|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar
ALTIN KÜNYE (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR)
Gülşah, Ayşe , Eda ve Ayhan okulun bahçesinde kendi aralarında konuşuyorlar. Şubat tatili yeni bitmiştir ve okulun ilk günüdür.
Ayşegül: Biliyor musunuz, ben tatilde Mersin’i gittim. Bütün akrabalarımızı ziyaret ettik. Ninem bana çok güzel bir ceket örmüş. Gerçi biraz büyük geldi ama annem : “Merak etme, bir seneye kalmaz sana iyi gelir” dedi.
Ayhan: Bana da amcam bisiklet aldı. Ama ne bisiklet bir görseniz. Mahalledeki tüm çocukların bisikletinden daha güzel.
Eda : Çok güzel hediyeler almışsınız ama emin olun en kıymetli hediye, benim aldığım hediyedir. Tatilden birkaç ay önceydi. Odamda ders çalışırken babam geldi. Biraz sohbet etmiştik. Babama derslerin zorluğundan, sınavlardan falan bahsettim. Babam da, “merak etme, sana karneni getirdiğinde öyle bir hediye vereceğim ki, bunların hepsini unutturacak sana” dedi.
Ayhan : Kesin Sindy bebek almıştır.
Gülşah : Yok, yok. Bence olsa olsa bir kitaptır.
Ayşegül : Susun da kızı dinleyelim, bakalım babası ne almış.
Eda : İşin kötüsü karneyi aldığımız hafta babam kaza geçirmişti. Çok şükür ufak tefek yaralarla kazayı atlattı ama maddi açıdan çok zor günler geçirdiği belliydi. Karneyi aldığım günün akşamında babam eve geldi. Sevinçle boynuna sarılarak karneyi gösterdim. Babam, “Aferin benim çalışkan kızıma” dedi ve bir paket çıkardı. Hediye olarak bunu almıştı. (Bileğindeki altın künyeyi gösterir)
Ayşegül : Üff! Gerçekten de çok güzelmiş. Sana da çok yakışmış. Güle güle kullan.
Ayhan : Kız milleti değil mi işte, böyle bir süs eşyası gördüler mi artık dünyayı versen başaka bir şey beğendiremezsin.
Gülşah : Bence de, abartılacak bir güzelliği yok. Alt tarafı bir künye işte.
Eda : Benim için bunun güzelliği veya fiyatı o kadar önemli değil zaten. Tamam, gerçekten çok güzel buluyorum ama ondan daha güzeli babamın o kadar zor durumda olmasına rağmen bana verdiği sözü unutmamış olmasıydı.
Ayşegül : Zil çalıyor, hadi sınıfa girelim.
Gülşah : Bence de hemen girsek iyi olur, derse geç kalmak istemiyorum. (Bir taraftan da Eda’nın bilekliğine bakar)
( Ertesi gün)
Ayşegül : Off, her tarafım ağrıyor. Hele dizlerim…
Eda: Benim de, sanki her tarafım sağılacak gibi. Ne olur sanki beden eğitimi dersinde bu kadar koşturmasalar. ( Sessiz kalan Gülşah’ a dönerek ) Sen hiç yorulmadın sanırım . Hiçbir şeyden şikayet etmiyorsun.
Gülşah : ( İrkilerek ) Yok , yok ! Aslında bende yoruldum Ama o kadar yorulmuşum ki konuşmaya bile halim kalmamış
|
Ayşegül : Neyse, acele giyinmemiz gerekiyor, yoksa derse geç kalacağız.
( Eda, bu arada çantasını karıştırır, bir şey arıyordur. )
Eda : Yok işte! Her tarafına baktım yine de bulamadım.
Ayşegül : Yok olan ne, telaşlandırma dan söyle
Eda : Künyen kayıp, her tarafa baktım, yine de bulamadım.
Gülşah : Bir de şu taraftaki gözüne baksana, belki oradadır.
Eda : Hayır, her tarafına baktım, yine de bulamadım.
Bir de sen baksana Ayşegül.
Ayşegül : ( Çantaya bakar ama bulamaz ) Ben de göremedim, belki de evde unutmuşsundur.
Eda : Hayır, eminim okula getirdiğime. Beden eğitimi dersinde düşmemesi için çantama koymuştum, yok işte! Kesin çalındı, ama kim çalsın ki benim künyemi.
Gülşah : Kesin Ayhan çalmıştır. O gün künyeyi kıskandığı her halinden belliydi.
Ayşegül : Ayhan ne yapsın ki onu. Bence (bilgi yelpazesi.net) başkası almıştır. Boş yere çocuğun günahını almayalım.
Eda : Şu anda yapacak tek şey Dilek Hoca ile görüşmektir herhalde. O kesin bir çaresini bulur.
Dilek Hoca : Eda‘cım, eminsin değimli bu gün onu okula getirdiğinden. Herkesin çantasını aradım ama kimsede çıkmadı.
Eda : ( Ağlayarak ) Evet öğretmenim. Kaybolmasın diye çantama koymuştum. Beden eğitimi dersinden sonra baktığında çantada bulamadım.
Dilek Hoca : O zaman canım, kesin çalındı ve bir daha bulmamız çok zor.
Eda : Ama öğretmenim, onu bana babam almıştı. ( Ağlayarak Dilek Hoca’ya sarılır. )
* * *
( Gülşah, masasında oturmakta ve elindeki künyeye bakmaktadır. Tam o sırada annesi gelir ve elindeki künyeyi telaşla çekmeceye atar.
Anne : Gülşah, kızım. Bir şey mi oldu ?
Gülşah : Hayır anne, ders çalışıyordum.
Anne : Biraz önce çekmeceye bir şey koydum sanki.
Gülşah: ( Tedirgin ) Yok anne, sana öyle gelmiştir.
Anne : ( Çekmeceyi açar ve künyeyi eline alır ) Kızım bu ne ?
Gülşah : Künye anne
Anne : İyi de kızım, kimin bu ?
Gülşah : Ben aldım anne, harçlıklarımdan biriktirerek.
Anne : Kızım doğru söylesene, nerden buldun bu künyeyi. Biz sana bunu alabilecek kadar harçlık vermiyoruz ki.
( Gülşah susar ve ağlamaya başlar )
Anne : Yoksa, yoksa.. Hayır. Benim kızım kesinlikle böyle bir şey yapmaz.
Gülşah : Onu çaldım anne.
Anne : Ama kızım !...
Gülşah :Biliyorum anne, yaptığım iyi bir şey değil ama ne yapayım, Eda’ da görünce o kadar hoşuma gitti ki. Sizden de şu anda böyle bir şey almanızı isteyemem. Çünkü alamayacağımızı biliyorum.
Anne : Bak kızım, bu künye senin hoşuna gitmiş olabilir, bizim durumumuz şu anda böyle bir şey almaya müsait olmayabilir ama yine de bunlar senin doğru olduğunu göstermiyor. Çünkü en başta bu başkasının malıdır ve Edaların maddi durumu düşünürsek çok da kolay alınmış bir şey değildir bu. Ayni durum senin başına gelse hepimiz nasıl üzülürdük değimli ?
Gülşah : Evet, haklısın anne ama artık bunu nasıl geri verebilirim ki O’na ?
Anne : Aldığın gibi çantasına koyarsın yarın. O da künyeyi görünce kimin çaldığını düşünmeyecek kadar sevinçli olur herhalde.
Gülşah : Tamam anneciğim. Yaptığım şeyin ne kadar kötü bir davranış olduğunu şimdi daha iyi anlıyorum.
Sonuç : Öğrencilerden birine oyunda geçen olay kısaca özetlettirilir ve yorum yapılır. Kişilerin hataları tartışılır.
|
EKLEMEK
İSTEDİKLERİNİZ VARSA AŞAĞIDAKİ "Yorum
Yaz"
kısmına ekleyebilirsiniz.
|