|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar
KOMŞULUK İLİŞKİLERİ (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
ŞAHISLAR: Zişan,Fehiman,Güzin,Neriman,Feriha, Nilgün,Zühal.
Zişan:Güzin,bugün biraz geciktin eve.Ne oldu,bir aksilik mi var?
Güzin:Evet,anlatacağım da önce üstümü çıkarıp rahatlayayım istedim.
Zişan:Bak,yine başörtüsü savrulmuş bir tarafa.
Güzin:Ay anne o savurmak mı? Kırışmasın diye öyle serdim.
Zişan:İyi düşünmüşsün kızım. Ya o çorabın? Onunda mı kırışmaması gerekiyor?
Güzin:Anneciğim,dur önce niye geç geldiğimi anlatayım da.Eve baya yaklaşmıştım. Önümde elinde poşetlerle yürüyen bir hanım vardı. Nasıl oldu anlamadım,bir de baktım hanım yerde. Arkadaşlarım da kıkırdamaya başlamasın mı? Ben hemen hanımın yanına koştum. Kalkmaya çalıştı,baktım kalkamıyor.Bu arada bir iki kişi daha yardıma geldi. Ben de poşetlerini topladım,kadın güçlükle kalktı fakat ayağını zor basıyordu. “Bir taksi çağıralım” dediler. “Hayır evim yakın” deyince de o zaman “Evinize kadar size yardım edelim” dediler. Öyle denince bir duygulandı ki anneciğim.
Zişan:Yaa kızım,insan zora düştüğünde yapılan iyilik etkiliyor onu.
Güzin:Evet anne,işin asıl ilginç yanı da ne biliyor musun? Ben poşetleri aldım,bir hanımda koluna girdi yürüyoruz. Aa baktım bizim apartmana (bilgi yelpazesi.net) doğru geliyoruz. Apartmandan içeri girdik,ama ben çok şaşkınım. Bir tanıdığına geldiğini düşündüm. Üçüncü kata çıktık,hanım çantasından anahtar çıkarıp kapıyı açmasın mı? Meğer bizim komşuymuş. Neden hiç tanımıyoruz anne?
Zişan:Ne bileyim kızım. Şu 9. dairede oturan hanım mı acaba? Uzun boylu,sarışın biri miydi?
Güzin:Evet,evet.
Zişan: Epeyidir taşındı galiba. Eskiden apartman günlerinde rastlamıştım ama,ne zamandır güne de gelmiyor. Eh nereden haberim olsun? Adını bile hatırlamam.
Güzin:Ama anne hani peygamberimizin;“Cebrail(a.s.) komşuyu bana öyle anlattı ki,komşuyu komşuya mirasçı kılacağını sandım.”hadisini bize söylemiştin.
Zişan: İyide kızım ben nerede uğraşayım?
Güzin:Desene peygamberimiz yanlış söylemiş.
Zişan:Haşa, o ne demek öyle?
Güzin:Yani anne, peygamberimiz,ümmetinin uğraşamayacağı bir şeyi tavsiye etmiş.
Zişan: (İçini çeker) Anlıyorum kızım söylemek istediğini. Biz işte böyle bilgiyi yükleniriz,ama onunla amel etmeyiz bazen. Kalkıp bir çorba pişireyim,komşuya götür. Hem ayağında bir şey var mı onu da öğren.
(FON) (ZİL SESİ)
Neriman:Geldim,geldim. (Melih bir ÇINGILIMINK lütfen) Şükür geldiniz.
Fehiman:Teyze güya bugün erken gelip sana yardım edecektim. Ama yine olmadı işte.
Neriman:Vallahi cezanı çekersin. Yürü mutfağa,bütün ikram faslı sana ait.
Zişan:Tamam sen de Fehiman’ın misafiri ol Neriman.
Fehiman:Amaan hayatım ceza çekmekle geçti.Neyse ki bu zevkli bir iş. Teyzeciğime çay içireceğim.
(KISA FON)
(Çay Faslı) (HANIMLAR ÇAYLARINIZ KARIŞTIRIN, PASTALARINIZ YİYİN.)
Fehiman:Feriha teyze bir kurabiye daha ister misiniz?
Feriha:Yok kızım. Görmüyor musun kilomu?
Neriman:Canım bir kurabiyeyle almadın ya o kiloyu,hadi bir tane daha al.
Feriha:Hayır,teşekkür ederim.Bir kurabiyede bir ekmeğe eşdeğer kalori varmış. Bu gidişle Zehra’nın çalılarını aşamayacağım. (Hafif Gülüşmeler)
Zişan:Ne çalısı? Hala bitmedi mi o mesele?
Neriman: Ne bitmesi abla,aksine iyice dallanıp budaklandı.
Zişan:Ay Neriman çok ayıp. Yani bir komşuyu idare edemediniz.
Neriman:Vallahi benim suçum yok. Ben artık geçmiyorum bahçesinden.
Feriha:Zişan hanım ben geçiyorum. Hiç kusura bakmasınlar. Mahallenin bunca yıllık adetini mi değiştireceğiz?
Nilgün:Ben de geçiyorum. Kusura bakmasın prensesimiz,bir ekmek,bir sigara için o kadar yolu dolanamayız.
Zişan:Aman Allah’ım. Ben de bu mahalleye özenip duruyordum, evler müstakil,etrafı bahçeli diye. Kim bilir Zehra hanım da ne hevesle taşınmıştır.
Neriman:Ay abla sorma. Çok uzun süre ev aramışlar. Burayı da bulunca ne hevesle almışlar. Ama maalesef şimdi hiç huzurları yokmuş.
Feriha:Haspamın kocası da kızarmış.
Nilgün: “Burası yol geçen hanı mı? Bir gün kovalamak zorunda kalacağım” diyormuş.
Neriman: “Böyle giderse resmi yollara da başvururum” demiş.
Nilgün: Yaptı zaten. İlhami beye amiri; “Bu neyin nesi,hiç olacak şey mi?” diye kızmış.
Feriha:Korkarım bu defa bahçesini de çalı değil duvarla kapatır.
Neriman:Çok kızgınlar. Ama duvar yapmakta baya masraflı bir iş.
Fehiman:Teyze bir çay daha iç.
Neriman:Sağol Fehiman,iyi ki buradasın.Hadi artık otur da bu defa ben senin çayını doldurayım.
Fehiman:Olmaz,sen rahatına bak teyze.
Nilgün:Teyze,yeğen düşman mı çatlatıyorsunuz?
Fehiman:Allah’tan ki düşman yok burada Nilgün teyze.
Zişan:Hanımlar,hanımlar,beni dinler misiniz? Şu Zehra hanımı niye üzdüğünüzü bana bir anlatın hadi.
Feriha:Aa Zişan hanım o bizi üzüyor.Mahalle de kendiliğinden böyle bir kural oluşmuş.Onun bahçesinden geçince caddeye kestirmeden, kolayca çıkılıyor.
Zişan:Orasını anladım da,şu durumda onlar bahçelerinden geçilmesini istemiyorlar. Sizin rahatsız etmeye hakkınız var mı?
|
Feriha:Canım Zehra’dan önce de orada oturan vardı.Kadın ne saygılıydı. Rastlayınca hal hatır sorar,eğer bahçede çay içiyorlarsa buyur ederdi.
Zişan:Ayy ne yapsın kadın. Buyur etmese vallahi onu da cimri,kötü komşu ilan ederdiniz.Saygı görmeyi de çok seviyorsunuz maşallah. Birkaç kez ben de geçtim de bahçesinden,sonradan çok mahcup oldum. Siz de saygılı davranın. Ne diye üzüyorsunuz hanımı.
Neriman:Evet abla ben de geçince çok huzursuz olurdum. Rahmetli Nedim bey çok hastaydı,eşi zorla bahçeye çıkarıp oturtmuş.Ben de alışverişten dönerken kestirme olsun diye oradan geçiyordum. Nedim bey beni görünce,pijamalı olduğu için çok mahcup oldu.
Zişan:Neriman,adam çok hastalık çekti. O hastalık içinde komşulardan kim bilir ne rahatsız oldu. Pekii Feriha hanım,sizin bahçeden de öyle geçilsin ister misiniz?
Feriha:Aa olur mu bizim bahçe bakımlı,tarumar olur.
Nilgün:Biz de müsaade etmeyiz. Benim çoğu vaktim bahçede geçiyor,öyle zevkli ki. Ama onların bahçesi yol olmuş bir kez. Katlanacaklar,mecbur.
Zişan:Bu nasıl anlayış. O zaman o komşu sizden emin olamaz ki hiç.
Nilgün: Amaan olmazsa olmasın. O niye havalanıyor öyle?
Fehiman:Ay Nilgün teyze hiç havalı değil. Öyle güzel ve tatlı ki.
Neriman:Kızım zaten dertleri o. Kıskandılar çok hanımefendi biri diye.
Zişan:Hanımlar hani biz Müslüman’dık. Resulullah; “Vallahi mümin olamaz,Vallahi mümin olamaz,Vallahi,mümin olamaz.” demiş. “Kim” demişler. “Komşusu şerrinden emin olmayan” buyurmuş peygamberimiz de.
(Hanımlar çaylarınızı içmeye devam ediyormuşsunuz. Bu arada pastaları da övün)
(FON)
Fehiman:Zühal abla ayağınızın tedavisi bitti mi?
Zühal:Bitti sayılır Fehiman,ama çok dikkatli davranıyorum,basarken vücudumun ağırlığını yüklememeye çalışıyorum.
Zişan:Kötü düşmüşsün ama çok şükür ucuz atlattık.
Zühal:Zişan abla eve doğru gelirken bizim bu muhitin kaldırımları çok pis,yol boyunca yerler tükürük.Görmeden geçmek istiyorum,mümkün değil.Bu defa da gayri ihtiyari ayaklarımı basmamaya çalışıyorum.
Zişan:Ah Zühal,o zaman da ayağın dolaştı değil mi?
Zühal:Bilmiyorum,hala anlamadım. Ben zaten bu memlekete geleli huzur görmedim,hiç rahatlık yok. İnsanlar yabani yabani bakıyorlar.
Zişan:Sana öyle gelmiştir Zühal.
Zühal:Yok yok bana öyle gelmiyor. İnsanları çok soğuk,resmi. O kadar sıkıntı yaşadım kimse gelmedi. Çocuğum oldu,hastalandım. Rahmetli annemi ne çok aradım bir bilsen. Bir de bana demişlerdi ki: “Kızım korkma,elbet orada da insanlar var,yardımcı olurlar.” Ama nerde,kimse kapımı çalmadı. Gücenmeyin ama siz de beni komşu diye aramadınız.
Fehiman:Zühal abla yeter yüzümüze vurdun. Bak şimdi arıyoruz artık.
Zühal:Sağolun Fehiman,çok hakkınız geçiyor bana,ama ben de çok dolmuştum. Onun için sürekli dile getiriyorum. Apartmanda yapılan aylık kabul günlerine bir (bilgi yelpazesi.net) ara katıldım ,arkadaşlarım olur,bir şeyler paylaşırım dedim. Ama baktım orada da birbirlerine “nasılsınız,iyi misiniz” den başka bir şey yok. Hiç yardımlaşmayı bilmiyorlar.
Zişan:Haklı sayılırsın. Güya komşuluk olsun diye buluşuyoruz ama yiyip içip dağılıyoruz. Kimin hastası var,kimin neye ihtiyacı var bilmiyoruz. Eğer samimi bir ortam olsaydı senin sıkıntılarının farkına da varırdık en azından. Belki bir yardımımız olurdu.
Fehiman:Anneciğim bundan sonra bol bol yardım yaparsın da, namazı unuttunuz. Ben kıldım.
Zühal:Aaa sen de mi kıldın? Neden?
Fehiman: Neden mi? Anlamadım?
Zühal:Bizim orada sadece bir iki yaşlının namaz kıldığını görmüştüm de..Ne bileyim annende aslında yaşlı değil ama. Gençlerin namaz kılacağını da hiç düşünmedim.
Fehiman:Yaa ben de kılınmayacağını hiç düşünmedim. Zaten senin namaz kılmadığını öğrenince çok şaşırmıştım.
Zühal:Bu gidişle daha birbirimizi çok şaşırtacağa benziyoruz. Geçen birlikte türbeye gidelim deyinceye de gelmedin,bir de şaşırdın. Şimdi de kalkmış namaz kılıyorsun.
(ZİL SESİ)
Fehiman:Güzin geldi herhalde,müsadenle bakayım.
Güzin:Aa Zühal Abla,merhaba,hoş geldin.
Zühal:Hoş bulduk,sen de hoş geldin. Can kurtaranım benim.
Güzin:Bak bir daha yolun ortasında düşmeye kalkma,ne ayıp. Bana da güvenme daha,kaldırmam.
Fehiman:Aman Güzin,düşenin dostu olmaz diye boşuna dememişler. Zühal abla sen de bir daha yolun kenarına düş olur mu? Ortası ayıp oluyormuş.
Güzin:Siz bilirsiniz. Ayağınızı,adımınızı denk atasınız diye haber verdim. Abla siz oruç musunuz bugün? (Hafiften Gülüşün)
Fehiman:Hayır oruç değilim. Hadi üstünü değiştir sen,ben de çayları doldurayım. Zühal abla çayı içmek için seni beklememizi istedi.
Güzin:Eh olsun o kadar,canını kurtardım sonuçta.
Fehiman:Güzin yeter,neredeyse seni yolda düşürüp,Zühal ablaya da kaldırtasım geliyor.
Zühal:Vallahi hak ediyorsun Güzin. Eğer çaya çabuk gelmezsen seni şimdi ben düşüreceğim.
Güzin:Tamam geliyorum,ama önce namazımı kılmam gerek, vakit geçiyor.
Zühal: Aa o da mı?
>>>TIKLAYIN<<<
|