|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri
FATUŞ ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Yazarı: Avni Candar
Romanın ana kahramanı, Fatuş’tur. Fatuş, 20 yaşlarında, simasında çocukluğa mahsus saffet, vücudunda olgunluğa delâlet eden ihtişamla, tabiatı kıskandıracak bir tazeliğe ve cazibeye sahip bir genç kızdır.
Fatuş, aşkın tutkusuna kapılıp ailesini bir kenara bırakan anne ile, karısının duygularına cevap veremeyen bu nedenle de ilişkilerinin bozulmasına sebep olan bir babanın kızıdır. Annesi Ayşe, bir Mısırlıyla kendisiyle kocasını bırakıp kaçar. Kocası ise bu ıztıraba tahammül edemez ve hastalıklı vücudu ağır bir darbeyle tekrar sarsılır. Yedi yaşındaki Fatuş’u anneannesinin yanında bırakarak bir köşeye çekilir, yeniden evlenir. Kızını annesine benzetmemeye çalışır. Babası Fatuş’u, Saint-George rahibeler mektebine yerleştirir ve ayda bir kere yanına gelmesini sağlar. Fakat, anneannesi sert bir tarzla babasının Fatma’ya olan tavırlarına kızmaktadır.
Fatuş yalnızdır ve ara sıra yanına gelen yaşlı dayıyla görüşmektedir. Aralarında geçen bir konuşmada, yaşlı dayı, Fatuş’un annesine övgüler yağdır, onun güzelliğinden, cazibesinden ve önemli özelliklerinden bahseder.
Fatuş ise dayısının annesine bu kadar özgü yağdırmasına kızar ve annesinin bu kadar özelliğine rağmen, kabahatli olduğunu, babasını ıztıraplar halinde bırakıp gitmemesi gerektiğini söyler. Yaşlı dayı ise, babasının bu ilişkinin bitmesine kendinin sebep olduğunu, Ayşe’yi bir türlü anlayamadığını ve Ayşe’yi tatmin edemediğini söyler. Fakat Fatuş, yaşlı dayının bu konuşmalarına çok fazla kulak asmamaktadır. Çünkü annesi onu bırakıp gitmiştir ve o annesini hiç affetmeyecektir. Bir süre sonra Ayşe’nin kocasının öldüğü haberi Fatma’ya söylendiğinde Fatma son derece sinirlenir ve derin bir azap ve iztirabın ruhuna verdiği acı bir gözyaşıyla ıslanmaya başlar, hıçkırıkları ızdırabını iyice göstermektedir. Fatuş, dünyada en şefkatsiz bir hayvan bile kendisine muhtaç olan yavrusunu terk etmez. Fakat o beni, hatta bir nazarı atfına lüzum bile hissetmeden bıraktı der. Annenannesi, kanunlar yüzünden annen seni götüremedi, yoksa götürecekti bırakır mıydı hiç diyerek açıklamada bulunur. Anneannesi, annen buraya gelecek dediğinde, Fatuş, büyük bir hiddetle o gelirse, ben bu evden giderim diye çıkışır. Annesinin onu öyle bırakıp gittiğinden beri çok sıkıntı çektiğini, okulda arkadaşlarının kendisiyle dalga geçtiğini, onun bu hareketi yüzünden istikbalinin hep bu leke ile damgalı olacağını söyler ve geçen günlerim kadar, gelecek günlerimde beni korkutuyor der. Konuşma sonrasında Fatma’nın arkadaşı, Meliha gelir ve Fatma annesinin Türkiye’ye döneceğini ve bu evde kalacağını söyleyerek, kendisinin burada kalamayacağını söyler. Meliha ise, Fatma’nın bu durumu karşısında üzülmektedir. Fatma’ya biriyle evlendiği taktirde bu sıkıntılardan bir nebze kurtulacağını söyler.
Fatma bu haber karşısında bir gül gibi kızarır. Fatma kim diye sorduğunda Meliha, Mühendis İhsan’la der. Meliha ise Muhsin’le evlenecektir. Muhsin haber getirmiştir ve neşesizdir. Çünkü, İhsan Şark’a gidecektir Erzincan’a. Fatuş, hiç konuşmuyordu ve bu ilişkinin olamayacağını anlamıştır. Burada da talih yüzüne gülmemiştir. Fatma daha önce kendisini isteyen Şevket Bey’le evlenmek istediğini söyler. Hasan dayıya Hasan dayı, hani sen daha önce evlenmek istemiyordun, ne oldu şimdi niye istiyorsun der. Fatma, Şevket’le evlenmek istediğini söyler sadece. Aslında Şevket’le evlenmeyi asla istemiyor, ancak annesinin yüzünden evlenecektir. Şevket son derece ahlaksız, para düşkünü, 40 yaşlarında bir kişidir ve sonunda evlenirler. Ancak mutlu değildir Fatuş.
|
Zaten kalbinde İhsan’a karşı duyduğu derin bir aşk vardır. Onun aşkını düşünerek bir müddet oyalansa da hayatın ağır şartları onu bezdirmektedir. Ölmeye karar verdiği anda gebe olduğunu hisseder. Bu onun hayata tekrar bağlanmasına sebep olur. Şevket ise bu haber karşısında hala durulmamış ve hovardalıklarına devam etmektedir. İşte Küçük Suna bu şartlar içinde dünyaya gelir. Şevket, oğlan istiyordur ve Fatuş’tan ikinci bir çocuk ister. Fakat Fatuş, asla düşünmemektedir ikinci çocuğu. Ankara’ya gelirler Şevket’in işi nedeniyle. Meliha’nın evi Fatuş’unkine yakındır.
Fatuş’u oturmaya çağırır birgün, ona söyleyecekleri vardır. Meliha, Fatma’ya, annesi Ayşe’den bahseder ve annesinin Suna’yı görmek istediğini söyler ve Şevket gibi bir adamla niçin evlendiğini bir türlü anlayamadığını ve seni de kendisi gibi bedbaht bulduğunu söyler. Meliha İhsan’ın bugün buraya geleceğini söyler. Fatma renkten renge girer. İhsan gelir oturup (bilgi yelpazesi. com) konuşurlar. İhsan Fatma’yı çok sevdiğini ve ondan vazgeçmeyeceğini, Şevket’in karısı olarak kalmaması gerektiğini söyler. İkisi de birbirlerine sevgilerini ifade ederler. Ancak bu gizli görüşmeler ikisi içinde çok zor geçmektedir. İhsan Fatuş’a Şevket’ten ayrılmasını söyler ve tekrar kendisiyle gelmesini ister. Fatma böyle bir şey yapamayacağını çünkü Suna’yı asla bırakamayacağını söyler. İhsan ise onu terk etmezsen, yanımızda götürürüz der. Ancak kanunlar Suna’nın Fatma’nın yanında gitmesine izin vermemektedir. İhsan ısrar eder ve artık gidecektir. Birbirlerine derin derin bakıp, ertesi gün buluşuncaya kadar ayrılırlar. İhsan Cezire’ye gidecektir.
İhsan’ın söyleyemediğini, Meliha Fatma’ya söyler. Fatma buna dayanamayacağını, onu çok sevdiğini ve onsuz geçen günlerin havasız yaşamak demek olduğunu söylüyordur Meliha’ya. İhsan’la gitmek ister. Meliha kızar, kendi gençliğini düşün, annenin çektirdiklerini, sen de Suna’ya mı çektireceksin der. Fatma çok üzgündür, ne yapacağını bilemez. Fatma derin bir fütur içinde yerinde büzülmüştür. İki kadın konuşmamakta, ikisi de dalgın haldedir. Az sonra İhsan girer içeriye. İhsan Cezire’ye gideceğini açıklar Fatuş’a. Fatuş, İhsan senin gitmeni istemiyorum anlıyor musun diye yalvarırcasına sorar. İhsan, Fatuş’u götürmek istediğini ısrarla tekrarlar.
Fatma, annesinin yanına gidip gelen Meliha’ya annesiyle görüşmek istediğini söyler sonunda. Suna’yı annesine bırakırsa, İhsan’la gidebilecektir ancak kararlıdır gitmeye. Fatma gitmiştir annesiyle görüşmeye. Anneannesine gittiğinde, Hasan dayıyı görür, gazete okumaktadır. Ayşe daha gelmemiştir, biraz sonra, araba durur ve gelen Ayşe’dir. Hasan Dayı Ayşe’yi karşılar, onu kızının bulunduğu salona yollar. Ayşe salona girer yıllarca görmediği kızı karşısındadır, ona şefkat ve sevgi dolu gözlerle bakarak hıçkırıklarla Fatma, Fatmacığım der ve birbirlerine sıkıca sarılırlar.
Bir kanepeye oturdular. Ayşe kızını kollarıyla sarıp, Suna nasıl? diye sorar. İyi, çok teşekkür ederim, size söyleyeceğim çok şeylerim var der Fatuş. Annesinden af diler. Ayşe, asıl ben af diliyorum der. Annesine yaptığı davranışlardan, gaddarlıktan dolayı özür dilemeye devam eder Fatuş. Sizi eleştirmeye hakkım yoktu. Çünkü aşkın ne olduğunu bilmiyordum. Ayşe ise yüreği burkularak dinlemekte ve hayreti artmaktadır. Hayır Fatma der. Sen de, ben de, sadece benim zafıma kurban olduk der. Seni bıraktığıma pişmanım. Sevdiğim ve beni seven adam yanımda idi, fakat, kalbimin en büyük parçası yoktu, sen yoktun. Fatuş sorar, beni bu kadar sevdiğiniz halde, onunla gittiniz...
Ayşe başını salladı merhametle:
Gittiğim zaman bu ciheti lüzumu kadar düşünememiştim. Kadın ne kadar kadınsa, bir annede zannettiğinden daha fazla annedir. Şimdi ikisi de susmaktadır. Ayşe, kızım niçin buluştuk bugün der. Ayşe, Fatma’nın birini sevdiğini anlayarak dehşete düşer. Ayşe zapt edilmez bir heyecanla bağırır: Öyleyse kaç ondan yavrum. Ondan uzaklaş! Sana yalvarırım der. Fatuş, ondan evvel yaşamıyordum o her şeyi değiştirdi der. Bir aydır onsuz olamadığını söyler ve onunla Cezire’ye gitmek istediğini söyleyerek, bugün buluşmamızın sebebi bu der.
Suna’yı sana bırakmak istiyorum anne der. Ayşe çaresizlik içinde; yapamam Fatma, bile bile yapamam der. Bunu yaparsam, sana ikinci kez hıyanet etmiş olurum. Suna’ya lazım olan senin genç ve kuvvetli şefkatindir. Fatma bu cevaba çok kızmıştır ve annesinin kollarından kendi kurtarır. Bırakın beni der, aramızda sevgi de, şefkat de yokmuş. Ayşe’nin gözleri dolar. Sözlerin merhametsiz yavrum der ve dayanamayarak gel ne istersen yapacağım, seni kaybetmek istemem, seni hayatımdan çok severim kızım der.
Madem ki öyle istiyorsun, git. Sen de bir tecrübe et der ve zavallı kadın, kanepeye yığılır. Fatma onu kucaklayarak, anneciğim der. Ayşe, eğer gidersen mutsuz olursun, aklında hep yavrun olur der. Ben uzaklarda ne zaman bir çocuk görsem, bir çocuk anne diye bağırsa, yüreğime acı bir ok saplanırdı.
Fatma annesini dinlemektedir ve donmuş gibidir ve kızına bir olay anlatır ve ölüm duygusunu tattığını söyler. Senin benden ayrı ölebileceğini düşündüğümde, ölüyordum ben diyordur Ayşe. Fatuş, İhsan’dan telefon beklemektedir ve birdenbire telefon çalar. Arayan İhsan’dır. İhsan’ı dinler ve yapamayacağını, gelemeyeceğini söyler. Şimdi artık kadından ziyade, anneyim İhsan der. Tükenen kuvveti, ahizeyi yerine koymasına bile müsaade etmez ve annesinin kucağına yıkılır. Kadınlığın, analığın büyük hissi şefkat, ihtimal ki son defa olarak, aşka bir kere daha galebe çalıştı.
|
>>>TIKLAYIN<<<
“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|