|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Kitap Özetleri > Roman Özetleri
SEVEN NE YAPMAZ ÖZET KİTAP ÖZETİ ROMAN ÖZETİ
Yazarı: KERİME NADİR
Konu: Aristokrat aileden olan Pola’nın, sevdiği fakir besteci Hüber Gran ile hayatını birleştirmek yolundaki fedakarane çabaları ve iki gencin uğradığı ihanetler.
Ana Fikir: Birbirini sevenler durum ve şartlar ne olursa olsun birbirleri için her fedakarlığı yapar.
Romanın Özeti
Pola, Macar Kontu Peter Golgonski’nin kızıdır. Oldukça güzel ve akıllıdır. Macar soylularından birinin oğlu olan Marki dö Lesko ile nişanlıdır. Aslında Pola, Marki’den hoşlanmamaktadır. Fakat aileler birbirlerine söz vermişlerdir.
Marki ile Pola, ünlü bestekar Hüber Gran’ın bir opera tiyatrosuna giderler. Pola, Hüber Gran’ı tanımaz fakat onu çok beğenmekte ve takdir etmektedir. O gece Hüber Gran’ı görür ve gözlerini ondan alamaz. Onu kıskanan Marki, Hüber’in fakir ve ahlaksız bir adam olduğunu söyler. Bu konuda tartışırken, Hüber onların localarına gelir ve sessiz olmalarını söyler. Nişanlısının yanında bunu bir gurur meselesi yapan Marki Hüber’i tartaklar. Bunun üzerine Hüber onu düelloya davet eder.
Düelloda, Marki Hüber’i omzundan yaralar. Pola onu evinde ziyaret eder. Hüber çok fakirdir, evi hatta elbiseleri dahi kiradır. Pola, onu ziyaret etmeden önce yolda Hüber’in ev sahibi Madam Elen ve elbiseci Jorj ile karşılaşır. Evi ve elbiseleri satın alır. Hüber ilk başta bunları kabul etmez ama sonra Pola’nın samimi dostluğu karşısında kabul eder. O günden sonra her pazar Pola onu evinde ziyaret eder. Aralarında kuvvetli bir aşk doğar. Bu arada Pola, Hüber’in kalp rahatsızlığı olduğunu öğrenir.
Pola, bir gün Hüber’den hayat hikayesini anlatmasını ister. Hüber, zengin bir ailenin tek çocuğudur. Babası Marsilya savcısı Mösyö Feri Gran’dır. O doğunca kumar oynamayı dahi bırakır. Çok güzel bir çocukluk geçirir. Fakat on iki yaşına geldiğinde annesini kaybeder. Daha sonra babası kendisini içki ve kumara verir, iflas eder. Bir gün kumar masasında kalp durmasından ölür. Bu olaylardan sonra Hüber Filip adındaki arkadaşının yanında kalır. Olaydan bir hafta sonra babasının on üç yıldan beri dargın durduğu halasının kocası asalet Mareşali Dök dö Güstav Feraz onu alır.
|
Eniştesinin Gabriyel adında bir kızı vardır. Bir müddet sonra Hüber onunla nişanlanır. Fakat Hüber, müziğe o kadar çok vakit ayırmaktadır ki, Gabriyel’le hiç ilgilenmez. Eniştesi onun da asker olmasını istemektedir. Hüber, askeri bir kuruluşta çalışmasına rağmen askerlikten hoşlanmaz. Onun isteği müzisyen olmaktır. Eniştesi kızının üzgün halini gördükçe Hüber’in müziği bırakmasını ister. Fakat Hüber onu dinlemez. Çalışmalarına gizli olarak devam ettiği bir gün eniştesine yakalanır. Eniştesi, onun eserlerini yakınca Hüber onunla kavga ederek Paris’e gelir. Paris’te Hüber’i keşfederler.
Hüber, Pola’yı istemesi için arkadaşı Filip Peroşon’u gönderir. Babası Hüber’in eserlerini beğenmesine rağmen onu asil olarak görmediği için Pola’yı vermez. Bunun üzerine Pola babasıyla tartışır ve babası onu evlatlıktan reddeder. Pola, Hüber’in yanına gider. Evlenmeye karar verirler.
Evlenmek için Pola aile dostu olan bir rahibe rica etmeye gider. Hüber evde yalnızdır. Eve eniştesi gelir. Kızının ölmek üzere olduğunu ve onun gelmesi gerektiğini söyler. Bunun üzerine Hüber, Pola’ya bir not bırakarak eniştesiyle gider.
Marki, onu takip etmektedir. O gidince eve girer ve notu tam aksi olacak şekilde değiştirir. Bir süre sonra Pola gelir ve mektubu okur. Marki’de oraya gelerek, Hüber’in onu terk edip gittiğini söyler. Pola buna inanmak istemez fakat Hüber’den de haber alamaz. Marki ile evlenir. Hüber döndüğünde olayı arkadaşı Filip’ten öğrenir. Gurur yaparak Pola’nın yanına gitmez.
Pola, tesadüfen Marki’nin kitaplığında Hüber’in ona yazdığı mektubu bulur. Hüber’e giderek olayın aslını anlatır. Marki’ye de ondan boşanacağını söyler. Marki bunu hoşgörüyle karşılar. Ertesi gün Marki, Hüber’in evine Pola’dan önce gider ve onu öldürür. Eve geldiğinde Hüber’in öldüğünü gören Pola Marki’yi aynı hançerle öldürür. Kendisi de aklını kaybeder ve bir akıl hastanesine yatırılır. Babası pişman olmuştur fakat son pişmanlık fayda vermez.
Sonuç Ve Değerlendirme
Eser, 1947’de kaleme alınmıştır. Bu eser’i yazdığında Kerime Nadir otuz yaşındadır. Olgunluk çağlarına yaklaştığı bir dönemde yazdığı bu eser, oldukça ses getirmiştir. Hatta o dönemlerde moda olan her kitaba bir film ya da her şarkıya bir film furyasından bu romanda nasibini almıştır.
Romanda iki gencin aşkları uğruna yaptığı fedakarlıklar anlatılmıştır. Eser, o dönemde çok ses getirmiş olabilir ama 2004’te yaşayan bir okuyucu için başrollerini Cüneyt Arkın ve Hülya Koçyiğit’in paylaştığı bir filmi çağrıştırmaktan öteye gitmez. Yani eserin konusu her dönem tazeliğini koruyacak kadar ilgi çekici değildir. Romana başladığı anda okuyucu, romanın sonunda ne olacağını aşağı-yukarı tahmin edebilir.
Konunun tarif ettiğimiz sahneden tek farkı, kahramanların Fransız olmasıdır. Bunun sebebi olarak yazarın mezun olduğu Saint Joseph Fransız Okulu gösterilebilir. Yine bu sebepten yola çıkarak, Fransızların aşk ve romantizmin insanı diye değerlendirilmesi de kahramanların onların arasından seçilmesini sağlamış olabilir.
Esere bakıldığında sağlam bir kurgu görülmektedir. Olaylar arasında yer yer boşluklar vardır. Kişi ve mekan tasvirlerine de yazar fazlaca yer vermemiştir. Bazı ana karakterlerin dahi tasvirleri çok iyi yapılmadığı için karakterler ve mekan okuyucunun zihninde tam olarak canlandırılamaz. Tasvirler karakterlerin fiziksel tasriflerinden öteye geçememiştir. Bazı karakterlerde ise buna dahi yer verilmemiştir. Dolayısıyla konu havada kalmıştır.
Eserin bunca kopukluğa rağmen sevilmesinin nedeni, insanların direkt olarak duygularına hitap etmesidir. Aslında yazar bu duyguyu dahi tam olarak yansıtamamıştır. Arada kuvvetli bir aşk olduğu sürekli vurgulanmaya çalışılmış fakat (bilgi yelpazesi.net) aşkın büyüklüğünü göstermek için kahramanların duygularından çok, ani gelişmelere yer verilmiştir. Yani, aşkın gelişim safhaları belli belirsizdir. Hüber’in Pola’yı istetmesi, Pola’nın çıldırarak sadece onun adını sayıklaması bu ani çıkışlara örnektir. Halbuki yazar kahramanların iç konuşmalarına yer verseydi konu daha etkileyici hale gelebilirdi.
Yazar, eserde sınıf farklılıklarına da değinmiştir. Fakat burada asıl anlatılmak istenen sınıf farklılıkları değil, sınıf farklılıklarının dahi aşka engel olmayacağını göstermektir. Eser bu yönüyle 1700’lü yılların Fransa’sına bir nebze olsun değinir.
Eserde üç tip kahramandan faydalanılmıştır. İyi olanlar her türlü kötülükten uzaktır (Hüber – Pola), kötü olanlar ise her türlü iyilikten (Marki). Diğer karakterler ise sadece üç ana karaktere aracıdır. Konumları belli belirsizdir (Filip, Kont Peter Golgonski…). Eser bir roman olmasına rağmen mekan ve kişiler geniş değildir. Ayrıca olaylar anlatılırken klasik anlatım kuruluşu tercih edilmiştir (Serim – Düğüm – Çözüm).
Sonuç olarak romanı ne kadar eleştirsek de bu başta da söylediğimiz gibi 2004’te yaşayan bir okuyucu gözüyle yapılan değerlendirmedir. O döneme göre değerlendirdiğimizde konu orijinaldir. Şu an elimde olan baskısı 1992 yılına ait 12. baskıdır. Eserin 1947’de yazıldığını düşünürsek başarısız olduğu söylenemez. Fakat bir klasik değeri taşıdığını söylersek de, pek de inandırıcı olmaz.
|
>>>TIKLAYIN<<<
“KİTAP ÖZETLERİ ”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER ” SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|