Eğitim Öğretim İle İlgili Tüm Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri

KARDEŞİMİN HİKÂYESİ KİTAP ÖZETİ

Kitabın Yazarı:

Zülfü Livaneli; Türk yazar, besteci, şair ve siyasetçidir. 20 Haziran 1946 tarihinde Konya’da doğmuştur. Hem sanatsal yetenekleri hem de toplumsal duyarlılığı ile tanınan Livaneli, Türk kültür ve sanat dünyasının önemli isimlerinden biri olarak kabul edilir.

Livaneli, Ankara Cumhuriyet Lisesi'ni bitirmesinin sonrasında Amerika’da bulunan Fairfax Konservatuarından mezun olmuştur ve yurt dışında müzik ve sinema eğitimi almıştır. Bu dönemde müziğe olan ilgisi ve yeteneği gelişerek bestecilik kariyerine yön vermiştir. Türk halk müziği ile batı müziğini başarılı bir şekilde harmanlayan besteleriyle tanınır. Ayrıca müzik kariyeri boyunca birçok albüm üretmiş ve konserler vermiştir.

Livaneli'nin yazarlık alanındaki yetenekleri de göz ardı edilemez. Roman, öykü ve deneme türlerinde eserler veren Livaneli, dilin ve edebiyatın gücünü kullanarak derin anlamlara sahip eserler meydana getirmiştir. Toplumsal konuları ve insan ilişkilerini ele aldığı eserleri, geniş bir okuyucu kitlesi tarafından ilgiyle takip edilir.

Aynı zamanda siyasi ve toplumsal konulardaki duyarlılığıyla da tanınan Livaneli, UNESCO'nun "İyi Niyet Elçisi" olarak atanmış ve kültürel çeşitliliğin korunması ve barışın teşviki gibi konularda aktif rol almıştır. Siyaset sahnesine de atılan Livaneli, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde milletvekilliği yapmış ve kültürel ve sanatsal konularda çeşitli projelere destek vermiştir.

Zülfü Livaneli, sanat ve kültür dünyasında elde ettiği başarıların yanı sıra, entelektüel derinliği ve çok yönlü yetenekleriyle Türkiye'nin önde gelen isimlerinden biri olarak kabul edilir. Hem sanatsal üretimi hem de toplumsal etkisi ile Türk kültür ve sanatının zenginliğine katkıda bulunmuş önemli bir kişiliktir.

 

Kitabın Konusu:

Polisiye bir öyküyü aşk ile birleştiren ancak aşkı sorgulamamıza sebep olan roman, okurları karmaşık bir hikâyenin içine sokuyor.
Karadeniz’in küçük bir kasabası o gün, bir cinayet haberi ile güne başlar. Bu cinayet, biri için hayatın sonu demekken başka biri için yeni bir hayatın başlangıcı anlamına geliyordu. Bu hikâye kahramanlarından biri mühendis diğeri ise gazetecidir.

Zülfü Livaneli bu kitabıyla mutlulukta son noktanın aşk olduğuna inanan kişilere farklı bir perspektiften olayları anlatıyor. Bu anlatımı yaparken okurlarına harika biçimde kurgulanmış karmaşık ve tehlikeli bir hikâye sunuyor. 2013 yılında yayımlanan eser, okurlardan ve eleştirmenlerden tam not almayı da başarıyor.

Kitabın Özeti:

“Kardeşimin Hikâyesi” de olaylar İstanbul’un Çatalca ilçesine bağlı eski adı Podima olan Yalıköy’de geçmektedir. Köyde yaşanan cinayet vakası üzerine bir gazeteci bu olayı araştırmak için köye gelir ve önce Ahmet Arslan’ın kapısını çalar. Ahmet Arslan, Arzu Kahraman’ın öldürüldüğü gece orada bulunanlardan birisidir. Ahmet Bey ile yapılan konuşma, Ahmet Bey’in geçmişine doğru bir yolculuğa çıkartır. Ahmet Bey, henüz küçükken bir kaza neticesinde ailesini kaybetmiştir.  Kazadan sonra ağabeyi ile birlikte dedelerinin yanına yerleşirler. Ahmet Aralan elektrik mühendisidir, kardeşi Mehmet ise inşaat mühendisidir. Ailesi ile birlikte geçirdiği kazada doku hissini kaybetmiştir. Köpeği Kerberos onun en yakın dostu olmuştur. Gazeteci ile Ahmet Bey arasındaki sohbet, cinayetten çok Ahmet Bey’in kardeşinin hikâyelerine dönüşmüştür. Bir akşam, gazeteci ile Ahmet Bey arasındaki sohbet esnasında köpeği Kerberos huysuzlaşır. Neyse ki rahatsızlığın nedeni kısa sürede anlaşılır. Bu arada ölen Arzukahraman’ın kolyesi köpeğin yatağında bulunur.

Cinayet zanlısı olarak bakıcı Svetlana tutuklanmıştır fakat kolyenin bulunmasının ardından Ahmet Bey, katilin kim olduğunun farkına varır. Çok ilginçtir ki bu bilgiye sahip olduktan sonra Ahmet Bey de ölü bulunur ve gazeteciye bırakmış olduğu veda mektubunda katilin kim olduğunu yazmıştır. Ahmet Bey’in ölümü, gerçek katilin bulunmasının çok ötesinde daha büyük bir sırrı gözler önüne serecektir.

Kitabın kapağında bulunan resim, Belçikalı ressam Rene Magritte’nin bir tablosundan alıntıdır. Bu tablonun hüzünlü bir hikâyesi vardır. Belçika’nın Chatelet kentinden geçen Sanbre nehrinin kıyısında bulunan evlerden birinde, küçük bir çocuk yaşıyordur. Çocuk, bir gece uyurken elinde meşalelerle nehir boyunca yürüyen bir kalabalık görür. Herkes nehre koşarak bir şeyler arıyordur. Küçük çocuk ne olduğunu anlamamış, merak ederek kalabalığa döndüğü sırada bir kadının nehre atlayarak canına kıydığını görür.  Bu kadın maalesef onun annesidir. Çocuk, geceliğin ters dönerek annesinin başına geçtiğini ve yüzünün örtüldüğünü görür. Rene Magritte’in tablolarında yüzü bezle kaplı insanlar çizmesinin nedeni de annesinin son hâlinin gözünün önünden gitmemesidir.

Kitabın Ana Düşüncesi:

Bir cinayetten bir aşk hikâyesine dönüşen “Kardeşimin Hikâyesi”, aşkın en önemli duygu olduğunu okuyuculara anlatmaktadır. Kitap aynı zamanda unutmak üzerinde de durmaktadır. Unutmak bazen iyi bazen de gereklidir. İşte o “gerekli” görülen zamanlar, unutmanın zor olduğu zamanlardır. Ancak gerçekleştiremezsek hayat yaşanmaz bir hâl alır. Bunu başarabilirsek hayatımıza devam edebilme şansımız olacaktır. Kitap okuyuculara tam da bu mesajı vermektedir.

Kitabın Karakterleri:

Ahmet Arslan: Kitaptaki ana karakterdir. Kendisi emekli bir inşaat mühendisidir.

Gazeteci Kız: Cinayeti açığa çıkarmak isteyen genç bir araştırmacı ve gazetecidir.

Mehmet: Romanın ana karakteri olan Ahmet Arslan’ın kardeşidir.

Arzu Kahraman: Ahmet Arslan’ın cinayete kurban giden arkadaşıdır.

Svetlana: Ölen Arzu Kahraman’ın evinde bebek bakıcılığı yapan karakterdir.

Olga: Mehmet’in Rusya’dayken âşık olduğu kadın karakterdir.

Muharrem: Köylü, iyi niyetli bir gençtir.

Kerberos: Ana karakter Ahmet Arslan’ın köpeğidir.

 

Olayın Geçtiği Yer ve Zaman:

Olayın geçtiği yer; Karadeniz’in Trakya kıyısındaki bulunan eski adıyla Podima, yeni adıyla Yalıköy’dür. Romanda olayların geçtiği zaman dilimi olarak da 1980-2000 yıllarını söylemek mümkün.

Kitap Yorumu:

Kitap, her sayfasında okuyucuyu şaşırtmayı başarıyor ve böylece kitap, sürükleyici bir hâl alıyor. Katilin kim olduğunu anlamak epeyce zor eserde. Kullanmış olduğu akıcı dil ve üslup, kitaba daha da cazibe katmış. Her sayfasında “Evet, katil bu.” dedirtip sonrasında şaşkınlığa uğratmayı başarıyor. Kitabın 20. Sayfasında yazar; aslında polisiye romanları sevmediğini, bu kitabı yazma amacının da bu olmadığını, buradan yola çıkarak insanların iç dünyasını incelemek istediğini okuyuculara iletiyor. Ayrıca kitabın vurguladığı bir husus daha var ki oldukça etkileyici: Bilimin edebiyata asla yetişemediği... Eser, okuyucuların romana bakış açılarını değiştirecek türden bir kitap.  

“ROMAN ÖZETLERİ ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<

“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<