Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar

KÜTAHYA ÇEŞMESİ (TİYATRO OYUNLARI, METİNLERİ, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR, KISA TİYATRO OYUNLARI)

 

Tasvirler:

Karagöz

Hacıvat

Tiryaki

1. Çelebi

2. Çelebi

Laz

Himmet Dayı

Matiz (Tuzsuz Deli Bekir)

Zenne (Karagöz’ün Karısı)

Zenne (Hacıvat’ın Kızı)

Arap

Çeşme

Küp

Harar

Nâreke zırıltısı ve tef velvelesi ile göstermelik kalktıktan sonra Hacıvat semai söyleyerek gelir.

(Makam Segah)

Gördün de beni bend ettin

Ne suçum gördün terkettin vay

Ağyar ile ülfet ettin

Ne suçum gördün terkettin vay

Semaisi bittikten sonra perde gazelini okur;

Perde gazeli bittikten sonra devamla;

Hacıvat: Ahh efendim ne olurdu şu dört köşe perdede bana da bir arkadaş olsa, geliverse şu dört köşe perde üzre, o söylese ben dinlesem, efendim haddim olmayarak bendeniz söylesem o dinlese

Karagöz: (Pencereden) Şu Hacıvat’da benim oğlumun burnunu yese (çekilir)

Hacıvat: Bizi seyreden dostlar da gülseler eğlenseler, iş ne imiş diyelim işimizi mevlam rast getire. Yar bana bir eğlence medet, aman bana bir eğlence medetttt. . . .

Karagöz: Hacıvat defol git şurdan aşağıya gelirsem görürsün gününü

Hacıvat: Ah bana bir eğlence medett. . .

Karagöz: (aşağıya atlar boğuşmaya başlarlar)

Hacıvat: Aman karagöz yapma çenem kırıldı

Karagöz: Kırılsın kerata

Hacıvat: Yapma birader boğacaksın beni

Karagöz: Geber kerata (Hacıvat kaçar Karagöz sırtüstü yerde yatar) Amannn. . . öldüm bayıldım, of aman keratayı kaçırdım ama galiba ben de poturlara kaçırdım. (Ayağa kalkar)Seni gidi sivri sakallı keçi suratlı herif seni. Gelmiş kapımın önünde Medine dilencisi gibi bağırır durur. Hele bir daha gel bak seni kuyruğundan tutup da Kaf dağının ardına kadar atmazsam ban da Karagöz demesinler. . . Amma da attık haa (Hacıvat gelir)

Hacıvat: Vay Karagözüm benim iki gözüm merhaba

Karagöz: Hoş geldin suda pişmiş balkaba(tokat)

Hacıvat: Aman Karagözüm beni gelir gelmez darb etmenizin sebebi mucibesi?

Karagöz: Bizim bekçinin ne poturu var ne de cübbesi (tokat)

Hacıvat: Yazıklar olsun sana Karagöz. Adam olmamışsın, haşa huzurdan şu dünyaya eşek gelmişsin eşek gidiyorsun

Karagöz: Ona yarabbi şükür

Hacıvat: Ne gibi?

Karagöz: Ya sen beygir gelmişsin de hergele gidiyorsun ya (tokat)

Hacıvat: Ama Karagözüm ben senin gibi değilim ben nereye gitsem bana itibar ederler ayağa kalkarlar

Karagöz: ban da kalkarlar

Hacıvat: Senin nene ayağa kalkarlar? Cahil echelin birisin

Karagöz: Halt etmişsin, ben reçeli de yerim güllacı da

Hacıvat: Öyle değil, yani ağzından çıkanı kulağın duymaz. Çünkü cahilin birisin okuyup yazmamışsın, mürekkep yalamamışsın

Karagöz: Onu yaladım

Hacıvat: Nerde yaladın

Karagöz: Geçen gün çeşme başına gittim orada bizim sakanın eşeği duruyordu imrendim suratını yaladım

Hacıvat Tu allah iyiliğini versin

Karagöz: Tükürme suratıma be

Hacıvat: bak Karagözüm sen benim kırk yıllık arkadaşımsın. Sana birkaç kelime öğreteyim de her nereye gidersen sana itibar etsinler

Karagöz: Öğret bakalım

Hacıvat: Dinle, bir kibar yere gittiğinde sana bir şey sorarlarsa ne diyeceksin biliyormusun?

Karagöz: Yoo. . .

Hacıvat: Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim, arada sırada da ne buyurulur a benim efendim diyeceksin

Karagöz: Sonra ne olacak

Hacıvat: İşte böylece sen adama olacaksın herkesin yanında itibarlı olacaksın

Karagöz: Olur Hacıvat, şey ne diyecektim

Hacıvat: Evet efendim

Karagöz: Evdedir efendim

Hacıvat: Öyle değil canım

Karagöz: Öyleyse dükkandadır efendim

Hacıvat: canım Karagözüm ben nasıl söylersem sen de öyle söyle

Karagöz: olur yaparım, nasıldı o

Hacıvat: Evet efendim

Karagöz: Evet efendim

Hacıvat: Aferin Karagözüm, öyledir efendim

Karagöz: Hayır ikindidir efendim

Hacıvat: İkindiyi bırak, öyledir efendim

Karagöz: İkindiyi bırak akşamı yakala, öyledir efendim

Hacıvat: Münasiptir efendim

Karagöz: Minas’ın değil Agop’undur efendim

Hacıvat: A Karagözüm Agop’u falan karıştırma, münasiptir efendim

Karagöz: Agop’u karıştırmam, Mıgırdıç’ı karıştırırım

Hacıvat: Canım münasiptir efendim

Karagöz: Münasiptir efendim

Hacıvat: Arada sırada ne buyurursunuz a benim efendim

Karagöz: Arada sırada burnumu yersiniz a benim efendim

Hacıvat: Ne dedin?

Karagöz: arada sırada dedim

Hacıvat: Şimdi seninle kibar bir konağa gitmişiz, konağın sahibi çok kibar bir adam, sohbet sırasında sana der ki, efendim ne buyurulur? O zaman sen ne diyeceksin?

Karagöz: Haberim yok derim

Hacıvat: Olmaz

Karagöz: Yaa?. .

Hacıvat: Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim, arada sırada ne buyurulur a benim efendim diyeceksin

Karagöz: Boyuna böyle mi diyeceğim?

Hacıvat: Evet

Karagöz: yaparım öyleyse be Hacıvat

Hacıvat: Efendim zatıâlinizi çok iyi görüyorum

Karagöz: Evet efendim öyledir efendim, sonra neydi?

Hacıvat: Müna. . .

Karagöz: (keser) Münasiptir efendim, Sonra??. . .

Hacıvat: Arada. . .

Karagöz: (keser) arada sırada ne halt edersiniz a benim efendim

Hacıvat: Öyle halt karıştırma, ne buyurursunuz a benim efendim

Karagöz: Ne buyurursunuz a benim efendim ha?

Hacıvat: aferin Karagözüm

Karagöz: Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim, arada sırada ne buyurursunuz a benim efendim

Hacıvat: Çok güzel

Karagöz: Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim, arada sırada ne buyurursunuz a benim efendim

Hacıvat: Ne buyurulur a benim efendimi arada sırada söyleyeceksin

Karagöz: Evet efendim

Hacıvat: Yani sana

Karagöz: (keser) Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim

Hacıvat: Ama Karagöz biraz beni dinle

Karagöz: Evet efendim

Hacıvat: Biraz dinlerler

Karagöz: Evet efendim

Hacıvat: Ama biraz da beni dinle

Karagöz: Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim

Hacıvat: Ama beni dinlemiyorsun Karagöz

Karagöz: Evet efendim, öyledir efendim

Hacıvat: Beni kızdırıyorsun Karagöz

Karagöz: Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim

Hacıvat: Beni adam yerine koymuyorsun Karagöz

Karagöz:Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim

Hacıvat: (kızgın bir ifadeyle) ben adam değil miyim yani?

Karagöz: Evet efendim, öyledir efendim, münasiptir efendim

Hacıvat: Ben hayvan mıyım

Karagöz: evet efendim, öyledir efendim

Hacıvat: vay ben hayvanım haa?. . . .

Karagöz: Evet efendim, öyledir efendim,

Hacıvat: Sen de eşek misin?. .

Karagöz: Evet efendim, öyledir efen. . . (birden durur tokat atar Hacıvat gider) Yürrüüü, seni gidi idare fitilli mum bacaklı kerata seni, az kaldı beni de eşek yapacaktı, sen gidersen beni buraya mıhlamazlar, pamuk ipliğiyle hiç bağlamazlar, ben de çeker giderim köşe pencereme otururum, bakalım şimdi bu perdeden kimler gelir kimler geçer. . . (çıkar)

-Muhavere bitti-

Hacıvat: (içerden) Peki kızım ben şimdi o Karagöz olacak terbiyesizle (hem gelir hem söylenir) bir daha konuşmayacağımı söylerim

Hacıvat’ın kızı: (içerden) Hem söyle babacığım bir daha da evimize gelmesin, komşulardan utanıyoruz

Hacıvat: Sen merak etme kızım, (Karagözü çağırarak) bana bak Karagöz

Karagöz: (gelerek) Ne var Hacı cav cav

Hacıvat: Bak Karagöz, bundan sonra ben seninle konuşmayacağım

Karagöz: Niçin?

Hacıvat: Çünkü senin ev tarafın bozukmuş

Karagöz: Ne yapalım fakirlik, çatının bir tarafı çökmekte, kiremitler de akıyor, bende de metelik yok

Hacıvat: Öyle değil senin eve mahremâne girip çıkıyorlarmış

Karagöz: Muharrem ağa benim eski dostumdur, güzel de turşu yapar

Hacıvat: Turşucu Muharrem değil, inadına lafı ters anlama, gece yarısı sen uykuda iken kapıdan gizlice eve giren varmış, senin karın seni uyutup eve erkek alıyormuş, görmüşler bana da söylediler, işte bu kadar (gider)

Karagöz: Vay edepsiz utanmaz kerata vay, benim karımı bütün mahalleli bilir, sen halt etmişsin, ben şimdi gider karıma sorarım (eve girer, içerden) yahuu!

Karagözün karısı: (içerden) Huuu!

Karagöz: Bizim eve benden başka bir erkek geliyormuş öyle mi?

Karagözün karısı: O ne demek anlamadım?

Karagöz: Hacıvat dedi ki, bizim eve gece yarısından sonra biri giriyormuş

Karagözün karısı: O Hacıvat olacak fitne herif kendi kızını görsün sokaklarda. Hep oğlanlarla konuşuyor

Karagöz: Gideyim de Hacıvat’a müjde vereyim (perdeye gelir, kendi kendine) Acaba bu Hacıvat’ın dediği doğru mu yalan mı? Bir kere de komşulardan sorayım. Beni eskiden beri tanıyan mahallenin ihtiyarı var, onu çağırayım sorayım (gider, içerden) bana bak Kevserus efendi buraya gel (tekrar perdeye gelir)

Türkü söyleyerek Tiryaki gelir

(Makamı İsfahan)

Fesleğen ektim gül bitti

Karagöz: Hah mahallenin ihtiyarı geldi, hoş geldin

Tiryaki: (sağırcadır) Selamınaleyküm (uyur)

Karagöz: Aaa. . . ! Adam uyudu, hey ihtiyar uyuma be. . . !

Tiryaki: Ne istiyorsun?

Karagöz: Sen beni tanırsın değil mi?

Tiryaki: Tanırım, tanırım (uyur)

Karagöz: herif beni uykuda tanıyor galiba (dürterek) Hey hemşerimm. . .

Tiryaki: Ne var, ne istiyorsun?

Karagöz: Ölünün körü var, uyuma da anlatayım

Tiryaki: Anlat bakalım kulağım sende.

Karagöz: Sen beni tanırsın, benim kadını da tanırsın, benim kadında bir kötülük, bir fenalık gördün mü? Onu söyle.

Tiryaki: Gördüm.

Karagöz: (hayretle) Neee?. . . Nasıl gördün?

Tiryaki: Geçen sabah hane-i acizaden geçerken yolum bir viranelik oldu

Karagöz: Anlamadım ya, neyse sonra?

Tiryaki: Bazı çocuklar ceviz oynuyorlardı

Karagöz: Eee. . Sonra?

Tiryaki: Derken aralarında bir münakaşa zuhur etti, münakaşa münâzaya, münâzaa müdarebeye intikal ederek birbirleriyle döğüşmeye başladılar, kiminin başı yarıldı kiminin gözü çıktı, kanlar içinde kalktılar, ben bunu gördüm.

Karagöz: (ferahlayarak) Ohh be, yarabbi şükür (kendi kendine) ben de senin karındaki kötülükleri gördüm diyeceksin sandım. . . daha neler gördün?

Tiryaki: (türkü söyleyerek gider) Ben yârimi gördüm divan yolunda. . .

Karagöz: Gideyim başka bir adam çağırayım. (Hacıvat tarafından gider. ) Bana bakın orada aklı başında kim varsa gelsin, (der perdeye gelir)

Türkü söyleyerek kekeme Çelebi gelir

Üsküdara gider iken aldı da bir yağmur

Karagöz: Hah herhalde akıllı olacak. Bana bak oğlum, hoş geldin, merhaba. . . !

Çelebi: (kekeleyerek) me. . . me. . . mer. . . ha. . . ha. . ha. . ba. .

Karagöz: Hoppala bu da başka bir çeşit. Oğlum sen beni tanırmısın?

Çelebi: Ta. . . ta. . . . nı. . nı. . rım

Karagöz: Benim karıyı da tanırısn değil mi?

Çelebi: Ta. . ta. . ta. . ta. . nı. . nıı. . nıı. . rımm.

Karagöz: Bir fenalığını, bir kötülüğünü gördün mü, işittin mi?

Çelebi: Göö. . gö. Gö. Görme. . dim. .

Karagöz: İşitmedin de?

Çelebi: i. . i. İşişi. . işit. . me. . me. .

Karagöz: (keserek) İşiyecek galiba. .

Çelebi: işit, işit. . medim

Karagöz: Haydi uğurlar olsun öyleyse.

Çelebi: (türkü söyleyerek gider) Katip benim ben katibin el ne karışır

Karagöz: Şurda bizim Trabzonlu Hayrettin ağa var, onu çağırayım (gider içeriden) hayrettin ağa buraya gel

Laz türkü söyleyerek gelir

Endüm dere kenarına su verdüm da börülcene

Karagöz: Hah, geldi bizim hamsi düşmanı, hoş geldin hayrettin ağa merhaba

Laz: (çabuk çabuk konuşarak) Merhaba kardeşum, nasilsun eyimisun, hoşmisun. Pen Tirabizondan kalktım geldim Samsuna, Sansunda kopti pi firtina, kaptan dedi al pırıni sırina. Benim pirtilar finduk ile bahur idi bahuri attık denize gitti dibine funduğu attık kaldı ustüne mal mal finduk idi ama deniz suyu yedu da para etmedu

Karagöz: Dur dur kardeşim dur yahu, amma çene varmış sende be

Laz: Kelduk istanpula girduk bakurculuğa edemeduk girduk kalayciluğa

Karagöz: (lazın ağzını kapatarak) Dur kardeşim dur, bir kere beni dinle

Laz: Dinleyrum, laf tetuğun karşiliklu olur, sen tersun pen tinlerum, pen terum sen tinlersun

Karagöz: Daha ben bir şey demedim yahu, şimdi dinle, sen beni tanırsın değil mi?

Laz: Tanirum

Karagöz: Dur dinle, dediler ki benim kadın fena imiş, sen bizi tanırsın, benim kadından bir fenalık gördün mü onu söyle

Laz: Tetular ki senin kadinun fenadur ya ben ne deyum, pizum finduklar deniz suyu yedi da para etmedu

Karagöz: Defol şurdan, (laz kaçar), dikiş makinesi gibi tır tır konuşur, varayım bizim aktar Hacı baba var onu çağırayım (gider çağırır) Hacı Baba buraya gel

Arap maval okuyarak gelir

Yalel yalel yalellllll yalel

Yalel yalell yalellllllll

Karagöz: Tuuu

Arap: Selamun aleyküm sana bana

Karagöz: Aleyküm selam ötekine berikine

Arap: Beni sen şağırdi?

Karagöz: Evet ben çağırdım, senin adın ne?

Arap: Benim ismi hacı şamandıra

Karagöz: Benim ismim de Hacı Kandil

Arap: Maaşallah yaa hacı kandil efendiya

Karagöz: bana bak Hacı şamandıra sen beni tanırsın değil mi?

Arap: Ayva, tanır

Karagöz: Benim kadını da tanırsın değil mi?

Arap: Ayva, tanır

Karagöz: Dediler ki senin kadın berbat imiş

Arap: Ayva

Karagöz: Sen ne dersin, nasıl bilirsin?

Arap: Amma yeganim bunu sana kim suledi?

Karagöz: Hacıvat söyledi

Arap: Suledi amma kime suledi?

Karagöz: Bana söyledi

Arap: Nişun suledi?

Karagöz: Ne bileyim işte söyledi

Arap: Amma kime suledi?

Karagöz: (kızgın) bana söyledi

Arap: Suledi amma kime suledi?

Karagöz: (dişlerini sıkarak) banaaaaa

Arap: Amma ne suledi?

Karagöz: (tokat atarak) Şu herifin suratına vur dedi (arap kaçar, Karagöz kendi kendine) kim söyledi,kime söyledi, kime gideyim dostlar, ay biri geliyor

Himmet dayı türkü söyleyerek gelir

Dağda davar güderim emineme selam ederim

Eminem selamı da almazsa başımı da alır giderim

Eminem eminem tombul eminem göbeğinin altı çukur eminem

Himmet: Selamın aleyküm dayu

Karagöz: Aaleyküm selam dayu (kendi kendine) herifin boya bak çınar ağacı gibi

Himmet: Sen (bilgi yelpazesi. net) burda nidiyon?

Karagöz: Başımda bir dert var onu anlatacak adam arıyorum

Himmet: (boyu uzun olduğundan konuşulanları anlamaz) Anlamayon ne didün?

Karagöz: Derdimi anlatacak adam arıyorum

Himmet: Anlamayon ne diyon?

Karagöz: Zaten burdan oraya laf yetişmez ki gideyim evden merdiveni getireyim (eve gider karısına seslenir) yahuuuu

Karagözün karısı: ne var gene ne istiyorsun

Karagöz: Şu merdiveni ver

Karagözün karısı: Ben onu kırdım çamaşır yıkadım

Karagöz: Bak şimdi lazım oldu, gördün mü yediğin haltı

Karagözün karısı: Şaka söyledim kömürlükte duruyor

Karagöz: (merdiveni alır gelir, himmetin göğsüne dayar) Hah şöyle

Himmet: Ulan ne diyon?

Karagöz: sana laf yetiştirmek için iskele kuruyorum, bana bak sıkı dur (merdivene çıkar, burun buruna gelirler) Hah şimdi oldu, herifin burnu da pis pis akıyor

Himmet: Ne istiyon?

Karagöz: Sakın sallanma, dinle! Benim karım için. . .

Himmet: Karu degül avrat

Karagöz: Evet avrat, onun için (himmet sallanır) dur sallanma, bizim avrat, (Himmet geri çekilir, merdiven düşer himmet gider) Hay avradın batsın, (merdiveni eve götürür, bırakır gelir) A dostlar derdimi kime anlatayım, şurdaki meyhaneye gideyim belki orada akıllı biri vardır. (gider, gelir) birini buldum gelecek

Tuzsuz Deli Bekir türkü söyleyerek gelir

Nice sevmeyeyim dostlar bir acaip dili var

Yanağında gül açılmış etrafında hâli var

Bugün bana cevredersen yarın hak divanı var

Tuzsuz: (bir nâra atarak) E. . . . . . . y gidi felekkkkkkkkkkkk heyyyyyyy

Karagöz: Deh. . gidi burnu dümbelek

Tuzsuz: Eyyytttt be dağ başında duman yiğit başında hâl eksik değildir dayı. . .

Karagöz: Öyledir ayı oğlu ayı

Tuzsuz: Söyle bakalım beni buraya niçin çağırdın? (hem konuşur hem sallanır) Hem öyle karşımda sallanma

Karagöz: Kim sallanıyor be?

Tuzsuz: Çabuk söyle ne istiyorsun, meyhane kapanacak

Karagöz: Herifin aklı fikri meyhanede

Tuzsuz: Söylesene bre

Karagöz: Söylüyorum, benim kadın için fenaymış dediler, sen ne dersin

Tuzsuz: Bir insan karısının iyi veya fena olduğunu bilmez mi bre

Karagöz: Bilir ama Hacıvat keratası söyledi de. . .

Tuzsuz: Gözünle görmediğine, kulağınla işitmediğine inanma işte bu kadar (gider)

Karagöz: Herif sarhoş ama aklı yerinde, (kendi kendine) Şimdi eve giderim, karıya derim ki ben İnegöl’e gidip alış veriş yapacağım derim savuşur bir yere saklanırım, bakalım bizim eve gelen giden var mı? (eve girer) Yahuu!

Karagözün Karısı: (içerden) Huuu

Karagöz: (içerden) Ben İnegöl’e gideceğim, tanesi on liraya kurbağa alacağım, Bursa’da tanesini beş liraya satip para kazanacagim, senin üstüne başina bayramlik alacagim haydi allaha ismarladik (perdeye gelir)

Karagözün Karisi: (içerden) Allah akillar versin, on liraya alacak, beş liraya satacak, para kazanacak da bana bayramlik alacak hay aklinla yaşa

Karagöz: Şu arka sokakta saklanirim, bakalim gelen giden var mi? (gider)

şarkı ile Çelebi gelir

Cigerde nâri hasret açti daglar

Firâkinla gözüm gönlüm kan aglar

Dayanmaz nâle-i cangâha daglar

(Çelebiyi Karagözün karisi karşilar)

Karagözün karisi: Vay benim sevgili beyim böyle yanik yanik şarkılar söyleyerek ne tarafa teşrif?

Çelebi: Güzelim, bunu bilmeyecek ne var? Sizden tarafa geliyordum, Acaba gül yüzünüzü görebilir miyim dedim, şükür karşima çiktiniz.

Karagözün karisi: Tam vaktinde geldiniz, bizim bunak Inegöl’e gitti

Çelebi: Ne yapacak orada?

Karagözün karısı: Tanesi on liraya kurbağa toplayacak Bursa’da tanesini beş liraya satacak, para kazanacak bana da bayramlik alacak

Çelebi: Böyle kazanca can kurban

Karagözün karisi: Gittigi çok iyi oldu, buyurun bize, evde kimsecikler yok

Çelebi: Ya gelirse?

Karagözün karisi: Kim bilir kaç günde gelir, buyurun biz zevkimize bakalim (gider)

Çelebi: Açk-i yarân muhabbet-i canân ben de gidiyorum yâr aşkina ya heyy (o da gider)

Karagöz: (meydana gelir) Vay canina, tevekkeli dememişler, kandinin fendi erkegi yendi

Karagözün karisi: (içerden) Efendim içkilerden hangisini seversiniz?

Çelebi: (içerden)Güzelim, adetim degil ama elinizden zehir olsa içerim

Karagöz: Ziftin pekini iç kerata

Karagözün karisi: (içerden) Çok dogru demişler, yâr elinden zehir olsa içilir diye

Karagöz: Şu kariya bak, oglana ne diller döküyor

Karagözün karisi: (içerden)Mastika, şarap, konyak, likör

Karagöz: Bizim ev meyhaneymiş de benim haberim yok

Çelebi: (içerden)efendim, afedersiniz hiç birini kullanmam

Karagözün karisi: (içerden) Yok canim mutlaka benim şerefime bir şeyler içeceksiniz

Karagöz: Olmaz olmaz, gideyim bu oglani kapi dişari edeyim (eve gelir, bu sirada perdenin ortasina çeşme kurulur)

Karagöz: (kapiyi çalar) Yahuuuu!

Karagözün karisi: (içerden) Amannn bizimki geldi

Çelebi: (içerden) Eyvahhh ben şimdine yapacagim

Karagöz: Yahu kapiyi açsana

Karagözün karisi: (içerden) Acele etme geliyorum

Çelebi: (içerden)Ben nereye gideyim?

Karagözün karisi: (içerden) Sen şu kapinin ardinda büyük küp var onun içine gir, bizimki içeri girer, yukari çikar sen de küpten çikar gidersin

Çelebi: (içerden) Peki (der küpe girer)

Karagöz: Yahu açsana kapiyi

Karagözün karisi: Açtim canim gir, hem ne çabuk geldin?

Karagöz: Giderken müneccimlere rastladim, üç ay yagmur yagmayacakmiş, Herkes şimdiden küplerini doldursun dediler, ben de küpü doldurmaya geldim

Karagözün karisi: Çok iyi ettin kocacigim, tenekeleri al çeşmeden doldur da getir

Karagöz: Ben küpü doldurup getirecegim

Karagözün karisi: Aaa! Koca küp gider mi? Kirarsin da küpsüz kaliriz

Karagöz: Hiç bir şey olmaz

Karagözün karisi: Canim koca küpü götüremezsin

Karagöz: Sen karişma ben götürürüm

Karagözün karisi: Olmaz olmaz küp gitmez

Karagöz: Öyle gider ki (küpü getirir, ortaya koyar) hah şöyle (içine bakarak) hay köpoglu, gideyim evden kovayi alayim, çeşmeden doldurup tepesine dökerim (gider)

Bir başka Çelebi şarkı söyleyerek Hacivat’ın evine doğru gelir

Gönlümü yıktın benim ey şivekâr

Sevmeseydim ben seni ey dil-fikâr

Âteşe saldın beni ah nazlı yâr

(Çelebi’yi Hacıvat’ın kızı olan zenne karşılar)

Zenne: Maaşallah beyim, böyle güzel güzel şarkılar söyleyerek ne tarafa?

Çelebi: (hep nazlanır) Biraz işim vardı da

Karagöz: (yavaşça gelir, küpün arkasında oturarak) Vay köpoğulları, Hacıvat’ın kızı

Zenne: Tabii her zaman işiniz olur, bizi aklınıza bile getirmezsiniz

Çelebi: Sizi hiç unutur muyum, her zaman aklımdasınız

Zenne: Bu akşam bize gelirsiniz artık değil mi?

Çelebi: Gelemem efendim, zirâ işlerim çok

Zenne: Olmaz olmaz mutlaka geleceksiniz

Çelebi: Israr etmeyiniz gelemem, hem evde babanız vardır

Zenne: Olsun, o afyonunu yuttu mu altı saat öldürseniz uyanmaz

Karagöz: (yavaşça) Kulakların çınlasın Hacı cav cav

Çelebi: Müsaade ediniz gideyim, inşallah başka bir akşam gelirim

Zenne: (yalvarır gibi) Ne olur geliniz, babamın bir samur kürkü var onu sana vereyim

Karagöz: (yavaşça) Hacıvat kulakların çınlasın

Çelebi: Teşekkür ederim istemem

Zenne: Ne olur beni kırmayınız, babamın gayet kıymetli bir kehribar tesbihi var, onu da sana vereyim

Karagöz: (yavaşça) Haydi tesbih de gidiyor

Çelebi: Lüzumu yok efendim istemem

Karagöz: (yavaşça) oğlan da çok nazlı haa

Zenne: Bu kadar katı yürekli olmayınız, babamın sandıkta bir kese içinde yün tane sarı sarı altınları var, onları da size vereyim, ne olur geliniz

Karagöz: Hadi ulan enayilik etme

Çelebi: Peki ama nasıl geleyim?

Karagöz: (yavaşça) Altınları duyunca oğlanın gönlü olmaya başladı

Zenne: Ben şimdi babama derim ki, yünlerimiz kirlendi şunları harara doldur, çeşme başına götür, yıkayayım derim. Babam da hararı buraya getirir, siz şuralarda bir yerlerde saklanın ben birkaç kere öksürürüm, siz de hemen gelip harara girersiniz, babam da alır eve getirir

Karagöz: (yavaşça) Vay kurnaz karı vayy

Çelebi: Peki ben şurada saklanırım (gider)

Zenne: (gider, içerden) babacığım yünlerimiz çok kirlendi, sen onları harara doldur çeşme başına götür, ben gider yıkarım

Hacıvat: (içerden) Çok güzel olur kızım (hararı meydana getirir, Karagözü görür) Karagöz sen ne yapıyorsun orada?

Karagöz: Haa?

Hacıvat: Ne işin var orada?

Karagöz: Ne vazifen a kerata

Hacıvat: Hadi git ordan, benim kızım gelip burada soyunacak yünlerini yıkayacak

Karagöz: Yıkasın bana ne?

Hacıvat: olmaz, olmaz kızım kollarını bacaklarını sıvayacak yün yıkayacak

Karagöz: Sıvasın, bacaklarını da açsın

Hacıvat: Sen ordan benim kızımın her tarafını seyret ha?

Karagöz: Canım ben burda o orada, arada koca çeşme duvarı var

Hacıvat: Hayır hayır olmaz, belki gözün ilişir bir tarafını görürsün. Benim kızımın yüzüne erkek sinek bile konmamıştır

Karagöz: Allah allah, peki öyle olsun, ben de giderim (gider)

Hacıvat: (evine gider, içerden) Haydi kızım çeşme başında kimseler yok

Zenne: Olur babacığım

Karagöz: (gelir küpün üstüne oturur)

Zenne: (Gelir Aaa. . der içeri kaçar, içerden) babacığım, babacığım!

Hacıvat: (içerden) Hayrola kızım bu telaşın ne?

Zenne: (içerden) Çeşmenin başında bir küp var, üstünde de Karagöz olacak o terbiyesiz oturuyor

Hacıvat: (içerden) Ben şimdi onun terbiyesini veririm (gelir) karagöz!

Karagöz: Ha?

Hacıvat: Ben sana git buradan demedim mi? Kızım geldi, seni görünce kaçtı eve geldi

Karagöz: Bana ne, kaçmasaydı

Hacıvat: Benim kızım senin bildiğin kızlardan değil, sokakta şimdiye kadar peçesini kaldırmamıştır, bu güne kadar kızımın yüzünü hiçbir erkek görmemiştir

Karagöz: Demek kızın bu kadar namuslu ha?

Hacıvat: Zahir

Karagöz: Ya benim karı?

Hacıvat: Herkes söylüyor aşiftenin birisi

Karagöz: Ya sizin altı aylık gebe kızınız ne alemde?

Hacıvat: Anlamadım ne dedin? Hem sen orada küp üstünde ne yapıyorsun?

Karagöz: Fal bakıp para kazanıyorum

Hacıvat: Ne falı?

Karagöz: Küp falı, kimin gönlünde ne varsa bu küp derhal söyler

Hacıvat: Bana bir fal bak bakayım

Karagöz: Paran var mı?

Hacıvat: Ne olacak

Karagöz: Bir lira ver bakayım

Hacıvat: Al bakalım (verir)

Karagöz: (küpe bakarak) Bu küp diyor ki, senin bir samur kürkün varmış

Hacıvat: (hayretle) Eyyy?

Karagöz: Bu kürk gidiyor

Hacıvat: (hayretle) Amma nereye gidiyor?

Karagöz: Beş lira ver söyleyeyim

Hacıvat: Al Karagözüm çabuk söyle

Karagöz: Ver bakalım (küpe bakarak) senin gayet kıymetli bir kehribar tesbihin var mı?

Hacıvat: Var

Karagöz: O da gidiyor

Hacıvat: Aman nereye gidiyor?

Karagöz: Kütahya safasına

Hacıvat: Bu Kütahya safası nerede?

Karagöz: Ver beş lira daha söyleyeyim

Hacıvat: (ağlar gibi) Al Karagözüm

Karagöz: (alır, küpe bakarak) Aman Hacıvat, işte bu fena

Hacıvat: Ne gibi?

Karagöz: Senin sandığında yüz tane çil çil altınların var mı?

Hacıvat: (ağlar gibi) Var, ne olmuş onlara?

Karagöz: Kirlenmiş de yaldızlanmaya gidecekler

Hacıvat: (hem ağlar hem gider) Eyvah benim kürküm, kehribar tesbihim, ille altınlarım. . .

Zenne: Ağlama babacığım her şeyin bir çaresi bulunur, O karagöz oradan gittiyse gideyim de şu yünleri bir temizce yıkayayım

Karagöz: Kızmış, geliyor, ben şurada saklanayım (gider)

Hacıvat: (gelir) Defolmuş. . (gider) Gitmiş kızım

Zenne: (gelir) Oh kimsecikler yok (öksürür)

Çelebi: (gelir) Ne var ne yok?

Zenne: (hararın kapağını açar) Girin içine (çelebi girer kapağı kapatır) gideyim babama haber vereyim, alsın gelsin (gider, içerden) babacığım yünleri yıkadım al da gel

Hacıvat: (içerden) Olur kızım (Hacıvat gelmeden Karagöz gelir, hararın üstüne oturur) Ne o Karagöz, benim hararımın üstünde ne işin var?

Karagöz: İçindekileri kimse çalmasın diye oturdum

Hacıvat: bana yardım et, şunu eve götürelim

Karagöz: Hakikaten senin kız hiç erkek görmedi mi?

Hacıvat: Karagöz, yine beni kızdırıyorsun. Benim kızım senin karın gibi değil, yeryüzünde bir tanedir

Karagöz: (gülerek hararın üstüne çıkar, tekmeler)

Hacıvat: İn ordan aşağı hararımı kıracaksın (harardan aman boğuldum diye sesler gelir)

Karagöz: Geber kerata

Hacıvat: Harardan bir ses geliyor

Karagöz: Güveler bağırıyor

Hacıvat: Güvenin sesi çıkar mı?

Karagöz: Bu güvelerin babasıdır bağırır, (kapağı açar) çık ulan dışarı!. . (çelebi çıkar)

Hacıvat: Aman Karagözüm bu da kim?

Karagöz: Sizin damat bey (çelebiye tokat atarak) defol kerata (çelebi gider)

Hacıvat: Aman birader namusum pây-ı mâl oldu

Karagöz: Buraya gel (küpün başına getirir) Şuradan bana kocaman bir taş getir

Hacıvat: Taşı ne yapacaksın?

Karagöz: Küpün içine atacağım (küpten aman atmayın diye ses gelir)

Hacıvat: içerden ses geliyor bunlar da kim?

Karagöz: Böcek böcek

Hacıvat: Nasıl böcek bu?

Karagöz: Sen şimdi görürsün nasıl böcek olduğunu (küpün içine seslenir) çık dışarı ulan (çelebi çıkar)

Hacıvat: Aman birader bu da kim?

Karagöz: Bu da bizim ortak efendi (tokat atarak) defol kerata (çelebi çıkar)

Hacıvat: Aman Karagözüm bu ne iş?

Karagöz: Buna gülme komşuna gelir başına derler. Ne senin kızında bir fenalık ne de benim karıda bir kötülük var. Bir zamanlar Kütahya Çeşmesi başında geçmiş bir olayı temsil ettik

Hacıvat: Öyleyse Karagözüm geçmiş olsun

Karagöz: Allah müstehakını versin (vurur)

Hacıvat: Hooş olsun külhani, yıktın perdeyi eyledin viran varayım sahibine haber vereyim heman (gider)

Karagöz: Her ne kadar sürç-i lisan ettikse affola, Ey Hacı cav cav bir daha yakan elime geçerse vaaay haline vay (Temenna ederek çıkar, arkada ışığın sönmesiyle oyun biter)

 

TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR
"
SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN
>>>TIKLAYIN<<<

"
EĞİTİM ÖĞRETİM İLE İLGİLİ BELGELER
SAYFASINI GÖRMEK İSTERSENİZ

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

....

9. **Yorum**
->Yorumu: şahane bir site burayı sevdimm 
->Yazan: Buse. Er 

8. **Yorum**
->Yorumu: SIZIN SAYENIZDE YÜKSEK BIR NOT ALDIM SIZE TESSEKÜR EDIYORUM...
->Yazan: sıla

7. **Yorum**
->Yorumu: valla bu site çok süper .Bu siteyi kuran herkimse Allah razi olsun tüm ödevlerimi bu siteden yapiyorum.saolun mugladan sevgiler...:).
->Yazan: kara48500..

6. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir site. kurucularına çok teşekkür ederim başarılarınızın devamını dilerim.
->Yazan: Tuncay.

5. **Yorum**
->Yorumu: ilk defa böyle bi site buldum gerçekten çok beğendim yapanların eline sağlık. 
->Yazan: efe .

4. **Yorum**
->Yorumu: ya valla çok güzel bisi yapmışınız. Çok yararlı şeyler bunlar çok sagolun 
->Yazan: rabia..

3. **Yorum**
->Yorumu: Çok ii bilgiler var teşekkür ederim. Çok süper... Ya bu siteyi kurandan Allah razı olsun ..... süperrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrrr. Çok iyiydi. isime yaradı. Her kimse bu sayfayı kurduğu için teşekkür ederim 
->Yazan: pınar..

2. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel site canım ben hep her konuda bu siteyi kullanıyorum özellikle kullanıcı olmak zorunlu değil ve indirmek gerekmiyor
->Yazan: ESRA..

1. **Yorum**
->Yorumu: Burada muhteşem bilgiler var hepsi birbirinden güzel size de tavsiyeederim. 
->Yazan: Hasan Öğüt.

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


Yorumunuzda Silmek istediğiniz kelime veya cümle varsa kelimeyi fare ile seçin
ve
delete tuşuna basın...

 


 E Mail
(Zorunlu Değil):