|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Konu Anlatımlı Dersler > İngilizce Dersi İle İlgili Konu Anlatımlar
SHOULD KALIBI (İNGİLİZCE KALIP KELİMELER) (İNGİLİZCE İLE İLGİLİ KONU ANLATIMLAR, ENGLISH GRAMMAR, GRAMER, DİL BİLGİSİ)
1. TAVSİYE:
Farazi bir çekimsiz fiil olan should tavsiyeye değerlilik ifade eder. Türkçe’ye -meli, -mesi gerek biçiminde çevrilmesine rağmen zorunluluk göstermez.
You should study harder. (Daha çok çalışmalısın.)
You shouldn’t spend so much moncy. (Bu kadar para harcamamalısın.)
Should çekimsiz fiili geçmiş zamanda da kullanılır ve biçim olarak değişmez. Ama bu durumda bir yan cümlecik içindedir.
I told him he should study harder. (Ona daha çok çalışmasını söyledim.)
He said I should stay with him. (Onunla kalmam gerektiğini söyledi.)
2. BEKLENTİ:
Should çekimsiz fiili bilinmeyen veya gelecekte olacak bir şey hakkındaki bekleyişi ifade eder. Must halen ya da bu ana dek olan bir şey için tahmin yürütür, ama should geleceğe dönüktür.
You must be hungry. (Aç olmalısın: şu andaki durum)
This book should be interesting. (Bu kitap ilginç olmalı: daha okunmamış, gelecekte)
Bazan da should gerçek olmadığı sonradan anlaşılan bir durumu gösterir.
This problem should be easy. (Bu problemin kolay olması gerekirdi. Neden değil?)
Olumsuz cümlede should her iki anlamı için de kaynaştırılabilir.
You shouldn’t sleep so late. (Bu kadar (bilgi yelpazesi.net) geç saate dek uyumamalısın.)
Their bus shouldn't arrivc in Ankara yet. (Otobüsleri henüz Ankara'ya varmamış olmalı.)
Soru cümlelerinde should bekleyiş değil, yalnızca tavsiyeye değerlik ifade eder.
Should we eat now? (Artık yesek mi?)
Should they take a taxi? (Taksiye binsinler mi dersin?)
Shall I... diye başlayan bir kimse diğer kişinin vereceği cevabı yapmaya hazırdır.
Should I... diye sorulduğunda, diğer kişinin tavsiyesi isteniyordur, buna uyulur veya uyulmayacaktır.
Koşul cümlelerinde should, if yerine kullanılabilir.
If anything happened, who would help you?
Should anthing happcn, who would help you? (Eğer bir şey olsaydı, sana kim yardım ederdi?)
Should you go there now, you wouldn't see anthing. (Oraya şimdi gidecek olsaydın, hiçbir şey göremezdin.)
|
|