|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar
HASTALIK (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
ŞAHISLAR: ORHAN,ZİŞAN,GÜZİN,FİKRET,ZUHAL,HAZAL,AYŞE.
Zuhal:Bildiğin gibi değil Zişan Abla,bu çocuk bizi doktor yapacak bu gidişle.
Zişan:Zuhal artık sıkılmaya başladım senin yanında. Seninle oturunca tek konumuz çocuğunun hastalığı. Maşallah turp gibi çocuk.
Zuhal:Ay Zişan Abla sen akşam görecektin,yavrum ateşler içindeydi.
Zişan:Senin elin sıcaktır eminim.
Zuhal:Hayır,dudağımla kontrol ettim.
Zişan:Çayı çok içince ağzın ısınmıştır.
Zuhal:Sen dalga geç Zişan Abla,bir gün kötü bir hastalık çıkacak diye ne kadar korkuyorum.
Zişan:Buna korkmak değil beklemek denir.
Zuhal:Ay elimde değil. Öyle masum,öyle sessiz ki yavrum.
Güzin:Zuhal abla Şükrü’ye mi masum diyorsun? Onun kadar afacan bir çocuk görmedim. Afacanlığından hiç masumluğu filan kalmıyor.
Zuhal:Öyle deme yavruma,akşam öyle bitkindi ki. Nihat’ı ikna edemedim. Yoksa hemen doktora götürecektim.
Güzin:Hiç merak etme Zuhal Abla,acı patlıcanı kırağı çalmaz. Afacanlık yapmaktan bitap düşmüştür.
Zişan: Bence de Zuhal,gel bu takıntından vazgeç. Çocuk oldukça sağlıklı. Tabi ki bazı hastalıklar geçirecek. Düşün ki bu hastalıkları bütün çocuklar (bilgi yelpazesi.net) geçiriyor. Müsterih ol,hasta olacak diye endişelenmeyi bırak. Hastalık gelirse de tedavi edersiniz Allah’ın izniyle.
Zuhal:Zişan Abla ne kadar rahat konuşuyorsun,tabi senin çocuğun değil ondan.
Zişan: Nedenmiş o,senin çocuğun benim yeğenim. Yalnız sen çocuk görmemişsin,nasıl yaklaşacağını bilmiyorsun. Bu,çocuk üzerinde olumsuz tesir yapıyor.
Güzin:İstediği bir şey olmayınca boğazını gösterip ağrıyor demesi çok komik. Senin zaafını çok iyi anlamış.
Zuhal:Evet,babasına da aynı şeyleri yapıyor. O da hasta çocuğu üzmeyelim diye etrafında dört dönüyor.
(ZİL SESİ)
Güzin:Hazal Abla geldi herhalde…
(KAPI AÇILIR)
Hazal: Selamun aleyküm.
Ayşe:İyi günler.
Zişan: Aleyküm selam,hoş geldiniz arkadaşlar. Nerede kaldınız?
Ayşe:Of of,ay,sağlık ocağına uğradık,yine tansiyonum fırlamış.
Hazal:Sen öğlende yediğin yemeği söyle önce Ayşe.
Ayşe:Biraz,az bir şey içli köfte,akşamdan kalmıştı. Hazal yol boyu söyledin canım sende.
Hazal: Ben söylenmesem sen söyleneceksin,inleyip duracaksın. Ay kalbim,ay tansiyonum.
Ayşe:Aman Hazal,seni de duyan yatalak hasta inliyor sanacak.
Hazal: Allah göstermesin,Allah göstermesin. Yatakta hiç çekilmezsin.
Güzin:Hazal Abla müsaade edin de elinizi öpeyim,hoş geldiniz.
Hazal: Hoş bulduk kızım hoş bulduk,bilirsin elimi öptürmem. Gel ben sana sarılayım tatlı kızım.
Zişan:Hazal nasılsın? İnşallah sen de tansiyonla,kalp ağrılarıyla uykusuz geçirmedin geceyi.
Ayşe:Zişan Zişaan,sataşmayın bana ayy… Hiç halden anlamıyorsunuz. Hasta olmak suç sanki.
Hazal: Suç değil de ne Ayşe? Bugün ağrılarından yakınmak yok.
Zişan: İyi söyledin Hazal. Memleketi dört dönerken hiçbir yeri ağrımıyor,bizi görünce de ağrılar, sızılar bitmiyor.
Hazal: Naz yapıyor. Bir de huy etmiş,illaki sızlanacak. Maksat dikkat çeksin.
Ayşe:Aman ikiniz de sinirlisiniz bugün,susun şimdi.
Hazal: Ne olur susmasak? Şimdi tansiyonun mu yükselecek?
Zişan: Çarpıntısı başlayacak Hazal,sıra çarpıntıda. (Gülerek) Takılıyoruz sana Ayşe.
Ayşe:İyi ki de takılıyormuşsunuz,aksi halde taktığınızı sanacaktım.
Hazal: Bak Ayşe,fazla naz aşık usandırır. Hastaysan güzelce tedavini ol,doktorun tavsiyelerine dikkat et. Böyle devam edersen kimse seni çekemez,etrafındakiler her zaman seni dinleyemez. Kendi kendinin doktoru olacaksın.
Zişan: Yaa Ayşe,hem ilaçlarını kullanmıyorsun, hem yasak olan yiyecekleri tüketiyorsun. Yazık evde çocuklara,senin hangi bir hastalığına üzülsünler?
Ayşe:Ay Zişan sen de,millet ne hastalara tahammül ediyor. Ne var,biraz nazı mı çekmişler çok mu? Allah’a şükretsinler ki yatakta değilim.
Hazal: Hastalığın bile etrafa lütuf Ayşe! Zavallı eşin,çocuklar, güçleri varsa çeksinler.
Ayşe:Valla “Sen yeter ki hasta olma,gerekiyorsa elini hiç suya değdirme.” diyorlar. “Gez,eğlen.” diyorlar.
Hazal: Mecburlar kızım evde sızlanan,işe yaramayan bir anne başlarında,dertlenmeyesin diye de evden gönderiyorlar.
Zişan: Hazal haklı galiba,herhalde bunlar seni hesaba almıyorlar.
Hazal: Bence de gölge etme demeye getiriyorlar.
Ayşe:Yaa?....Ben sorarım onlara,bir iki bayılayım da görsünler. Hiç üzüntüye gelemem.
Zişan: Ayşe,eltin hala yatakta mı?
Ayşe:O iyileşmez daha,günden güne eriyor.
Hazal: Son kontrolde doktor ne dedi?
Ayşe: “Moralini yüksek tutun,2-3 ay daha yaşar.” demişti.
Hazal: Sen bunu söyleyeli 1 yıl oldu neredeyse.
Ayşe:Ee kaynım çok iyi bakıyor.
Hazal: Kızım kaynın istediği kadar iyi baksın. Vadesi yetmişse kar etmez.
Zişan: Allah’ın verdiği ömrü Allah’tan başkası alamaz, zamanını Allah bilir. Komşumuza da 5 ay yaşar yada yaşamaz demişti doktor,dört yıldır yaşıyor,hep iyiye gidiyor.
Ayşe:Eltim benim gibi yapmaz,ilaçlarına dikkat eder.
Hazal: Sen de et canım.
Ayşe:Ay hiç sevmiyorum ilaç kullanmayı. Yemek de gördüm mü dayanamıyorum. Hele bir de pişirdiğim yemekler bir lezzetli, parmaklarımı yiyesim geliyor.
Hazal: Benim de sana dayak atasım geliyor. Bak bugün bir daha senin hastalıklarının lafı olmasın. (KAPI SESİ) A Zuhal,sen de mi buradasın kızım?
Zuhal:Kambersiz düğün olur mu Hazal Abla? Şükrü’yü uyutuyordum içeride.
Hazal: İyi yapmışsın kızım,gel yanıma otur. Şükrü nasıl?
Zuhal:Sorma Hazal Abla,akşam çok fenaydı çocuk. Kötü hastalandı.
Hazal: Geçmiş olsun yavrum,nesi varmış?
Zuhal:Valla bilmiyorum,şimdi iyi görünüyor.
Zişan: Zuhal’in oğlu afacanlık yapmadı mı hasta sanıyor Hazal.
Hazal: Sen de mi Zuhal,sen de mi bu kervana katıldın? Hastalık hastası olmayın kızım.
Ayşe:Sıra sende Zuhal,bakalım sen ne azarlar işiteceksin?
Hazal: Hayır Zuhal azar değil,ablaca nasihat edeceğim. Sen beni dinlersin eminim.
Zuhal:Tabi,dayak yemektense dinlemeyi tercih ederim.
Hazal: İyi yaparsın kızım,şimdi dinle. Hastalanmak marifet değil,Müslümanlar güçlü olur. Unutmayın, kavi mümin zayıf müminden hayırlıdır. Hasta olmamak için tedbir alın,yine hasta olursanız tedavi olun,Allah’tan şifa dileyin,sabredin,hastanelerde acı çekenleri hatırlayın,fakru zaruret içerisinde,doktor parası,ilaç parası bulamayanları hatırlayın,şikayetlenmeyi bırakın. Şikayet edince geçiyor mu hastalığınız? Hem hastalandığınız zaman evinizde kimseyi rahatsız etmeden istirahat edin. Birinin koluna dayanıp,öbürünün arabasına asılıp kapı kapı gezmeyin. Hiç inandırıcı olmuyor hastalığınız.
Ayşe:Hazal yeter,tövbe artık. Bir daha sana şikayetlenirsem benden hastası olmasın.
Hazal: (Gülerek) Sade bana değil,başkalarına da şikayetlenmek yok.
|
(FON)
Fikret: Ablacığım kalkar mısın?
Güzin: (Sızlanır)…….
Fikret: Abla benim dersime yardım et..
Güzin:…..Iııh….
Fikret: Abla ne zaman kalkacaksın?
Güzin:Fikret yatmak istiyorum.
Fikret: Abla kalk lütfen,hadi…
Güzin:Fikret ateşim var,hiç duramıyorum. Hadi sus da uyuyayım.
Fikret: Üstünü açayım ateşin geçer.
Güzin:Aaa Fikret yapma,çek elini.
Fikret: (Kıkırdar) Ayaklarına bakayım ateşin var mı?
Güzin:Niye gıdıklıyorsun. (Sızlanır) Fikret git artık…
Fikret: Ama abla sıkılıyorum.
Güzin:Kocamansın Fikret,elime çıngırak alıp ataya mı götüreyim seni?
Fikret: Yok istemem,en iyisi çekmeceni karıştırıp sana emzik bulayım.
Zişan: Oğlum kıldığım namazdan bir şey anlamadım. Nasıl kıydın ablana? Bak uyuyacaktı.
Fikret:Niye gündüz uyuyor?Ben uyusam kızarsınız.
Zişan: Yoo hastalandığın zaman kızmam. Hastaysan seni de yatırayım. Aç boğazını bir bakayım, “A” de “Aaaa” de.
Fikret: Yaa anne,su dökerim ben de ablama şimdi.
Güzin: (Sızlanır) Anne izin verme. Hiç gözümü açamıyorum. Başım çok fena.
Zişan: Oğlum ablan çok ateşli,ilaç aldı. Hadi çıkalım da istirahat etsin.
Güzin:Anneciğim üstüme bir şey daha örter misiniz?
Zişan: Tamam kızım. (ÜSTÜNÜ ÖRTER.) İyi mi? Fikret kalk,çıkalım bu odadan.
(KAPI SESİ)
Zişan: Oğlum ben ablanın yanında oturacağım. Bir şey falan ister,sen odaya gelme. Sesten rahatsız oluyor.
Fikret: Amma nazlandırıyorsunuz anne.
Zişan: Oğlum sen hastalandığında biz sana senin bu yaptıklarını yapsak ne yaparsın?
Fikret: Kalkar size karate yaparım.
Zişan: Hastaların ilgiye,şefkate ihtiyacı var oğlum,böyle davranmak anlayışsızlık. Hadi odana git, kendine başka bir meşguliyet bul. Ben ablanın yanındayım.
Fikret: Öf…Öf…..
(FON)
Güzin:Babacığım Hazal Teyzemle annemin yanında insan bir rahatsızlığını söylemeye korkuyor.
Orhan:Neden kızım,hemen iğne mi yapıyorlar?
Güzin:İğne yapmak neyse de dövmekten beter ediyorlar.
Orhan:Bilirim bilirim,ama niyetleri iyi. Sizin güçlü kuvvetli olmanızı istiyorlar. Kuvvetli olmak için bütün imkanlarınızı kullanmalısınız.
Güzin:Maalesef herkes güçlü kuvvetli olamaz. Hem insan hasta da oldu mu söylüyor. Anneannem ne derdi; “hasta söylegen”olurmuş.
Orhan:Kızım hayatta bazı şeyler vardır ki onlardan kaçınılmaz. Hastalıkta onlardan biri. Yada mesela askerlik. İnsanlar istemese de erkekler için bu bir zorunluluk. Bunlar mecbur yaşanacak. Şikayetlenmek sonucu değiştirmiyor.
Güzin:Hastaların sevgiye,şefkate ihtiyacı oluyor baba.
Orhan:Olmaz olur mu? Bu da sağlıklı insanların mükellefiyeti. Hastayı ziyaret etmek sevaptır.
Güzin:Hastalara çok acıyorum baba. Anneannem hiç gözümün önünden gitmiyor,ne acılar çekti.
Orhan:Evet zavallı,inşallah günahlarına keffaret olmuştur.
Güzin:Babacığım böyle söylemeniz ayıp oluyor biraz.
Orhan:Niye? Ne söyledim Güzin?
Güzin:Her hastaya günahını hatırlatıp,hak ettin demeye getiriyorsunuz. Akşam bana da dediniz.
Orhan:İyi şaka yapıyorsun Güzin.Kızım biliyorsun mümini, başına gelen her musibetten önce kendini sorgulayacak. Kendisi sebep olmamışsa (bilgi yelpazesi.net) sabredip,ecrini umacak. Yok başına geleni kendi eliyle davet ettiyse,dünyada çektiği yetmiyormuş gibi,ahirette de hesap vermek istemiyorsa bağışlanma dileyecek.
Güzin:Babacığım,insan ne diye eliyle hastalığı davet etsin?
Orhan:Çoğunu insan kendi eliyle yapar. Kışın giyimine dikkat etmez üşütür,gıdasına dikkat etmez bir sürü sorun yaşar. Sigara sağlığa zararlıdır,bilir,devam eder. Bu can bize emanet Güzin, istediğimiz gibi kullanamayız.
Güzin:Doğru baba,etrafımda tanıdıklarımın çoğu romatizma.
Orhan:Evet,temizlik yapıyoruz diye bütün gün sularla oynuyorlar. Kızım bunlar neyse de, Allah, hasta ruhlu olmaktan bizi korusun. Hasta ruhlu olunca her şey altüst oluyor.
Güzin:Hele bir de kulakları olup işitmeyenler,gözleri olup görmeyenler....
Orhan:Çok içler acısı... Hadi biz neyse,geçici dünya ahireti kazanmaya vesile diye bir çok hastalığa sabrediyoruz.
Güzin:O zavallıların ahiret ümidi de yok. Babacığım,ruh sağlığı dediniz de,şimdi gençler hep ruh hastası imiş.
Orhan:Yoo benim gençlerimin ruhu sapasağlam.
Güzin:Görmezden gelmeyin baba,çok hastalıklı bir nesil yetişiyormuş.
Orhan:Doğru da,siz onlara bakmayın. Bu topluca çözülebilecek bir sorun. Bizim elimizden bir şey gelmez. Biz fert fert dinimizi anlamaya çalışalım.
Güzin:Babacığım bazı sağlık yazılarını okuyunca da insan sanıyor ki,hayat,yaşam hastalık demek. Buluğ çağı,orta yaş sendromu,40 yaş sonrası,yaşlılık psikozu. İnsanlar hep hasta, hep ilaca mahkum.
Orhan:Kızım bilgiyle,ilimle,imanla aydınlanmamış insanların her tür ilaca ihtiyacı olur. Biz dua edelim, Allah bize dünyada da ahirette de iyilik ve güzellik versin,hastalıklardan korusun.
Güzin:Amin.
|
>>>TIKLAYIN<<<
|