eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar

İNCİR ÇEKİRDEĞİ (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)

 

(Dekor, bir stüdyo şeklindedir. Sahne içinde oyuncuların kullanacakları dört sandalye ve bir sehpadan ibarettir. Bu dekorda, bir tartışma programı dekoru görüntüsü vardır.)

 

Açelya:  (Fon müziği ile birlikte sahneye, oynayarak girer.) İyi akşamlar sayın seyirciler ben ailenizin spikeri Açelya. Bir hafta aradan sonra, en sevdiğiniz tartışma programı İncir Çekirdeğiyle ZORT TV ekranlarında yine birlikteyiz. Sayın seyircilerim, bu haftaki konuklarımızla Türk Müziği’ni tartışacağız. Öncelikle şunu belirteyim. Bir tartışma programının izlenebilmesi için tartışmada kavga dövüş olması şart. Onun için bizde bu tartışma esnasında, tartışmacılarımız arasında kavga-dövüş çıkması için özel bir gayret sarf edeceğiz. Anlarsınız ya, devir reyting devri. Telefon numaramızı da verelim. 0212 375 44 82 evet önce kavga dövüşçüleri ay pardon! Konuklarımızı huzurunuza çağırıyoruz. (Fon müziği eşliğinde konuklar sahneye girerler).

Açelya: (Gelen konuklarla tek tek el sıkışır ve onlara hoş geldiniz der). HOŞ GELDİNİZ (Konuklarda tokalaşma sırasında tek tek hoş bulduk derler).

Açelya: Nasılsınız?

Şevket: Teşekkür ederiz, siz nasılsınız ?

Hüsamettin: Sağolun.

Taşkın: (Eliyle sağolun şeklinde hareket yapar).

Açelya: Bende iyiyim. Teşekkür ederim. Buyrun ilk önce sizi tanıyalım.

Hüsamettin: Öncelikle beni bu programa davet ettiğiniz için çok derinden saygılar. Açelya hanım, başta sizin gibi güzel bir spikere, sonrada beni şu anda (bilgi yelpazesi.net) izleyen çok sevgili seyircilerime ve teknik kadroya teşekkür ediyorum. Ben Hüsamettin Ballıses programınız çok güzel, her zaman çok beğenerek izliyorum. Bu arada sende çok güzelsin Açelya hanım.

Açelya: Bu övgülerinize layık olmaya çalışacağız. Teşekkür ederim. Siz hangi tür müzikle uğraşıyorsunuz?

Hüsamettin: Valla Açelya hanım, biz Allah’ına kadar arabeskçiyiz icabında. Öf be batsın bu dünya. hemen bir tane şarkı patlatayım istersen, o güzel sesimden seni mahrum bırakmayayım. (Sehpanın üzerinde duran mikrofonu kapmaya çalışırken, önce spiker mikrofonu kapar. Hüsamettin’de  şaşkın şaşkın bakar).

Açelya: Tamam, tamam. Diğer konuklarımıza tanıyalım şimdi. Size daha sonra tekrar döneriz. Buyrun şimdide sizi tanıyalım.

Şevket: Efendim ben, Şevket Çınar altında yatar yatmaz uyur oğlu

Açelya: (Gülümseyerek ve alaylı bir şekilde); Soy adınız ne?

Şevket:  Çınar altında yatar yatmaz uyur oğlu.

Açelya: Soyada bak ya! Çınar altında yatar yatmaz …… kuzum bu soyadı nerede büyüttünüz?

Şevket: Saksıda, değil her halde.

Açelya: Siz bu tartışmaya hangi sıfatla katılıyorsunuz?

Şevket: ( Sert bir edayla). Efendim, ben halk müziğini sevmeyenlerin kafasını kırmalı derneğinin başkanıyım. Halk müziği ile doğdum, halk müziği ile yaşıyorum ve halk müziği ile öleceğim. (Bağırarak). Yaşasın Halk Müziği. (Sesini yumuşatır). 35 yaşındayım, bekarım, yarışmacı arkadaşlara başarılar dilerim.

Açelya: (Alaylı) Derneğinizin adı neydi?

Şevket: Halk müziğini sevmeyenlerin kafasını kırmalı derneği.

Açelya: Valla, çok ilginç bir dernek. Neyse (Popcu Taşkın’a dönerek) Şimdi de sizi tanıyalım.

Taşkın: Teşekkür ederim canım benim. Adım Taşkın Top, ay pardon! Pop müziğine gönül veren milyonlarca gençten biriyim. Ayrıca aramızda top var derneğinin yönetim kurulu başkanıyım. 28 yaşındayım. Karşı taraftaki arkadaşlara hayatlarında mutluluklar dilerim.

Şevket: Nerden arkadaşın oluyorum lan senin, pis popcu?

Açelya: (Kameraya işaret ederek).Yakın çek, yakın çek (ortalığı kızıştırıcı bir tavırla). Efendim, Şevket bey size pis popcu dedi, bu konuda ne diyeceksiniz?

Taşkın: Kötü söz sahibine aittir canım benim.

Açelya: Ayy. Şevket beyciğim. Taşkın bey pis popçu lafını aynen size iade ettiğini söyledi ne diyeceksiniz?

Şevket: (Kameraya döner). Kafasını kırarım diyorum.

Hüsamettin: Helal, yakışır.

Şevket: Hatta kırayım.

Açelya: (Çok memnundur, yerinde duramaz). Evet evet çok güzel oldu Şevket bey neden pop müziğinden nefret ediyorsunuz?

Şevket: Yaa! Baksana. Bu pop müziğinde garip garip meymenetsiz sözler var. Mesela, neydi bu hıyarın derneğinin adı?

Taşkın: (Şaşkın bir edayla). Kimin benim mi?

Şevket: (Sertçe). Yok babanın.

Taşkın: Babamın derneği yok ki.

Şevket :  Fe süphanallah. Oğlum, babandan bana ne senin derneğinin adı neydi

Taşkın: Aramızda top var derneği.

Şevket: Bakın ne adar edepsizce bir dernek. Vay edepsizler vay. Böyle bir şarkıda vardı,  değil mi?

Taşkın: Evet. Ama efendim, mesleği çarpıtmayalım. Bunlar çok masumhane söylenmiş sözler. Şimdi ben aramızda top var desem ne dersiniz?

Şevket: Kim ulan o top?

Taşkın: Bakın işte, çok yanlış düşünüyorsunuz. (cebinden küçük bir pinpon topu çıkarır) bu ne?

Şevket – Açelya – Hüsamettin: (Uzatarak) Top.

Taşkın: Şu anda aramızda bir top var. Bu sözlerde ne var ki?

Şevket: İyi o zaman bandıra bandıra ye beni, ne demek?

Taşkın: Aslında o sözle kastedilmek istenen. Aslında eee. (Kem küm eder) Diğer soruya geçiniz canım benim. Ayrıca, halk müziğinde edepsiz sözler yok mu? Dağlar seni delik delik delerim, demek ne demek?

Şevket: Bu sözlerin neyi var ki?

Taşkın: Kötüsü hiçbir şey yok. Bomboş sözler. Çok basit müzikler. Halk müziği dinleyen insanlara şaşırıyorum. Şahsen o müziği dinlerken benim başım ağrıyor.

Şevket: Böyle konuşmaya devam edersen, ağrıyacak bir başın bile olmayacak artık. Sen kim, halk müziği hakkında kötü şeyler söylemek kim, entel dantel.

Açelya: (Kameraya dönüp, kendi kendine söyler). İyi ortalık kızışıyor. Az sonra bunlar bir birine girer.

Taşkın: Halk müziğini duyunca kargalar bile üç gün ses çıkaramıyorlarmış, biliyor musunuz?

Şevket: Neden o?

Taşkın: Çünkü halk müziği, kargaların gak sesinden bile kötü.

Şevket: Allah, tutmayın lan beni … Bu halk müziğine karga dedi. Öldün lan sen artık. Sana şimdi bir çakacağım yamulacaksın.

Taşkın: Yok ya! Şimdi ben sana bir kroşe geçirirsem feleğini şaşırırsın. (yerlerinden kalkarlar)

Açelya:  Beyler, lütfen daha programın bitmesine çok var hemen dövüşürseniz program yarım kalır. Ben size dövüşeceğiniz zaman haber veririm, lütfen oturun.

Şevket: (Spikere dönerek). Bu sana ne geçiririm dedi spiker hanım?

Açelya: Kroşe geçiririm dedi.

Şevket: Ne o, kötü bir şey mi?

Açelya: Evet, çok kötü.

Şevket: (Ayağa kalkar). Aynısından bende sana geçiririm.

Açelya: Beyler, lütfen sakin olalım. Şimdi ben size sorun sorayım. Önce Şevket bey siz hangi enstrümanları çalabiliyorsunuz?

Şevket: Hırsızlık bizim kitabımızda yazmaz.

Hüsamettin: Allah’ına kurban konuş…

Açelya: Efendim, anlamadınız.

Taşkın: Anlamaz o zaten.

Şevket: Sen konuşma, her lafa maydanoz olma.

Açelya: Yani diyorum, hangi müzik aletlerini çalabiliyorsunuz?

Şevket: Sazım var, onu çalarım.

Taşkın: Benimde gitarım var.

Şevket: Heh, gitarı varmış, yesinler gitarını.

Açelya: Hop, hop sarkıntılık yok beyler. Neyse programın sonunda sizlerden bir parça dinleriz herhalde (Bu sırada telefon çalar).

Açelya: (Aaa) Bir telefonumuz var hemen bağlayalım alo alo.

Tijen: Alo iyi akşamlar hanfendi.

Açelya: Buyrun kiminle görüşüyoruz.

Tijen: Ben Tijen Tizses. Öncelikle oradaki konuklarınızın düşüncelerine, katılmadığımı belirtmek istiyorum. Bence dünyanın en güzel müziği operadır. Açelya hanım. Aynı zamanda size çok teessüf ederim. Opera gibi eşsiz bir müziğin benim gibi Fransız eğitimi almış değerli ve nadide bir opera sanatçısını bu programa nasıl davet etmezsiniz?

Açelya: Evet efendim haklısınız aslında. Bir dahaki kavgamıza, pardon, tartışma programımıza sizi de mutlaka çağırırız.

Hüsamettin: Opera ne ola ki kurban?.

Şevket: Otomobil gibi bir şey olsa gerek.

Tijen: Yo. Hayır, hayır, ne diyor bu adamlar?. O modyö jöne pa sibuble. Bunu bir hakaret olarak alıyor ve hemen oraya geliyorum.

Açelya: (Kısık bir sesle) Bir sen eksiktin. (Telefon bağlantısı kesilir tartışma devam eder). Eee Şevket Bey, siz hangi okulları bitirdiniz? Hangi üniversiteden mezun oldunuz?

Şevket: Efendim eee; ben ilkokulları bitirdim.

Açelya: Nasıl yani?

Şevket: Yanisi ilkokulu on iki senede bitirdim. Babam, ondan sonra okumama müsaade etmedi. Aslında müsaade etseydi ortaokulu bile bitirirdim. Ama, babam göndermedi, bütün suç babamın. Şikayetçiyim.

Açelya:  Yani ilkokul mezunu musunuz?  Müzik bilginiz var mı?

Şevket: Müzik bilgim var da denilebilir, yok da denilebilir. Bir defa Neşet Ertaş’ı uzaktan görmüştüm, o kadar.

Açelya: Neşat Ertaş’ı uzaktan görmek müzik bilgisi mi?

Şevket: Niye olmasın spiker hanım? Neşat Ertaş denince akla saz geliyor. Saz denince akla halk müziği geliyor. Bundan iyi müzik bilgisi mi olur? Mantık yani.

Açelya:  Taşkın bey, siz hangi okulları bitirdiniz?

Taşkın: Efendim ben ilkokulu içerden, orta oklu dışardan bitirdim.  Ondan sonra hayata atıldım. Müzik bilgim do re mi …

Hüsamettin: Fa (el çakarlar)

Açelya: Tamam, tamam beyler, şimdide Hüsamettin beye soralım. Eee, Hüsamettin bey, hiç sesiniz. Soluğunuz çıkmıyor, siz hangi okul mezunusunuz? Müzik hakkında bilginiz nedir?

Hüsamettin: (Şaşırır bir edayla). Hele kurban (bilgi yelpazesi.net) biliyin ben Urfa’lıyım. Urfa’da okusford vardı da biz mi gitmedik? Bizde hayat okulunu bitirdik icabında. Müzik bizden sorulur. Biliyin bütün ünlü arabeskçiler Urfa’dan çıkıyı. Acıyı yiyik yiyik arabesk söylüyik. İstersen söyliyim acılı bir türkü. (söylemeye başlar)

Yoğurt koydum dolaba ellere vay

Böğün başım kalaba ellere vay

Vay vay  vay vay

Bıçak kemiğe dayandı  vay vay

Meğer sevdan bir yalanmış vay vay

Sevdiğime pişman ettin vay

Açelya: Öf ya, hem müzikten anlamıyorsunuz, hem de…

Şevket: Ayıp oluyor spiker hanım! Şimdi sen bize kara cahil mi diyorsun? Beni üzdün, yüreğimden yaraladın ve can evimden vurdun. Artık sazımı alır, giderim. (Kalkar ve gitmeye yeltenir).

Açelya: Hayır, hayır yanlış anladınız lütfen oturun.

Şevket: (Zaten hazır bir şekilde) Çok ısrar ettin, oturayım bari.

Taşkın: Israr etmiyor sen gidebilirsin.

Şevket: Sen konuşma züppe, bir kere sen şu sakalını kes de öyle konuş. Jilet kesmedi her halde, sakalının yarısı kalmış.

Taşkın: Sen ne anlarsın? Bu moda.

Şevket: Tövbe estağfurullah. Eski köye yeni adet mi getiriyorsun?

Açelya: Beyler yine başlamayalım. Anlaşılan sizin müzik bilginiz yok.

Taşkın: Sen bize hala cahil mi diyorsun? Ömürsün valla.

Açelya: Evet, aynen öyle.

Taşkın: Arkadaşım bak benim bir gururum var, haysiyetim var, arabam var,evim var,  şerefim var. Bunlarla oynama. Yoksa bende seninle çifte telli oynarım.

Şevket: Çifte telli mi Allah. (Oh,Oh,Oh)

Açelya: Parça, demişken, Hüsamettin bey, sizden bir parça dinleyelim.

Taşkın: Dinlemesek olmaz mı? Ben biraz yorgunumda

Açelya: Size ne oluyor efendim söyleyecek olan Hüsamettin bey.

Hüsamettin: (Öksürerek sesini açar) öhö, öhö, ıhı, ıhı (Cebinden spreyini çıkarır, ağzına sıkar ve türküye başlar.Alkış tutar.Türkü kasetten çalınıp, taklit yapılır, oradaki kişiler türkü sırasında hep birlikte halay çekerler)

Açelya: Hüsamettin bey, bu güzel şarkınız için size teşekkür ediyoruz, şimdi bir parçada sizden dinleyelim Şevket bey.

Şevket: (Sazı eline alır, evirir çevirir çalamaz). Tamam tamam bir dakika.

Taşkın: Bu, saz çalmayı da bilmiyordur.

Şevket: Valla dün akşam çalıyordum da, sazda bir şey var galiba.

Açelya:  Taşkın bey, o zaman siz bir parça söyleyin

Taşkın: (Çalamaz)

Şevket: Sende çalamıyorsun degil mi? Züppe (heh, heh heh)

(Bu sırada Tijen sahneye girer)

Tijen: Laaa. İşte geldim, buradayım. Siz burada müzik mi yaptığınızı zannediyorsunuz? Ne kadar banelsiniz? Jöne pasi buble  işte ahenk, işte müzik, işte opera.

Açelya: (Şaşırarak) aaaa, sen nerden çıktın? (sonra hatasını anlayarak). Hoş geldiniz.

Tijen: Hoş bulduk, Açelya hanım.

Açelya: Hazır gelmişken sizinde müzik hakkındaki görüşlerinizi alalım. Tijen hanım.

Tijen: Ay siz bunların yaptığına müzik mi diyorsunuz? Bunlar dağ kaçkını ayol.

Taşkın: Bende mi?

Tijen: Evet sende.

Hüsamettin: Ama ayıp ediyorsun abla, olmuyor yani, karizmamız çiziliyor.

Tijen: O modyo jöne pasibuble. Abla mı ne ablası. İnanamıyorum ne kadar kabasınız. Neyse, ben sizinle muhatap olmuyorum. Bence müzik bir hayat tarzı, bir felsefedir. Opera da müziğin ta kendisidir.

Açelya:  Biraz konuyu açar mısınız?

Tijen: Tabii Açelya hanım. Opera anlatılmaz, ancak hissedilir. Operayı dinlemeyenin hayatında bir eksiklik var, o güzelliği fark edememiş demektir. İşte (bilgi yelpazesi.net) bu yüzden opera dinlemek gereklidir. Ha gelmişken şunu da söyleyeyim. Yakında bomba gibi bir kasetim çıkacak, biliyor musunuz ?

Hüsamettin: Tijen hanım, ne o opera mopera falan. Söylüyon, kulağımızın dibinde cır cır, zır zır ötüyon?

Tijen: Ayy. Üstüme iyilik sağlık. Bu ne diyor ayol ? Taş devrinden kalma olduğun için, operayı bilemezsin tabi.

Hüsamettin: Taş devri ha, ben ha, mağara ha. Ulan avrat, deli etme beni.

Tijen: Ay. Terbiyesiz, opera işte opera. Hıh. (kafayı çevirir).

Hüsamettin: Hıh. (oda kafayı çevirir).

Açelya: Aaa. Bize ayrılan süre bitmiş. Reyting patlaması için onları fişeklemek lazım. Taşkın Beyaz önce Şevket bey size züppe dedi. Bu konuda ne düşünüyorsunuz ?

Taşkın: O benim gitarımın teli olur ancak

Şevket: Ulan bana sazımın teli, kanunumun teli, udumun teli de ama gitarımın teli deme.

Taşkın: Gitarımın teli de gitarımın teli

Şevket: Ulan senin gitarının da, gitarının telinin de Allah. Tutmayın lan beni. Heyt

Hüsamettin: Heyt be kavga var.

Tijen: Sakin olun beyler, sakin olun, hangi çağda yaşıyorsunuz ?

(Herkes birbiriyle ağız dalaşına girmiştir. Spiker kavga edenleri ayırmaya çalışır.) sonra  vazgeçer.

Açelya:Bir kavgalı tartışma daha sizlerle buluşmak üzere. Zort  TV olarak, iyi akşamlar diliyoruz. Bay. (Fon müziği girer herkes istediği gibi oynar. Sonrada tek tek sahneden çıkarlar). Arkadan gene bir fon müziği verilir. Oyuncular tek tek tanıtılır. Gelen oyuncu selam verir. Bütün oyuncuların selam vermesi bittikten sonra hep beraber iki defa selam verilir. Sahneden çıkılır.)

 

TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

.

1. **Yorum**
->Yorumu: ben bu oyunu çok beğendim. çok sevdiğim bir tiyatro yazanın ellerine sağlık çok beğendim bu sayfada çok hoş
->Yazan: ada.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


 


Yorum Yazı KAPA/AÇ