|
Eğitim Öğretim İle İlgili Yazılar, Çalışmalar, Belgeler > Şiir Koleksiyonu, Şiir Antolojisi > Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinden Seçmeler, Safahat Şiirleri
GECE ŞİİRİ (SAFAHAT ŞİİRLERİ) (MEHMET AKİF ERSOYUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER)
Üstad-ı hakimim Ferid Beyefendice
Bütün kandillerin tehlile dalmışlar Şaşırdım ben:
Nasıl ma'bed ki sun'un, sermedi bir secde gök kubben!
Kapanmış, titriyor dünyaların haşyetle karşında;
Melekler, sanki başkesmiş durur daman-ı Arş'ında.
Ne rengareng ubüdiyyetle, ya Rab. hercümerc afak:
Karanlıklar, ışıklar, gölgeler, lebriz-i istiğrak.
Bu istiğrak uyandırmaz mı, devrettikçe, ekvanı.
Perişan ruhumuri inler harab evtar-ı imanı.
Perişan : Çünkü yükselmiş değil feryad-ı gümrahım;
Şu mahşer mahşer envarın biraz yol verse, Allah'ım!
Evet, milyarla alem vecde gelmiş bu'd-i mutlakta;
Benim biçare gölgem çırpınır bir damla toprakta!
Samimidir bütün guş ettiğin avaz hilkatten,
Niçin gözyaşlarını haybetle donsun sermediyyetten?'
Diyorlar, hep senin şemsinden ayrılmış, bu ecramı
İlahi, onların bir an için olmazsa aramı;
Nasıl dursun, benim biçare gölgem, senden ayrılmış?
Güneşlerden değil, ya Rab, senin sinenden ayrılmış!
|
Henüz yadımdadır bezminde medhuş olduğum demler;
O demlerdir ki yadından kopar beynimde bin mahşer!
Tutundun kibriyadan bir nikaab, uçtun nigahımdan.
İlahi, bin tecelli berk ururken kıble-gahımdan,
Vurur mihrabdan mihraba alnım şimdi hüsranla;
Teselli bulmanın imkanı yok ferda-yı gufranla.
Serilmiş, secdemin inler durur yerlerde mi'racı;
Semalardan gelir ummanlann tehlil-i emvacı!
Karanlıklar, ışıklar, gölgeler süssün ki, Allah'ım,
Bütün dünyayı inletsin benim secdem, benim ahım.
Ömürler geçti, sen yoksun, gel ey bir tanecik Ma’bud,
Gel ey bir tanecik gaib, gel ey bir tanecik mevcud!
Ya sıyrılsın şu vahdet-gahı vahşet-zar eden hicran
Ya bir nefhanla serpilsin bu haşir kalbe itminan.
Hayır, imanla, itminanla dinmez ruhumun ye'si:
Ne afak isterim sensiz, ne enfüs, tamtakır hepsi!
Senin mecnununum, bir sensin ancak taptığım Leyla;
Ezelden sunduğun şehla-nigahın mestiyim hala!
Gel ey saki-i baki, gel, Elest'in yadı şad olsun:
Yarım peymane sun, bir cür'a sun, tek aynı meyden sun!
O lahuti şarabın vahyi her zerremden inlerken,
Bütün aheng-i hilkat bir zaman dinsin eninimden.
Gel ey dünyaların Mevla'sı, ey Leyla-yı vicdanım,
Senin yad olduğum sinende olsun, varsa, payanım
|
|