|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar
NASİHAT (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
ŞAHISLAR: ORHAN,OSMAN,FEHİMAN,GÜZİN,FİKRET.
Fehiman:Güzin bu kaçıncı telefon konuşması?
Güzin:Arkadaşlar arıyor abla.
Fehiman:Onlardan ayrılalı bir saat olmamışken ne diye arayıp duruyorlar?
Güzin:Hiç işte ya. Konuşuyoruz.
Fehiman:Konuştuğunuzu duyuyorum… Koklaşacak değilsiniz herhalde telefonda.
Güzin: (Sinirli) Ne olmuş yani?
Fehiman: (Sakin) Bilmem. Sen daha iyi bilirsin.
Güzin: (Sinirli) Ne oluyor abla sana?
Fehiman: (Sakin) Bir şey olduğu yok Güzin. Ben sorayım, asıl sana ne oluyor?
Güzin:Üff abla,sen insanı deli edersin.
Fehiman: (Gülerek) Yani şimdi seni ben mi deli ettim? (TELEFON ÇALAR) (Manidar) Yoksa telefonlar mı?
Güzin:Yeter seni dinlediğim abla,çıkıyorum (bilgi yelpazesi.net) odadan. (TELEFON SUSAR)
Fehiman:İyi de Güzin,telefonu niye götürüyorsun? Ben bakardım. Hem odadan da çıkmazdım,şuracıkta konuşur kapatırdım.
(FON)
Orhan:Fikret,yine mi Kadir’le birlikteydin?
Fikret:Evet,nereden biliyorsun baba?
Orhan:Halinden,tavrından belli oğlum.
Fikret:Ne olmuş ya halime?
Osman:Kaba saba olmuş.
Fikret:Hiç de bile,kaba saba değilim.
Osman:O zaman kabadayısın.
Fikret:Yok ya,ne kabadayısı. O Kadir’in mesleği. Kadir kabadayılığı kimseye kaptırmaz.
Orhan:Sen hangi mesleği seçeceksin Fikret?
Osman:Eh, Kadir kabadayılığı seçtiğine göre sana da külhanbeylik kalmış.
Orhan:Osman,niye Fikret’e öyle diyorsun? Abini ikaz et oğlum.
Fikret: (Külhanbeyce) Osman abii,bak bakalım bana. Sen bana ne diyorsun ya.
Osman: Külhanbeyi diyorum.
Fikret: Şimdi kalkarsam….
Osman:Kadir’i de çağırsana,tek başına gücün yetmez.
Fikret:Merak etme Ossman ağbii gerekirse çeteyle gelirim.
Osman:Daha ne yaparsın Fikret?
Orhan:Fikret namazın geçiyor.
Osman:Namaz mı? Külhanbeyleri ne zamandır namaz kılıyorlar?
Fikret:Nammazıma karışma,karışırım şimdi sana.
Orhan:Fikret,abdest alınca müezzinliği sen yap oğlum.
Fikret:Başşüstüne babbacığım. Eyvallah ağabey.
(ODADAN ÇIKAR,KAPI KAPANIR.)
Orhan:Oğlum,niye üstüne gidiyorsun?
Osman:Çok şımarık baba.
Orhan:Biraz nasihat et.
Osman:Konuşmadığımı mı sanıyorsunuz? Az nasihat etmiyorum.
Orhan:Sıra geldi tekdire desene.
Osman:Geçti bile. Sıkı bir kötek istiyor.
Orhan:Büyütme,inşallah nush ile uslanır. Annenler nasıldı?
Osman:Annem çok usandı herhalde.
Orhan:Evet,hem de yoruldu. Biraz da Neriman teyzen mi kalsa acaba anneannenin yanında?
Osman:Biliyorsun onun çocukları sorun oluyor. Bize geliyorlar, “babaanneme gideceğiz.” diye tutturuyorlar. Oraya da gidince, “teyzeme” diyorlar.
Orhan:Daha küçükler. Biz de;“Annenizin işi var. Onu istemeyin.” diye öğüt veriyoruz.
Osman: (Gülerek) Verdiğimiz öğüdü de çok güzel tutuyorlar. Anneden başka her şeyi bol bol istiyorlar.
Orhan:Onlar işini bilir oğlum. Öğüdümüzü tutmayıp yaramaz çocuk olacaklarına,hem öğüt tutup hem de bize istediklerini yaptırıyorlar.
Osman:Şu anneannemin yaptığına ne demeli? Doktorlar o kadar tembihledi, “Biz senin iyiliğini istiyoruz.” dediler.
Orhan: “Doktorlar anlamaz,ben sıkılıyorum.” diye hastaneyi dört dönüyormuş.
Osman:Ağır hastalar var,onların yanına gidiyor baba.
Orhan:Hiç dayanabilir mi? Bu defa da tansiyonu yükselir.
Osman:Bize söylemedi o zaman. Geçen ameliyat gününden önce meğer yine diğer hastaların yanına gitmiş. Orada sevdiği,arkadaş olduğu bir hanım fenalaşmış. Doktorlar yetişesiye vefat etmiş.
Orhan:Anneannen yanındayken mi?
Osman:Ya ya yanındaymış.
Orhan:Biz de diyoruz neden bu kadar yükseldi tansiyonu. Hiç dayanabilir mi?
Osman:Tutturmuş “Ben de öleceğim. Bu ameliyattan sağ çıkamam.” diye.
Orhan:Böyle giderse ameliyata hiç giremez.
Osman:Şimdilik ameliyat on gün sonraya kaldı. İşin kötüsü ben de dönemiyorum,işlerim çok aksadı.
Orhan:İnşallah bir hayır vardır oğlum.
Osman:Biz böyleyiz baba. Hem hiçbir nasihat tutmayız,bir şey de oldu mu “Hayır vardır.” deriz.
Orhan: (Gülerek)Anneannen bize nasihat eder,kendine gelince hiç söz dinlemez.
Osman: “Oğlum nasihat yetsin size,musibeti hak etmeyin.” der. (Gülerek)Az köteğini yemedim onun. İyi kötek atardı ama.
Orhan:Öyle vurmak için vurmazdı,yola getirmek için alırdı eline sopayı.
Osman: (Gülerek) Muvaffak olurdu ama.Başka türlü vazgeçmezdim.Ta ki anneannemin köteğini yiyinceye kadar yaptığım yaramazlıkta ısrar ederdim.
(KAPI AÇILIR)
Fikret: (Kamet getirir.)
(FON)
Fehiman:Güzin yine sesin çıkmıyor. Kaç gündür iyice bir sustun.
Güzin: (Tersler) Konuşacak bir şey olsa konuşurdum.
Fehiman:Didem ne alemde? Artık pek telefon açmıyor.
Güzin: (Durgun) Hıı pek açmıyor.
|
Fehiman:Okula da gelmiyor değil mi?
Güzin:Nereden biliyorsun abla? Yoksa telefonlarımı mı dinliyorsun?
Fehiman:Saçmalama.Hastaneye giderken durakta karşılaştık.
Güzin:(Heyecanlı) Yalnız mıydı?
Fehiman:Annesi yanındaydı,nedense pek hoşlanmadılar beni görünce. Ben de başımla selam verdim. Zaten otobüs de hemen geldi. Neden gelmiyor okula?
Güzin:Uzun hikaye. Annesi babası göndermiyor.
Fehiman:Hayret. Annesi “Tahsil yaptırmak için her şeyimi veririm.” der dururdu.
Güzin:Şimdi de yaptırmamak için her şeyini veriyor.
Fehiman:Tabi,Didem tahsil değil yaramazlık yaptı değil mi?
Güzin:Ona sorarsan ailesi zulmediyormuş,yaptığı doğal bir şeymiş.
Fehiman:Ben de onu samimi bilirdim. Yazık ailesine.
Güzin:Asıl kendine yazık… Hiç onun yerinde olmak istemezdim.
Fehiman:Allah korusun. Çok şükür biz nasihat almış insanlarız.
Güzin:Onlar almıyor mu abla? Annesini bir gör ne nasihatler ediyormuş.
Fehiman:Zannetmem samimi olacağını.
Güzin:Ay abla niye öyle diyorsun? Hiçbir anne öğüt verir de samimi olmaz mı?
Fehiman:Güzin onun annesinin veya benzer insanların nasihatleri doğru için,sevap için olmaz.
Güzin:Ya ne için olur abla?
Fehiman:Hıh onlar dünyalarına,dünyalıklarına bir zarar gelmesin diye nasihat ederler. “Kızım bak,aklını bir şeye takma. Sonra derslerin aksar. Aman (bilgi yelpazesi.net) adın kötüye çıkar. Şu okulunu bitir de bir meslek sahibi ol. Sonra böyle şeyleri düşünürsün.Aman ele güne rezil etme bizi."
Güzin: Haklılar abla. Ne desinler?
Fehiman:Eğer gerçekten mümin olsalar Allah’tan korkmayı,Allah’ı razı etmeyi,anneye babaya iyiliği öğütlerler.
Güzin:Onu da yaparlar canım.
Fehiman:Hıh güldürme Güzin. Dünyalıklarına bir dokun böyle okuldan bile alırlar. Bakma öyle dindar göründüklerine. İşte aksesuar kabilinden “günah sevap” derler.
Güzin:Biraz haklısın abla. Didem iki yıldır okulda,okul dışında yaramazlığını sürdürüyor.
Fehiman:Tabi tek korkuları “Aman baban duyar,dayın duyarsa mahvoluruz.”
Güzin:Evet evet. Hep bunlardan korkardı, “Üff babam yetmiyormuş gibi bir de şu dayım derdi.”
Fehiman:Tabi siz de hiç; “Bu davranışın Müslümanca değil.” demediniz. “Bu yaptığından Allah razı olur mu?” diye sormadınız.
Güzin: Aman abla ne bilelim.
Fehiman:Melahat geçen okul çıkışı neden eve gitmemiş?
Güzin:Ne bileyim…
Fehiman:Bilirsin Güzin,sen Melahat’la aynı sırada oturuyorsun.
Güzin:O da Didem gibi abla. Bir serseri bulmuş onu.
Fehiman:Hep de birileri serseri olur,bulur. Kendileri hiç aramazlar zaten. Sen nasıl davranıyorsun peki?
Güzin:Ne demek nasıl davranıyorsun?
Fehiman:Anlamazdan gelme Güzin. Melahat’la ahbaplığın nasıl?
Güzin:Nasıl olacak abla. Aynı eskisi gibi.
Fehiman: (Üzgün)Ya ben de sınır getirmişsindir diye düşündüm. Hiç uyarmadın mı?
Güzin:Ne diyebilirim abla? Sanki beni mi dinleyecek?
Fehiman:Dinlerdi bence,hiç denedin mi?
Güzin:Hayır.
Fehiman:Hiç mi müdahale etmedin? Diğer arkadaşların da mı bir şey demedi?
Güzin:Bilmiyorum abla. O kimseyi dinlemez ki.
Fehiman:Şaşırtıyorsun Güzin,onun dinlemeyecek olması neyse de sizin susup seyirci olmanız çok kötü. Emri bil marufu neden öğrendik biz?...
Güzin:………….
Fehiman:Niye sesin çıkmıyor? Yoksa vazife olarak üstlenmedin mi?
Güzin: Abla neden öyle diyorsun?
Fehiman:Ne dememi bekliyorsun Güzin? En yakın sıra arkadaşın çok büyük yanlışlar içinde ve sen susuyorsun.
Güzin:Abla,beni dinlemez diyorum,sen hala….
Fehiman:Madem dinlemezdi sıranı değiştirseydin.
Güzin:Hiç olur mu abla? Ayıp değil mi?
Fehiman:Güzin sen ne diyorsun? Asıl ayıp senin onunla olman. Yoksa normal mi görüyorsun yaptıklarını?
Güzin:Ayy abla.
Fehiman:Güzin çok üzgünüm. O bu kadar açıktan edebe aykırı davranırken sen demek hiç tavır almadın. Sanki bu olay sırf bir dedikodu mevzuu gibi evde de telefonla konuştunuz. Halbuki biz öğrenmiştik,din nasihattir.
Güzin:Ben samimiyim abla,Allah’a, resulüne, müminlere karşı.Başkalarından çekindiğim,korktuğum için müslümanca yaşamıyorum.
Fehiman:Ondan eminim de Güzin,bunu her gün birlikte olduğun en yakın sıra arkadaşına neden öğretmedin? Bununla mükellefsin.
Güzin:Abla aynı yaştayız.Öğüt verir gibi konuşmam hoş olmaz.
Fehiman:Arkadaşça konuşursun Güzin. Hem sen onun zihnini doğru şeylerle doldursaydın belki de bu yanlışlara düşmezdi.
Güzin:Öyle sanıyorsun abla. Şeytan benden daha güçlü. Onlarla öyle bir ahbap oluyor ki kendilerinden başka hiçbir şey düşünmüyorlar.
Fehiman:Yok yok. Şeytan senden nasıl güçlü olsun? Onun ihlasla Allah’a yönelen kullara hükmü geçmez.
Güzin: “Biz nush ile uslanmışız.” diyeceksin şimdi.
Fehiman:Elbette Güzin. Ben öyle olmak istiyorum.
Güzin:Ben de abla. Melahat (bilgi yelpazesi.net) gibi musibete uğramak çok ağırıma gider. Onun durumuna düşmektense ölmek daha iyi.
Fehiman:Onda biraz utanma var mı bu yaşadıklarından?
Güzin:Hiç öyle görünmüyor. O hala bu kaçamaklarını nasıl sürdüreceğinin planlarını yapıyor. Çok geçmez,ailesi alır okuldan.
Fehiman:Bilmiyorum Melahat’a doğruyu gösteren oldu mu? Ama görünen o ki her halükarda birilerinden sıkı bir kötek yiyecek.
|
>>>TIKLAYIN<<<
|