|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > konu anlatımlı dersler > Türkçe dersi ile ilgili konu anlatımlar
TAHLİL PARAGRAFI, ÇÖZÜMLEME PARAGRAFI, ÖZELLİKLERİ, ÇEŞİTLERİ (PARAGRAFTA ANLAM, PARAGRAF ÇEŞİTLERİ, TÜRLERİ) (TÜRKÇE DERSİ KONU ANLATIM)
Bir konunun, bir yapıtın çözümlendiği ya da bir kişinin psikolojik yapısının tahlil edildiği paragraflardır. Sanatsal metinlerde (hikâye, roman vb.) ağırlıklı olarak kullanılır.
Genellikle hikâye ve roman kahramanlarının iç dünyalarını, onların psikolojik yönlerini anlatan ya da bir düşünceyi çözümleme yoluyla inceleyen paragraflara tahlil paragrafı denir.
Tahlil paragrafında bir eser, bir konu veya bir kişi parçalara ayrılarak incelenir. Bu paragraf türünden, genellikle roman ve hikâye kahramanlarını iç dünyalarıyla okurlara tanıtmak için yararlanılır. Tahlil paragrafında yazar, kahramanların iç dünyalarını, psikolojik durumlarını, üzüntülerini, sevinçlerini, umutlarını vb. yorumunu katarak anlatır.
Çözümleme Paragrafı, Tahlil Paragrafı Örnekleri:
“Evet, her şey çürüyor, demek biz de çürüyeceğiz.” diye düşündü. Demek ki kendisi de çürüyecekti. Böyle hiçbir saadet görmeden, daha henüz beklerken, hayatını nasıl gaflet içinde geçirmiş olduğunu anladıktan sonra artık hiçbir şey yapma imkânı kalmağını görerek çürüyüp gitmek ona pek insafsız, pek acı geliyordu. Saadetten mahrum olmak, daha gençliğinin baharında iken hayatının elinden uçup gitmesi bu delikanlıya çok ağır geliyordu.
Bu tahlil paragrafında yazar, roman kahramanı gencin, mutluluğu yakalayamadan dünyadan göçüp gideceğine ilişkin üzüntülerini, korkularını yansıtmıştır.
Sanki herkesin bütün işleri yolunda ve bütün dilekleri gerçekleşiyordur da bir onun işleri bozuktur, bir onun istekleri gerçekleşmiyordur. Kızgındır, ağlamak, haykırmak, isyan etmek çözüm değildir ki içindeki sıkıntıdan kurtulmak için yapmak istediği tüm şeyler, birilerinin onu akıl hastası olarak addetmesinden başka bir işe de yaramayacaktır; bilir bunu, bilir ve derin bir nefes alıp herhangi biri, sorunsuz, tanıdık biri olmaya çalışır yeniden. Evine gelir sonra odasına saklanır belki kaçmak için her gün gördüklerinden ve dünya yeniden başına yıkılır yalnız kaldığında.
Trene daha bir buçuk saat vardı. Bütün kafile, istasyonun arkasında büfe vazifesini gören bakkal kulübesinin hemen eşiğinde alçak iskemlelere oturmuşlar; içerde hazırlanan çayı bekliyorlardı. Hepsinin yüzünden son üç günün yorgunluğu akıyordu. Uykusuzluk, içki mahmurluğu bütün yüzlerde sert, ince, sanki tutkaldan bir maskeye benziyordu. Bununla beraber hepsi yine uyanık, canlı, birbirine karşı az çok nazik ve bu son fırsatların anını kaçırmamaya azimli idi. Hemen hepsi bir lahza bir uykuya iner gibi hafızasına dalıyor, bir şey unutup unutmadığını düşünüyorlar, icabında küçük defterlere, paltonun, ceketin ceplerinde telaşla araştırdıkları kağıtlara bakıyorlar sonra yanı başındakinin kulağına ve bakışlarına kısa fısıltılarla akıyorlardı. Bu baş başa fısıltılar dışında, arada bir verilen küçük kaş göz işaretleri, hatırlatan, ısrar eden, şüpheyle düşünen yahut vadeden bakışlarla uzaktan uzağa, şüphesiz birincisinden biraz daha dağınık, fakat onun kadar ehemmiyetli ikinci bir konuşma dahayadı. Ve bütün bunların üstünde, ara sıra yüksek sesle yapılan şakalar, ehemmiyetsiz dikkatler meclisin umumi adabını muhafaza ediyordu.
Oscar Wilde: ‘Her sanat sapına kadar yararsızdır’ der. Bundan daha doğru ve bundan daha yanlış söz zor bulunur. Doğrudur, çünkü gündelik anlamıyla yarar, çıkar duygusunda olan sanat, her şeyden önce sanat değildir. Gerçek sanat yarar, çıkar düşünmez, düşündüğü anda sanat olmaktan çıkar, üstelik insanları kandırır ve sömürür de. Sanat sevgisi insanın ne sağlığını artırır, ne kazancını, ne rahatını. Gerçeği, hem sanatçıyı hem çevresini tedirgin eder, sahtesiyse tedirgin etmez, ama kafasını, yüreğini körletir; daha kötü. Wilde’in sözü, yine de yanlıştır, çünkü bütün yararlıların en yararlısı, insanı insan eden şeydir, o şeyse en çok (bilgi yelpazesi.net) sanatta vardır. Ölümlü dünyamızda bize yaşamanın tadını duyurmuş, insanı daha insanca yaşatmış, insana her şeyden çok yaklaştırmış olan sanatın yararı, düşünebileceğimiz bütün yararların en büyüğüdür. Sanatın bilimi, bilimin tekniği dürtüklemesinden doğan yararlar bunun yanında hiç kalır. ‘En tatlı ve en acı şey nedir?’ diye bir bilmece vardır; dil bilmecesi: Sanat için de ‘en yararlı ve en yararsız, en kârlı ve en zararlı şey’ diye bir bilmece yapılabilir.
Mesaj şudur: Bırakmaktan ve denemekten vezgeçmediğiniz sürece asla yenilmiş değilsiniz. Başarısızlıklarımızdan işlerin nasıl yapılmayacağını öğreniriz. Edison ampulu keşfetmek için yaptığı ilk altı bin denemede başarılı olamamıştı. Cesaretinin kırılıp kırılmadığı sorulduğunda şöyle yanıtladı: “Hayır. Şimdi bunu yapamayacağınız altı bin yolu da iyi biliyorum.” Edison gibi bizim de bazen başarıyı öğrenmeden başarısızlığı öğrenmemiz gerekiyor.
Çözümleme (Tahlil) Paragrafı Nedir?
Genel olarak hikâye ve roman kahramanlarının iç dünyalarını ve eser içerisinde yansıttığı psikolojik durumu çözümleme yöntemiyle inceleyen paragraflara tahlil paragrafı denir. Esasen bir yapboz gibi düşünebiliriz. Bu paragraflarda eser, konu ya da kişiler parçalara ayrılarak incelenir. Sonrasında da ayrılan parçalar birleştirilip bir sonuca varılır. Tahlil paragraflarında yazar, eser içerisindeki kahramanların üzüntülerini, sevinçlerini, umutlarını, kıskançlıklarını, kızgınlıklarını vb. kendi yorumunu katarak anlatır. Bu paragraflarda polisiye romanlarda olayları çözmek isteyen bir dedektif misali kişi analizi yapılır. Sherlock Holmes’u bilirsiniz. Sir Arthur Conan Doyle tarafından oluşturulmuş bir dedektif karakterdir. Bu karakterin, olayları çözerken gösterdiği titizlik, dikkat ve yaptığı analizler sonucu ulaştığı gerçekler gibi tahlil paragraflarında da aynı titizliği görmek mümkün. Yazar psikolojik
çözümlemeleri yaparken ince bir işçilik örneği sergiler. Bu tarz paragraflarda karakterlerin görünüşünden konuşmasına, içinde bulunduğu ruhsal duruma kadar pek çok durumdan söz eden cümleler yer alır.
NOT: Ruhsal betimleme ile çok fazla karıştırılan tahlil paragraflarının arasında bir fark vardır. Ruhsal betimleme, kişinin görünen ruhsal durumunu olduğu gibi aktarır. Bunu gözünüzde canlandırabilmeniz adına gerçekleştirir. Çözümleme paragrafları ise görünen ruhsal durumun sebepleri ve sonuçları ile ilgilenir. Bunu masaya yatırır ve derinlemesine inceler. Ruhsal betimlemede olayı yaşayan kişilerin tahlilleri değil, mevcut durumun nasıl yansıdığı ve hissedildiği önemlidir.
PARAGRAF ÇEŞİTLERİ (ÖZET ANLATIM)
OLAY PARAGRAFI:
Uzun ya da kısa bir olay anlatılır. Duygu ve düşünceler gerçek ya da kurmaca bir olayın içinde verilir. Olaylar anlatılırken genellikle kronolojik akışa uyulur. Daha çok sanatsal metinlerde (hikâye, roman vb.) kullanılır.
Örnek:
Sınavların yapıldığı okul, karşı yöne düşüyordu. Yeniden geçtiler caddeyi, ürke ürke. Ara sokaktan yürüdüler. Yüksek bir duvarın yanındaki kapıda durdular. Okulun öğrenci giriş kapısıydı bu. İçerden uğultular geliyordu. Yağmur, taş duvarların arasından çıkan aykırı yeşillikleri parlatmıştı. "Bizden de erken gelenler olmuş. Geç meç kalmış olmayalım?" Hademe giyimli bir kadın, onlara doğru yürüdü taşlı yoldan. Bezgin, alışık bakışlarıyla anne, kızın üstünden dışarı bir şeye bakıyordu. Anne, saygılı sordu: "Geciktik mi acaba? Çocukların çoğu gelmiş." Hademe kadın ilgisiz, şöyle dedi: "Parasız yatılı imtihanlarının çocukları hep erken gelir. Hiç gecikmezler."
FİKİR, DÜŞÜNCE PARAGRAFI:
Belirli bir alanda bilgi vermek, bir düşünceyi anlatmak, okurları aydınlatmak üzere yazılan paragraflardır. Daha çok öğretici metinlerde (makale, eleştiri vb.) kullanılır. Tartışma paragraflarında olduğu gibi karşı çıkılan bir düşünce yoktur.
Örnek:
Yazar, okuruna söyleyeceği bir sözü, ileteceği bir mesajı olan insandır. Okur, yazar açısından hem bitmez tükenmez bir konu kaynağı hem de yaşamına yön vermek, renk katmak istediği bir topluluktur. Yazar, okuruna yerine göre bilgi, yeni bir görüş aktarır; yerine göre de yaşanmış olayları başka bir açıdan seyrettirir, yani yaşam deneyleri sunar. Yazar, okurunu insanlık sürecinde her yönden eğitme ve bilinçlendirme çabasındadır. Kendisinin ve yapıtının da ancak okurun ilgisiyle geçerli ve gerçek olabileceğini bilir. Bilir ki kendisini okursuz yapamayacak, okuru da yazarsız.
BETİMLEME PARAGRAFI:
Sözcüklerle varlıkların, mekânların resimlerinin çizildiği paragraflardır. Sanat metinlerinde (özellikle roman ve hikâyede) betimleme paragraflarına geniş yer verilir. Betimlemeler; açıklayıcı betimlemeler (nesnel, fotoğraf gerçekliğinde) ve sanatsal betimlemeler (izlenimsel, kişisel) biçiminde karşımıza çıkmaktadır.
|
Örnek:
Büyükçe bir oda... Sade döşenmiş. İç karartıcı bir yeşil kadifeyle kaplı ikili, üçlü koltuklar... Akçaağaç ve siyah deri bantların oluşturduğu ürkütücü bir renk zıtlığına sahip sandalyeler... Külleri temizlenmemiş yanmayan bir şömine... Çok açık bir krom sarısına boyanmış duvarlardan birini tümüyle kaplayan ağır meşe ahşaplı ve kesme camlı bir kütüphane... Kalın perdelerle kapatılmış pencerelerden bir kanat, içeriye biraz hava girmesi için açık bırakılmış. Fazla uzak olmayan Davos dağının tepesinden kopup gelen kar kokulu bir rüzgâr perdeyi havalandırıp odaya doluyor.
ÇÖZÜMLEME (TAHLİL) PARAGRAFI:
Bir konunun, bir yapıtın çözümlendiği ya da bir kişinin psikolojik yapısının tahlil edildiği paragraflardır. Sanatsal metinlerde (hikâye, roman vb.) ağırlıklı olarak kullanılır.
Örnek:
Sanki herkesin bütün işleri yolunda ve bütün dilekleri gerçekleşiyordur da bir onun işleri bozuktur, bir onun istekleri gerçekleşmiyordur. Kızgındır, ağlamak, haykırmak, isyan etmek çözüm değildir ki içindeki sıkıntıdan kurtulmak için yapmak istediği tüm şeyler, birilerinin onu akıl hastası olarak addetmesinden başka bir işe de yaramayacaktır; bilir bunu, bilir ve derin bir nefes alıp herhangi biri, sorunsuz, tanıdık biri olmaya çalışır yeniden. Evine gelir sonra odasına saklanır belki kaçmak için her gün gördüklerinden ve dünya yeniden başına yıkılır yalnız kaldığında.
AÇIKLAMA PARAGRAFI:
Bir konuyu (bir sözü, kapalı bir ifadeyi, bir kavramı vb.) geniş kitlelerin anlayabileceği biçimde basitten karmaşığa, bilinenlerden bilinmeyenlere doğru açıklamayı hedefleyen nesnelliğin ağır bastığı paragraflardır.
Örnek:
Edebiyat eserlerinden seçme parçalan bir araya toplayan kitaplara "antoloji" denir. Yunanca'daki "anthos" (çiçek) ile "legein" (toplamak) kelimelerinden türemiştir. İlk antolojileri Eski Yunanlılar derlemişlerdir. Bilinen ilk antoloji MÖ II. yüzyılda derlenmiştir. "Çelenk" adındaki bu antolojinin derleyicisi Meleagros'tur.
TARTIŞMA PARAGRAFI:
Bir düşünceye karşı çıkıp onu çürütmenin hedeflendiği, kendi görüşünü okura benimsetmek amacıyla yazılmış paragraflardır. Tartışma paragraflarında karşıt düşüncelere de yer verilir; bu yer verişin ardından "ama, fakat" gibi bağlaçlarla başlayan cümlelerle karşıt düşüncenin yanlışlığı ortaya konulmaya çalışılır..
Örnek:
Çocukluğunda kâşif olmayı düşleyenlerin kimsenin ayak basmadığı topraklara gitmek isteyişi gibi, neredeyse yazıyla uğraşan herkes de o güne kadar kimsenin yazmadığı cümleler yazma peşinde. Peki bu mümkün müdür sence? Hiç kimsenin yazmadığı bir cümle yazılabilir mi? Kimileri (bilgi yelpazesi.net) bunu deneyebilir, ama gramer kuralları doğrultusunda ilerleyeceğin için daha önce hiç yazılmamış anlamlı bir cümle yazmak neredeyse imkânsızdır. İşte bu sebepten yazarlar artık üsluba ve konulara daha çok önem vermelidir.
DÜŞSEL (FANTASTİK) PARAGRAF:
İnsanın hayal gücünün hiçbir sınırlamaya yer vermeden yansıtıldığı, olağanüstü olay, kişi ve durumlarla örülmüş paragraflardır.
Örnek:
Kitapçı düzenlediği senetleri "Birinci Kadın"a uzatır, sırıtarak alır kendisine ikram edilen suyu. Bir dikişte içtikten sonra, "Ne tatlıymış, hiç böyle su içmemiştim ben." der. Sözü biter bitmez de boncuk boncuk terlemeye başlar, titrer. Enine boyuna küçülmeye başlar büyük bir hızla. Şimdi sokak kapısının önünde, bir hamam böceğinin boyutlarına inmiştir. "İkinci Kadın" avucuna alır kitapçıyı, hızla oturma odasına seğirtir ve adamı iki kalın ansiklopedinin arasına koyar.
MİZAHİ PARAGRAF:
Okuyucu güldürmeyi, güldürürken de genellikle düşündürmeyi hedefleyen paragraflardır.
Örnek:
Kalabalık bir akşam yemeği sonrasında, kendisine bir konuşma yapması için ricada bulunulan büyüklerden biri, kalkıp yemekleri övmeye başlamış ve konuşmasını da uzatmış... Bir ara: "Bu güzel sofrada, eğer bir lokma daha yeseydim bu konuşmayı yapamayacaktım." deyince, Aziz Nesin seslenmiş: "Efendiye bir tabak daha verebilir miyiz?"
|
>>>TIKLAYIN<<<
“TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ TEST SORULARI, SORULAR”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
“TÜRKÇE DERSİ İLE İLGİLİ YAZILI SORULARI”
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ
>>>TIKLAYIN<<<
|