|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar > paragrafta anlam ile ilgili konu anlatımlar
OLAY PARAGRAFI ve ÖRNEKLERİ
Olay paragrafı; bir metinde belirli bir konu veya durum hakkında bilgi veren, açıklayan veya tartışan bir paragraf türüdür. Genellikle hikâye, roman veya masallar gibi yazılı metinlerde kullanılır ve olayların, durumların veya düşüncelerin anlatılmasında önemli bir işleve sahiptir. Olay paragrafları, metnin akışını düzenlemek ve okuyucunun konuyla ilgili ana bilgileri kavramasına yardımcı olmak ve okuyucuyu olayın içine çekebilmek için kullanılır.
· Olay paragrafları; giriş, gelişme ve sonuç bölümleri olmak üzere üç ana kısımdan oluşabilir. Giriş bölümü, paragrafta ele alınacak konuyu tanıtır ve genellikle okuyucunun ilgisini çeken bir cümle ile başlar. Gelişme bölümü; olayın veya durumun ayrıntılarını, nedenlerini veya sonuçlarını içeren kısım olarak görülür ve metindeki ana düşünceyi destekler. Sonuç bölümü ise olayın sonuçları, önemi veya metnin ana düşüncesine olan etkisi hakkında bir özet sunar.
· Olay paragrafı yazarken net bir yapı kullanmak ve tutarlı bir akış sağlamak önemlidir. Ayrıca kullanılan dilin anlaşılır olmasına ve gereksiz tekrarlardan kaçınılmasına dikkat edilmelidir. Ayrıca olay paragrafında verilen bilgilerin doğrulanabilir ve güvenilir kaynaklara dayandırılması, akademik bir yazıda önemli bir özellik olarak kabul edilir. Olaylar kronolojik sıra ile verilir ve genellikle öyküleyici anlatım tercih edilir.
Örnek Paragraf 1:
Güneşin son ışıkları, batmak üzereyken dağların zirvelerine tatlı bir veda öpücüğü konduruyordu. Gökyüzü; turuncu ve pembe tonlara boyanmış, doğanın yavaşça uykuya daldığı o huzurlu anlardan birini yaşıyordu. Nehrin kenarında, eski bir çınar ağacının altında oturan yaşlı adamın yüzündeki tebessüm, anıların en güzellerini hatırlamasına vesile oluyordu. Yıllarca süren hayat serüveninin binbir hikâyesi, gözlerinden süzülen yaşlarla birlikte oradaydı. Yanında, yıllara meydan okuyan sadık dostu köpek, gözleriyle sahibine sevgi dolu bakışlar atıyor ve sessizce onun yanında duruyordu. Eski günleri yad ederken zamanın akışına meydan okuyan bu ikili, birlikte geçirdikleri nice anılara selam duruyordu.
Örnek Paragraf 2:
Gece, yavaş yavaş şehri sararken sokak lambalarının titrek ışıkları birer birer yanmaya başladı. Şehrin gürültüsü yerini sessizliğe bırakırken buhranlı bir günün ardından huzurun şehre indiğini hissetmek mümkündü. Dar sokaklardan birinde, eskimeye yüz tutmuş kitapçının önünde duran genç kadın, vitrine bakan kitapların büyülü dünyasına dalıyordu. Elini camın üzerine koyarak dışarıda yaşanan hayatın kargaşasından uzaklaşıyor ve kitapların arasında kayboluyordu. Gözlerini, ahşap raflarda sıralanan kitapların üzerinde gezdirdiğinde hayal gücünün sınırlarını zorlayacak bir maceranın kapılarını araladığını düşünmeden edemiyordu. O an, kitapların sihirli dünyasına adım attığı an olmuştu ve artık geri dönüşü yoktu.
Örnek Paragraf 3:
Denizin kıyısında açan güneş, sahilde kumların üzerinde oynaşan çocukların neşeli kahkahalarına eşlik ediyordu. Rüzgârın hafif esintisi, deniz kabuklarının şarkısını taşıyarak her bir köşede farklı bir hikâye anlatıyordu. İskelede oturan yaşlı balıkçı, denize açılmadan önce ailesinin hatıralarını düşünüyordu. Gözlerini kapattığında, denizin kucakladığı yılların anıları hafızasında canlanıyordu. Bir zamanlar, küçük bir kayıkla açıldığı bu maviliklerde gençlik coşkusuyla balıkların peşinden koştuğunu hatırlıyordu. Şimdiyse yaşlı bedeniyle aynı denize güvenle açıldığında hayatın döngüsünü ve geçen her anın kıymetini daha iyi anlıyordu.
OLAY PARAGRAFI, ÖZELLİKLERİ (TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM)
Olmuş ya da olabilecek türdeki olayları, kişi, yer ve zaman göstererek anlatan cümlelerden oluşmuş paragraflardır. Bu paragraflarda belli bir olay yer alır.
Olay paragraflarına, roman, öykü, masal gibi edebiyat türlerinde rastlanır. Bu paragraflarda temel amaç okuru olay içine çekmek, olay içinde yaşatmaktır.
Olay paragrafları genellikle öyküleyici anlatım biçimi kullanılarak kurulur.
Uzun ya da kısa bir olay anlatılır.
Duygu ve düşünceler gerçek ya da kurmaca bir olayın içinde verilir.
Olaylar anlatılırken genellikle kronolojik akışa uyulur.
Örnekler:
Koca Ali en kalın, en katı demirleri mısır yaprağı gibi incelten, kâğıt gibi yumuşatan sanatını kimseden öğrenmemiş, kendi kendine bulmuştu. Daha on iki yaşındayken, sert bir beylerbeyi olan babasının başı vurulmuş, öksüz kalmıştı. Amcası çok zengindi. Gösterişe düşkün bir vezirdi. Onu yanına aldı. Okutmak istedi. Belki devlet katında yetiştirecek, büyük görevlere çıkaracaktı. Ama Ali’nin yaratılışında başkasına gönül borcu olmak gibi bir sızlanmaya yer yoktu. ‘Ben kimseye eyvallah etmeyeceğim.” dedi. Bir gece amcasının konağından kaçtı. Başıboş bir adsız gibi dağlar, tepeler, dereler aştı. Adını bilmediği ülkelerde dolaştı. Sonunda Erzurum’da yaşlı bir demircinin yanına girdi. Otuz yaşına kadar Anadolu’da uğramadığı kent kalmadı. Kimseye boyun eğmedi. Gönül borcu olmadı. Ekmeğini taştan çıkardı.
Ömer Seyfettin’in “Diyet” hikâyesinden alınan bu paragrafta yazar, hikâyenin başkahramanı Koca Ali’nin özelliklerini ve Anadolu’ya gidişini anlatmıştır. Yazar, hikâyenin bu bölümünde, kahramanın kimseye boyun eğmeyen, ekmeğini taştan çıkaran biri olduğunu söyleyerek onu yüceltmiştir. Ardından da Koca Ali’nin kimseye muhtaç olmamak için pek ülke dolaştıktan sonra Erzurum’da yaşlı bir demircinin yanında çalışmaya başladığını ifade etmiştir.
İlk dinlediğim konserdi bu. Çalgıcıları yönetenin müzik öğretmenimiz Suat Bey olduğunu görmeyeyim mi? Hem de smokin giymişti. Penguen gibi bir görünüşü vardı. Elindeki (bilgi yelpazesi.net) şef değneği ile sahnedeki çalgıcıları değil de, sanki dünyayı yönetiyormuş gibiydi. Nasıl oluyor da böyle bir adam, bizim gibi bacaksızlara müzik dersi vermeye geliyor. Biz de onunla alay etmeye kalkıyorduk.
Sınavların yapıldığı okul, karşı yöne düşüyordu. Yeniden geçtiler caddeyi, ürke ürke. Ara sokaktan yürüdüler. Yüksek bir duvarın yanındaki kapıda durdular. Okulun öğrenci giriş kapısıydı bu. İçerden uğultular geliyordu. Yağmur, taş duvarların arasından çıkan aykırı yeşillikleri parlatmıştı. "Bizden de erken gelenler olmuş. Geç meç kalmış olmayalım?" Hademe giyimli bir kadın, onlara doğru yürüdü taşlı yoldan. Bezgin, alışık bakışlarıyla anne, kızın üstünden dışarı bir şeye bakıyordu. Anne, saygılı sordu: "Geciktik mi acaba? Çocukların çoğu gelmiş." Hademe kadın ilgisiz, şöyle dedi: "Parasız yatılı imtihanlarının çocukları hep erken gelir. Hiç gecikmezler.
PARAGRAF ÇEŞİTLERİ (ÖZET ANLATIM)
OLAY PARAGRAFI:
Uzun ya da kısa bir olay anlatılır. Duygu ve düşünceler gerçek ya da kurmaca bir olayın içinde verilir. Olaylar anlatılırken genellikle kronolojik akışa uyulur. Daha çok sanatsal metinlerde (hikâye, roman vb.) kullanılır.
|
Örnek:
Sınavların yapıldığı okul, karşı yöne düşüyordu. Yeniden geçtiler caddeyi, ürke ürke. Ara sokaktan yürüdüler. Yüksek bir duvarın yanındaki kapıda durdular. Okulun öğrenci giriş kapısıydı bu. İçerden uğultular geliyordu. Yağmur, taş duvarların arasından çıkan aykırı yeşillikleri parlatmıştı. "Bizden de erken gelenler olmuş. Geç meç kalmış olmayalım?" Hademe giyimli bir kadın, onlara doğru yürüdü taşlı yoldan. Bezgin, alışık bakışlarıyla anne, kızın üstünden dışarı bir şeye bakıyordu. Anne, saygılı sordu: "Geciktik mi acaba? Çocukların çoğu gelmiş." Hademe kadın ilgisiz, şöyle dedi: "Parasız yatılı imtihanlarının çocukları hep erken gelir. Hiç gecikmezler."
FİKİR PARAGRAFI:
Belirli bir alanda bilgi vermek, bir düşünceyi anlatmak, okurları aydınlatmak üzere yazılan paragraflardır. Daha çok öğretici metinlerde (makale, eleştiri vb.) kullanılır. Tartışma paragraflarında olduğu gibi karşı çıkılan bir düşünce yoktur.
Örnek:
Yazar, okuruna söyleyeceği bir sözü, ileteceği bir mesajı olan insandır. Okur, yazar açısından hem bitmez tükenmez bir konu kaynağı hem de yaşamına yön vermek, renk katmak istediği bir topluluktur. Yazar, okuruna yerine göre bilgi, yeni bir görüş aktarır; yerine göre de yaşanmış olayları başka bir açıdan seyrettirir, yani yaşam deneyleri sunar. Yazar, okurunu insanlık sürecinde her yönden eğitme ve bilinçlendirme çabasındadır. Kendisinin ve yapıtının da ancak okurun ilgisiyle geçerli ve gerçek olabileceğini bilir. Bilir ki kendisini okursuz yapamayacak, okuru da yazarsız.
BETİMLEME PARAGRAFI:
Sözcüklerle varlıkların, mekânların resimlerinin çizildiği paragraflardır. Sanat metinlerinde (özellikle roman ve hikâyede) betimleme paragraflarına geniş yer verilir. Betimlemeler; açıklayıcı betimlemeler (nesnel, fotoğraf gerçekliğinde) ve sanatsal betimlemeler (izlenimsel, kişisel) biçiminde karşımıza çıkmaktadır.
Örnek:
Büyükçe bir oda... Sade döşenmiş. İç karartıcı bir yeşil kadifeyle kaplı ikili, üçlü koltuklar... Akçaağaç ve siyah deri bantların oluşturduğu ürkütücü bir renk zıtlığına sahip sandalyeler... Külleri temizlenmemiş yanmayan bir şömine... Çok açık bir krom sarısına boyanmış duvarlardan birini tümüyle kaplayan ağır meşe ahşaplı ve kesme camlı bir kütüphane... Kalın perdelerle kapatılmış pencerelerden bir kanat, içeriye biraz hava girmesi için açık bırakılmış. Fazla uzak olmayan Davos dağının tepesinden kopup gelen kar kokulu bir rüzgâr perdeyi havalandırıp odaya doluyor.
ÇÖZÜMLEME (TAHLİL) PARAGRAFI:
Bir konunun, bir yapıtın çözümlendiği ya da bir kişinin psikolojik yapısının tahlil edildiği paragraflardır. Sanatsal metinlerde (hikâye, roman vb.) ağırlıklı olarak kullanılır.
Örnek:
Sanki herkesin bütün işleri yolunda ve bütün dilekleri gerçekleşiyordur da bir onun işleri bozuktur, bir onun istekleri gerçekleşmiyordur. Kızgındır, ağlamak, haykırmak, isyan etmek çözüm değildir ki içindeki sıkıntıdan kurtulmak için yapmak istediği tüm şeyler, birilerinin onu akıl hastası olarak addetmesinden başka bir işe de yaramayacaktır; bilir bunu, bilir ve derin bir nefes alıp herhangi biri, sorunsuz, tanıdık biri olmaya çalışır yeniden. Evine gelir sonra odasına saklanır belki kaçmak için her gün gördüklerinden ve dünya yeniden başına yıkılır yalnız kaldığında.
AÇIKLAMA PARAGRAFI:
Bir konuyu (bir sözü, kapalı bir ifadeyi, bir kavramı vb.) geniş kitlelerin anlayabileceği biçimde basitten karmaşığa, bilinenlerden bilinmeyenlere doğru açıklamayı hedefleyen nesnelliğin ağır bastığı paragraflardır.
Örnek:
Edebiyat eserlerinden seçme parçalan bir araya toplayan kitaplara "antoloji" denir. Yunanca'daki "anthos" (çiçek) ile "legein" (toplamak) kelimelerinden türemiştir. İlk antolojileri Eski Yunanlılar derlemişlerdir. Bilinen ilk antoloji MÖ II. yüzyılda derlenmiştir. "Çelenk" adındaki bu antolojinin derleyicisi Meleagros'tur.
TARTIŞMA PARAGRAFI:
Bir düşünceye karşı çıkıp onu çürütmenin hedeflendiği, kendi görüşünü okura benimsetmek amacıyla yazılmış paragraflardır. Tartışma paragraflarında karşıt düşüncelere de yer verilir; bu yer verişin ardından "ama, fakat" gibi bağlaçlarla başlayan cümlelerle karşıt düşüncenin yanlışlığı ortaya konulmaya çalışılır..
Örnek:
Çocukluğunda kâşif olmayı düşleyenlerin kimsenin ayak basmadığı topraklara gitmek isteyişi gibi, neredeyse yazıyla uğraşan herkes de o güne kadar kimsenin yazmadığı cümleler yazma peşinde. Peki bu mümkün müdür sence? Hiç kimsenin yazmadığı bir cümle yazılabilir mi? Kimileri (bilgi yelpazesi.net) bunu deneyebilir, ama gramer kuralları doğrultusunda ilerleyeceğin için daha önce hiç yazılmamış anlamlı bir cümle yazmak neredeyse imkânsızdır. İşte bu sebepten yazarlar artık üsluba ve konulara daha çok önem vermelidir.
DÜŞSEL (FANTASTİK) PARAGRAF:
İnsanın hayal gücünün hiçbir sınırlamaya yer vermeden yansıtıldığı, olağanüstü olay, kişi ve durumlarla örülmüş paragraflardır.
Örnek:
Kitapçı düzenlediği senetleri "Birinci Kadın"a uzatır, sırıtarak alır kendisine ikram edilen suyu. Bir dikişte içtikten sonra, "Ne tatlıymış, hiç böyle su içmemiştim ben." der. Sözü biter bitmez de boncuk boncuk terlemeye başlar, titrer. Enine boyuna küçülmeye başlar büyük bir hızla. Şimdi sokak kapısının önünde, bir hamam böceğinin boyutlarına inmiştir. "İkinci Kadın" avucuna alır kitapçıyı, hızla oturma odasına seğirtir ve adamı iki kalın ansiklopedinin arasına koyar.
MİZAHİ PARAGRAF:
Okuyucu güldürmeyi, güldürürken de genellikle düşündürmeyi hedefleyen paragraflardır.
Örnek:
Kalabalık bir akşam yemeği sonrasında, kendisine bir konuşma yapması için ricada bulunulan büyüklerden biri, kalkıp yemekleri övmeye başlamış ve konuşmasını da uzatmış... Bir ara: "Bu güzel sofrada, eğer bir lokma daha yeseydim bu konuşmayı yapamayacaktım." deyince, Aziz Nesin seslenmiş: "Efendiye bir tabak daha verebilir miyiz?"
|
>>>TIKLAYIN<<<
“TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ TEST SORULARI, SORULAR”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ YAZILI SORULARI”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
|