|
Eğitim Öğretim İle İlgili Tüm Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri
FALAKA ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ (AHMET RASİM FALAKA ÖZET)
Kitabın Yazarı: Ahmet Rasim
Yazılma Tarihi: 1954
Sayfa Sayısı: 112 sayfa.
Kitabın Konusu: Eğitimde falaka olayının öğrenci dünyasına verdiği zararlar.
Kitabın Özeti:
Ahmet Rasim’in çocukluk döneminde öğrencilerin hocalarından nasıl korktukları ile ilgili bize bilgiler verir. Bu korku yalnızca kendi hocalarına değil, hoca olduğu bilinen herkese karşı hissedilmektedir. Ahmet Rasim de henüz okula başlamadan hocalardan ve okuldan korkmaktadır.
6 yaşlarındayken sokakta komşuları olan ve bayram günlerinde ziyaretine giderek elini öptüğü hocayla karşılaşır. Hoca da Rasim’i yanına alarak ders verdiği sınıfa götürür ve bir günlüğüne misafir eder. Evde annesine bu olayı anlatınca, okula başlamasına karar verilir.
İlk günler korktuğu gibi geçmez. Özel kıyafetler giydirir, atın üzerine bindirilir. Adeta bir şölen gibidir. Okula başladığında onu en ön mindere oturturlar bu 3 günlük misafir dönemi bittikten sonra ise en arkaya geçer. Üçüncü günden itibaren hocanın olmasa da kalfanın sert tavırlarına şahit olmaya başlar. Kitaba ismini veren falakanın nasıl bir ceza aracı olduğunu da bugünlerde öğrenir.
Bir gün sınıftaki arkadaşlarından birinin okula getirdiği topu izinsiz almak isteyince kalfadan tokat yer, yanağı morarır. Bu olayın hemen ardından hastalanarak günler boyunca yatakta kalır. Hastalığının kötü ruhlardan meydana geldiğine hükmedilince başka yere taşınılır ve böylece okulu da değişir.
Yeni okulu eskisine göre daha neşelidir. Pehlivan lakaplı yeni hocası çocuklara karşı hoşgörülü biridir. Gerçekten pehlivan gibi kocamandır ve iyi niyetli bir hocadır.
|
Hastalığı yüzünden evdeyken oynamasına izin verilmediğinden, rahat biçimde hareket edebildiği okul bugünlerde kendisine daha eğlenceli bir yer olarak gelmeye başlar. Bu okuldayken bir gün gezi düzenlenir. Gezide oyunlar oynanır, yemekler yenir. Oyunlar ve söylenen tekerlemeler ile İstanbul yaşamı hakkında ayrıntılı tanımlamalar bu bölümde okuyucuya aktarılmaktadır.
Günün birinde evlerinin yakınlarında yangın çıkar. Evleri yanmaktan son anda kurtulsa da başka bir yere taşınılır ve okul bir kez daha değişir. Yeni okul bir su mahzeninin üzerinde yer almaktadır ve çocukların cezalandırıldıklarında gönderildikleri mahzen hakkında korkutucu hikâyeler anlatılmaktadır. Çukurçeşme’de olduğu söylenen bu okulda çalışkan bir öğrenci olması nedeniyle dayak yemez.
Halası gördüğü bir rüya üzerine Rasim ve annesinin kiralık olarak oturdukları evden çıkarak kendi konaklarının yanındaki boş eve taşınmasını ister. Halasının kocası olan Laz Mehmet bu olayın ardından Rasim ile ilgilenir ve eğitimini üstlenir.
İlk olarak özel olarak ders veren Yakup Hoca kendisine dersler verir. Ardından yeni okulu olarak Hafızpaşa Mektebi’ne başlamadan önce kendilerini ziyaret eden komşuları, okulda eğitim veren Hafız İsmail Efendi’nin falakada 3 çocuğu öldürdüğünü söyler. Rasim de bu korkular içinde gittiği okulun henüz ilk gününde şahit olduğu falaka cezası nedeniyle korkarak kaçar ve eve gelince de bayılır. Olanları anlattığı eniştesi hocasıyla konuşarak Rasim’in böylesi bir cezayla (bilgi yelpazesi. com) karşılaşmasının önüne geçer. Kendisine karşı yumuşak davranan Hoca’nın yanında derslerine çalışır. Ancak okuldan kaçtığı bir gün kalfalardan biri tarafından yakalanır ve okulda falakaya yatırılır. Falaka sonucu ayaklarının kan içinde kaldığını gören annesi Rasim’i bir daha bu okula göndermez.
Falaka cezasından sonra okulun değiştirilmesine karar veren annesi Darüşşafaka’ya başvurur. Rasim babasız büyüdüğünden okula kabul edilir. Burada da farklı cezalandırma yöntemleri olmakla birlikte falaka yoktur. Yatılı olarak kalındığı için annesinden uzak geçirdiği ilk günler kendisine çok zor gelir. 2 ay sonunda kendisini ziyaret eden annesinin nasihati çok çalışıp başarılı olmasıdır. 8 yıllık eğitimin ardından okulu birincilikle bitirerek annesinin yanına döner.
Kitabın Ana Fikri: Eğitimde falaka uygulaması; öğrencilerin eğitim, öğretmen ile ilgili olumsuz düşüncelere ulaşmalarına neden olduğu için zararlıdır.
Kitabın Kişileri, Kahramanları, Karakterleri:
Ali Çavuş: Eniştesinin beyaz pala bıyıklı yardımcısıdır.
Arap Kalfa: Rasim’in ikinci okulundaki hocanın yardımcısı.
Fevzi: Yazarın ilk devam ettiği okuldaki arkadaşlarından biri. Güzel sanatlara meraklı olması yanında diğer çocukların bulamadığı kırtasiye malzemelerini okula getirerek satan biri olarak tanımlanır. Yazarın ilk dayağını yemesinde de rolü vardır.
Hafız İsmail Efendi: Ahmet Rasim’in Darüşşafaka’dan önce devam ettiği son mahalle mektebindeki hocası. Özellikle verdiği cezalar nedeniyle kötü şöhret yapan biridir ve 3 çocuğun ölümüne neden olduğu da yazılıdır.
Laz Mehmet: Ahmet Rasim’in halasının 80'li yaşlarındaki eşidir. Lakabı Miralay'dır. Eski Yeniçeri'dir. Savaşlarda yer almış ve birçok kez yaralanmıştır. Saygı duyulan ve aynı zamanda korkulan biridir.
Mümin Kalfa: Rasim’in ilk gittiği okulda hocanın yardımcısı ve Rasim’e ilk tokatı atan kişidir.
Pehlivan Niyazi Efendi: Yazarın ikinci okulundaki pehlivan gibi kocaman ve iyi niyetli bir hocadır.
Süt Nine: Ahmet Rasim’in zenci sütannesidir.
Topuz Hafız: Hafız İsmail Efendi’nin yardımcısı. Bir gün falaka cezasına çarptırılınca isyan eder ve olay çıkararak diğer hafızlarla kavga eder.
Yakup Hoca: Eniştesinin Rasim’e ayarladığı ve bir süre özel olarak ders veren hocası.
Yusuf: Rasim'in kardeşidir. Rasim annesiyle, Yusuf ise babası ile birlikte yaşamaktadır.
Kitap İle İlgili Yorum: Falaka kitabında, Ahmet Rasim kendi çocukluk günlerini ve okul hayatını anlatmaktadır. Bu sayede Osmanlı Devleti'nin yıkılmasına neden olan son dönem eğitim sistemi, eski İstanbul yaşamı, inanışları, çocuk oyunları, sosyal hayatı gibi farklı konularda bilgilere ulaşabilmekteyiz.
Kitaptan Alıntılar
|
Alıntı 1:
Her gün okul oradan ev Oysa ben, önünden geçtiğim viranede oynayan çocukların arasında da olmak istiyordum. Bir gün o sokaktaki eğlencelerin yokluğu, insanı kahkahalarla eğlendiren o oyunların özlemiyle kendimden geçerek “Of patlayacağım. ” diye bağırınca, beni sandık odasına tıktılar.”
Alıntı 1:
Derse çalışma yönünden konakta da, okulda da çok istekliydim . Eniştem dahil çevremdeki herkes bu başarımdan kendine bir pay çıkarıyordu. Hele okulda kalfanın “Sana bir Mushaf-ı Şerif” alsınlar diyerek, bir üst dereceye çıktığımı bildirmesi, hevesimi iyice arttırıyordu. Eniştem bana el yazması bir Mushaf ile bir de beyaz bir divit hediye etti.
Başarılı olmak, beni dayaktan kurtarıyordu. Çünkü burada, genç, yaşlı, zengin, yoksul herkesin er geç bir gün gelip (bilgi yelpazesi. com) tabanlarının yükseleceğine kesin gözüyle bakılıyordu. Çünkü (bilgi yelpazesi. com) Hoca Hafız İsmail’in ünü bütün İstanbul’u sarmıştı. Falaka için, dışarıdan dahi çocuk getirildiği söyleniyordu.
Korkmuş gözlerimi her falaka olayında dört açar, olanı biteni izlerdim. Anladım ki, her falakaya yatış, bir değilmiş. Suçun türüne, büyüklüğüne, hocanın o günkü sinirine göreymiş.
Ağır türden dayak yiyenlerin çoğu, ayakları falakadan kurtulur kurtulmaz, yürüyemeyerek, kıçının üstünde, sürüne sürüne bahçeye kadar gider; oradaki musluk altında ağrılarını dindirirlerdi.
Bir de bütün okul öğrencisinin gözü önünde yenilen bir dayak türü vardı ki buna, “Divan dayağı” denirdi. Bütün bir okul öğrencisi önünde böyle onur kırıcı bir uygulamayla karşılaşmış olan bir çocuk, bir genç, acaba o okul ve o meydan hakkında bu dayaktan sonra ne düşünür? Orasını da siz düşünün.
>>>TIKLAYIN<<<
“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|