|
Eğitim Öğretim İle İlgili Yazılar, Çalışmalar, Belgeler > Şiir Koleksiyonu, Şiir Antolojisi > Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinden Seçmeler, Safahat Şiirleri
HASBİHAL ŞİİRİ (SAFAHAT ŞİİRLERİ) (MEHMET AKİF ERSOYUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER)
Ey bülbül-i ter-zeban-ı irfan,
Dem-beste nevalarınla vicdan.
Hem-safvet-i ruh olan o avaz
Oldukça harim-i canda dem-saz,
Pamalim olur bütün avalim;
Lahuta kadar çıkar hayalim.
Eşvakıma dar gelir de eb'ad,
Eyler fikrim fezalar icad!
Ey nur-i mübini Kibriya'nın,
Sinem olamaz mı asümanin?
Gökler mi bütün karargahın?
Hiç yerlere uğramaz mı rahın?
Ey tair-i naz-ı sidre-Pervaz,
Kalbimde olaydın aşiyan-saz;
Bir başka terane guş ederdin,
Ruhum gibi sen de cuş ederdin.
Yadımda duran neşaidinden
Daim cezebat içindeyim ben.
Verdikçe deruna vecd o aheng.
Dünya nazarımda teng olur teng!
Azadesi büsbütün kuyudun,
Bir şi'r-i Sema-zemin sürüdün!
Bir şi'r-i revan ki: Cuy-i cari
Feyziyle bahar-ı ömre sari.
Bir nağme ki: Ruhtur, ledündür;
Kur'an gibi rasihin içindir.
Bir nale ki: Şevk-suz-i idrak
Havlinde nida-yı "ma-arafnak!"
Ey şair-i razdan-ı mülhem,
Ben razına olmasam da mahrem,
Hayran-ı Kemalinim Beyanın
Guya ki hitabıdır Huda 'nın!
|
Ey subh-i ezel cebin-i safı,
Envarının olmaz inkişafı.
Yelda-yı adem cihanı alsa,
Eşbah bütün zalama dalsa,
Hala görünür o ruhü'l-ervah
Bir cevv-i münir içinde sebbah!
Ey safha-i vechi ayet-i nur,
Cebhende meal-i kevn mestur;
Çeşminde ziya-yı sermediyyet;
Sönmez ebedi sirac-ı kudret.
Lahut ile aşina nigahın,
Ecram şühud-i intibahın!
Her dem lemean eder o merdüm,
Mihrakı da zahirat-ı encüm!
Her subh gelir nesim-i dilcu
Duşunda şemyn-i naz-ı gisu.
Eyler yeniden heva-yı didar
Bir nefha ile beni heva-dar!
Sevda kesilir bütün süveyda,
Guya açılır nikab-ı Leyla.
Kehvare-i dilde naim ümmid
Eyler uyanıp figanı teşdid.
Susturmak için o tıfl-ı zarı,
Kalkar ararım leyal-i tan!
Ey leyi, vekarının misali,
Yahud bana karşı infiali!
Vakta ki eder revak-ı deycur
Altında yatan cihanı mahmur,
Etrafta kalmayınca bir ferd,
Hem-rahım olur hayal-i şeb-gerd,
Kalkar, gezerim garib ü tenha;
Bir yer bulurum sükunet-ara.
Fevkımde sema-yı encüm-alud;
Pişimde rida-yı leyl-i memdud;
Yadımda neşaid-i Kemalin;
Karşımda hayal-i yal ü halin;
Azade kuyud-i masivadan,
Bigaile havftan, recadan;
Bir bezm-i fütuh açar ki vicdan:
Lebriz-i safa-yı aşk olur can.
Tasvir değil o zevki, hatta
Mümkün olamaz tasavvur asla!
Ya Rab o ne feyz-i cuş ber-cuş !
Ya Rab o ne leyle-i ziya-puş !
Ya Rab o ne cilve cilve envar!
Ya Rab o ne lem'a lem'a didar!
Ya Rab o ne encümen, ne alem!
Ya Rab o ne mahfil-i muazzam!
Ey leyl, neharın olmasaydı
Ey neşve, humarın olmasaydı!
Bidarın iken uyanmasaydım;
Dünya varmış inanmasaydım!
Ey yar-i vefa-güzin-i canım,
Verdiyse melal dastanım,
Mu'tadın olan inayetinle
Susturma bu ruh-i zarı, dinle!
Hep velvele-i hayat dinse,
Düşmez bu zavallı ruh, ye'se.
Olmazsa zemin, zaman müsaid;
Feryadına asüman müsaid!
Gönder bana sen de neyse derdin
Yadında mı bir zaman ne derdin?
Müstakbeli almayıp hayale!
Gel biz dalalım bu hasbihale!
Edvar-ı hayat perde perde
Allah bilir ne var ilerde.
|
|