane yağmuru yağdı. Bunlarla kasabada birçok tamirler, boyalar ve yepyeni binalar yapıldı. Topla yıkılmaz hale gelen Halil Hilmi Efendi’ye hamiyetli göğsünü süsleyecek bir Osmanlı nişanı geldi.
Kitabın Ana Fikri: En kötü durumlarda bile çıkarcı, entrikacı tiplerin acımasızca davranışları ve kendilerini kurtarmak adına insanları suçları olmasa bile çok kolay harcayabilmeleri ve ellerinden gelen tüm sahtekârlıklara başvurmaları kaçınılmazdır.
Sonuç Ve Değerlendirme
Değirmen, Reşat Nuri Güntekin’in kısa romanlarından biridir. Bir kasabada yaşanan acı tatlı olaylar, kasabanın ileri gelenlerinin ruh dünyası, Sarıpınar’daki depremin açtığı yaralar ile çıkarcı, entrikacı tiplerin acımasız davranışları, ibret verici bir biçimce başarıyla işleniyor. Toplumun gerçekleri ile bir kez daha yüz yüze gelerek irkiliyoruz.
Kasabanın ileri gelenleri kendi çıkarlarını korumak adına birbirlerini harcamaktan çekinmiyorlar. Eser çarpıcı ve etkileyici bir biçimde kaleme alınmıştır. Eser sayesinde toplumun sorunları üzerine bir kez daha etraflıca düşünme fırsatı bulduk.
|
>>>TIKLAYIN<<<
“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|