|
Eğitim Öğretim İle İlgili Yazılar, Çalışmalar, Belgeler > Şiir Koleksiyonu, Şiir Antolojisi > Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinden Seçmeler, Safahat Şiirleri
ACEMŞAHI ŞİİRİ (SAFAHAT ŞİİRLERİ) (MEHMET AKİF ERSOYUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER)
Gürz-i gİran-ı zulmünü ey kanlı nasiye;
Eyvan-ı zer-cidanna as ziynetin diye!
Al kanlı bir kefenle donat hayme-gahın,
Canlarla yak meşail-i matem -penahım!
Makberlerin hufeyre-i muzlim-dehanlan,
Dendan-ı gayz u kahra şebih üstühanları
Yad eylesin mezalimini ta ebed senin,
Ey cephesi, kitabesi bin kanlı medfenin!
Ey bir hayale tuhfe kılan bin hakikati,
Ey ahenin eliyle kazıp kabr-i milleti,
Nur-i hayat ufuklarım herc ü merc eden,
Leylin şedid zulmetim ruha meze edeni
Envar-ı mihr-i fikri sen ey haksar eden,
Meyyitlerin izamı gibi tarumar edeni
Ey hadimi seraçe-i matem –feşanların!
Rahş-ı akür-i zulmüne pamal olanların
Gül-gonce-i mezarı inidir tac-ı devletin?
Tutmuşsa da avalim-i efkarı şöhretin,
Zannetme ki hükumetinin efseriyledir
Sa'di'lerin mezar-ı çemen-ber-seriyledir.
Sa'di'lerin mezarı, evet, bir avuç türab
Tahtınsa bir cihan ki senin asüman-meab!
Lakin o kabre bence feda taht ü efserin
Makber-güzin olup da sükut eyliyenlerin
Feryad-ı vapesinine değmez bu velvelen
Mudhik gelir nigah-ı temaşama hailen!
Bin mülkü, milleti yok eden pençe-i felek,
Bir şahsı şüphesiz ebedi kılmamak gerek.
Mazi ki işte makbereler maverasıdır.
Milletlerin haziyre-i zair-cüdasıdır,
Atfeylesen nigahını ka'r-ı zalamına:
|
Milletlere gözün ilişir na'ş namına!
Dara'lann o nasiye-i tarumar ım,
Ecdadının izamım, çökmüş mezarım
Piş-i nigah-ı ibretine al da bir düşün
Çoktur bu rütbe dağdağa bir kabza hak için!
İklimler alan o muazzam Napolyon'un
Bir hufredir kazandığı şey. İşte bak onun
En son şeriri makbere-i matem isidir,
Akreplerin nedimi, yılanlar enisidir!
Yer kalmamış saray-ı muallana bak utan:
Matem -saraylarla dolu saha-i vatan!
Emr-i cihan-mutal bu dünyayı ram eden
Eslafının –bugün düşünürsek –değil iken
Toprak dolan dehenleri feryada muktedir,
Hala senin bu velvele-i nahvetin nedir?
Bu müdhiş velvelen İran'ı daim inletir sanma.
"Muzaffersin!" diyen sesler bütün haindir, aldanma.
Zafer-yab olduğun kimdir? Düşün bir kerre, millet mi?
Adalet isteyen bir kavmi vurmak galibiyyet mi?
Nasibin yok mudur bir parça olsun ademiyyetten?
Nasıl aldırmıyorsun yükselen feryada milletten?
Emin ol bunca mazlumun yüreklerden kopan ahı,
Tependen indirir elbette birgün la'netu'llahı!
Sığınmış olduğun şevket-saray-ı zulmü pek muhkem
Hayal etmektesin Lakin ne barular, ne müstahkem
Penah-ı bi-amanlar, heybet-i Kahhar-ı Mutlak'la,
Kökünden devrilip bir anda yeksan oldu toprakla!
O, bir çok memleket viran edip yaptırdığın eyvan
Harab olmaz mı? Kabristana dönmüşken bütün İran?
Evet, İran'ı kabristana döndürdün, helak ettin;
Kefen yaptın giriban-ı ümidi çak çak ettin!
"Bütün dünya için bir damla kan çoktur" diyorlar, sen,
Şu ma’sum ümmetin seller akıttın hun-i pakinden!
Yüzünden perde-i temkini artık kaldırıp attın:
Ne mahiyyet, nasıl fıtrattasın, dünyaya anlattın!
Livaü'1-hamd-i hürriyyet iken İslam için gayet,
Nedir pamal-i istibdadın olmak öyle bir rayet?
Kazak celbeyleyip ta Rusya'dan sadatı çiğnettin;
Yezid'in ruhu şad olsun Eminim çünkü şad ettin!
Şehamet gösterip binlerce Beytullah'ı bastırdın;
Şecaat arz edib birçok ricalullahı astırdın'.
Ne Allah'tan haya ettin, ne Peygamber'den ar ettin;
Devirdin ka'be-i ulya-yı dini, hak-sar ettin!
Hamaset-perveran-ı kavmi tuttun bir bir öldürdün,
Umumen Şark'ı ağlattın, umümen Garb'ı güldürdün
Hayır, hiçbir gülen yok, sızlıyor Garb'ın da vicdanı,
Görüp ecsad-ı mazlumine meşher hak-i İran'ı!
O Sa'di'ler, o Hafız'lar, o Firdevsi, o Razi'ler,
Gazali'ler, o Kutbüddin, o Sa'düddin, o, Kadiler
Yetiştirmiş; o Örfi'nin, o birçok şems-i irfanın
Ziyasından tenevvür eylemiş iklimi dünyanın,
Bugün makhur-i nadanisidir bir fırka haydudun!
Nedir pinhan olan esrarı bitmem, bunda Ma’bud'un.
Hayır, Ma’bud'a ircaında yoktur bunların ma'na:
Yataklık eylemez caniye –haşa –bir zaman Mevla.
Şehamet-pervera, Saha! Zaman, bi-dadı kaldırmaz;
Hata etmektesin şayed diyorsan "Kimse aldırmaz."
Bu istibdada artık bir nihayet ver ki: istikbal
Karanlık derler amma işte pek meydanda: izmihlal!
|
|