|
Eğitim Öğretim İle İlgili Yazılar, Çalışmalar, Belgeler > Şiir Koleksiyonu, Şiir Antolojisi > Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinden Seçmeler, Safahat Şiirleri
BİR MERSİYE ŞİİRİ (SAFAHAT ŞİİRLERİ) (MEHMET AKİF ERSOYUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER)
“Hemiz, on dokuz, yirmi yaşlarında iken bu ci-
han-ı zulmete veda ederek, alem-i nuranur-i
didara yükselen yar-ı canım Hilmi hakkında”
Nihayet oldu nazardan nihan o nur-i mübin,
Peyinde kaldı ufuklarda bir hayal-i defin!
Zeval, o emr-i tabi'i kemale derpeydir:
Fezada yükselen encüm olur ufule karin;
Fakat bu necm-i emel sanki berk-ı hatif idi,
Ki birden etti gurubuyle ufku leyl-akin.
Tenezzül etmedi nasuta, döndü lahuta;
Kemine paye-i iclali oldu ılliyyin.
Hayali yad-ı hazinimde, ruhu bala-gerd,
Vücudu bister-i makberde iğtirab-güzin
Tehallül eyledi guya o nur-i yekpare,
Nigah-ı barika-bin oldu bir de harika-bin!
Bir asüman-ı celalin muhiti oldukça,
Nazarda Arş ile yeksan olursa çok mu zemin?
Kitabe, seng-i mezarında hep kitab-ı ledün;
Sirac, fevk-ı serinde ziya-yı nur-i yakin.
Sütunu merkadinin Hakk'a yükselen tehlil;
Revakı meşhedinin nazilatı arş-ı berin.
Zemin-i hakine ferraş, dest-i naz-ı nesim;
Feza-yı kabrine saki sehab-ı nesr-ayin.
Nücum, türbesinin türbedar-ı bidarı;
Bahar, lahdine püşide sütre-i rengin.
Açılmadan kuruyan gonce-i izan için
Seherde nevha-i bülbül terane-i Yasin!
Hava da mevcesidir şehper-i melaikenin,
Eden riyah değildir bu servilikte enin.
Leyal o tayf-i latifin harim-i ismetidir;
Şafak ki hatıra-i iğtirabıdır, ne hazin!
Bütün mekan, nazanında o ruha nüzhet-ga'h,
Eğerçi yükselerek oldu lamekanda mekin.
|
Ey aslına iltihak eden nur,
Sensin bana her tarafta manzur;
Olsan da zılal içinde mestur,
Bir an değilim o lem'adan dur:
Ruhumda ebed-karar şu'len.
Mevvac sabahatin seherde,
Berk urmada nasiyen kamerde;
Şeb sahn-ı harem-serana perde.
Matvi evrak-ı verd-i terde
Bir şemme kitab-ı nükhetinden!
Nağmendir eden riyahı tehziz,
Senden bu neva-yı şüriş-engiz!
Tayfın beni eyliyor seher-hiz
Ey hatırasıyle ruh lebriz,
İndimde bu kainat hep sen!
Ey lem'a-i şu'le-i İlahi,
Ey subh-i ebed karargah!.
Hiç bulmaya fahişin tenahi
Envarına gelmesin tebahi
Bir böyle bekanı isterim ben.
Sönmez yanan ihtimali yoktur,
Sönmek sözünün yoktur
Yok, nare demem zevali yoktur,
Nurun fakat öyle hali yoktur.
Olmuz onu hiç adem nişimen.
Ey hatırasıyle kaldığım yar,
Artık aramızda bir cihan var!
Sen gökte safa-güzin-i didar,
Ben yerde azab içinde bizar!
Guşumda bütün terane şiven!
Şiven demi nay-i nağme-karın,
Şiven cereyanı cuybarın,
Şiven sesi bad-ı bi kararın,
Şiven bana ah yadigarın
Sen gökleri hende-zar ederken!
|
|