|
eðitim öðretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunlarý, skeçler, piyesler, oratoryolar
MESLEK RÜYASI (TÝYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PÝYESLER, ORATORYOLAR)
(Kýzlar için iki perdelik piyes)
KÝÞÝLER
MEDÝHA BÝRCAN (14 yasýnda, Zeki, ateþli, idealist bir öðrenci) - SUMRU TAY (13 yasýnda. Ýçli, zayýf ve saz benizli bir kýz.) - AYÞE GÜZ (14 yaþýnda. Bir avuç kývýlcým, afacan mý afacan ve þirin bir kýz.) - BÝRSEN SARMAN (14 yaþýnda. Gürbüz, esmer, kývýrcýk saçlý.) - RENGÝN TAM (13 yaþýnda.. Hesap meraklýsý.) - ÇÝM TEK (13 yaþýnda. Normal yaramazlýkta. R harflerini Y gibi telAffuz eder.) - SUNA YALKIM (13 yaþýnda. Hassas, þiir meraklýsý.) - SEVÝL ARMAN (14 yaþýnda. Halîm, selim, aðýrbaþlý.) - FATMA (50 yaþýnda. Gece bekçisi. Temiz yüzlü, saf bir kadýn.)
- ÝSMET (35 yaþýnda. Nöbetçi öðretmen. Ciddî, vakur, fakat güler yüzlü bir kadýn.)
(Gerekirse kiþiler erkek de olabilir.)
3 Tablo ayný yerde geçer. (Bir yatýlý okulun küçük yatakhanesi.)
Mevsim: Nisan baþý. Vakit: Gece. Saat dokuz.
TABLO I
Cephede, koridora açýlan bir pencere. Sol dipte giriþ kapýsý. Sekiz çocuk karyolasý. (Eðer sahne sekiz karyolayý alabilecek büyüklükle deðilse, dört karyola konulur, diðer dördü için de sað taraftan açýk bir kapý býrakýlýr, güya çocuklarýn dördü bitiþik (bilgi yelpazesi.net) odada yatýyorlarmýþ gibi...) Duvarda bir takvim. Münasip yerlere küçük levhalar... Bir iki vecize: (Vicdaný rahat olan rahat uyku uyur.) (Bugünkü vazifeni yarma býrakma.) (Uyku zamanýnda uyu, oyun zamanýnda oyna, çalýþma zamanýnda çalýþ) gibi.
1. SAHNE
Ayþe - Birsen - Çim - Suna - Mediha Rengin - Sevil
(Daha perde açýlmadan küçük yatakhanede oynaþan kýzlarýn yaramaz sesleri duyulmaða baþlar. Bu gülüþmeler, baðrýþmalar arasýnda perde açýlýr.
Bütün kýzlar beyaz geceliklerledir. Çýplak ayaklarýnda terlikler. Bazýsýnýn saçlarýnda kurdeleler, bazýnýn saçlarý örgülüdür.)
AYÞE (Birsen i yere yatýrmýþ, üstüne binmiþ, elindeki küçük yastýkla dövmektedir.) - Al sana, al sana sporcuyu... Voleybolda þampiyonum diye baþýmýza alikýran (alkýran) baþ kesen oldun, deðil mi? (öteki kýzlar gülüþmektedirler.)
BÝRSEN (Gülmekten kýrýlarak ve elindeki yastýkla kendini koruyarak) - Yapma diyorum Ayþe... Kalk üstümden, sonra fena olacak... Bir kalkarsam görürsün.
ÇÝM (Ayþe'yi kolundan tutarak) - Ayþe, yeter... Birsen'i kýzdýracaksýn...
AYÞE - Hayýr... Kalksýn bakayým.
SEVÝL - Çocuklar diyorum.
MEDÝHA (Yerde arka üstü yatmýþ olan Birsen'in baþ ucunda bir hakem gibi elini kolunu sallayarak sayar) - Bir, iki, üç, üç, dört, beþ, altý, yedi, sekiz, dokuz, on... Nakavt!
AYÞE, SUNA, RENGÝN, ÇÝM (Hep beraber) Nakavt!
SEVÝL - Ayol siz çýldýrdýnýz mý? Þimdi nöbetçi öðretmen gelip de sizi bu halde görürse ne der? MEDÝHA - Ne diyecek, hepimizi birden nakavt eder...
BÝRSEN - Býrakacak mýsýn, Ayþe?
AYÞE - Hayýr!
BÝRSEN - Üç sayýyorum. Bir iki... Býrakacak mýsýn?
AYÞE (Baþýný iki tarafa sallayarak, hayýr, demek ister.)
BÝRSEN - Üç..; (Birden Ayþe'nin bileðinden yakalar, bir hamlede hem kalkar, hem de Ayþe'nin kolunu büker. Yere yýkar, üstüne çýkar.) öyleyse sana bilmediðin bir oyun yapayým da gör... Ýstedin artýk. Hoop! (Ayþe'nin üstündedir. Çocuklar gülerek alkýþlarlar.) Nasýlmýþ, küçük bayan?
AYÞE - Ay... Birsen, býrak... Dur. Caným acýyor. Ýmdat... Býrak...
BÝRSEN - Olmaz... Af dile. "Af edersin" de, býrakayým.
AYÞE (Kafa tutmak ister) - A... Þuna da bak... Neden af dileyecekmiþim? Kabahatli sensin. Sumru'nun kaçtýðýný söyleyen sen deðil misin?
BÝRSEN - Hiç de deðil; üstelik bir de iftira, öyle mi? (Arkadaþlarýna dönerek) Çocuklar, görüyor musunuz? Ben söylemiþim...
ÇÝM - A... yooo... Bu doðru deðil, Ayþe... Birsen hiçbir þey söylemedi. Ben biliyorum. Bakýn nasýl oldu? Akþam yoklamasýnda çýkmayýnca Müdire Haným, araþtýrma yapýlmasýný emretmiþ. Kapýcý Raþit aðayý sorguya çekmiþler. Raþi aða:
"Kapýdan çýkarken görmedim" demiþ. Sonra yenilerden biri,
galiba, "Bahçe duvarýndan incir aðacýna atlayýp kaçmýþtýr."
diye ortaya bir lAf atmýþ, iþte o kadar... öyle deðil mi, Suna,
Rengin, siz de biliyorsunuz.
SUNA - RENGÝN (Beraberce) Evet, evet, öyle.
AYÞE (Bu esnada Birsen'in elinden kurtulmuþtur. Bileðini
oðuþturarak) - Oooof... Az kalsýn bileðimi koparýyordun,
Birsen...
BÝRSEN - Hakettin ama. Ýþittin ya, Sumru'yu haber veren kimmiþ?
AYÞE - Canýmý acýttýn, canavar.
BÝRSEN - Ýftiracý, anladýn ya... Ben haklýyým.
AYÞE - Sen haklý deðil, sadece kuvvetlisin.
BÝRSEN - Ýyi ya iþte... Kuvvetliyim, demek ki haklýyým.
BÝRSEN (Dargýn) - Ayþe, ukalAlýk etme... Birbirimize kötü sözler söylemeyelim. Sonra fena yaparým. (Dövüþmeye hazýrdýr. Yaklaþýr.)
AYÞE (Kafa tutarak) - Ne yaparsýn yAni?
MEDÝHA (Aralarýna girer, Ayþe'ye) - Ayþe... kardeþim.
SEVÝL (Aralarýna girer; Birsen'e) - Birsenciðim... deli mi oluyorsunuz. Allahaþkýna!.. (Sesini indirerek.) Bütün okul uyumaða hazýrlanýrken sizin bu yaptýðýnýza çýlgýnlýk derler. SUNA - Doðru, ayýptýr yaptýðýnýz...
RENGÝN - Hem ayýp, hem de çirkin. Unuttunuz mu, büyük yatakhanede yer yok diye bizi buraya alýrlarken Müdüre Haným ne demiþti? "Siz uslu kýzlarsýnýz. Ama, þeytana uyup da yaramazlýk ederseniz, iki bir demez, sizi oradan çýkarýr, yerinize baþka çocuklarý alýrým." dememiþ iniydi? Hepimizi birden mi yakmak istiyorsunuz?
AYÞE - Aman siz de mümessilliðinizi sýnýfta yaparsýnýz. Burasý bizim yatak odamýz...
I RENGÝN - Bir okul çatýsý altýnda olduðumuzu unutuyorsunuz galiba?..
SUNA (Ýlerleyerek) - Çocuklar... Bir dakikanýzý rica ederim. (Birsen'e) Birsen. Ben ne sizin kadar kuvvetliyim, (Ayþe'ye) ne de sizin kadar zeki. Ama ben, öfke denen þeytana uymayacak kadar iradeliyim. Sizin gibi birbirlerini candan seven iki arkadaþýn bir dakika evvel al takke, ver külah þakalaþýrken, bir dakika sonra iþi kavgaya çevirmelerini hiç makul bulmuyorum. (Ayþe'yi elinden tutarak Birsen'e doðru bir iki adým gider.) Þu kýz senin gözünün bebeði deðil miydi? Ya kýzgýnlýkla gözünün bebeðine bir yumruk indirseydin ne olurdu? Düþün. (Birsen e) Ya sen? Sen de demin kývýrdýðýn kolu kýrsaydýn ne yapardýn? O zaman ona hangi kolla sarýla-] çaktýn? Ýkiniz de birbiriniz için aðlamayacak mýydýnýz sanki? Ýnsan (Birsen'i göstererek) bu kývýrcýk salataya kýzar mý hiç?
AYÞE - Ama ben...
SUNA (Keserek) -- Sus. Bu dakikanýn þiirini bozma Ayþeciðim. Birsen, nazik bir sporcu gibi sana elini uzatacak, sen de ona. Ayný zama (bilgi yelpazesi.net) nda; üç sayýyorum: Bir, iki üç. (Çocuklara iþaret eder. Rengin, Sevil, Birsen in kolunu tutup elini uzatýrlarken Çim ve Mediha da Ayþe'ye ayný þeyi yaparlar. Birsen ve Ayþe de nazlý nazlý birbirlerinin ellerini sýkarlar. Sonra da göz göze bakýþýrlar ve içlerinden gelen bir hisle birbirlerinin boyunlarýna atýlýrlar ve öpüþürler. öteki çocuklar etraflarýnda halkalarýmý þiardýr.)
MEDÝHA - Dikkat... Üç defa, kýsýk sesle hep beraber. (Eliyle idare eder.)
BÜTÜN KIZLAR (Kýsýk sesle beraberce) - Þa... Þa... Þa... (Hepsi sevinçle ve gülerek el çýrpmaya ve zýplamaya baþlarlar. Kimi karyolasýna zýplar, kimi kucaklasýn) MEDÝHA -- Yaþasýn barýþ!
|
AYÞE (Karyolasýnda) - Sahi çocuklar; Sumru'nun bugün okuldan kaçmasýnýn sebebi neydi acaba?
RENGÝN -Kimbilir...
AYÞE - Hem de hiç birimize haber vermeden... Deðil mi Birsen?..
ÇÝM (Manalý) - Ýçimizde bir bilen vardýr elbette...
RENGÝN - Kim acaba?
SUNA - Kim olabilir?
SEVÝL - Kim, kim?
ÇÝM - Biliyorsunuz ki, Sumru’nun biricik sýrdaþý Mediha deðil miydi. Bilse bilse o bilir. AYÞE - öyle mi, Mediha?
MEDÝHA - Yok caným.
BÝRSEN - Sahi, biliyor muydun?
SEVÝL - Evet, evet, o biliyor galiba...
RENGÝN - Biliyorsan söyle Mediha... Üzme bizi.
MEDÝHA (Gülerek) - Caným, ne bileyim ben...
SUNA - Biliyorsun iþte...
SEVÝL - Biliyor ama, söylemek istemiyor.
ÇÝM - Medis... Söyle ama, bak hepimiz rica ediyoruz. (Mediha' nm etrafýný alýrlar.)
HEPSÝ - Hadi, hadi, Mediha...
MEDÝHA - Söylerim ama tamamýyle aramýzda kalacak.
RENGÝN - A... elbette.
ÇÝM - Sýr, sýrdýr.
SUNA - Tabiî caným...
MEDÝHA - Sumru kaçacaðýný bana söylemiþti.
HEPSÝ -Ha?! Sonra?..
MEDÝHA - Son dersten çýktýktý ya?..
AYÞE -- Evet?.. Eeeeyy?..
MEDÝHA - Ýþte o zaman Sumru bir acele, doðru Müdire Hanýmýn odasýna gitti. Ýzin istemek için... Ben koridorda bekledim. Çýktýðý zaman suratýný görmeliydiniz. Nah... böyle... gözleri dolu dolu. Bir hýþýmnan geldi: "Ne haber?" dedim. "Akþama kadar izin istedim. Yine vermediler. Bu üç oluyor. Üçünde de reddedildim. Ama, görürler bu sefer... Bak ben nasýl giderim..." diye baþýný salladý. Sonra. Birden bana: "Mediha'cýðým, yoklamada benim için revirde dersin unutma..." dedi. Yanýmdan kaçtý. Biliyorsunuz ki Sumru, Bursa'dan gelme yatýlýdýr. Müdire Haným: "Velinizden kAðýt olmadan izin veremem." demiþ.
BÝRSEN - Caným, niçin izin istiyormuþ böyle üstüste?.. Sormadýn mý?
MEDÝHA - Buna vakit mi kaldý, kardeþim?
RENGÝN - Beni çaðýrýp sorduklarý zaman Müdire Haným o kadar ýsrar etti ki, ben artýk kýzmýþtým: "Nereden bileyim efendim? Ben Sumru'nun kAhyasý mýyým?" demiþtim. (Mü-direnin taklidini yaparak) "KAhyasý deðilsiniz, ama mümessilisiniz. Sýmfýnýzdaki her öðrenciden siz sorumlusunuz... Zamaný gelince sýnýf Ýnzibat Meclisine çýktýðýnýz zaman görüþürüz."
ÇÝM - Vay yy... Desenize yakýnda mahkemeniz var... Ha, Rengin?..
RENGÝN - Galiba... Çok üzülüyorum, Çim'çiðim.
BÝRSEN (Düþünceli) - Hayýr ama, kaçmasýnýn sebebi ne idi acaba?
AYÞE - Belki mühimce bir iþtir, caným.
RENGÝN - A... hiç zannetmem þekerim.
ÇÝM - Ben de öyle zannederim kardeþim, böyle okul bahçesinin kuytu bir köþesinde incir dallarýndan sýyrýlarak hürriyeti seçmek, ancak mühim bir iþ yüzünden olabilir. (Gülüþmeler.)
MEDÝHA - Susun çocuklar... Dedikodu yapmayýn, yaraþmaz...
ÇÝM - Dedikodu deðil, bir tasvir, azizim.
AYÞE - Siz tasviri masviri býrakýn da, arkadaþýmýzýn hali ne olacak, onu düþünelim... Baksanýza Sumru'yu Ýnzibat Meclisine vermiþler.
MEDÝHA - Eðer bana yardým ederseniz, onun müdafaasýný ben üstüme alýrým çocuklar...
BÝRSEN - öyleyse, Sumru'nun sýrrýný sen biliyorsun, Mediha...
MEDÝHA (Manalý) - Belki!
BÝRSEN - Ya?! Peki öyleyse, niçin söylemiyorsun bize bu sebebi?..
MEDÝHA - Çünkü daha kendi vicdanýmda muhakeme ediyorum. Sonra, arkadaþým bana bir sýrrýný emanet etti. Ona hýyanet edemem. Sýrrýný açýða vuramam. Buna hakkým yok.
AYÞE - Mediha'nýn hakký var.
BÝRSEN - Evet ama, sen onu müdafaa ederken biz bir þey bilmeden sana nasýl yardým edebileceðiz?
MEDÝHA (Düþünceli) - Her þeyin sýrasý var, kardeþim.
SEVÝL - Galiba avukat haným, müdafaa planýný daha hazýrlamamýþ...
ÇÝM - ElhAsýl bir muamma içindeyim vesselam...
MEDÝHA - Sabýrlý olun. Çözüldüðü zaman anlarsýnýz.
SEVÝL - öyleyse, hadi bakalým, kollarý sýva, Mediha...
MEDÝHA - Sývayacaðým, merak etme...
SEVÝL - Bak sana sýra verirlerse...
MEDÝHA - Ýster istemez verecekler...
2. SAHNE
Evvelkiler - Fatma
(Bu esnada kapý açýlýr. Ýçeriye pürtelAþ Fatma girer. Çocuklar çilyavrusu gibi yataklarýna kaçýþýrlar. Yalnýz Sumru'nun yataðý boþ kalýr. Fatma bu manzarayý görmüþtür.)
FATMA - A... Çocuklarým, siz daha uyumadýnýz mý?
BÝRSEN - Uyuduk, uyuduk, Fatma Hanýný. (Gülüþmeler.)
FATMA - E vallahi siz beni kapýmdan edeceksiniz. Ayol öteki yatakhanelerde çýt yok, siz burada... (Bunu söylerken bazý kýzlarýn üstünü örter, havluyu düzeltir.)
AYÞE - Caným, iþte yattýk ya... Daha ne istiyorsun?
FATMA - Evet gördüm. Gözümün önünde kendinizi yataklarýnýza attýnýz. Ama yatmak deðil; uyumak lAzým.
MEDÝHA - A... ama artýk bu fazla... Uyuruz, uyumayýz, içimizden düþünürüz, muhakeme ederiz, müdafaa ederiz. Ýçimize de karýþýlmaz deðil mi?
FATMA - Elbette, ciðerimin köþesi. Ben sizin için söylüyorum. Eðer ýþýðýnýzý görüp þüphe etmeseydim, benden evvel de nöbetçi hocanýz üstünüze geliverseydi, o zaman siz yata-cýklarýnýza kaçýverirdiniz ama, ben nerelere kaçardým? Siz içeride neler olup bittiðini bilmiyorsunuz. Ýki saattir bütün idare hep ayaktayýz, ayol!..
(Çocuklar hep birden yataklarýnda zemberekli gibi doðrulurlar.)
AYÞE -Ya?!..
RENGÝN -Ayyy!
ÇÝM - Söylesene, Fatma haným!
FATMA - Sumru Haným geldi.
HEPSÝ - Ya?!.. (Hep birden bir anda yataklarýndan tek bacaklarýný çýkarýp inmek isterler.)
FATMA - Yoo... yoo... yoo... önce girin yataklarýnýza bakayým. Baþýma üþüþmeyin... Geçmiþ olsun, korkulu rüya görmektense... (Çocuklar bacaklarýný çekerler.) Hah... þöyle... BÝRSEN - Anlat ama, Fatma haným...
SEVÝL - Allahaþkýna söyle...
FATMA - Ant vermeyin... söylüyorum iþte. Kýzý doðrudan doðruya Müdire Hanýmýn odasýna götürdüler. Nöbetçi hoca filan sorguya çektiler.
MEDÝHA - Ne sordular?
ÇÝM - Ya? Ne demiþtir?
SUNA (Hep beraber) - Ne gibi, ne gibi? '
BÝRSEN - Ne gibi sorgular?
AYÞE - Hadi durma, söyle...
FATMA - Durun, lAkýrdýyý boðazýma týkamayýn. Söylüyorum iþte... Ben bir þey iþitmedim ki... Kýzcaðýzý çok sýkýþtýrmýþlar, o da zahir bir þey söylememiþ olacak ki, kapý açýldýðý zaman Müdire Hanýmýn sesini iþittim.
MEDÝHA - Ne diyordu?
FATMA - "Yarýn Ýnzibat Meclisinde de söylemezsen velinize yazacaðým, bilmiþ olun, hadi bakalým." diye baðýrýyordu.
HEPSÝ -Ya?!..
FATMA - Ya... Kýzcaðýz neredeyse gelecektir. Oh, benim cici kýzlarým, hadin artýk uyuyun... Baþcaðýzýnýzý dinleyin. Benim baþýmý da (bilgi yelpazesi.net) nAre yakmayýn, e mi? (Dýþarýyý dinleyerek) Hah, gördünüz mü iþte... Korktuðum baþýma geldi! Geliyorlar. Susun. (Çocuklar hep birden baþlarýný yastýklarýna koyup saklarlar.)
3. SAHNE
Evvelkiler - Sumru - Ýsmet
ÝSMET (Fatma'yý görünce yavaþ yavaþ azarlamaða baþlar.) - Fatma, ne iþin var senin burada? Kiminle konuþuyordun?
FATMA - Kimse ile deðil efendim. Çocuklarýn ýþýðýný söndürüyordum da...
ÝSMET - Kendileri niye söndürmemiþler?
FATMA - Bilmem efendiciðim; çocukluk iþte... Uykularý bastýrmýþ olacak.
ÝSMET - Sen þimdiye kadar niye söndürmedin?
FATMA - Ýnsan hali, unutuvermiþim. (Söndürmek için elini uzatýr.)
4. SAHNE
Evvelkiler (Fatma'dan baþka.)
ÝSMET (Sumru'ya þefkatle yaklaþýr, kolundan tutar, saçýný okþayarak yataðýna oturtur.) Sus kýzým... Yeter, artýk aðlama... Hem bu kadar aðlayacak ne var? Yazýk deðil mi gözyaþlarýna... Onlar senin gözlerinin nuru...
SUMRU (Ýçini çeke çeke) - Nasýl aðlamayayým efendim. Müdire Haným benim günahýma giriyor. Ben, öyle zannettikleri gibi, þüpheli bir maksatla okuldan çýkmadým ki... Hem üç gündür izin istiyorum, ne hakla vermiyorlar? Kýrk yýlda bir...
ÝSMET (Keserek) - Veremez yavrum, verilmez. Sonra insandan hesap sorarlar. Senin burada velin yok ki... Senin velin Bursa'da... Ayda bir, iki ayda bir o gelip seni okuldan çýkarýyor. Bunun haricinde hiç bir sebeple öðrenciye izin verilmez. Okulun, maarifin bir usulü, bir nizamý var, deðil mi? Sen müdür olsan verir misin? (Sumru susar.) Söylesene..". Kendini müdafaa etsene... Sonra düþün ki, makul bir sebep de söylemiyorsun...
SUMRU - Tanýdýðým bir hastayý ziyaret edeceðim, dedim.
Bu bir sebep deðil midir?
ÝSMET - Bu hasta senin nen oluyor?
SUMRU - Bir tanýdýk.
ÝSMET - Kadýn mý, erkek mi? (Sumru susar.) Cevap versene, yavrum... Niçin susuyorsun? Ama, iþte bu sükûtun, seni kötü bir duruma düþürüyor. Bunun farkýnda deðil misin? (Sükût) Senin böyle susman, insanýn aklýna türlü türlü þüpheler, ihtimaller getirebilir. Oysa ki, sen dünyanýn en temiz, en masum kýzýsýn. Ben bunu içimden biliyorum. Senin ruhunda öyle temiz, öyle berrak bir þefkat pýnarý var ki, orasý hiç bir þeyle bulunmamalýdýr. Bak çocuðum, sen anneni küçükken kaybetmiþsin, deðil mi? (Sumru baþýný eðer.) Þimdi farzet ki, anneciðin geldi. Dar zamanýnda sana kucaðýný açýyor. Kollarýnýn arasýnda kendini bir ana kucaðýnda hissedebilirsin, yavrum. Yüreðim senin için sýzlýyor. Týpký annenmiþim gibi... Söyle yavrum, yavaþçacýk kulaðýma söyle. Ýçinde gizlediðin bu elemli sýr nedir? Gözyaþlarýnýn sebebi ne? Gönlünü bana aç. Söyle de ferahlan... Seni annen gibi korumaða hazýrým, çocuðum. Hadi benim melek kýzým...
SUMRLJ (Baþýný kaldýrýr, nemli gözlerle hocasýnýn gözlerine teslim olarak) - Annem! Size söyleyeceðim.
ÝSMET - Teþekkür ederim yavrum (Odanýn lambasýný söndürerek) - Karanlýkta yavaþçacýk kulaðýma fýsýlda... (Her taraf kararýr.)
(Perde iner)
TABLO II
SAHNE
Küçük yatakhane hafif bir loþluk içindedir. Duvarda bir gece kandili halinde yanan bir ampul vardýr. Aþaðýdakipandomim sýrasýnda sahneye (mümkünse rezistan-• la) aðýr aðýr bir kýrmýzý ýþýk verilecek (ve yine mümkünse) aðýrdan baþlayýp normal sesle devam eden bir müzik parçasý - rüyayý hatýrlatan bir parça, meselA Þuman'ýn Reverie'si olabilir- çalýnacaktýr.
Çocuklar yataklarýnda muhtelif vaziyetlerde uyumaktadýrlar. - Müzik sesi, kýrmýzý ýþýðýn baþlamasý ile beraber duyulacaktýr. Bir dakika sonra Mediha Bircan uykudan uyanýr gibi deðil, fakat uykuda hareket eden bir somnambul gibi yataðýndan kalkar. Sahnenin ön tarafýna yürür. Sonra arkasýný seyircilere dönerek ve elleriyle, kollanyle bir manyetizmacý gibi iþaretler ederek birer birer, önce Birsen'i sonra Ayþe'yi, daha sonra Rengin'i, Sevil'i, Çim'i, Suna'yi; en sonra da Sutn-
rýý'yu kaldýrýr. Her biri kalktýkça karyolasýnýn önünde sanki iradesini Mediha'ya býrakmýþlar gibi sessiz ve muti duracaktýr. Mediha'nýn bir iþareti üzerine kýzlar küçük yatakhaneyi, karyolalarýna ve komodinlerine gerekli vaziyetleri vermek suretiyle bir mahkeme salonu haline getireceklerdir. Þöyle ki; önce üç karyolayý, baþ taraflarýný halk tarafýna çevirmek þartýyle yan yana getirip baþ kýsýmlarýný koyu renkli bir battaniye ile örterler. Bu sahnenin dibinde mahkeme reisi ile diðer azanýn oturacaklarý kürsü þeklini alacaktýr. Bu kürsünün önüne bir sandalye ile bir küçük komodin konacaktýr. Bu daktilo-kAtibin oturacaðý yerdir. Bir karyolayý da, seyirciye göre sol dibe o þekilde koyacaklardýr ki. burasý da savcýnýn kürsüsü olacaktýr. Sað birinci plana da müdafaa vekilinin oturacaðý sandalye ile komodin konacaktýr. Mediha'nýn bir iþareti üstüne ortaya -sanýðýn arkasýnda duracaðý- bir sandalye koyarlar. Mediha kapýnýn açýlmasýný iþaret eder. Suna kapýyý açar. Mediha'nýn (gel) iþareti üstüne nöbetçi öðretmen Ýsmet kapýda gözükür. O da (bilgi yelpazesi.net) rüyada gibi hareket edecektir. Sýrtýnda siyah mantosu vardýr. Yakasýný kaldýrmýþtýr. Mediha, Ýsmet' e, yargýç kürsüsüne geçmesini iþaret eder. Ýsmet itaat eder Mediha bu sefer Ayþe'ye, savcý makamýna geçmesini iþaret eder. Ayþe sýrtýna bir battaniye alarak sol taraftaki yerine geçer. Mediha, Sumru'yu da sanýk sandalyesine oturtur. Mediha, Çim'i de yine ayný oyunla daktilo yerine oturtur. Mübaþir olarak da kapýnýn yanma Suna yi geçirir. Sevil'e dýþarý çýkmasýný iþaret eder. Kendisi de arkasýna bir battaniye alarak avukat yerine geçer. Rengin ve Birsen, seyirci tarafýnda kalmýþlardýr.
SUNA (Sahne önüne ilerleyerek seyircilerin bulunduðu tarafa, salona doðru büyük bir ciddiyetle, dinleyicilere hitap ediyormuþ gibi) - Bayanlar, baylar; lütfen konuþmayýn, gürültü etmeyin. Muhakeme baþlýyor.
ÝSMET (Yargýç makamýnda ve aðýr bir tonla) - Sanýk, aya< ða kalkýnýz. (Sumru ayaða kalkar.) Adýnýz, soyadýnýz? SUMRU - Adým Sumru, soyadýný Tay. (Daktilo yerinde oturan Çim, önündeki komodin üstünde duran muhayyel yazý makinesinde parmaklarýný gezdirir.)
ÝSMET -Sumru Tay...
BÝRSEN (Yanýnda oturan Rengin'e) - Uskumru Say mý dedi? (Gülüþürler.)
SUNA (Birsen'i azarlayarak) - Bayan, size susun, dedik.
ÝSMET - Annenizin, babanýzýn adý ne?
SUMRU - Annemin adý Zeynep, babamýnki ömer'di.
ÝSMET - Ne iþ yaparsýnýz?
SUMRU - Okulda öðrenciyim.
ÝSMET - Yaþýnýz?
SUMRU - On üç...
ÝSMET - Oturduðunuz yer?
SUMRU - Okulda daimi yatýlýyým.
ÝSMET - Demek kimseniz yok öyle mi?
SUMRU - Bir dayým vardýr; Siirt'te bulunur.
ÝSMET - O mu bakar size?
SUMRU - Evet. Her ay para gönderir.
ÝSMET - Peki, veliniz kimdir?
SUMRU -Bursa'da dadým Hayriye Ak.
ÝSMET - O ne iþ yapar?
SUMRU - Sütçülük yapar efendim. Fakirdir. Hasta oðlu ile oturur.
ÝSMET - PekAlA. (Daktiloya hitap ederek) Yazýyor musunuz, kýzým?
ÇÝM -- Evet, bayan yargýç.
ÝSMET - Þimdi gelelim iþlediðiniz iddia edilen suça...
RENGÝN (Meraklý bir sAmi gibi, heyecanla Birsen'e) - Bakalým suçu neymiþ? Acaba hýrsýzlýk mý, cinayet mi?
SUNA (Rengin'e) - Bayan, mahkemenin ciddiyetini ihlAl ediyorsunuz. Yargýca söyler, sizi salondan çýkarýrým.
ÝSMET (Suna yi azarlayarak) - Sus, mübaþir... Dýrlanma orada...
BÝRSEN (Gülerek Rengin e) - Zumba da zum zum, bozum!..
ÝSMET - Siz ayýn 20'nci Cumartesi günü son dersten sonra okulunuzdan firar etmiþsiniz. Buna karþý ne diyeceksiniz? SUMRU - Bayan yargýç. Benim söz söylemeðe heyecaným mani oluyor. Fakat bir avukat tuttum. O beni müdafaa edecektir.
ÝSMET - Avukatýnýz kim?
SUMRU - Avukat Mediha Bircan.
ÝSMET - Peki, söz müdafaanýn...
MEDÝHA (Ayaða kalkar.) - Müvekkilim Sumru, okulda çalýþkanlýðý, doðruluðu, ciddiyeti ile þöhret kazanmýþ ve arkadaþlarýna örnek olacak bir öðrencidir. Kendisine isnat edilen bu suçu kabul etmiyoruz. Sumru okuldan kaçmamýþtýr.
AYÞE (Savcý tonu ile) - Bayan yargýç; tanýklarýn dinlenmesini talep ederim.
ÝSMET - Hay hay... Mübaþir, tanýklarý çaðýr.
SUNA - Peki efendim. (Kapýnýn dýþýna bir mübaþir edasý ile haykýrýr.) Tanýk, Sevil Arman; tanýk, Fatma Minnoooþ... (içeriye Sevil ve Fatma girerler.)
BÝRSEN (Rengin'e, yavaþça) - Ah, sevsinler Minnoþu!
ÝSMET (Þahitlere) - Ýlerleyin. (Kürsüye doðru ilerlerler.) Yemin!.. (Bu söz üstüne herkes ayaða kalkar.) Gördüðünüz ve bildiðiniz þeyleri dosdoðru söyleyeceðinize vicdanýnýz üstüne yemin eder misiniz?
FATMA - Vallahi de billahi de doðruyu söyleyeceðim... Ýki gözüm önüme aksýn ki... (Seyirciler gülerler.)
ÝSMET - Sus, öyle yemin olmaz.
FATMA - Ya nasýl olur ki?
ÝSMET - Vicdaným üstüne, diyeceksin.
FATMA - Elimi vicdanýmýn üstüne koyarým ki, vallahi yemin ederim.
ÝSMET (Sevil'e) - Siz yemin edin.
SEVÝL - Vicdanýmýn üstüne yemin ederim.
ÝSMET (Fatma'ya) -- Sumru Tay'la akrabalýðýnýz var mýdýr?..
FATMA - Estaðfurullah efendim. Haddim mi? Akrabam deðil ama, yani özvAhit evlAdým olsa onun kadar sevmezdim... O kadar terbiyeli, o kadar haným hanýmcýk, o kadar vergili, o kadar görgülü, o kadar, hani o kadar...
ÝSMET - Dur o kadar ileri gitme... Ne sorarsam ona cevap ver...
FATMA -- Peki, reis haným... Af edersiniz.
ÝSMET - Sumru okuldan kaçmýþ. Sen gördün mü?
FATMA - Yook efendim. Ýki elim yanýma gelecek. Bugün dünya, yarýn Ahiret. Görsem söylemez miyim?
ÝSMET -- Ýþitmedin mi?
FATMA - Haa... Ýþitmesine iþittim. Amma velAkin inanmadým. Sumru haným öyle okuldan kaçacak bir kýz deðildir. Bence, onu çekemeyenler Müdire Hanýma karþý küçük düþürmek için onun üstüne böyle iftira atmýþlardýr.
ÝSMET -- Dur, dur... Sadede gel...
FATMA (Safiyetle) - Nereye geleyim reis haným.
ÝSMET - Ne soruyorsam onu söyle. Bu firar hAdisesini iþittin mi, iþitmedin mi?
FATMA - Dedik a... Ýþittim efendim.
ÝSMET - Kimden iþittin?
FATMA - Bir öðrenciden ama, ne yalan söyleyeyim... Gözümün önüne getiremiyorum... Hem de hatýrlamýyorum.
ÝSMET - PekAlA... çekilebilirsin.
FATMA - Sað ol bayan reis haným. Allah tuttuðunu kolay etsin. Allah ne muradýn varsa versin... Allah çoluðun çocuðun varsa baðýþlasýn. Allah... (Mübaþir dýþarý çýkanncaya kadar dua eder.)
RENGÝN (Birsen e) - Aman ne dilenci þeymiþ bu þahit!
ÝSMET (Sevil'e) - Siz söyleyin. Bu okuldan kaçma olayýna dair neler biliyorsunuz?
SEVÝL - Mahkeme huzurunda doðruyu söyleyeceðime vicdanýmýn üstüne yemin ettim. Onun için bildiklerimi açýkça söyleyeceðim. Çünkü bugünkü medenî dünyada bir insanýn vicdaný en kýymetli varlýðý, varlýðýnýn özü ve bütün inanýþlarýnýn kaynaðýdýr. Bugünkü cemiyette insanlar birbirlerinden sorumlu ve birbirlerine vicdanla baðlýdýr. Onun üzerine verilen söz bir namus borcudur. Namuslu bir insan, verdiði sözü tutmalý, borcunu ödemelidir. Ýþte ben de...
ÝSMET - Sizi dinliyorum.
SEVÝL - Efendim; Sumru'nun okuldan kaçtýðýný herkes gibi ben de iþittim. Yoklamada ismi okunduðu zaman yoktu... Fakat okuldan ne zaman kaçtý? Nasýl ve niçin kaçtý? Nereye gitti? Ne yapmak için... Bunlarý biliyorum desem, yalan olur. Yalan söylemek de, týpký hýrsýzlýk etmek gibi ahlAksýzlýk, bir bayaðýlýktýr. Yalan söyleyerek muvaffak olduðunu sayanlar, sýrçadan sarayda oturan zavallýlardýr. Her ne pahasýna olursa olsun, bir insan doðruyu söylemekten hiç bir zaman çekinmemelidir. Medenî cesaret sahibi olanlar vicdanlarýndan baþka bir þeyden korkmazlar. Ve doðruluk, bir vicdanýn biricik servetidir...
ÝSMET - Sadede gelelim efendim.
SEVÝL - Baþüstüne... Sumru'dan bahsediyordum efendim. Onu müdafaa etmek için bir mukaddime yapmak istedim.
MEDÝHA - Sayýn yargýçtan özür dilerim. Tanýk, sanýðýn müdafaa vekili midir?
ÝSMET - Hayýr.
MEDÝHA - O halde yüksek müsaadenizle vazifeme baþlayayým...
ÝSMET - Bir dakika... (Sevil'e) Bu firara dair bildiðiniz ve gördüðünüz baþka bir þey var mý?
SEVÝL - Hayýr efendim ama, ben bu sevgili sanýðý savunmak istiyordum. (Bir çocuk safiyeti içinde pürtelAþ yerinden kalkýp týpýþ týpýþ reis kürsüsünün önüne kadar gider. Diz çöker, iki elini birbirine kavuþturarak yalvarma pozu takýnýr ve sesini titreterek) Bunu sizden adalet namýna niyaz ederim, bayan yargýç...
(Sevil'in bu hareketi yargýcýn tuhafýna gitmiþtir. Kendini tutamaz. Gülmeðe baþlar. Onun gülmesi savcýya, avukata, derken mahkemede bulunanlarýn hepsine sirayet eder. Herkes derece derece katýla katýla güler. O kadar ki, mübaþir, katýlmýþ gibi, haaay... diyerek yere düþer. Tam bu sýrada reis kendini toplar. Elini kürsüye çarparak baðýrýr.)
ÝSMET - Yeter. (Herkes bir anda susar. Mübaþir, zemberekli gibi ayaða dikilir.) Susun artýk... Kendinize gelin. Mahkeme huzurunda bulunduðunuzu unutmayýn.
MEDÝHA - Saym yargýç... Görüyorsunuz ki, tanýk haddini tecavüz etmiþ, vazifemi ve hakkýmý elimden almak istemiþtir.
SEVÝL - Hah... þuna da bak... maymun.
MEDÝHA -Ne?!..
ÝSMET -Susun...
SEVÝL (Birdenbire elinden oyuncaðý alýnmýþ arsýz bir çocuk gibi yaygara ile aðlamaya baþlamýþtýr.) - Ama, ben buraya susmaya deðil, söylemeye geldim. Sanki ben Sumru'yu onun kadar müdafaa edemez miyim? (Sözlerinin son kelimeleri hýçkýrýklar arasýnda anlaþýlmaz olur.)
ÝSMET - Siz oturun ve burnunuzu silin. (Mediha ya) Buyurun. Sizi dinliyorum.
MEDÝHA - Tanýklarýn sanýk hakkýndaki sözleri ve (Sevilin halini göstererek) hareketleri gösteriyor ki, Sumru Tay, herkesin gönlünü kazanmýþ, iyi ahlAký, çalýþkanlýðý ve doðrulu-
ðu ile tanýnmýþ bir kýzdýr. Ýþlediði sanýlan suça gelince: Bir adalet güneþi olan vicdanýnýza sýðýnýrým. Kanaat ve haliniz bizim için kutsaldýr. Fakat binbir kýymet ve meziyeti, hasýmlarýnýn bile takdirini kazanmýþ olan böyle bir kýzýn, okuldan kaçmak gibi affedilmez bir suçu iþlemesine imkAn var mýdýr?
ÝSMET - Fakat, bayan avukat; savcýnýn iddiasý açýk. Sumru okuldan kaçmýþtýr. Bunu herkes biliyor.
MEDÝHA - Hayýr, herkes bilmiyor, rivayet ediyor. Gözü ile gören olmuþ mu? Kapýcý bile geçerken görmemiþ.
ÝSMET - Yoklamada meydana çýkmamýþ, kapýdan çýkarken görülmemiþ. Göze görünmeyen bir ruh olup pencereden hava gibi uçmadý ya bu küçük kaçak?!..
MEDÝHA - Evet, saym yargýç. Sumru 20 Kasým Cumartesi günü okulun penceresinden Adeta göze görünmeyen bir ruh gibi, uçan bir hava gibi çýkmýþtýr. Fakat onu bu hale getiren ruhî sebepleri tahlil edelim. HAdisenin sathýna deðil, derinliðine gidelim. Bu olay, dýþ yüzü ile Sumru'yu belki suçlandýrabilir. Fakat içyüzüyle herhalde temize çýkarýr. önce, hAdisede okuldan kaçmak diye bir þey yok.
ÝSMET - Nasýl yok?..
MEDÝHA - Yok saym yargýcým. Sumru okuldan kaçmamýþ, yarým gün için ayrýlýp yine dönmüþtür. Okuldan kaçmak, dersten kaçmak demektir. Sumru o gün yarýmda son derste bulunmuþ; tarih öðretmeninden takdir notunu almýþ. Herkes bahçeye, oynamaða çýkarken, o insanî bir vazifeyi ifa için, türlü tehlikeye göðüs germiþ, türlü zan ve töhmetleri göze almýþ ve hiç kimseye görünmeden; kapýdan mý, bacadan mý, her neredense, bir hava gibi uçmuþ; beþ saat sonra ve bir ýþýk huzmesi gibi girmiþtir. Bu hareketinin psikolojik Amillerine gelince; iþle müvekkilimin sýrrý! Sumru, günlerden beri yalnýz kaldýðý her an, uzaklardan kulaðýna gelen bir sese dalýyordu. Bu ses, onun beynine bir inilti halinde aksediyor, nereye gitse, nereye saklama o sesi yine duyuyor. Týpký Jan
Dark gibi, o sesi duyduðu zaman kendini unutuyor. Vicdaný þahlanýyor, þefkat, merhamet gibi insanca duygular onu sanki maddî varlýðýndan ayýrýyor, uzaklara götürüyordu. Neden mi? Çünkü bir hasta çocuðu ölümün kara pençesinden kur tarmak lAzýmdý. Dadýsýnýn biricik oðlu, süt kardeþi Ahmet, on dört baharýn çiçeklediði bir fidan gibi soluyor, saranyordýý. Dadýsýnýn parasý yoktu. Fakir yuvalarýnda satmadýðý eþya kalmamýþtý. Günlük geçimlerini saðlayan iki koyunla bir inekleri de satmýþlar; doktora, ilAca vermiþlerdi. Bunu bilen Sumru, üç aydan beri dayýsýnýn Siirt'ten gönderdiði paralan yememiþ, biriktirmiþ, kendi sýrtýna bir yün kazak, ellerine yün eldiven almamýþ o biçarelere göndermiþti. Fakat zalim hastalýðý yenmek için bir sanatoryuma yatýrmak, para bulmak (bilgi yelpazesi.net) elzemdi. Sumru onlara bu ay baþýnda imdat etmeðe söz vermiþti. Sözünde mutlaka duracak, genç bir hayatý kurtaracaktý. Derken, üç gün evvel dayýsýndan istediði fazla para gelince, izin istedi. Verilmedi. Ertesi günü yine istedi. Vakit her dakika bir misli artan bir basýnçla Sumru'yu eziyor, sýkýyor, boðuyordu. Üstelik yirmi gün evvel aldýðý son bir mektupta da, hastaya nefes darlýðý buhranlarý geldiði yazýlýyordu. Son icat kuvvetli bir ilAcýn fiyatý yetmiþ beþ lira... O da Ýstanbul'da yok. Zavallýlar nerede bulsunlar. Fakat Sumru bunu da iki hafta içinde uçakla getirtmiþ, hazýrlamýþtý. ÝlAcý, parayý ve taze hayat ümidini dadýsýnýn çocuðuna kendi eliyle götürmek ve bu suretle, vaktiyle anacýðýný kaybettiði zaman dadýsýnýn kendisine karþý gösterdiði fedakArlýklarý ödemek istiyordu. Geceleri yatacýðýna çekildiði zaman kulaðýna uzaklardan gelen imdat seslerine dayanamadý. Ne yaptýðýný, nasýl ve nereden çýktýðýný bilmeden okuldan çýktý. Bir uçakla Bursa'ya gitti. Tam zamanýnda hastaya imdat Aleti uzandý. Dadýsý ve oðlu onu ümitsizlik içinde bekliyorlardý. Tam zamanýnda Sumru'yu görünce, bir hayat müjdesi karþýlar gibi sevinç gözyaþlarý içinde kýzýn ellerini öpmek istediler. Sumru'nun üstünden o dayanýlmaz yük kalkmýþ, vicdaný rahatlamýþ, bir kuþ gibi hafiflemiþti. Bir insanlýk ve evlAtlýk borcunu ödemiþ olmanýn hazzý içinde ve bir rüzgAr hýzýyla okuluna dönüp, arkadaþlarýna kavuþmuþtu.
Ýþte Sumru'nun sýrrý ve iþlediði sanýlan suçun mahiyeti... Sayýn yargýç; Adil kararýnýz ne olursa olsun, þimdiden teþekkür ederiz. (SelAm verir.)
ÝSMET (Savcýya bakarak) - Bayan savcý?
SAVCI - Okuldan kaçma fiilî, sebepleri her ne olursa olsun bir suç teþkil eder. Maddesine uyularak cezalandýrýlmasýný talep ederim.
ÝSMET (Umumî sükût içinde biraz düþünür. Sonra birden ayaða kalkar, kAtibe emreder.) Yazýn...
SUNA (Herkese) - Karar bildirilecek, ayaða kalkýn. (Herkes ayaða kalkar.)
ÝSMET - Gereði düþünüldü. Sumru Tay, okulundan izinsiz olarak ayrýldýðý için suçludur. Ancak, bu hareketinin ruhî Amilleri ve neticeleri, hafifletici sebepler olduðundan, kendisinin, nizamlarýmýzýn dördüncü faslýnýn D fýkrasýnýn beþinci bendinin altýncý maddesi gereðince iki ay hapis cezasýna ve mahkeme harcýnýn kendisinden alýnmasýna karar verildi. Bu ceza okulundan çýkmamak suretiyle ikmal edilecektir.
RENGÝN - SEVÝL - BÝRSEN - SUNA - ÇÝM - (Hep bir aðýzdan aðlamaya baslar) - Eyvah... Sumru ceza yedi. Vah Sumru'cuk. Vah zavallý...
SUMRU (Aðlayanlara dönerek) - Ne aðlýyorsunuz, bayanlar... Bu ceza benim için bir mükAfattýr. Okulumda hapis kalacaðým. Yaþasýn adalet, (Sumru yargýcý selAmlar ve yürür.)
MEDÝHA - Hayýr... Sumru masumdur. Sumru gitme. Dur, Sumru... (Çocuklarýn aðlamalarý üstüne perde iner.)
TABLO III
Perde açýlýr. Küçük yatakhane eski haline getirilmiþtir. Pencereden sabahýn ilk ýsýldan girmiþ, ortalýk aydýnlanmýþtýr. Çocuklar yataklarýnda yatmaktadýr.
MEDÝHA (Gördüðü rüyanýn son dakikalarýný yaþamaktadýr. Birkaç saniye ihtilAç içinde kývranýr.) Hayýr, hayýr... Ceza olmaz. Sumru masumdur. Sumru gitme... Dur Sumru... SUMRU (Sesi iþitir, birden uyanýr. Mediha'ya bakar, sonra kalkar, Mediha'nýn uzanan ellerini tutarak) - Mediha, kardeþim. Ne var, ne oluyorsun? Mediha!
MEDÝHA (Korku ile uyanýr) - Hay... (Karþýsýnda Sumru yu görünce memnun olur. Yüzü güler. Onu kucaklar.) Sen misin, Sumru'cuðum... Caným kardeþim. (Birden gülmeye baþlar.)
SUMRU - Ne gülüyorsun, Mediha? Korkutuyorsun beni... Mediha, nen var?
MEDÝHA - Bir þeyim yok Sumru... Demin öyle bir rüya gördüm ki, hAlA heyecaný içindeyim. Aman yarabbi... Neler söyledim, nasýl coþkundum.
SUMRU (Gülerek) - Eeeyyy? Hayýrdýr inþallah, anlat! (Bu esnada çocuklar uyanmaða baþlarlar. Çim, gerinerek, Birsen arkaüstü bisiklete biner gibi bacaklarýný hareket ettirerek, Ayþe birdenbire battaniyesini atýp jimnastik yapmaða baþlayarak... ötekiler Mediha'nýn yanýna koþarlar...)
RENGÝN - Günaydýn çocuklar...
HEPSÝ - Günaydýn...
SUNA (Sumru'ya) - Orada baþbaþa vermiþ ne fiskos ediyorsunuz bakalým?
SUMRU - Mediha bir rüya görmüþ de onu anlatýyor.
MEDÝHA - Ya... Sormayýn çocuklar... Bir rüya ki, anlatsam deli olursunuz.
ÇÝM - Ya?.. Neymiþ?
AYÞE - Ne gibi rüya?..
BÝRSEN - Rüya mý? Anlat bakalým.
RENGÝN - Hayýrdýr inþallah...
SEVÝL - Anlatsana...
MEDÝHA (Mübalaða ile) - Büyük bir mahkeme salonu Sumru'nun muhakemesi oluyormuþ. Yüksek... böyle pýrýl pýrýl cevizden kürsüler... Yargýç, savcý, hepsi kýrmýzý yakalý mantolarým giymiþler... Haa... Biz hepimiz oradaydýk.
HERKES - Hepimiz mi?,.
MEDÝHA - Ya... hepimiz... Yargýç kimdi, biliyor musunuz? Ýsmet hocaným...
HERKES -A!..
MEDÝHA - Ayþe savcý olmuþtu.
AYÞE - A... Hiç aklýmdan geçmezdi. (Güler.)
BÝRSEN - Rüya bu... Rüyada her þey olur.
MEDÝHA - Ben de avukat olmuþtum. Sumru'nun müdafaa vekili...
AYÞE - Hah... Bu doðrudur. Avukat olmak, senin bütün gün içinde yaþadýðýn rüyadýr zaten... Ama, ben kendimi savcý yerinde bir türlü göremiyorum.
MEDÝHA - Mahkeme salonu hýncahýnç kalabalýk... Nah böyle... Ýðne atsan yere düþmeyecek bir halde. Derken muhakeme baþladý. Sumru sanýk. Fatma, Sevil tanýktýlar. (Ayþe'yi göstererek) Bu hain kAfir yok mu, savcý yerinde ayaða kalktý. (Onun taklidini yaparak) (bilgi yelpazesi.net) Bayan yargýç, dedi, Sumru'nun okuldan firar suçu sabit oldu. Tecziyesini isterim. SUMRU (Ayþe'ye) - öyle mi þekerim?
AYÞE - Ne bileyim ben...
MEDÃŽHA - Bak ne bileyim diyor. Yalan mý söyleyeceðim? Sen orada deðil miydin?
AYÞE - Aptal, hAlA rüyadasýn galiba... Senin gördüðün rüyayý ben de görmedim ya... Sen mahkemede iken ben plajda yüksek atlama yapýyordum. (Gülüþmeler.)
MEDÝHA - Ha... sahi... Derken sýra müdafaaya geldi. Ben kalktým; öyle parlak, heyecanlý bir müdafaa yaptým ki, salon-dakiler hep böyle beni kucakladýlar, öptüler. HAsýlý seni cezadan kurtardým. Beraat kararý aldým.
BÝRSEN - Atma, avukat haným.
MEDÝHA - Ne atmasý... Yemin edeyim istersen...
AYÞE - Sus, yalan yere yemin etme... (Aðzýný ve kolunu çarpýtarak) Böööle olursun...
SUMRU (Gülerek) - Çocuklar, rüyalar ters çýkar derler. Bakalým Mediha'nýn rüyasý çýkacak mý? Bakalým Ýnzibat Meclisi hakkýmda ne karar verecek?
SUNA - Ha... sahi, Sumru... Sen dün akþam Ýsmet hocaným ile burada fýsýr fýsýr konuþurken biz hepimiz kulak kabartýyorduk ama, pek bir þey anlayamadýk.
SEVÝL -- Ya... ya... sen boyuna aðlýyordun...
SUMRU (Keserek) - Sonra hocaným beni yatýþtýrmak için: "Gel buradan çýkalým. Biraz yüzüne su çarp, açýlýrsýn..." dedi, beni aldý.
RENGÝN - Okþaya okþaya çýkardý. Bunu gördük. Sonra biz yattýðýmýz yerde fýsýr fýsýr konuþurken uyumuþ kalmýþýz... Sonra ne oldu kuzum?
SUMRU - Hocaným benim çok aðladýðýmý görünce... (Zil çalar.)
RENGÝN - Çocuklar... zil... gecikeceðiz... giyinelim... Daha yýkanacaðýz, diþlerimizi fýrçalayacaðýz...
SUNA - Çok doðru...
BÝRSEN - Hakkýn var... Sonra konuþuruz. (Herkes havlusunu, diþ fýrçasýný alýr.)
SEVÝL - Suna, benim diþ macunum kalmamýþ, sende var mý?..
SUNA - Var, var... Hadi koþ... (Suna, Rengin, Sevil, Birsen, Ayþe, çýkacaklarý sýrada öðretmen Ýsmet haným girer. Çocuklar düzelirler.)
ÝSMET - Günaydýn çocuklar.
HEPSÝ - Günaydýn efendim.
ÝSMET - Sumru nerede?
SUMRU - Efendim buradayým. (Ýlerler)
ÝSMET (Çenesini tutarak)- Nasýl, iyi uyudun mu yavrum? Sakin oldun mu?
SUMRU (önüne bakar. Mahcup) - Evet efendim.
ÝSMET - Sana bir müjde vermeðe geldim. Gözün aydýn, yavrum. Ýnzibat Meclisi senin suçunu inceledi. Þimdiye kadar hiç bir ceza almadýðýn için bu seferlik yalnýz bir ihtar cezasý verdiler. Kurtuldun, tebrik ederim.
SUMRU - Oh, teþekkür ederim efendim. (Hocasýnýn elini öper. O da Sumru yu kucaklar.)
BÝRSEN - Oh, yaþa...
SUNA - Yaþasýn Sumru...
AYÞE - Yaþasýn okul...
SEVÝL (Hep beraber) - Geçmiþ olsun.
RENGÝN - Tebrik ederim.
ÇÝM - Gözün aydýn...
MEDÝHA - Aferin Müdire Haným.
BÝRSEN - Çocuklar... Ýsmet hocaným için üç defa...
HERKES - Þa, §a, þa...
ÝSMET (Gülümseyerek) - Susun çocuklar, ne yapýyorsunuz?..
BÝRSEN - Kusurumuza bakmayýn... Sevincimizden coþtuk da...
AYÞE - Hocaným, sizin verdiðiniz müjdeyi biz daha evvel iþitmiþtik...
ÝSMET -Ya... Kimden?
AYÞE - Mediha rüyasýnda görmüþ.
ÝSMET - öyle mi, Mediha?
MEDÝHA - Evet efendim. Rüyamda Sümru'nun muhakemesini gördüm.
ÝSMET -Yok caným!..
MEDÝHA - Evet... HattA siz yargýç olmuþtunuz.
ÝSMET - Ben yargýç ha?.. Hayýrdýr inþallah...
MEDÝHA - Evet. Ben de Sümru'nun avukatýydým. öyle parlak bir müdafaa yaptým ki, size beraet karan verdirdim...
ÝSMET - Ya?.. Tebrik ederim, Sumru... (Mediha'ya) Bu biraz da senin baþarýn sayýlýr, Mediha.
BÝRSEN - Ama, rüyada...
ÝSMET - Rüya deyip geçmeyin, çocuklar... Keþke hepiniz Mediha gibi bir meslek rüyasý görseniz... Unutmayýn ki, en umulmaz hakikatler rüyalardan doðar.
{Perde kapanýr)
Ý. Galip ARCAN
|
>>>TIKLAYIN<<<
|