|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar
NİYET (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
ŞAHISLAR: ORHAN,ZİŞAN,FEHİMAN,GÜZİN,FİKRET,HAZAL,ZUHAL.
Fehiman:Hazal Teyze iyice özlettin kendini. Uzun süredir gelmiyordun.
Hazal:Kızım siparişler öyle çoktu ki,başımı kaşıyacak zamanım olmuyordu. Yoksa biliyorsun,ben de bu kadar ara vermezdim.
(Sözlerinin sonuna doğru TELEFON ÇALMAYA BAŞLAR)
Fehiman:Bu telefon da muhabbetimizi kıskandı. (TELEFONU AÇAR) Efendim...Buyurun Seher Teyze... Teşekkür ederim,siz nasılsınız?...Misafirimiz var,oturuyoruz.Siz de buyurun.... Annem mi? O da iyi... Uğraşıp duruyor,bir Fikret’in hastalığı,bir amcasının....Uzadı Fikret’in tedavisi....Ben bilemem galiba.... Annem de,dedim ya,çok yoğun....Amcası artık ağır bir hasta....(ZİL SESİ) Tamam. Ben yine de söylerim.... Oldu Seher Teyze,güle güle...
(TELEFONU KAPATIR)
Fehiman:Kusura bakma Hazal Teyze,istemeden uzun sürdü konuşmam. Kapıyı açmaya annem mi gitti?
Hazal:Evet kızım,ne hikmetse ben size gelince telefonunuz,ziliniz hiç susmuyor.
Zişan:Fehiman,bunu Seher Teyzen göndermiş. “Telefonda izah ederim” demiş. Ne dedi sana?
Fehiman: (Şaşırır) Aaa.... Anne ne çabuk göndermiş?
Zişan:Ne için göndermiş Fehiman?
Fehiman:Kızının bir eteklik kumaş aldığını,kendisinin dikemeyeceğini söyledi. Bizim makinemizin açık olduğunu düşünmüş. Hemen dikiverebilir miymişiz? İstersek belini lastikli de yapabilirmişiz.
Hazal:Ciddi mi söylüyorsun Fehiman? Bunları mı söyledi?
Fehiman:Evet Hazal Teyze. Özetle bunları söyledi. Anneciğim siz ne sandınız? Yoksa size hediye filan mı gönderdiğini düşündünüz?
Zişan:Yok kızım,öyle düşünmedim de.... Müsait olmadığımızı söylemedin mi?
Fehiman:Söyledim anne.
Hazal:Kızım niye demedin ki; “Hazal teyzem burada,o diksin.”
Fehiman:Ama siz parayla dikiyorsunuz.
Hazal:Desene bedavacılar. Ama insan bir şey de diyemiyor. Hayat şartları gitgide ağırlaştı. Her şeyi parayla yaptırmak zor geliyor.
Fehiman:Ama kendileri yapabilirler. Seher Teyze de kızı da dikiş biliyorlar.
Hazal:Makineleri mi yok?
Fehiman:Var,ikisinin de makinesi en iyisinden.
Hazal:Allah Allah...
Fehiman:İşin doğrusu,Seher Teyze dikiş dikince ev kirleniyor diye pek makineyi açmaz. Geçenlerde de sabah geldi,akşama kadar bizde dikti dikişini. Ben (bilgi yelpazesi.net) de ona yardım ettim.
Zişan:Tabi senin o gün ki işlerin aksadı Fehiman. Ailece sıkıntıya düştük.
Fehiman:Evet anne,bu tür işler bana sıkıntı yaratıyor.
Hazal:Kızım senin zamanın kıymetli. Sen bize lazımsın,vaktini ziyan etme.Onların işi yok gücü yok. (AYAK SESLERİ) Niyetin iyi,yardımlaşmayı seviyorsun ama suiistimal ettirme.
Zişan:Zühalciğim uyudu mu bebeğin?
Zuhal:Evet Zişan Abla,çok uğraştırdı.
Hazal:Şimdi dinlenirsin inşallah kızım.
Zişan:Siz oturun ben de namazımı kılıp geleyim.
Zuhal:Tamam Zişan Abla. Ben de kıldım ama bir yanlışlık yaptım. Namazı kılarken niyet etmeyi unuttum, ne yapayım şimdi? Tekrar mı kılmam gerek?
Fehiman:Nasıl niyet etmedin Zuhal Abla?
Zuhal:Basbayağı Fehiman,direk tekbir alıp namaza durdum.
Fehiman:Zuhal Abla,namaz kılmam gerek deyip kalktın,gittin namaz kılmak için abdest aldın ve namazını kıldın. Neden niyet etmedim diyorsun ki? Zaten “Elhamdülillah Müslüman’ım.” demen bile bir niyet değil mi?
Zuhal:O zaman,oruç tutarken de niyet etmeyi unuttuğum oluyor Fehiman. Ben o oruçları kaza etmeyi düşünüyordum. Yanlış mı?
Fehiman:Ne diyebilirim? Merasim,tören,hayatının her köşesine sinmiş. Namaz kılacaksın,namaza giriş konuşması...Yalnız anlamadığım bu konuşmaları kime yaptığın.
Zuhal:Desene kendi kendime konuşuyorum.
Fehiman:Döndüm kıbleye,kıblem Kabe’ye,niyet ettim Allah rızası için,öğlen namazının dört rekat farzını kılmaya. Hiç anlamadım bu açıklamalar kime,neye yapılır... Sanki muhatabına namaz kılmayı öğretiyorsun.
Zuhal:Fehiman dalga geçmiyorsun değil mi? Peki ilmihalde niye öyle yazıyor?
Hazal:Zuhal,Fehiman nereden bilsin? Onu yazarına sormak lazım.
Zuhal:Yazarını nereden bulurum? Benim çektiğim sıkıntıların sorumlusu ilmihalin yazarı o zaman. Maksatları ne olabilir ki acaba?
Fehiman:Maksatları güya iyilik,iyi niyetle yapıyorlardır.
Zuhal:İyi niyetle mi yapıyorlardır? Yani Hazal Abla,şu bahsettiğin hadis uyduranlar gibi mi? Onların da niyeti iyiymiş. Maksatları Kur’an’ı sevdirmekmiş,peygamberin övülmesini sağlamakmış.
Fehiman:Fakat sonuç felaket. Allah ve Resulü adına yalan uyduranlar cehennemdeki yerine hazırlanacak.
Zuhal:Ama onlar böyle bir cezayı bilmedikleri için,sözüm ona,sevap bile bekleyebilirler.
Fehiman:Doğru,o halde bu yanlışları acaba cehaletlerinden mi yapıyorlar?
Zuhal:Ne kadar kötü bir sonuç Hazal Abla. Boşuna dememişler,cahil dostum olacağına,akılı düşmanım olsun. Bu cehalet insanı mahveder. Şimdi bunlar cehennemlik desek yeri.
Hazal:Zuhal,kızım niyetleri çok önemli.
Zuhal:Hazal Abla bir defasında demiştin ki, “İyi niyet haramı helal yapmaz.”
Hazal:Doğru,haklısın da kızım. Maksatları dine zarar vermek veya bir günahı fasıkça,açıktan işlemek değil. Hele Allah’a ve Resulüne iftira hiç değil. Tabi bunların böyle olması,bu büyük yanlışlarına mazeret de değil. Eee durum bu olunca,onların bu yaptıklarını, münkirlerin gerek açık gerek gizli müminlere kötülük yapmak,Allah’ın dinine zarar vermek için yaptıkları kasti davranışlarla aynı kefeye koyamıyoruz.
Fehiman:Aman Hazal Teyze,sonuç itibariyle ikisi de dine zarar veriyor.
Hazal:Evet,hatta iyi niyetli olan cahil,münkirden daha çok zarar veriyor.
Zuhal:Allah bizi o cahillerden korusun. Çünkü Hazal Abla kafir zaten belli,münafık yine öyle,ama bunlar insanı aciz bırakıyorlar. Nasıl davranacağımızı şaşırıyoruz.
Hazal:Maalesef kızım. Bilmiyoruz Allah bunları affedecek mi? Onlara bu davranışı yaptıran cehalet, bilgisizlik. Bizsim de,aynı hataya düşmemek için dikkatli olmamız gerekir.
Zuhal:İnsanın aklı almıyor. Bu nasıl bir cehalet ki insana,kişinin bizzat kendine bu kadar zarar veriyor.
Hazal:Niye ki kızım? Şeytan boş durmuyor biliyorsun. Sağdan soldan yanaşıp,altını üstünü yokluyor. Bu da onlardan biri işte. “Sevap olur,Allah’ın dinine faydalı olursun.” gibi vesveselerle bilgisiz insanlara sağdan yanaşıyor.
Zuhal:Kararım karar Hazal Abla,pis şeytan bana hiç yanaşamayacak.
Hazal:İnşallah kızım,inşallah.
(FON)
(ZİL SESİ)
|
Orhan: Selamun aleyküm.
Fikret:Aleyküm selam babacığım,hani annem?
Orhan:Annen gelemedi Fikret.
Güzin:Neden baba? Hani artık akşamları evde olacaktı?
Orhan:Evet,akşamları Saadet Teyzen tek başına bakacaktı babasına,fakat evdeki hesap çarşıya uymadı.
Fikret:Yoksa durumu iyi değil mi amcanın?
Orhan:Maalesef oğlum,bugün tekrar fenalaşmış.
Güzin:Tabi yine doktorun sözü dinlenmemiştir.
Orhan:Yok kızım öyle değil.Yeni doktorlar şok tedavi yapalım diye düşünmüşler,o da böyle aksi tesir yapmış.
Fikret:Hiç öyle şey olur mu baba? Doktorlar birbirine danışmadan tedavi yapar mı?
Güzin:Eminim bunlar fahri doktorlardır.
Fikret:Nasıl oluyormuş? Hiç böylesini duymamıştım.
Orhan:Oğlum mesele şu; gelen ziyaretçilerden ikisi düşünmüşler; “Amcayı çok seviyoruz. Onu sinirlendiren, kızdıran bir şeylerden bahsedelim,şok tedavi ile birden zihni açılır,iyileşir.”
Fikret:Doğru mu söylüyorsunuz baba? Hani doktor; “Hastanın yanına girmeyin,konuşmayın.” diye yasak koymuştu?
Orhan:Yasağı dinleyen kim Fikret? Hemşireler kapıyı kilitlemeyi unutunca üçer dörder giriyorlarmış.
Güzin:Desenize şok tedavi anında etkisini göstermiş.
Orhan:Evet,amcanın tansiyon yükselmiş,tekrar komaya girmiş.
Fikret:Yaa bak şu işe,güya iyileşmişti. Kimmiş bunlar?
Güzin:Ne yapacaksın Fikret? Dövmeye mi gideceksin?
Fikret:Döverdim de,babam izin vermez. Yoksa arkadaşlarımı da alır şöyle bir çevirirdim.
Orhan:Bu kadar kızma Fikret. Adamaların kötü bir niyeti yok.
Fikret:Sonuç kötü olduktan sonra ne fark eder ki baba?
Orhan:İnsanoğlu işte,hata yapabilir.
Güzin:Babacığım siz de çok rahat konuşuyorsunuz. Şimdi amcaya bir şey olursa o adamlar hata yapmış olacaklar sadece,öyle mi? Mahkemeye vermeli onları.
Orhan:Kızmakta haklısınız. Bunu adı hatadan öte cehalet. Cehalet işte böyle kızım. Yoksa adamların niyeti gayet iyi. Amcayı sevdikleri için taa nereden çıkıp gelmişler.
Fikret:Doğru ya,bunca zahmete o kadarcık müdahale hakları olsun.
Orhan:İşte oğlum cehaletle iyi niyet birleşince ürünü bu. Bilgi olsa iyi ile kötüyü ayırt edecek.
Güzin:İyi ki bunlar çok iyi niyetli değillermiş.
Fikret:Niye?
Güzin:Niye’si var mı? Daha büyük iyilik yapacağım diye cennete göndermeye kalkarlardı amcayı.
Fikret:Hahaha İncili Çavuş gibi. İncili Çavuş’da akıl hastanesini gezerken bakmış delilerden biri çok uslu duruyor. “Çıkarın bunu, iyileşmiş.” demiş. Etrafındakiler, “Aman çavuşum,öyle göründüğüne bakmayın, tehlikelidir.” demişlerse de,dinlememiş,çıkarttırmış. Bizim uslanmış deli çok sevinmiş bu işe. “Şükür için bir iyilik yapmalıyım,öyle bir iyilik olsun ki,iyilik yaptığım insan şehid olup cennete gitsin.” demiş ve bu iyiliğe müezzinin layık olduğunu düşünmüş. “Her gün Müslümanları kurtuluşa çağırıp,en büyük sevabı işliyor. Ezan okunurken minareden atsam şehid olur. Cennetlik oluruz ikimizde”...
Orhan:Deli aklı tutturmuş. Laf anlamaz.
Fikret:Siz niyete bakın babacığım.
Orhan:İncili Çavuş ne yapmış... Çıkarmış cebinden çakıyı,minaredeki deliye seslenmiş; “Bak şimdi minareyi kesmeye başlıyorum. Çabuk aşağı in,müezzin de sen de öleceksiniz.”
Güzin:Neyse ki İncili Çavuş yaptığı yanlışlığı düzeltebilmiş. Bu herkese nasip olmaz. İnsanlar iyi niyetleriyle büyük belalara uğrayabilirler.
Orhan:İyi niyet dedik de kızım,hani sizin arkadaşlarınızla tarih dersi almaya niyetiniz vardı,çok hevesleniyordunuz. Ama hiç sesiniz çıkmıyor.
Güzin:Çünkü başlamadık baba.
Orhan:Neden kızım?
Güzin:Bilmem,her zaman hevesleniyoruz ama....Olmuyor işte.
Orhan:Yoksa pek hayırlı bulmuyor musunuz?
Güzin:Yoo....Özellikle bir ihtiyaç benim için.
Orhan:Eee bir işi yapmak için hem ihtiyaç olacak,hem de hayırlı bir iş olacak,buna rağmen ihmalkar davranılacak. Olur mu Güzin? Niyetiniz halis olsun.
Fikret:Babacığım bırakın Güzin Ablamda Hamdi Amcalar gibi yapsın.
Orhan:Onlar nasıl yapmış?
Fikret:Hani senelerdir hacca niyetlenip erteliyorlar ya.
Orhan:İyi mi yapıyorlar?
Fikret:İyi değil. Ama baştan emekli olunca gitmeye niyet etmişti,siz niyetini değiştirdiniz.
Orhan:Ben mi? Ne dedim?
Güzin:Ben de hatırlıyorum. Dediniz ki; “Emekli olmayı beklemen yanlış. Müslüman’ım dedikten sonra dinin emir ve nehiylerini vaktinde yapmakla (bilgi yelpazesi.net) mükellefsin. İhmalkarlık yakışmaz.”
Orhan:Doğru söylemişim kızım. Ama Hamdi Amcan ilk niyetinde halismiş ki haccetmeyi emekliliğine kadar erteleyeceğe benziyor.
Güzin:Neyse,ameller niyetlere göreydi. Allah’ı razı etmek için haccederse sevabını alır.
Fikret:Ablacığım zaten Hakan’ın söylediğine göre babası namaz da kılmıyormuş.
Güzin:Yaa...Ben de uysal tavırlarına bakıp dünyanın en iyi niyetli insanlarından diye düşünüyordum.
Orhan:Ya,biliyorsunuz en iyi niyetli insan Allah’ı razı etmek için gayret sarf edendir. Hem de bunu bilgiyle, şuurla yapmalıdır.
Güzin:Hı hı bir de babacığım,bazı insanlar kötü niyetle davranır ama sonuç iyi olur. Tabi o zaman hem sevabı hem iyiliği sahiplenir.
Orhan:Nasıl mesela?
Güzin:Ne bileyim...Meselaa...İyi bir insanı gözden düşürmek için açığını aralar,bulamazlarsa iftira atarlar. Ellerinden gelse bir kaşık suda boğacaklar.
Fikret:Sonuçta bir bakarlar o insan bir kahraman olmuş.
Orhan:Onlar pis insanlar,ahireti bilmezler. Zaten iyi insanlar için besledikleri kötü emelleri kendi ayaklarına dolaşır.
Güzin:Ne ayağına dolaşması baba,sanki kötülük yapanlar kendileri değillermiş gibi,hemen iyi sonucu sahiplenip, “Biz de iyiyiz.” derler.
Orhan: Sahiplensinler kızım,hiç önemli değil. Asıl önemli olan,iyilik,rahmet onlara kucağını açacak mı? Biz iyi niyetli olup,iyi davranalım. Dua edelim,sonuç niyet ettiğimiz şeye değilse bile yine başka bir iyiye, güzele kısmet olsun.
Güzin:Tabi her halükarda sevap bizim. Babacığım....Fikret sessizce kayboldu.
Orhan:Evet...İşte geliyor. Nereye kayboldun oğlum?
Fikret: (Ağzı dolu) Mutfaktaki pastayı yiyordum.
Güzin:Beraber yiyecektik Fikret,bari getir ben de babamla yiyeyim.
Fikret:Kalmadı ki getireyim. Çok nefisti,bitirdim.
Güzin:Hiii....Fikret nasıl yaparsın? Ben sizi bekliyordum onu birlikte yemek için. O pastadan daha yok, çok kötüsün.
Fikret:Aşk olsun abla,ne kötüsü? Niyetim çok iyiydi. Babama dokunabilir,yağlıydı çünkü,eee sen de formda kalmalısın. Kendim için yemedim yani....
|
>>>TIKLAYIN<<<
|