|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar
BİRAZCIK SEVGİ (TİYATRO OYUNLARI, METİNLERİ, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR, KISA TİYATRO OYUNLARI)
Karakterler:
Öğretmen (Kadın 35 yaşlarında)
Anne (70 yaşlarında)
(Bir ev dekoru. İki koltuk. Bir sehpa. Dört sandalyenin olduğu bir masa. Anne koltukta oturmuş örgü örmektedir. Sahneye işten dönen öğretmen kızı girer. Elinde bir evrak çantası vardır.)
Öğretmen: Merhaba, ben geldim. (Çantayı masaya bırakır)
Anne: Hoş geldin yavrum, gel.
Öğretmen: (Annesini öper ve oturur) Nasılsın anne?
Anne: İyiyim kızım, sen?
Öğretmen: Ben de iyiyim.
Anne: Biraz dalgın, düşünceli gibisin sanki .
Öğretmen: Haklısın bir öğrencim var da, aklım onda kaldı.
Anne: Ne olmuş öğrenciye?
Öğretmen: İsmi Kemal. Gözleri pırıl pırıl ama, üstü başı çok kirli. Saçları aylarıdır yıkanmamış sanki. Dersi hiç dinlemiyor. Diğer çocuklar da onunla oynamıyor. Öyle mahzun ki. Babasını çağırdım gelmedi.
Anne: Yazık yavrum… Kim bilir ne derdi vardır?
Öğretmen: Bilmiyorum. Gelirken okul idaresinden dosyasını aldım. Birlikte bakalım istersen.
Anne: Bakalım merak ettim bende.
(Masadaki çantasından bir dosya alır. Koltuğa oturup incelemeye başlar.)
Öğretmen: Şimdiye kadar her yıl öğretmen değiştirmiş. Bakalım 5. sınıfa kadar okutan 4 öğretmeni onun için neler yazmış?
Anne: Şöyle yüksek sesle oku da ben de dinleyeyim.
Öğretmen: Peki anne. 1. Sınıf öğretmeni şöyle yazmış. “Temiz, zeki ve neşeli bir çocuk. Ödevlerini düzenli olarak yapıyor. Arkadaşları ondan çok memnun” (Kendi kendine konuşur gibi.) Allah Allah ilginç.
Anne: Ben de merak ettim ee...
Öğretmen: İkinci sınıf öğretmeni ise: " Kemal mükemmel bir öğrenci, fakat annesinin amansız hastalığı onu üzüyor ve sanırım evdeki yaşamı çok zor...”
Anne: Ah yavrum demek annesi hastalınmış, sonra . Üçüncü sınıf öğretmeni ne demiş?
Öğretmen: O da:: “Annesinin ölümü Kemal için çok zor oldu. Babası ona yeterince ilgi göstermiyor ve eğer bir şeyler yapılmazsa evdeki olumsuz yaşam onu etkileyecek.”
Anne: Aaa! bak sen talihsizliğe! Demek ölmüş kadın. Yazık yazık! Dördüncü sınıf öğretmeni ne yazmış?
Öğretmen: Okuyorum. “ Kemal içine kapanık ve bir çocuk. Okula ilgi göstermiyor. Hiç arkadaşı yok ve bazen sınıfta uyuyor.”
Anne: Eee olacağı buydu? Ne yapsın yavrucak.
Öğretmen: Ben de çok üzüldüm. Şimdiye kadar bunu çoktan öğrenmeliydim.
Anne: Neyse, zaman geçmiş değil. Okul yeni başladı. Ne yapmayı düşünüyorsun?
Öğretmen: Biraz daha ilgi ve sevgi göstereceğim. Arkadaşlarının onunla oynamasını sağlayacağım. Babasıyla mutlaka görüşeceğim. Eğer o okula gelmezse, ben evine gideceğim.
Anne: Altın yürekli kızım benim. Ona annesinin yokluğunu biraz olsun unuttur. (Öğretmen ayağa kalkıp ilerler. Durur dalgın dalgın bakar) Daldın yine kızım?
Öğretmen: Yarın öğretmenler günü, o kadar söyledim getirmeyin diye ama bütün çocuklar yine de armağan telaşında. Kemal ne yapıyordur acaba?
(Işıklar söner)
Dış ses: (Kulisten mikrofonla) Ertesi gün.
(Işıklar yanar)
|
Anne: Sen misin kızım?
Öğretmen: (Kulisten) Evet anne, geliyorum. (Öğretmen sahneye girer. Elindeki birkaç buket ile bir ki armağan paketini masaya bırakır. Gelip annesini öper.) Nasılsın anneciğim?
Anne: Nasıl olsun yavrum her zamanki gibi. Nasıl geçti öğretmenler günü?
Öğretmen: Yoğun…Okulda tören yapıldı. Çocuklar armağanlar almıştı.
Anne: Peki şu dün bahsettiğin çocuk o ne yaptı.
Öğretmen: Kemal mi?
Anne: Ha o çocuk ne yaptı? Hediye verdi mi?
Öğretmen: Evet. Herkes süslü hediye paketlerine sararken, o eski bir gazete kağıdına sarmış hediyesini.
Anne: O sıkıntı içinde yaptığına bak. Ne düşünceli çocuk. Peki hediye ne getirdi?
Öğretmen: Birkaç taşı düşmüş gümüş bir bilezik ile (Çantasından çıkararak) Bir de bu yarım şişe parfümü .
Anne: Yarım şişe mi?.
Öğretmen: Annesinin parfümüymüş. Çocuklar Kemal’in parfümünü görürce gülüşmeye başladılar. O çok mahcup oldu.
Anne: Sen ne yaptım?
Öğretmen: Bileziğin çok zarif olduğunu söyledim. Parfümü de açıp birkaç damla bileğime damlattım. Sonra da (bilgi yelpazesi.net) sarılıp öptüm onu. Bana ne dese beğenirsin?
Anne: Ne dedi?
Öğretmen: “Aynı annem gibi koktun öğretmenim”. Sinirlerim boşladı bir ağladım sorma .
Anne: (Ağlamaklı) Ağlanmayacak gibi değil ki …
Öğretmen: İlerisi için aramızda iyi bir bağ kuruldu. Onu yeniden kazanacağım.
Anne: Kazan yavrum, lütfen kazan? (ışıklar söner)
Dış ses: (Kısa bir klasik müzikten sonra) Aradan 15 yıl geçer.
(Işık yanar. Anne koltukta oturuyor. Daha da yaşlandığını vurgulamak için dizlerinde battaniye vardır. Masanın üzerinde mektuplar var. Öğretmen mektupları okuyor.Emekli olmuştur. Geçen zamanı vurgulamak için saçını topuz yapıp gözlük takılabilir.)
Anne: Evde olman ne güzel…Yalnız çok canım sıkılıyordu. İyi ki emekli oldun.
Öğretmen: İyi mi kötü mü bilmiyorum ama olduk işte.
Anne: Mektuplar Kemalden mi?
Öğretmen: Evet, eski mektupları. Bir bakayım dedim?
Anne: Okusana birkaç tanesini.
Öğretmen: Okuyayım. Bu beşinci sınıfın sonunda kapının altından attığı not. O yıl sınıfın en başarılı öğrencisi olmuştu. Notta “Tüm yaşantımın en iyi öğretmeni sensin” diye yazıyor? (Başka bir mektup eline alır) Bu da 6 yıl sonra ki bir mektubu. Liseyi bitirdiği yıl. “ Hala gördüm en iyi öğretmenisiniz” diye bitirmiş.
Anne: Liseye ikincilikle bitirmişti değil mi?
Öğretmen: Evet. Bu da üniversite ikinci sınıftan. “Hala tanıdığım en iyi öğretmensiniz” diyor? (Yeni bir mektup alır) Bu çok özel. “Şu ana dek Sizin yerinizi alacak bir öğretmenim olmadı.” diyor isimin yanın da bir de unvan var. Doktor Kemal Esat.
Anne: Doktor çıkalı nerdeyse iki yıl oldu değil mi?
Öğretmen: Hemen hemen…
(Zil çalar. Öğretmen gider kapıyı açar. Elinde bir mektupla içeri girer.)
Öğretmen: Postacı Kemal’den mektup getirmiş.
Anne: Okusana ne diyor?
Öğretmen: Sabırlı ol anne. (Mektubu içinden okur, annesine döner) Bir kıza aşık olmuş ve hemen evlenmeye karar vermişler. Beni düğününe davet ediyor. “Bana inandığınız için çok teşekkürler. Siz benim önemli biri olduğumu hissetmemi sağladığınız. Beni hayata döndürdüğünüz teşekkür ederim” diye yazıyor. (Mutluluktan ağlamaklı mektubu bağrına basar) Asıl ben sana teşekkür ederim Kemal. Seninle karşılaşana kadar asıl ben öğretmenliği bilmiyormuşum.
Anne: Ne yapacaksın şimdi?
Öğretmen: Tabi ki gideceğim. En güzel giysimi giyeceğim. Annesinin parfümünü sürüp onun bileziğini takacağım.
|
|