|
Eğitim Öğretim İle İlgili Tüm Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri
GENÇLİĞİM EYVAH ÖZET (2) KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Yazarı: Tarık BUĞRA
Tarık Buğra’nın “En önemli romanım” dediği “Gençliğim eyvah”, Türkiye bunalımlarının şimdiye kadar ele alınmamış bir açıdan açıklanmasıdır. “Terazinin bir kefesinde kuvvet imkanlar, öteki kefesinde de istekler ve tutkular! İnsanlara hükmedenler bu dengesizlikten yararlanır ve bu dengesizliği körükler ve kışkırtır” inancıyla “Sersemlikleri Koruma, Geliştirme ve Yayma Vakfı”nı kuran İhtiyar ve bu vakfın, “Şöhret, servet, itibar labirentine plansız ve körü körüne dalan milyonlarca sersem” diye nitelendirdiği “Tabii Müttefik”lerinden ayrı tuttuğu Delikanlı ile “Aşk, bir genç kız için tutmuş bedduadır” diyen Güliz arasındaki hesaplaşmayı anlatan “Gençliğim Eyvah”, aynı zamanda Türkiye’nin son yüz yılının da gerçek hikayesidir.
İhtiyar gibi, mizacın değişmezliğine inanan Tarık Buğra da, “Gençliğim Eyvah”ı silkinip uyanmak ve gerçek hayatlarını, bir tek şansı olan kişiliklerini bulmak isteyenlerin, önce onların okumasını istediğini söylüyor.
1-Kitabın Konusu:
Türkiye’deki anarşinin otopsisidir. Romanda, yalnız boşa giden gençliklerin hikâyesini değil, içine düşürüldüğümüz kaosun çarpıcı grafiğini de bulacaksınız. Yıllardan beri Türkiye’de bütün görevleri, ödevleri ve sorumlulukları, dolayısı ile de toplum hayatımızı paslandıran kalleş demagojileri sergilemektedir.
2-Kitabın Özeti:
Romanın başkahramanı olan İhtiyar, bir şeyhin tek varisi olarak babasının gücüne varlığına ve ününe yakışan bir oğuldur. Birinci Dünya Savaşı yaklaşırken çiçeği burnunda bir üniversite mezunudur. Nikahı diploma töreni ile aynı gün kıyılmıştır.
Karısı üç aylık gebeyken “ilk iş”ine girişir. Bu iş İttihat ve Terakki Fırkası’nın üç liderini öldürmektir. Karısını bu kadar sevmesine rağmen böyle bir işe girişmesini ömür boyu kimseye açıklamaz. Ne var ki bu operasyon başlamadan sonlanır: Jurnal edilirler. Jurnalci ise karısını İhtiyar’dan kıskanan bacanağıdır. Dar ağacının ilmiği İhtiyar ve adamlarının boyunlarına geçirilmiştir. Fakat İhtiyar kurtulur. Karısıdır onu kurtaran. Bu, İhtiyar’ı kuşkuya düşürür ve onu karısını zehirleyerek öldürmeye kadar götürür. “Sevgi”yi kişiliğin teslim bayrağı olarak nitelendiren İhtiyar, böylelikle kendince bu prangadan kurtulmuş olur.
Mizacın değişmezliğine dayanarak esas amacına ulaşmaya çalışır. Bu amaç da, daha gençlik yıllarında, türlü alanların üne, paraya ve koltuğa düşkünlerine aramaya koyulur. Ele geçirdiği her insan, en azından bir kişi daha getirir. Böylelikle çok hızlı büyür ve “Sersemlikleri Koruma ve Geliştirme Vakfı”nı kurmaya karar verir. Ona göre, “Yeteneklerini ve imkanlarını ve güçlerini aşan isteklere ve özellikle, tutkulara kapılmak sersemliktir. ” Bu çalışmalar, Devlet’i yok etmek içindir. Onu çökertmek için anlaşmazlıkları körükler ve insanlar arasında akıl almaz anlaşmazlıklar icat eder. Bu arada Darülfünun’a özel bir önem verir. “Reform” adı altında bilgili, dürüst müderrisler gönderilir ve bunların yerlerine de İhtiyar’ın amacına uygun kişiler yerleştirilir.
|
Öte yandan adamlarını tarikatlar gibi örgütler ve çalıştırır. Dervişleri vardır. Onları yurdun dört bucağına salar, ülkede olup bitenleri ayrıntıları ile ve düzmece, ama akla yatkın belgelerle kulaklara aktarmak için kullanır. Milleti Devlet’ine düşman etmek için elinden geleni yapar. Bütün bunlar olup biterken Kandilli sırtlarındaki köşkünü, İhtiyar ancak FBI ve KGB’de görülebilecek bir biçimde bir haber alma ve savunma merkezi haline getirir.
İhtiyar bir gün gemiyle yolculuk ederken küçük bir kıza rastlar. Kızın elindeki kağıtta “ana ve babasının hasta olduğu ve yardım istediği” yazılıdır. İsminin Güliz olduğunu öğrenir fakat buna inanmaz. Bu yüzden ona Elma Çiçeği der. Okuduğu bir hikayede elmanın içindeki kurdun çiçeklenme döneminde elmaya tesir ettiği ve onu hiç bırakmadığı anlatılır. İhtiyar da buradan (bilgi yelpazesi.net) hareketle küçük yaştaki Elma Çiçeği’nin içine işleyerek, onu istediği forma sokabileceğine inanır. Ve onun üzerine oynamaya karar verir. Kızın içindeki kurdu keşfeden İhtiyar, büyük bir koz yapabileceğini düşünür.
Gerçek adı Sıdıka’dır. Güliz ise okulda başarılı bir öğrencidir. Güliz’e duyduğu özlem ya da ona duyduğu hınç dolayısıyla bu ismi seçmiştir. İhtiyar ikinci seçeneği tercih edecektir elbette. Sıdıka oğlan çocuklarından nefret etmektedir ayrıca. İhtiyar bunu da kullanacaktır ilerde. Potansiyel olarak tam da ihtiyarın istediği birisidir, Güliz. İsmini de nüfusa Güliz olarak kaydettirirler. Güliz, İhtiyar’ın bütün ömründe zerresine leke düşürmediği bağımsızlığının garantisi olma yönünde emin adımlarla ilerler. İhtiyar için bağımsızlık, “Hiçbir kimseye ve hiçbir erdeme, hiçbir değer yargısına bağlanmamak! Saymamak, özellikle de sevmemek!”tir.
Raşit –Delikanlı- türlü zorluklarla öğrenimine devam eden bir üniversite öğrencisidir. İhtiyar’ın kürsüde konuştuğu bir derste, onun yaptığı konuşmayla ilgili sorduğu soru İhtiyar’ın ilgisini çeker. Ve sonraki günlerde Delikanlı’nın yanına gelmesini bekler. Fakat bu bekleyiş umduğundan da uzun sürecektir.
Raşit İstanbul’da çok zor günler geçirir. Yalnızlık, parasızlık, açlık... Bir gün piyade üsteğmeni olan arkadaşı Mustafa ile karşılaşır. Onun telkinleri sonucu askere gitmeye karar verir. Üç yıl sonra döndüğünde ise İhtiyar’ın gözünde pek çekiciliği kalmamıştır artık. Fakat yine de Delikanlı’dan vazgeçmez. Hakkında her şeyi öğrenir. Raşit askerden döndükten sonra da hayata tutunabilme çabası içerisindedir. Gururu yüzünden girdiği çeşitli işlerden kovulmuştur. İhtiyar onun bu zor durumundan yaralanıp kendi bağlantılarını kullanarak bir işe girmesini sağlar. Delikanlı’nın ise bundan zerre kadar haberi yoktur.
İhtiyar, kendi adına çalışan adamları aracılığıyla, Raşit’i sürekli gittiği lokantaya düşürür. Bu ilk karşılaşmadan sonra da buluşmaları tekrar eder. Bunlardan birinde İhtiyar, konuşmaz, hiçbir konuda yorum ve yargılarını açıklamaz ve hep Delikanlı’yı konuşturarak Delikanlı’nın düşüncelerini söke söke alır. Bu, İhtiyar’ın tarzı olup Raşit’i çileden çıkarmaya yeter. Ve artık lokantaya gitmemeye karar verir. İhtiyar’ın kalleşliğine iyiden iyiye inanmış ve alttan alta bedenini bir korku kaplamıştır.
Raşit bir gün arkadaşı ile gezdiği resim sergisinde Güliz’le karşılaşır. Bir süre resimler hakkında konuşurlar. Bu süre içerisinde Delikanlı Güliz’den çok etkilenir. Onların bu karşılaşması bir tesadüften ibaret değildir. Bu da İhtiyar’ın bir düzenidir. Amacı, Delikanlı’yı Güliz’e aşık ederek ağlarına düşürebilmektir. Keza ilk kez bileğini bükemediği biriyle karşılaşmış ve bu durum onu çok hırslandırmıştır. Yapacağı iş önce Raşit’i yenmek, sonra da yok etmek olmalıdır, ona göre. Güliz’in de Delikanlı’ya aşık olabileceğini ise kestiremez. Fakat Elma Çiçeği’nin kendine bile itiraf etmekten çekindiği durum gerçekleşir. Raşit’e aşık olduğunu anlamıştır. Bundan sonrası her ikisi için de çok zordur. İhtiyar’ı çiğnemeleri gerekecektir. Böylelikle dönüşü olmayan bir yola girerler. Oysa İhtiyar Delikanlı’ya çok özel bir değer yüklemiş ve onu tek varisi olarak görmüştür. Delikanlı ise İhtiyar’ın hayattaki tek yanılgısı olacaktır.
Raşit iyice kapana kıstırıldığını düşünmektedir. İhtiyar’ı “İyileştirilemez bir akıl hastalığı” olarak görmektedir. Ondan kurtulmanın imkansız olduğuna inanır. Fakat yine de intihar etmek yerine imkansızın peşine düşmeye karar verir. İhtiyar’dan kanlarına girerek yok ettiği genç fidanların öcü alınmalıdır.
Güliz ve Delikanlı bir plan yaparlar. Plana göre, Delikanlı ne olursa olsun bulunduğu evden ayrılmayarak Güliz’i bekleyecektir. Güliz de bu arada İhtiyar’ın karşısına çıkacaktır. Amacı İhtiyar’ı zehirlemek ve onu öldürmektir. Bu yöntemi de ondan öğrenmiştir zaten. İhtiyar’a bir ıhlamur yapıp zehri de içerisine boşaltır. Bu arada Delikanlı dayamayarak tabancısını kaptığı gibi soluğu İhtiyar’ın köşkünde alır. Güliz’in de Delikanlı’ya olan aşkı böylece anlaşılır. İhtiyar ise ıhlamuru çoktan içmiştir. Bu arada Delikanlı kapıdakilerle kapışmak zorunda kalır. Güliz’le birlikte yaralanmışlardır. İhtiyar ise ardında bırakmış olduğu yitik gençlikle birlikte bu dünyadan göçüp gider.
3-Kitabın Ana Fikri:
Gençlik, türlü oyunlarla birbirine düşürülüp, saçma sapan işlere alet edilmekte ve sömürü düzeninin içerisinde kimliksiz bir biçimde yitip gitmektedir.
4-Olayların Ve Şahısların Değerlendirilmesi:
Olaylar yaşanılan hikayeler olduğu için çok gerçekçidir. Yazarın özellikle Delikanlı ve İhtiyarı anlatması çok etkileyici olmuş. Güliz ve Sıdıka’nın anlatılması da çok profesyonelcedir. Kişilerin tahlili, davranışlar ve yaşantıları çok güzel yansıtılmış.
5-Kişisel Görüşler:
Bana göre kitapta 1980 lılı ve devamında gelan yıllarda Türkiye’deki gerçek olan fakat insanların yoldan çıkınca görevlerini nasıl kötüye kullandıklarını anlatan çok güzel bir eser. Yaşanan bir askıda konu edinmesi beni gerçekten çok etkiledi.
|
>>>TIKLAYIN<<<
“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|