|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri
ER MEYDANI ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Yazarı: GÜLOĞLU
Güloğlu’nun duygu ve düşüncelerini neşreden, onu anlatan eserlerinden birisi de “Ermeydanı” adlı romanıdır. Yazar romanı 1937 yılında kaleme almıştır. Güloğlu da diğer nesir türü yazarları gibi olay örgüsü içnde kendini fazla gizleyememiştir. Kahramanı vasıtasıyla duruma müdehale edebilmiştir.
Güloğlu bu “ermeydanı” adlı romanında kahraman Türk askerinin cephe önünde ve arkasındaki durumunu okuyucu ile paylaşmak istemiştir. Romanı 1937’de yazmış olmasına rağmen 1. Dünya savaşı yıllarının ruhi durumunu eserinde yansıtabilme başarısını göstermiştir.
Yazar eserde konu olarak çanakkale savaşını Türkler üzerindeki etkisini kaleme almıştır. Ana fikir olarak ise savaş durumu karşısında Türkün psikolojik durumunu ele alarak vatan sevgisini dile getirmiştir. Aslında ana fikirde bahsettiğimiz durumu romanın her bir köşesine yaymıştır. Siz de bu romanı okuduğunuz zaman yarın olaya bakış açısını net olarak göreceksiniz.
“Ermeydanı” adlı romanımızda ele alınan konu vatan aşkı ve savaşın Türkler üzerindeki etkisidir, diyebiliriz.
Çanakkale savaşı devam ederken bir grup Türk askeri düşmana esir düşer. Bu Türk evladları bir gemi ile vatanından uzaklaştırılırlar. Gemide bulunan daha doğrusu esir alınan Türk askerlerinin isimleri şunlardır: Maydoslu Cemal, Malatyalı Hasan Onbaşı, İzmitli Ali ve Ankaralı mehmet’tir. (Bu vatan evladları üzen şey esir düşmek değil, vatan uğruna savaşırken ölmek yerine düşmanın esir kampında kahırdan ölmektir.)
Gemi, denizde yol almaya devam eder. Rota bellidir. (düşmanın esir kampı) Aradan belli bir süre geçtikten sonra gemi esir kampının bulunduğu limana yanaşır. bir kamyonet nöbetçiler eşliğinde türk evladlarını esir kampına götürür.
Kampa bir esir kamyonunun gören esirler sevinçli gözlerle bakarlar. Yeni Türk esirler gelmiştir. Onların sevinmesinin sebebi, aradan uzun bir zaman geçmesinden sonra yeni havadisler alacak olmalarıdır. Düşman bu dört vatan evladını (Hasan, Cemal, Mehmet ve Ali) vatanından ayırdığı yetmemiş gibi onları farklı esir çadırlarına gönderir. Neyseki Hasan Onbaşı ile Ankaralı Mehmet aynı esir çadırına düşer.
Daha önce esir düşmüş Türk askerleriyle hemen kaynaşırlar. Son havadisler alınır. Sohbetler edilir. Birbirlerine neden ve nasıl düşman eline düştükleri anlatılır. İçlerindeki vatan ve millet sevgisi onları orada daha fazla tutamaz.. İhtiyar bir Türkle çok iyi arkadaş olurlar. Vatan için cephede savaşamamak onları derinden yaralar. En sonunda oradan kaçmaya karar verirler. Ama bir yandan onları özleyen akrabaları, dostları ve aileleri vardır. Ankara’lı Mehmet’in ninesi Hasibe Kadın ve yavuklusu Raziye onun hasretiyle yanıp tutuşmaktadır. Hasibe kadın ve Raziye birbirlerine Mehmed’in ölmediğini söyleyerek birbirlerine güç verirler.
Gün gelir Ankaralı Mehmet ve arkadaşları düşman elinden kaçmayı başarırlar.
Bu arada Türk köylerinde sevinç çığlıkları yükselmektedir. Sebebi ise Çanakkale cephesinin düşmandan temizlenmesidir. Bu haberi köye getiren Mahmut adında küçük bir çocuktur. Eş, kardeş, oğul, baba acısıyla yanan yüreklere bu haberle su serpilir; ama köye ne gelen vardır ne giden. Çanakkale cephesindeki askerler başka bir cepheye kaydırılmıştır. Ama gözü yaşlı aileler buna karşı çıkmazlar aksine bunu takdirle karşılarlar.
Günlerden birgün Ankaralı Mehmet, at arabasıyla geçen çocuğu köyden dolayı tanır. Anasına ve yavuklusuna selam gönderir. Herkes çok mutlu olur. Ama eve gitme fırsatı da bulan mehmet eve gitmek istemez.. Giderse ayrılığın çok zor olacağını düşünür. Ama o da hasrete dayanamayıp hem yavuklusu hem de ninesiyle buluşur. İçindeki ikinci bir ayrılık acısı üzerine anasının ve yavuklusunun söyledikleri onu rahatlatır. Onlar Mehmet’in cepheye gitmesini (bilgi yelpazesi. com) görürler bunun vatan için gerekli olduğunu düşünürler. (Burada Türk askerinin ve ailesinin vatan uğrunanelerden vaz geçtiğini görebiliriz.)
Günler geçer aylar geçer cephede çatışma tüm şiddetiyle devam eder. Düşmanın daha çok bastırması halk üzerinde korku ve endişeye sebebiyet verir.
Bir gün cephede Ankaralı Mehmet genç ve tüysüz bir askerle karşılaşır. Dikkatini çeken şey bu genç erin yavuklusu Raziye’ye çok benzemesidir; ama bu olacak şey değildir. Gelenbir emir üzerine Mehmet oradan ayrılır. Ankaralının bu şaşkınlığıı borazan sesi ile dağılır.
Aradan uzun zaman geçmiş savaşta tüm kozlar öne sürülüyor. Edilen dualar, kurşuna siper edilen göğüsler sayesinde Türk ordusu büyük bir zafer kazanır. Ankaralı Mehmet cepheden evine döner. Ninesi onu görünce sevincinden çıldırmış gibiydi. Ama ninenin içi buruktur. Sebebi Raziye’nin kaybolmasını torununa yani onun yavuklusuna nasıl söyleyeceğidir. Ama Mehmet’in içinde bir endişe yoktur. Ninesi tüm cesaretini toplayıp torununa Raziye’nin kaybolduğunu söyler.
Bu haber karşısında Mehmet pek üzülmez. Eğer Raziye kapıdan içeri girmeseydi, Hasibe Kadın torunun delirdiğini sanacaktır. Mehmet de Raziye’yi nasıl bulduğunu anlatır ve ekler:
- Ne mutlu ki bana, ermeydanında kılıç sallamış bir yavuklum var... (syf. 96)
Bir ay sonra, mehtaplı bir gecede Mehmet’in köyü davul sesleri ile inler, yanan çıralar arasında Mehmet’i gerdeğe götürürler.
|
>>>TIKLAYIN<<<
“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|