|
Eğitim Öğretim İle İlgili Yazılar, Çalışmalar, Belgeler > Şiir Koleksiyonu, Şiir Antolojisi > Mehmet Akif Ersoy’un Şiirlerinden Seçmeler, Safahat Şiirleri
SELMA ŞİİRİ (SAFAHAT ŞİİRLERİ) (MEHMET AKİF ERSOYUN ŞİİRLERİNDEN SEÇMELER)
"Hemşirezademdir.
Dört yaşında öldü."
"Bütün gün işte boğuştum, içim sıkıldı. Yeter!
Yarın da aynı mezahimle uğraşıp duracak
Değil miyim? Bana öyleyse, şimdilik ister,
Ferağ içinde düşünmek, Vücudu yormıyarak.
Hayat, ceng-i maişet; cihansa ma'rekedir;
Zaman zaman bu sükunlar birer mütarekedir."
Dedim, zemine uzandım. Fakat huzur o ne zor!
Dakika sürmedi hatta benim bu yaslanmam
Bir eski komşu gelip: "Validen selam ediyor,
Diyor ki: Hasta ağırlaştı, durmasın, akşam
Hemen bizim eve gelsin" deyince davrandım,
O aşiyan-ı perişana doğru yollandım.
Sarıldı boynuma annem, girince ben içeri.
Diyordu ağlıyarak: – Görme, Akif’im çocuğu!
Senin değil, yedi kat ellerin yanar ciğeri,
Ölüm döşekleri üstünde görse yavrucuğu.
Şükür, bugün azıcık farklıdır, diyorduk dün
O pembe pembe yanaklar kireç kesildi bugün!
Filan hekim, dediler. Geldi, baktı, anlamadı.
Hayır, filan daha bir anlayışlıdır, dediler.
Meğer yalan yere çıkmış o sersemin de adı!
Bırak ki anlasalar var mı çare hiç? Ne gezer!
Hekim ilaçları, oğlum, bütün teyellidir.
İlaç yiyip iyi olmak, o bir tecellidir.
|
Kesildi kardeşin artık yemekten, içmekten;
Lakırdı dinlemiyor, kendini helak ediyor.
O, hastadan daha şayan-ı merhamet Görsen
Dedikçe "Anne, çocuktan ümidi keş. . Gidiyor!"
Telaş içinde kalıp büsbütün şaşırmadayım.
Eğer yetişmese imdada yok mu komşu hanım
– Görünmüyor, hani hemşire nerdedir? Gelsin.
Benim sözüm ne kadar olsa başkadır, belki
Biraz bulurdu teselli
– Nasıl da söylersin!
Lakırdı kar edecek kim? Duyar mı hiç beriki?
Kolay bir iş mi? Senin anne olduğun var mı?
Çocuk o halde iken anne sözden anlar mı?
Bu hem kaçıncı felaket? Beşinci! Ya Rabbi,
Tamam beşinci seferdir ki kız ölüm görecek!
Bu son ümidi de şayed giderse dördü gibi,
Zavallı kendini vaktinden evvel öldürecek.
Çıkıp da gör hele bir kerre şimdi Selma'yı
Ne hale koydu felek, git de bak, o simayı!
Sabahleyin dili, baktım, biraz ağırlaşıyor
Melil metil bakıyor şimdi bülbül evladım!
Ne zalim illet imiş: Bir çocukla uğraşıyor
O olmasaydı da ben keşke hasta olsaydım.
Şikayet olmasın amma tahammülüm bitti
Günaha girmedeyim durmuşum da bak şimdi!
Ne manzaraydı ki bir kuş kadar uçan o melek
Dururdu bi-hareket, kol kanad kımıldamıyor!
Gözünde nur-i nazar titriyor, hemen sönecek
Dudakta natıka donmuş; kulak söz anlamıyor!
Türab rengine girmiş cebin-i simini;
Ölüm merareti duydum, öpünce leblerini!
Başında annesi –matem tecessüm etmiş de
Kadın kıyafeti almış gibi –durur mebhut;
Yanında komşu kadınlar huruşa amade,
Eğerçi ortada dönmekte bir mehib sükut.
Girince ben odadan hepsi kalktılar ayağa,
Kızıyla annesi mıhlıydılar fakat yatağa!
Dedim: Nedir bu senin yaptığın, düşünsene bir.
Bırak şu hastayı artık biraz da kendisine.
Ne çare, hükm-i kader akıbet zuhura gelir,
Cenaze şekline girmekte böyle faide ne?
Senin bu yaptığın Allah'a karşı isyandır;
Asıl felakete sabreyleyenler insandır
Şu yolda başlayan avare bir talakatle,
Devam edip gidiyordum ben ictihadımda
Ne oldu, hastaya bir şey mi oldu, anlamadım
O beht içindeki kızdan Kemal-i şiddetle,
Şu sayha koptu ki hala enini yadımda:
"Ne taş yüreklisiniz Ah gitti evladım!”
|
|