eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar

EZAN (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)

 

ŞAHISLAR: ORHAN,OSMAN,FEHİMAN,GÜZİN,FİKRET,VİLDAN.

 

(EZANIN SESİ,SON KISIMLARI)

(KAPI SESİ)

 

Fehiman:Abii... Güzin,abime bakar mısın?

Güzin:Görüyorum abla,ne var? Namaz kılıyor her zamanki gibi.

Fehiman:Güzin doğru mu bu yaptığı? Bu nasıl ev? Güya fertlerin hepsi Müslüman.

Güzin:Abla sinirlenme,anlamadım ki ne diyorsun?

Fehiman:Anlamayacak ne var Güzin? Herkes kendi kendine namazını bir kenarda kılıp çıkıyor. Hayaletler gibi,sessiz sedasız...

Güzin:Ne hayaleti abla? Öyle demeyecektin,“Mistikçe” diyecektin.

Fehiman:Evde bir namaz ruhu yok canım. Kaç gündür çok sıkıldım. Annemin yokluğundan, hastalığından çok,evdeki bu başıboşluk canımı sıkıyor.

Güzin: Sen söylemesen fark edemeyecektim abla,babam namaz kıldığında bizi de cemaate çağırırdı. Gerçekten de kaç gündür bizi namaza çağıran yok.

Fehiman:Namaza çağıran her zaman var Güzin. Allah secde ile bizi ömür boyu mükellef tutmuş. Her halükarda kılıyoruz biz onu. Fakat cemaat varken kendi başımıza namazı eda etmemiz doğru değil.

Güzin:Haklısın abla, istisnasız her Müslüman ferdin mükellef olduğu namaz,bir takım birlikteliklerin temeli olur öyle olduğu zaman.

Osman: Çocuklar,iyi esip yağıyorsunuz. Bir an namaz kıldığımı unutup suç işlediğimi zannettim.

Fehiman:Elbette suç abi,şurada (bilgi yelpazesi.net) imamlıkla mükellef olan sensin. İstiyorsanız artık onu da ben yapayım.

Osman: Kızma Fehiman. Amerika’da yalnız yaşadığım için alıştım herhalde.

Fehiman:Hıı yeri de geldi mi orada İslamı anlattığınızdan dem vurursunuz ama.

Güzin: (Gülerek) Şuracıkta kaç gündür hazır cemaate kamet getirmeyi bile unutmuşsunuz abi.

Osman: Siz de insanın karakterini ne kadar kısıtlıyorsunuz. Bırakın da biraz rahat davranalım.

Fehiman:Hıh rahat davranacakmış. Amerikalı ne olacak...

Osman: (İtirazcı,kızgın) Fehimaan! Ben annemin yanına gidiyorum,ihtiyaçları hazır mı?

 

(FON)

 

Vildan:Hastaneye bırakmadılar Fehiman,ben de size geldim. Ne var ne yok?

Fehiman:İyilik Vildan Abla,idare ediyoruz.

Vildan:Zişan Abla nasıl? Ne zaman çıkacağı belli mi?

Fehiman:Yok Vildan Abla,daha uzun sürecek gibi.

Vildan:Çıkar çıkar fazla üzülme. Nice ümitsiz hastalar gördük,şimdi turp gibi geziyorlar.

Fehiman: (Gülerek) Allah’tan ki annem ümitli hasta,iyileşmesi daha garantili...

Vildan:Tabi tabi ay gülme valla. İyileşir gelir,yine bir bakarsın pencerede durmuş ezanı bekliyor.

Fehiman:İnşallah Vildan Abla.

Vildan:Ezan dedim de Fehiman,bizim cami geldi aklıma. Sanki evin içinde okunuyor mübarek, tam Zişan Ablaya göre.

Fehiman:Niye Vildan Abla? Bence sana daha lazım.

Vildan:Yine iğneledin Fehiman. Ama merak etme,artık namazlarıma daha dikkatliyim.

Fehiman:Çok sevindim buna Vildan Abla. Ben bakıyorum bu ara bayağı güzelleştin.

Vildan:İyi ki de fark ettin yani. Fehiman ya,geçenlerde bir hoca; “Ezana ihtiyaç kalmamıştır.” dediğinde biraz haklı değil miydi? Niye bu kadar kızıyorlar ona?

Fehiman:Namaz vakitlerini hatırlatmak çok mühim bir mevzu Vildan Abla. Bu şekilde görüş beyan eden biri ya bu konunun cahilidir ya da kötü niyetlidir.

Vildan:Fehiman sanmıyorum öyle olduğunu. O bir hoca.

Fehiman:İstemem,kalsın. İyi ki benim hocam değilmiş. Vildan Abla,bir çok iş yerinde yemek saati çalışanlara önceden bildirilir, ama tekrar yemek saati gelince de bir zil veya herhangi bir sesle insanlara bu hatırlatılır değil mi?

Vildan:Evet Fehiman,niye sordun?

Fehiman:Okullarda da derse giriş çıkış saatleri önceden programlanmış olarak bellidir değil mi?

Vildan:Evet bu da doğru.

Fehiman:Buna rağmen her dersin başında ve sonunda zil veya müzik sesiyle teneffüs saati ayrıca hatırlatılır değil mi?

Vildan:Evet Fehiman...

Fehiman:Ayrıca evlerimizde de sofraya çağırılırız.

Vildan:Anlıyorum Fehiman...

Fehiman:Anlıyorsun değil mi Vildan Abla? Bizim olmazsa olmaz Farz-ı Ayn ibadetimiz olan namazın, bu basit şeyler kadarda mı ehemmiyeti yok o hocanın gözünde...Çok acı?!...

“Bu ezanlar-ki şehadetleri dinin temeli-

Ebedi,yurdumun üstünde benim inlemeli.”

Vildan:Bak İstiklal Marşımızı bile hatırlamamışım. Ben de haklı olabileceğini düşünmüştüm Fehiman. Bu kadar takvimler,gazeteler,saatler varken bana mantıklı gelmişti söyledikleri. Saate bakacak kadar da mı aklımız yok bizim. Geri zekalı mıyız? Müslümanlar kendi sorunlarının derdine düşsünler dedim.

Fehiman:O halde şimdi işçilerin,memurların,askerlerin,öğrencilerin geri zekalı olduklarını düşünebilir miyiz?

Vildan:Haklısın ihtiyaç kalmamıştır mantığı bu sonucu akla getiriyor. Peki bu hoca bunu düşünemiyor mu?

Fehiman:Kim bilir Vildan Abla? Hem bilmiyor muyuz,ezan bir zikirdir,üstelik dinimizin direği namazı hatırlatan bir zikir. Buna ihtiyaç olmadığını söylemek...

Vildan: (Sözü alır) Böyle böyle unutturacaklar desene. Kurban olmuşlar bizim ezanımıza.

 

(FON)

(EZANIN YARISINDAN BAŞLAR,GERİDEN GELEN EZAN SESİYLE KONUŞURLAR.)

 

Güzin:Babacığım dalmışsınız yine,annemi mi düşünüyorsunuz?

Orhan:Annen iyiydi kızım,bence sen de fazla düşünme. Zor bir ameliyat geçirdi. Doktorlar bu sürecin normal olduğunu söylüyorlar. Elerinden geleni de yaptılar. Bize dua etmek kalıyor. Şifa Allah’tan. Sen de camın önüne gel bak Güzin, ne göstereceğim.

Güzin:Geldim baba,ne var aşağıda?

Orhan:Hüseyin Amca gidiyor,gördün mü?

Güzin:Evet camiye gidiyor yine.

Orhan:Eminim her zaman ki gibi namazı sadece imam ve kendisi cemaat olup kılarlar.

Güzin:İyi ki de Hüseyin Amca var. Yoksa cemaat yok diye caminin kapısını namaz vakti de açmaz hoca. Aslında cemaatin az olması bazen de imamların yüzünden baba. Namazı uzattıkça uzatıyorlar. Buhari’de okumuştum; “Peygamberimiz cemaatle kılınan namazın uzatılmasına razı olmazmış.”

(HAFİF RÜZGAR SESİ)

Orhan:Evet ben de okumuştum Güzin. Üff rüzgar kötü esiyor. Camlar sıkı kapalı mı?

Güzin:Evet biraz önce hepsini kontrol ettim. Hüseyin Amca çok yaşlı baba. Böyle bozuk havalarda çıkmasa keşke.

Orhan:Ooo kızım hiç dinler mi? Kışın kar diz boyu oluyor, Hüseyin Amca yine camiden vazgeçmiyor.

Güzin:Ayy düşecektin neredeyse. Hıh camiye girdi şükür.

Orhan:Bir gün; “Hüseyin Amca,böyle kötü havalarda evde kılsan namazını. Evdekilerle cemaat olursunuz, kendini bu kadar yorma.” dedim de “Ne diyorsun Orhan,ya bu camileri cemaatsiz diye kapatırlarsa. Düşünsene bir ne olur o zaman?” diye ağlamaya başladı.

Güzin:Ne güzel baba. Yaşı sekseni aşmış ama hala bir davanın savunucusu,hizmetçisi.

Orhan:Yaa güzelliklerin örtülmemesi için kendince nasıl tavır sergiliyor.

Güzin:Evet babacığım Arif Amca da sabah namazında kalkıp bütün ev halkını tek tek uyandırıyormuş. Oğluyla geline izine geldiklerinde bu durumdan rahatsız oluyorlarmış.

Orhan:Gafiller...

Güzin: (Gülerek) Ama vazgeçmiyormuş babacığım. Onlar kalkana kadar kapıda durup sesleniyormuş.

Orhan:Çok sevindim Güzin. Arif Amcayı severdim,şimdi daha çok sevdim.

Güzin:Ben de çok seviyorum baba. Gelini diyormuş ki; “Her şeyin bir usulü var. Uyuyan insan da rahatsız edilmez ki. Namazını kılmak isteyen saati kurar,kendi kalkar. Saygılı olmak gerekir.”

Orhan:O ne bilsin kızım,demek çile de görmemiş. Ayrıca söz konusu olan namaz... Hem kızım namazda gözü olmayanın ezanda kulağı olmaz demişler. Kulağını vermeyenleri mecbur uyaracaksın.

Güzin:Babacığım okula,işe,yola gitmeleri gerekirse su döküp,kızarak herkes birbirini kaldırıyor. Namaza gelince ise ne lüzum var deniyor. Bak ne güzel,her camiden bir ezan sesi geliyor. Namaz vaktinin gelişi,namazın kutsallığı kutlanıyor günde beş kez.

 

(KAPI SESİ)

 

Fikret:Ben hazırım namaza,abdest aldım.

Orhan:Hadi oğlum kılalım.

Fikret:Abim de gelecek. “Beni bekleyin. Abdest alıp geliyorum.” dedi.

Güzin:İyi iyi geldi geleli kendi kendine namazını kılıyordu. Ablamın kızması iyi oldu.

Orhan:Evet iyi yapmış ablan. Benim de dikkatimi çekmişti. Hiç kamet bile getirmeden namaza duruyordu şuracıkta.

Fikret:Babacığım diyor ki; “Oralarda alıştım Fikret. Herkes kendi ibadetini isterse yapıyor. Kimsenin kimseden haberi olmuyor.”

Orhan:Olur mu,biz herkes miyiz? Hem bu İslam dini kendi içine,kendi mekanına hasredilir mi? Yaymak için her fırsatı kullanıp,yeni fırsatlar da yaratmamız lazım. Bunu da en kolay şekliyle tanıtmalıyız.

Fikret:Ne yapsın baba? Hem orada mesela ezan okunsa kimse anlamaz ki.

Orhan:Anlarlar oğlum. Hiç duymamış olanlar merak eder; “Bu ses ne?” diye sorarlar,bilenler hatırlarlar.

Fikret:Her ülkenin kendi dilinden okunsa daha iyi anlaşılır ama.

Güzin: Biliyorsun Türkiye’deki Müslümanların hiç hoşuna gitmedi bu fikir.

Orhan:Fikret düşünsene,sen İngiltere’ye gitsen. Orada İngilizce şarkı okunur gibi,günün belli vakitlerinde okunan bir ses gelse kulağına,sen bir Türk olarak o şarkının mesajını anlayabilir misin?

Fikret:Nereden anlayayım canım. Hem bütün dilleri öğrenemem ki.

Orhan:Ama ezan orijinal haliyle okunursa,nereye gidersen git seni namaza çağırdığını,gittiğin yerde senden başka da yaşayan (bilgi yelpazesi.net) Müslümanlar olduğunu hemen anlarsın.

Fikret:Evet yaa...Parola gibi,hıı...Şimdi anladım. Selam da buna benziyor. Dünyanın her tarafında Müslümanlar birbirlerini selamlayış şeklinden tanıyıp,aynı zamanda kendilerinin de Müslüman olduklarını bildirebilirler. Ne güzeel....

Güzin:Fikret mesela bir banka veya firma amblemini düşün. Eğer onu tanıyorsak,dünyanın neresine gidersek gidelim o amblemi görünce o firmayı veya bankayı hatırlayıp,tanırız değil mi? Çünkü her amblem özeldir.

Fikret:Bizim dinimiz de özelin özeli. Ezanımızın dokunulmazlığı vardır. Hiçbir mekanda orijinalliği bozulmamalı.

Orhan:Farkında mısınız çocuklar,Allah bize ne lütuflar vermiş. Dinin direği namaz,yani salat, secde olmuş,onu hatırlatan ezan da en büyük tebliğ aracı olmuş.

Fikret: (Şaşkın,hayran) Evet yaa...

Orhan:Hem de en fasih,en beliğ bir lisanla yapılan tebliğ. Allahu Ekber.

Güzin:Demek ki babacığım tebliğ ancak din düşmanlarını rahatsız ettiği için Ezan-ı Muhammedi’yi ikide bir dillerine doluyorlar.

Orhan:Biraz da spekülasyon malzemesi olarak,işlerine geliyor. Zalimler,çan sesini hiç laf etmezler...

Fikret:Doğru,konu böyle bir şey oldu mu bilen de bilmeyen de konuşuyor.

Orhan:Çok da sıhhatli fikirler beyan edemiyorlar. Ama Allah’tan ki fıtraten biraz tepkisel davranabiliyorlar, bu da bir meziyet...

Güzin:Arif Nihat Asya’nın şiirindeki duası ne güzel...

“Biz kısık sesleriz,minareleri,

Sen ezansız bırakma Allah’ım.”

Osman: (Şiire devam eder) “Mahyasızdır minareler-göğü de

Sen kehkeşansız bırakma Allah’ım!”

Fikret:Amin amin.

Osman:Namaz kılmadınız inşallah.

Orhan:Kılarız inşallah.

Osman: Kamet getirirken biter.

 

TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

..

4. **Yorum**
->Yorumu: biraz uzunmuş ama iyi
->Yazan: misafir

3. **Yorum**
->Yorumu: bilmem güzel ama hiç sınıfta yapmayı düşünmüyorum başka sikeçlere bakıcam sağolun
->Yazan: melisa yayvan.

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel
->Yazan: ece.

->Yazan : ayça
->Yorumu: çok uzun ama mantikli seyler var ama benim istedigim dinle ilgili.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


 


Yorum Yazı KAPA/AÇ