|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar
DOĞRULUĞUN MÜKAFATI ÖDÜLÜ (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR, METİNLER)
Oduncu: yahu bu odunlar da amma ağırmış ha. belim kırıldı neredeyse... Biraz dinlensem de yola öylemi devam etsem acaba!.. Hah şurada bir kuyu var. susamıştım da zaten. Orada dinlenirim hem de susuzluğumu gideririm. Şu odunları sırtımdan bir indireyim hele, hooop tamam. Oh be dünya varmış ha...Baltamı da kuyunun yanına koyayım. Aman Allah’ım baltam, baltam kuyunun içine düşüverdi. Hay Allah, nasıl çıkaracağım şimdi ben o baltayı kuyunun içinden!.. Allah’ım ne olur bana yardım et. Ben fakir bir adamım. Balta ile odun kesip satıyor, evime yiyecek alıyordum. Şimdi ne yer ne içeriz biz!.. Paramda yok ki yeni bir balta alayım. Allahım, ey yüce Allahım ne olur bana bir çıkar yol göster...
Hızır: Heey! Kim o dertli, dertli sızlanan?
Oduncu: Kim konuşuyor, kim var orada?
Hızır: Benim ben
Oduncu: Aman Allahım, sende kimsin?
Hızır: Bana Hızır derler. Adımı duymuşsundur.
Oduncu: Tabi ya, duymaz olur muyum. Bir sıkıntı anında insanları yardımına koşan Hızır sensin. Ne olur bana yardım et.
Hızır: Ne oldu, nedir derdin?
Oduncu: Balatam şu kuyuya düşüverdi. O olmazsa dağdan odun kesip satamam. Karım ve çocuklarıma yiyecek alamam. Ne olur şu baltamı bana geri ver.
Hızır: Dur bakalım bir çaresine bakarız.... Önce şu kuyuya inelim hele.
Oduncu: Hay Allah! Kuyuya indi... Aman boğulmasın. Yok canıım! Boğulur mu hiç? O koskoca Hızır Aleyhisselam. Hah geldi bile.
Hızır: Kuyuya baktım bu gümüş baltayı buldum. Senin baltan bumuydu?
Oduncu: Dur bakayım... hayır, hayır... Benim baltam gümüş değildi.
Hızır: Yeniden dalayım o zaman... Orada bir balta daha olacaktı... Bekle sen...
Oduncu: bekliyorum.
Hızır: İşte geldim. Bu kez altından bir balta buldum. Baltan bu mu?
Oduncu: Hayır benim baltam altın da değildi.
Hızır: Peki nasıldı senin baltan?
Oduncu: Eskiydi ve ucuz bir baltaydı.
Hızır: Peki bekle, sana baltanı getireceğim.
Oduncu: Size zahmet verdim. Bekliyorum
Hızır: İşte senin baltan.
Oduncu: Evet, evet! İşte bu benim baltam. Çok teşekkür ederim. Allah sizden razı olsun. Yine Hızır gibi yetiştiniz.
Hızır:bak efendi. Sana önce gümüş baltayı sonrada altın baltayı getirdim. Maksadım doğruluğunu denemekti. Ve sen gerçekten dürüst bir adamsın. Bu yüzden şu altın ve gümüş baltayı da doğruluğunun mükafatı olarak sana hediye ediyorum. Al...
Oduncu: Ne? Şimdi bu baltaları bana mı veriyorsun? Çok teşekkür ederim... Karım ve çocuklarım çok sevinecek.
Hızır: Gidebilirsin. Her zaman böyle dürüst ol.
Oduncu: Peki, kal sağlıcakla...Aaa kayboldu. Hey nereye gittin? Allah, Allah.. şu gelende kim. Yahu bu benim komşum Veli dayı.
Veli Dayı: Selamu aleyküm...
Oduncu: Aleyküm selam Veli Dayı.
Veli Dayı: Hayrola sevinçlisin ne oldu?
Oduncu: Baltamı kuyuya düşürmüştüm, Hızır Aleyhisselam geldi ve bana bu altın ve gümüş baltayla birlikte kendi baltamı da verdi. Ben hemen eve gidiyorum. Allah’a ısmarladık.
Veli Dayı: hey! Dur acelen ne böyle. Gitti. Ne! Hızır mı? demek öyle ha? benim baltamın başına da aynı şey gelse, bana da altın ve gümüş balta verir belki. Şimdi şu baltayı kuyuya atayım. Hooop! Tamam. Ama gelen giden yok. Ne yapmam gerek acaba? Haa! Ağlamayana meme vermezler tabi. Her halde ağlamak gerekiyor ki Hızır gelip yardım etsin. Üüaa, üüaaa, üüaaa... baltam, baltam... üüaaa
Hızır: Heey! Kim o ağlayıp duran yahu?
Veli Dayı: Hah! Geliyor. Hızır geliyor. Ağlamaya devam edeyim. Üaaa, üüaa baltam, baltam.
Hızır: Niye ağlıyorsun, ne oldu?
Veli Dayı: Baltam kuyuya düştü, ona ağlıyorum. O benim en değerli varlığımdı. Onunla odun kesip pazarda satardım... Şimdi odunu neyle keseceğim? Üüüü.. üüüü
Hızır: Dur, dur ağlama. Buluruz baltanı... Bekle sen burada.
Veli Dayı: Tamam bekliyorum
Hızır: Aşağıda sadece bu demir balta var. senin baltan bu olmalı.
Veli Dayı: Hayır. Benim baltam eski ve demirden değildi. Bu benim baltam değil. Üüüüü.... üüüüü
Hızır: Peki, peki. Kes artık ağlamayı ben kuyuya yeniden dalıp bir daha bakayım. Belki görememişimdir.
Veli Dayı:: Ne olursun bul baltamı. Üüüüü......üüüüüü
Hızır: İşte buldum baltanı. Altından bir balta.... Bu senin baltan her halde ne dersin?
Veli Dayı: Evet, evet bu benim baltam. Verin hemen onu bana!
Hızır: Defol! Yalancı sahtekar. Ben seni denemiştim. Senin olmayan baltayı, yalan söyleyerek benim baltam demeye utanmıyor musun? Bundan sonra aç, susuz ve perişan olarak bir dilenci gibi yaşayacaksın.
SON
|
|