Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri

GÜL’ÜN BABASI KİM ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ

Yazarı: HALİDE NUSRET ZORLUTUNA

Romanda Ana Fikir aile müessesinin kutsallığı ile adlandırılabilir. Romanda kahramanımız Mecla’dır. Mecla hürriyet düşkünü, istediğini yapabileceğine inanan, ailesini sevmeyen ve acımasız bir kız olarak görülmektedir.

Özet:

Mecla yasak bir aşk yaşamakta ve yasak aşkı Talat ile evlilik hayalleri kurmaktadır. Bu arada annesini türlü kadınlarla aldatan babasından ve buna izin veren annesinden nefret etmektedir. Küçük yaşta yatılı mektebe verilmiş ve yabancı kültürün etkisinde büyümüştür. Sadece istemediği biriyle evlendirilen ablasına acımaktadır. Talat’ı kendine bağladığını düşünür. Talat’ın imam nikahlı eşi Leman, Mecla’ya,Talat’ın onu ve kızını şu anda umursamadığını aynı duruma düşmemesi gerektiğini anlatan bir mektup yolladı. Mecla bu mektuba karşılık Leman’a hakaret dolu bir mektup yazdı onunla düşmüş bir kadın olarak alay etti ve Talat’ı kaybettiğini kabul etmesi gerektiğini bildirdi.

Mecla daha sonra kendini Talat’a teslim etti ve Talat’tan hamile kaldı. Talat ile evlenmeyi düşünmekteydi. Ama Talat onu karnında çocuğu ile terk etti. Mecla’nın ailesi bu olay sonrası onu Edirne’de bir köye tanıdıklarının yanına gönderdi ve babası evlat olarak kabul etmediğini söyledi. Mecla burada Havva adı ile tanıtıldı. Artık o isyankar kız gitmiş ve yerine susan kimseyle konuşmayan biri vardı. Yeni evinde çok tatlı bir amca olan Hasan Amca ve sadece paragöz bir hanım olan Penbe ile kalmaktadır. Hasan Amca daha önce memuriyetlerde bulunmuş şimdi kız lisesinde kapıcı olarak çalışmaktaydı.

Penbe hanımda beyin buradan kazandığı para için evlenmişti. Havva(Mecla) ilk başta burada kimseyle konuşmuyordu sadece akşam vakti köye dönen sürülerin çobanının kavalını dinliyordu. Ama bir gün karnında bir şeyler hissetti ve o zaman anladı ki yaşaması için bir sebep var. Hasan amcanın okulunda çalışan öğretmenler Havva’yı merak edip onu görmeye geldiğinde ise kendini tuhaf hissetmişti. Ama bu şen şakrak insanlar hemen kendilerini sevdirmeyi başarmışlardı. Hele içlerinde bir Güzide hanım vardı ki hemen kendini belli ediyordu.

Öğretmenlerle gittiği bir piknik sonrası artık tüm neşesi yerine gelmiş bu olay neticesinde Fahri Bey ve Güzide Hanım gibi iki büyük dost elde etmişti. O gün yaşadıkları neticesinde karanlık dünyasında bir aydınlık hissetti. Kış geldiğinde ise o küçük köy evine kapanmıştı.

Uzun kış günlerinde en büyük eğlencesi ablası Nezihe’ye mektup yazmaktı. Şubatın dördü sabahı o karnında hissettiği artık ellerinde idi. O güzel yanaklar, kırmızı dudaklar onun bir parçasıydı. On gün sonra onu ziyarete gelen Güzide tatlı kız (bilgi yelpazesi.net) çocuğunun isim annesi oldu ve ona GÜL adını verdi. Gül evet gül bu Mecla’nın en sevdiği çiçeğin adı idi. Mecla ise babasız bir çocuğa nasıl bakacağını düşünüyordu. Bir gün eline aldığı bir şiir kitabında gördüğü şu üç kelime onu yıktı piç diyordu. Bu arada ablası Nezahat ile mektuplaşmaya devam etmektedir.

Öğretmen arkadaşlarıyla katıldığı bir düğün sonrası peşine bir tütün tüccarı düşmüş ve onun olması şartıyla servetini ayaklarına sereceğini vaad etmiştir. Mecla bunu şiddetle reddetmiştir. Bu olaydan sonra komşu kadının oğlu Fahri her gün kapıya gelip Gül’ün babası kim sorusunu sormaktadır. Bu olay Mecla’nın canını çok sıkmaktaydı. Mecla kendini yazıya verdi ve 46 bölümden oluşan bir şiir kitabı inşa etti. Şiirleri her okuyuşunda içine bir uhde düşmekteydi. Bu şiirlerin yayınlanması gerektiğini düşündü ve İstanbul’da bir yayınevine kitabını gönderdi. Kitabın başına da koskoca PİÇ yazdı. Bundan sonra günleri artık küçük Gül’ü koklayıp sevmekle geçti.

Bu arada yaz tatili gelmiş ve en yakın arkadaşı Güzide İstanbul’a gidiyordu. Bu olay Mecla için çok üzücüydü çünkü buradaki en yakını onu bırakıp gidiyordu. Ama yaz tatili boyunca ona diğer bir dostu Halit eşlik etmişti. Yaz boyunca ablasına mektup yazmaya devam etmişti. Yaz boyunca Gül ile birlikte her akşam tepeye çıkıp çobanın kavalında yatan o derin musikiyi dinliyorlardı. Ama kafasında çocukların söylediği Gül’ün babası kim sesleri hiç gitmiyordu.

Hayatı bir kış akşamı çalan korna sesi ile değişti. Dışarıya baktı hiçbir şey göremedi ama uyuyamadı bir aralık düşen kalkan bir karaltı gördü. Dışarı çıkıp Hasan amcaya haber verdi ve birlikte adamı eve taşıdılar. Adam donmak üzereydi. Mecla hemen adamı soydu,onu tedavi etti. Sonra bir çorba ile kendine getirdiler. İsminin İbrahim Mümtaz olduğunu öğrenen Mecla çok şaşırdı çünkü yıllardır ders kitaplarında gördüğü bu isim karşısındaydı. İbrahim Bey buraya geliş amacının bir yazarı aramak olduğunu anlattı. Piç adlı kitabın yazarını aradığını söyledi ve ekledi bu kitabın büyük yankı uyandırdığını ama yazarının buradan meçhul biri olduğunu söyledi. Onu bulmak için geldiğini ama Gül gibi küçük ve tatlı bir kızla tanıştığını belirterek oradan ayrıldı. İbrahim Bey sık sık Gül’ü görmek için geliyordu. Bir gün Mecla’yı yazı yazarken yakaladı ve o büyük eserin yazarını bulmuş oldu. Bu esnada kapıdan giren Fahri Gül’ün babası kim sorusuna İbrahim Bey’den yanıt aldı ve benim evlat benim diye tekrarladı.

Mecla ve İbrahim Mümtaz o gün nişanlandılar. Gül’ün asıl babası Talat ise bir sabah cinnet geçiren Leman tarafından öldürüldü. Mecla ise hem ailesine hem mutlu bir yuvaya kavuştu. Ünlü bir yazar olarak hayatına devam etti.

>>>TIKLAYIN<<<

“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<

“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

EKLEMEK İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum Yaz" kısmına ekleyebilirsiniz.