|
Eğitim Öğretim İle İlgili Yazılar, Çalışmalar, Belgeler > Şiir Koleksiyonu, Şiir Antolojisi > Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinden Seçmeler, Safahat Şiirleri
ŞARK ŞİİRİ (SAFAHAT ŞİİRLERİ) (MEHMET AKİF ERSOYUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER)
Musallat, hiç göz açtırmaz da Garb'ın kanlı kabusu.
Asırlar var ki, İslam'ın muattal, beyni, bazusu.
Ne gördün, Şark'ı çok gezdin? diyorlar. Gördüğüm:
Yer yer,
Harab iller; serilmiş hanümanlar; başsız ümmetler;
Yıkılmış köprüler; çökmüş kanallar; yolcusuz yollar;
Buruşmuş çehreler; tersiz alınlar; işlemez kollar;
Bükülmüş beller; incelmiş boyunlar; kaynamaz kanlar;
Düşünmez başlar; aldırmaz yürekler; paslı vicdanlar;
Tegallübler, esaretler; tehakkümler, mezelletler;
Riyalar; türlü iğrenç ibtilalar; türlü illetler;
Örümcek bağlamış, tütmez ocaklar; yanmış ormanlar;
Ekinsiz tarlalar; ot basmış evler; küflü harmanlar;
Cema'atsiz imamlar; kirli yüzler; secdesiz başlar;
Gaza namıyle dindaş öldüren biçare dindaşlar;
Ipıssız aşiyanlar; kimsesiz köyler; çökük damlar;
Emek mahrumu günler; fikr-i ferda bilmez akşamlar!
|
Geçerken, ağladım geçtim; dururken, ağladım durdum;
Duyan yok, ses veren yok, bin perişan yurda başvurdum.
Mezarlar, ahiretler, yükselen karşında duradur;
Ne topraktan güler bir yüz, ne göklerden güler bir nur!
Derinlerden gelir feryadı yüz binlerce alamın;
Ufuklar bir kızıl çenber, bükük boynunda İslam'ın!
Göğüsler turlayıp durmakta, zincirler daralmakta;
Bunalmış kalmış üç'yüz elli milyon cansa gırtlakta!
İlahi ! Gördüğüm alem mi insaniyyetin mehdi?
Bütün ümranı tarihin bu çöllerden mi yükseldi?
Şu zairsiz bucaklar mıydı vahdaniyyetin yurdu?
Bu kumlardan mı, Allah'ım, nebiler fışkırıp durdu?
Henüz tek berk-ı iman çakmadan cevvinde dünyanın,
Bu göklerden mi, ya Rab, coştu, sağnak sağnak, edyanın
Serendib'ler şu sahiller mi? Cüdi'ler bu dağlar mı?
Bu iklimin mi İbrahim'e yol gösterdi ecramı?
Harem'ler, Beyt-i Makdis'ler bu topraktan mı yoğruldu?
Bu vadiler mi dem tuttukça bihuş etti Davud'u?
Hira'lar, Tür-i Sina'lar, bu afakın mı şehkarı?
Bu taşlardan mı, yer yer, taştı Ruhullah'ın esrarı?
Cihanın Garb'ı vahşet-zar iken, Şark'ında, Karnak'lar,
Herem'ler, Sedd-i Çin'ler, Tak-ı Kisra'lar, Havernak'lar,
İrem'ler, Sür-i Bahirler sema-peyma değil miydi?
O maziler, İlahi , bir yıkık rü'ya mıdır şimdi?
Ne yapsın, na-ümid olsun mu Şark'ın intibahından,
Perişan ruhumuz, haib dönerken bar-gahından?
Bu haybetten usandık biz, bu hüsran artık elversin!
İlahi! Nerde bir nefhan ki, donmuş hisler ürpersin,
Serilmiş sineler, kabusu artık silkip üstünden,
Hayat elbette hakkımdır! desin, dünya değil! derken?
|
|