|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri
GÜNAH BENDE Mİ ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Yazarı: KERİME NADİR
Haluk Giray’ın babası çeşitli Avrupa ülkelerinde sefirlikle dolaşmıştır. Moskova sefiriyken bir Rus kızını sevmiş ve ailesinin itirazlarına rağmen onunla evlenmiştir. Serbest yaşamaya alışkın olan Rus kızı bir süre sonra bu hayattan sıkılır. İki yaşındaki oğlunu ve kendisini deli gibi seven kocasını terk ederek memleketine döner. Haluk Giray’ın babası karısının yokluğunu dayanamayıp peşinden gider; ama kadın gider gitmez orada evlenmiştir. Buna dayanamayan eski koca, uzun bir hastalıktan sonra genç yaşta ölür. Haluk’un bakımını büyük halası üstlenir. Büyük halasının Hadiye adında Haluk’tan 8 yaş büyük veremli bir kızı vardır. Bir de küçük halası var ki o biraz farklı bir kadındır. Onun da Haluk’tan 5 yaş küçük Nüvit adlı bir kızı vardır.
Haluk Giray, 18 yaşında Kuleli Askeri Lisesi’nde öğrenciyken bir hafta tatilinde eve geldiğinde Hadiye’yi çok hasta bulur. Hadiye ona vasiyette bulunur. İki şey ister;birincisi Haluk’un babasının vasiyetidir, ikincisi ise Hadiye’nin isteğidir. Babası Haluk’tan annesinin evlendiği adamı öldürmesini istemiştir. Hadiye ise Nüvit’le evlenmesini ister ve bunları yapacağına dair yemin ettirir.
Haluk Giray, Nüvit’e talip olana kadar temiz ruhlu, iyi kalpli, babası gibi büyük adam olmak isteyen bir çocuktur. Nüvit’i isteyince halası “Ben kızımı bir gavurun oğluna vermem. ” (s. 39) der. “Gavurun oğlu” sözü Haluk’u çok sarsar ve kendinden nefret etmeye başlar. Büyük halası, küçük halasını ikna eder ve Haluk’la Nüvit evlenirler. Çok mutlu bir evlilikleri vardır. İkisi de birbirini taparcasına sevmektedir. Haluk Giray, Balkan Savaşı’na gider. Döndüğünde uzak akrabalarından Muhtar adında bir gencin geldiğini ve halasının ısrarlarıyla evlerine yerleştiğini görür. Muhtar veremli olduğu için Nüvit ona ilgi göstermektedir. Haluk karısını bu adamdan kıskanır. Bir akşam Muhtar’ın Nüvit’e sarıldığını görür ve o öfkeyle karısını boşar. Anadolu’ya tayinini ister. Halasının ve karısının gözyaşlarına aldırmadan çeker, gider.
Haluk Giray Anadolu’ya tayin edilince seferberlik ilan edilir. Bu, onun için bir meşgale olur. Pasinler’deyken İstanbul, 1913 imzalı bir mektup alır. Mektup ıslanmış, okunamaz hale gelmiştir. Ama Nüvit’in yazısını tanır. Bu olaydan birkaç gün sonra İstanbul’da evlerine teklifsiz bir aile dostu gibi giren eczacı çırağı Şerif’le karşılaşır. Nüvit mektubu ona vermiş, o da Erzurum’dan göndermiştir.
|
Bir akşam karargahta otururken bir uçak sesi duyarlar, uçak karşı dağa çarpıp parçalanır. Bu, havanın iyi oluşuna aldanıp keşfe çıkan, hava bozunca kontrolü kaybedip düşen bir Rus uçağıdır. Bu bilgileri uçaktan paraşütle atlayan esirden öğrenirler. Haluk Giray anadili gibi Rusça ve Fransızca bildiği için esirle anlaşmakta zorlanmaz. Yanlarında hiç kimsenin olmadığı bir zamanda esir, kendisini çok seven hasta bir nişanlısının olduğunu, onun için kendisini serbest bırakmasını ister. Haluk, nasıl olduğunu anlamadan adamı serbest bırakır.
Bu olaydan birkaç gün sonra Haluk Giray, birkaç kişi kalan müfrezesiyle birlikte Ruslara esir düşer. Esirleri Kansk şehrinde bir garnizona götürürler. Orada haftada bir gün askerler nezaretinde hamama gitme hakları vardır. Hamamda çalışan Lida adında bütün esirlerin kendisine aşık olduğu bir kız vardır. Lida aşıklarının hiç birisinin yüzüne bile bakmaz. Haluk Giray onunla hiç ilgilenmemektedir. Bir gün eğlenmek için kızla arkadaş olmaya karar verir ve olur. Lida zaten ona aşıktır, iyice bağlanır ve evlenmek ister. Haluk, savaşı bahane ederek kızı atlatır.
Kansk’taki garnizonda serbest bıraktığı esir Piyer Varonikof’la karşılaşır. Piyer, Haluk’a şehirde serbest dolaşma izni alır. Varonikof, onu bir akşam baloya götürür. Orada babası Kont Varonikof’la tanıştırır. Burada şok edici bir olay olur ki bu romanın düğüm noktasıdır. Haluk Giray bu baloda Nüvit’le karşılaşır. Nüvit, Ali Rıza adında bir avukatla evlenmiştir. Ali Rıza, Rusya’da doğup büyümüştür. Arada sırada Türkiye’ye gitmektedir. Bu gidişlerin birinde Nüvit’i ister ve uzun bir bekleyişten sonra evlenirler. Ali Rıza Rusya’ya sürgün edilir.
Kont Varonikof, Haluk Giray’ı Ali Rıza ve Nüvit’le tanıştırır. İkisi de birbirlerini tanıdıklarını belli etmezler. Bu konuşmalar sırasında Haluk, Nüvit’in Ali Rıza ile evlenmeden önce çocuğu olduğunu öğrenir. Varonikoflar, Haluk’un tavırlarından onun Nüvit’i daha önceden tanıdığını anlarlar. Eski karısı olduğunu söylemek zorunda kalır.
Halukvaronikoflar sayesinde Nüvit’in evine gider, onunla konuşur ama kötü sözler söyler. Sonra pişman olur. Bir gün Nüvit’i dışarıda görür, takip eder. Onunla konuşur, çocuğun kendisinden olduğunu ve öldüğünü öğrenir. Nüvit’ten af diler ve kendisine dönmesini ister. Ama Nüvit kabul etmez.
Bu arada Lida Haluk Giray’a mektuplar gönderip kendisiyle görüşmek istediğini bildirir.
Haluk Giray, Nüvit’le konuşmasından beş gün sonra gece Piyer Varonikof’un evine gider. Ali Rıza’nın orada olduğunu ve Nüvit’in evde yalnız olduğunu öğrenir. Hemen Nüvit’in evine gider ve gizlice eve girer. İkisi konuşurken sokak kapısının sesi duyulur; Ali Rıza gelmektedir. Haluk, pencereden Ali Rıza’nın kafasına vazo atar ve oradan kaçar. Bu olaydan sonra bir hafta hasta yatar. Kont Varonikof’tan Ali Rıza’nın ölmediğini, ağır yarlı olduğunu ve Nüvit’in olayı örtbas ettiğini öğrenir.
Bir süre sonra ali Rıza iyileşir. Onun hastalığı sırasında Nüvit ve Haluk görüşürler. Nüvit, Haluk’u eskisi gibi sevmesine rağmen ona dönmez. Bir çocukları olduğunu ancak öldüğünü söyler. Öldüğünü söylemesinin sebebi; Haluk’un Ali Rıza’ya yaptığından sonra her şeyi göze alabileceğini düşünmesidir.
Bütün bu olaylar olurken Bolşevik İhtilali çıkar. Bu nedenle Haluk Giray’ın bulunduğu garnizonun Dauriya’ya nakledileceği söylentileri çıkar. Bu günlerden birinde Haluk, Kont Varonikof’un evindeyken Varonikof’un misafiri gelir ve Haluk yan odaya geçer. Haluk bu odada annesinin resmini görür ve onca iyiliklerine rağmen babasının vasiyetini hatırlar ve Kont’u öldürür. Piyer’e bir not bırakır. Sonra Nüvit’e gider. Nüvit onu kurtaracağını söyler ve dediğini yapar. Garnizon, Dauriya’ya nakledilir. Oradan Nüvit’e üç tane mektup gönderir ama cevap alamaz. Nihayet Nüvit’ten 3 Mayıs 1918 tarihli bir mektup gelir. Mektup Samara’dan yollanmıştır. Bu mektupta Ali Rıza’nın aklandığı, yeni görev yerinin Samara olduğu yazılıdır.
Lida, Dauriya’ya kadar Haluk Giray’ın peşinden gelir. Hala onunla evlenmek istemektedir, ama Haluk onu yine oyalar.
Haluk Giray, hastalık bahanesiyle İsveç’e nakledilirken baskına uğrarlar ve Açınsk’a indirilirler. Burada Aliof adında Tatar bir muallimle tanışır. Aliof, ona hep kaçmasını söylemektedir. Lida, Açınsk’a da gelir. Bunun üzerine Haluk kaçmaya karar verir. aliof’un yardımıyla kaçar. Kaçış yolu üzerinde bir köyde Şerif’le karşılaşır, o da kaçmıştır. Birlikte Semipalatinsk şehrine gelirler. Burası bir Müslüman şehridir. Bir Kırgız mahallesine giderler. Burada bir camiye gidip namaz kılarlar. Namazdan sonra Şerif bir aşir okur. Bu, bir tüccarın hoşuna gider ve kaçmalarına yardım eder.
Haluk Giray, Rus hududundan çıkıp Çin’e gitmeyi ve savaş bittikten sonra memlekete dönmeyi istemektedir. Şerif hemen memlekete dönmek ister ve ayrılırlar.
Tüccar, Haluk Giray’ı Musa Bay adında başka bir tüccara gönderir. Musa Bay yazıhanesinde olmadığı için yardımcısı Abdurrahman Bay yardımcı olur. Türkistan’ın Çiveçek kasabasından gelen emin Bay adında bir onu evinde misafir edebileceğini söyler ve Çiveçek’e götürür. Burada Ali Rıza’nın Emin Bay’ın arkadaşı olduğunu öğrenir. Ali Rıza’nın adresini alır ve böylece Nüvit’le bir süre mektuplaşırlar. Bu arada Şerif’in yakalandığını öğrenir. Çiveçek’te üç ay kaldıktan sonra Kulca’ya Musa Bay’ın yanına gider. Burada 16 yaşındaki kızı ve karısıyla birlikte Alman bir makinistin evine yerleşir. Abdurrahman Bay’dan bir mektup alır. Mektupta Şerif’in tekrar kaçtığı ve yanına geleceği olduğu yazmaktadır.
Alman aile Haluk’tan kızları Lizet’e Türkçe öğretmesini ister,o da kabul eder. Bir gün öğrencisi Lizet’le birlikte kırlara giderler. Burada Haluk Giray’ın kötülük damarları kabarır ve kızı iğfal eder. Lizet hamile kalır. haluk onunla evleneceğini söyler ama onu bırakıp kaçar. Musa Bay’ın yardımıyla Taşkent’e giderler. Yine Musa Bay’ın verdiği referansla (bilgi yelpazesi.net) Eskişehir adındaki Türk mahallesinde öğretmenlik yapmaya başlar. Taşkent’te Lizet’ten anne babasının her şeyi öğrendiğini ve babasının onu bulmak için Taşkent’e geleceğini bildiren bir mektup alır. Bunun üzerine Taşkent’ten de kaçarlar ve Semerkant’a gelirler. Burada da öğretmenlik yapar. Lizet’ten bir mektup daha gelir.
Kızcağız babasının kendisini reddettiğini, 9 aylık çocuğuyla bir komşuya sığındığını ve çocuğun çok hasta olduğunu yazmaktadır. Her şeyi Şerif’e anlatır ve anne babasıyla Lizet’in arasını bulması için onu Kulca’ya gönderir. Yirmi gün sonra Şerif’ten bir mektup alır. Şerif, Lizet’i yanında getireceğini yazmaktadır. Haluk Giray bu olay karşısında Türkiye’ye kaçmaya karar verir. Buhara, Merv, Aşkabat, Bakü, Batum yoluyla Rize’ye gelir. Rize’den Trabzon’a oradan da deniz yoluyla İstanbul’a gelir. (1920) İstanbul’a gelince Bebek’teki evine gider. Halasının bir yıl önce öldüğünü öğrenir.
Haluk Giray, İstiklal Harbi’ne katılmaz, sivil memuriyette bulunur. Bu arada on beş yıl süreyle düzenli yazar. Bu on beş yıl içinde iki önemli olay olur. Bu olaylardan birincisi; Piyer Varonikof’un onu bulmasıdır. Piyer’den Nüvit’in kocasıyla birlikte Avrupa’ya giderken bir tren kazasında öldüğünü öğrenir. Nüvit, Haluk Giray’y-a bir mektup bırakmış, mecbur olmadıkça bu mektubu açmamasını istemiştir. Piyer, bu mektupla birlikte bir de kutu getirir. Kutunun içinde Nüzit’in kafatası vardır. Varonikof, bunu Haluk’a teselli olması için getirdiğini söyler. Haluk, Piyer’den af diler ve barışırlar. İkinci olay ise Şerif’le karşılaşmasıdır. Şerif’in yanında Lizet ve oğlu vardır. Şerif, Lizet’i İstanbul’a getirmiş ve onunla evlenmiştir.
Haluk Giray kendi kendisini oyalamak için her mevsim başka bir yere taşınmakta bir göçebe hayatı yaşamaktadır. Erenköy’e taşınır. Bir eğlencede Ümran’ı görür; Nüvit’e benzediği için onunla tanışmak ister ve tanıştırılır. Ümran’a kendisini çok sevdiği birine benzettiğini, bu nedenle her gece bir sigara içimi sürelik yüzünü seyretmek istediğini söyler. Ümran da kabul eder. Haluk ümran’ın ailesini araştırır ve onunla evlenmeye karar verir. Birlikte oturdukları gecelerin birinde Ümran’ın boynundaki pantantifi görür. Bu, Nüvit’e verdiği pantantife benzemektedir. İçine bakmak ister, içinde Nüvit’in resmi vardır. Ümran annesi olduğunu söyleyince Haluk şüphelenir. Ümran’ı ertesi akşam için evine davet eder. Evine gidince Nüvit’in kendisine bıraktığı mektubu okur ve Ümran’ın kendi kızı olduğunu öğrenir.
Ertesi akşam Ümran gelir. Haluk Giray, Ümran’a kendisiyle evlenmek istediğini ancak önce kendisiyle ilgili her şeyi bilmesini istediğini söyler. Hayatını öğrenmesi için kendisine hayatını yazdığı evrakları vereceğini söyler ve ona bir kucak kağıt verir. Bunların arasında hayatının son sayfalarının olmadığını, onları da birkaç gün içinde göndereceğini söyler. Bu son yaprakları ümran gittikten sonra yazar, kızından af diler. En sonunda “Ölüm beni bütün acılardan kurtaracaktır Ümran!... ” (s. 283) diyerek intihar edeceğini bildirir. O geceden sonra Ümran ve Haluk Giray bir daha görüşmezler.
>>>TIKLAYIN<<<
“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|