|
eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar
ÖLÇÜ (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)
ŞAHILAR: ORHAN,OSMAN,FEHİMAN,GÜZİN,FİKRET,VİLDAN.
Orhan:Oğlum abinin üstüne çok gidiyorsun. Biraz haddi aşmadın mı?
Fikret:Neden babacığım? Hepimiz birden Amerika’ya gitme diyoruz ama o yine de gidiyor.
Güzin:Ne yapsın Fikret,işi gücü var orada.
Fikret:Buraya gelse burada da işi olur.
Orhan:İyi hoş da oğlum,sen küçüksün. Abine karşı çok fazla ısrarcı olma.
Fikret:Hani güzel şeylerin olması için ısrarcı olunurdu?
Orhan:Tabi olunur fakat her şeyin bir ölçüsü vardır.
Fikret: (Nutuk atar gibi.) Ailenin birlik ve bütünlüğüne zarar verecek fiiller işleyenlerin cezası hangi ölçüyle belirlenir?
Orhan:Hıı... (Düşünür,O da nutuk atar gibi) Bu fiilin mahiyetiyle alakalı bence.
Fikret:Bence aile fertlerine verdiği zararla alakalı.
Güzin:Bence de zararın büyüklüğü ve küçüklüğüne göre değerlendirilmeli.
Orhan: (Şakacı) Çocuklar,iyi ki abiniz yok burada. (Öykünür) “Suçlu cezalandırılırken önce onu suça teşvik eden sebepler incelenmeli bence babacığım.” derdi.
Güzin:Evet,en önemlisi de o. Benim abim nerede,nasıl konuşacağını bilir.
Fikret:Zaten abla sana göre abim ne dese haklıdır.
Güzin:Tabii,abim iyi bir ölçü benim için.
Fikret:Hıh ölçüsü abimmiş. Başladı yine ablam.
Güzin:Niye Fikret,kıskandın mı? Sen de biliyorsun ki abim okuyan,düşünen,bilgili birisi.
Orhan:Şu televizyonda devamlı çıkan,sosyetenin çok sevdiği hoca da çok okuyormuş, o da ölçü olur mu?
Güzin:Ayy hiç olur mu? Nerede ne yapacağı belli değil.
Fikret:Ablacığım Nasreddin Hocanın (bilgi yelpazesi.net) hindisi de çok düşünüyor.
Güzin:Yaa çok bilmiş. Keşke biraz da sen öğrenseydin düşünmeyi.
Fikret:Bak ablacığım Aziz Nesin’de benden çok bilmiş,bilgili biliyor musun?
Güzin:Hıı zaten bir sen bilgilisin,bir de Aziz Nesin...
Orhan:Şakalaşıyoruz Güzin,kızma Fikret’e. Haklı bence..
Güzin:Babacığım başka zaman olsa tenkit ederdiniz bizi.
Orhan:Ne için kızım?
Güzin: “Bence bence demeyin. Doğruları Bencelerle ifade edemeyiz.” derdiniz.
Fikret: (Gülerek) Evet babacığım. Bakıyorum bugün siz de “bence bence” diyerek konuşuyorsunuz.
Orhan:Ne yapayım oğlum,beni siz alıştırdınız. Hem kendi düşüncelerimi ifade ettim.
Güzin:Ama “Bence böyledir” dediniz. Hani doğruları anlamamız için belli ölçülerimiz olacaktı? Hem bir defasında; “Bana bu bence ifadesi biraz bencilce geliyor.” Demiştiniz.
Orhan:Kızım siz de hiç affetmiyorsunuz bence. Peki kimce diyeceğim? Siz söyleyin.
Fikret: (Nutuk atar) Ölçümüz;vahiy!...
Orhan:Eee ya vahiyde bulamazsak?
Güzin:Sünneti Seniyye’deki misaller ölçümüz olur.
Orhan:Bazen orada da bulamıyoruz...
Fikret:Sahabeler,alimler var...
Orhan:Bazen onlar da bilemeyebilir.
Fikret:O kadarcık da aklımız olsun babacığım. Onların hayatlarındaki misallerden kendimize hisse çıkarırız.
Güzin:Aklını sevsinler Fikret,Sünneti Seniyye diyorsun ama uydurma hadisleri unutma...
Fikret:Sanki onları anlamayacak mıyım?
Güzin:Ooo onlar öyle çok ki nasıl anlayacaksın?
Fikret:Aklımla Güzin Abla,aklımla. Hiç ben öyle kül yutar mıyım?
Orhan:Oğlum aklın seni yanıltabilir. Daha sağlıklı bir yol seç.
Fikret:Tamam,aklın yolu birdir. Ben de hadislerin sağlamasını yaparım.
Güzin:Yaa...Nasıl yaparmışsın? Evet şimdi dersimiz matematik.
Fikret:Kuran’a bakarım. Hadis diye yazdıkları Kuran’a ters düşüyorsa onu atarım.
Orhan:Bu doğru,iyi düşünüyorsunuz çocuklar. Fakat bazı şeyler var ki Kuran’ı Kerim bize sınır getirmez,serbest bırakır.
Fikret:Hıı,doğru ya. O zaman ne yapacaktık?
Güzin:O zaman da en kolayını yaparım ben.
Orhan:Zaten abla zor işlere hiç gelemezsin.
Güzin:Fikretçiğim ben haddimi bilirim. Rasulullah’da böyle yaparmış. Ondan iyi bilecek değilim ya.
Orhan:Haklısın Güzin. Ben de öyle yapıyorum. Çünkü çok kolay oluyor.
Güzin:Sade kolay mı? Sünneti Seniyye’ye uyduğumuz için ayrıca sevap da oluyor.
Orhan:Yaa Fikret,işte ablandan öğren bunları.
Fikret:Tamam babacığım anladım da şimdi abim konusuna tekrar dönelim. Neden ısrar etmeme itiraz ediyorsunuz?
Orhan:İtiraz etmedim oğlum,fazla ısrar etme dedim.
Fikret: (Israrcı) İyi de baba neden öyle dediniz?
Orhan:O senin abin oğlum,kendi yaşıtın gibi davranmak olur mu? Israr ederken de ölçülü ol. Her şeyin bir sınırı vardır.
Fikret: (Üzgün) Hıı,yani “Haddini bil” demek istiyorsunuz değil mi?
Güzin:Yaa.... Protokolü aşma Fikret...
(FON)
Güzin:Abi yine kıyafetimi sorun etmeyin. Ne var sanki?
Osman:Böyle konuşma Güzin. Bir daha da gayri ciddi kıyafetler giyme.
Güzin:Amaan abi,siz de her şeye bir sınır getirirsiniz.“Güzin giyme bir daha.”
Fehiman:Artık giyemeyeceksin zaten. Çünkü ceketinin ve pantolonunun paçalarının bütün söküklerini diktim.
Güzin:Hii abla ne fenasın. Ne zaman diktin? O ceketin özelliği oydu.
Fehiman:Gece yatarken aklıma geldi,özeliğini bozdum. Bizim ölçülerimize uymayan her özeliği iptal ediyorum.
Güzin:Desene yine üşenmedin. Eline sağlık ablacığım. Daha rahat edeceğime eminim. Abi siz pantolonum için ne düşünüyorsunuz?
Osman:Hanım hanımcık bir etek almayı düşünüyorum. At gitsin onu. Pis şey...
Güzin:Abi aynısından bir tane daha var.Onun için ne yapabilirsin?
Osman:Onun için de sana pazen kumaş alırım,kendine bir etek dikersin. Hanım bir kız olursun.
Fehiman:Alma abi bana diktiriyor dikişlerini. Hiç işim bitmiyor.
Osman:Olmazsa ben dikerim Fehiman.
Güzin:Siz de insanın üstüne ne kadar geliyorsunuz... Tamam işte kapalıysa kapalı,uzunsa uzun...
Osman:Olmaz Güzin,kapalı,uzun deyip de rasgele davranmayın. Hiçbir konuda ölçüyü göz ardı etmeyin.
Fehiman:Abim haklı,ölçülü olmamız gerekiyor. Örfümüze,kültürümüze,adetlerimize aykırı kılıklara bürünülür mü?
|
Osman:Sokakları panayıra çeviriyorlar.
Fehiman:Yüzleri de paskalya yumurtasına benziyor.
Osman:Evet çok sevimsiz görüntüler. Dışarıya çıkarken dış elbiseleri giyinme tavsiyesinin bir hikmeti olmalı.
Fehiman:Güzin,Allah yarattığı mahlukatın refahını temin edecek ölçüler koyar ve bizlere bu ölçüleri öğreten Resuller gönderir.
Osman: “Müjdecim,kurtarıcım,efendim,peygamberim;
Sana uymayan ölçü hayat olsa teperim.”
Güzin:Tamam abi,hiç merak etme,ben de teperim.
Osman:İnşallah Güzin. Yalnız bir daha dışarıda yürürken acele etme,mutedil ol.
Güzin:Aman iyi,her şeyi de görürsünüz. Hadi Allah’a ısmarladık...(ZİL SESİ) İşte Fikret de geldi. (KAPI SESİ) Hadi ben çıkıyorum.
Fikret: (Şarkı gibi) Selamun aleyküm. Annemi yarın çıkarıyoruz.
Fehiman:Biliyoruz Fikret,babam aradı biraz evvel. Annem neşeli değil mi?
Fikret:Hem nasıl. Bir eğleneceğiz abla,gör,evi nasıl süsleyeceğim.
Osman:Annem hastalandığında da evi yıkacaktın neredeyse.
Fikret:Üff her taraf kapkara olmuştu,her şeyi kırmak istedi canım.
Osman:İyi ki canının her istediğini yapmıyorsun Fikret.
Fikret:Şimdi yapacağım ama çünkü bu defa canım güzel şeyler istiyor. Balonları şişireceğim,babam pasta alacak,anneme yeni elbise alacağız. Abi,abla siz de yüzük falan alırsınız değil mi? Allaaah nasıl eğleneceğiz...
Fehiman:Fikret,üzülünce aşırıya gidip yese kapılıyorsun,sevinince de aşırıya gidip böyle havalara uçuyorsun.
Osman:Fikret,mümin ne çok sevinir,ne de çok fazla üzülür. Allah’ın rahmetini hiç unutmaz. Hep bir ölçüye göre davranır.
Fikret:Ne yapayım annemi çok seviyorum.
Fehiman:Biz de çok seviyoruz Fikret,annemi hepimiz çok özledik. Elimizde olmadan çok seviniyoruz.
Osman:Dua edelim Allah sevincimizi daim etsin,(TELEFON ÇALAR) Hepimizin gözü aydın olsun.
(TELEFON TEKRAR ÇALAR) (AÇMA SESİ)
Fehiman:Efendim...Evet evdeyiz...Gel tamam... (TELEFONU KAPATMA SESİ) Vildan Abla...Gelmiş apartmanın kapısından arıyor. “Evde değilseniz merdivenleri boşuna çıkmayayım” dedi.
(FON)
Vildan:İşlerin bitti mi Fehiman? Zişan Abla yarın çıkıyormuş.
Fehiman:Az kaldı Vildan Abla,biraz mutfak işleri var.
Vildan:Onur dökme oğlum,günah.
Fehiman: Vildan Abla kaç oldu çocuğa günah diyorsun.
Vildan:Kurban olduğum Rabbim,onun nimetini nasıl döksün yere? Günah olur.
Fehiman:Asıl günah,çocuğu mesul olmadığı bir şeyle suçlaman Vildan Abla.
Vildan:Ay niye? Öğrensin. Hadi Onur,git içeride televizyona bak.
Fehiman:Vildan Abla Allah’ın (bilgi yelpazesi.net) günah demediğine günah denir mi?
Vildan:Yok geçen televizyondaki hoca da söyledi. Nasıl da ağlıyordu. “Allah aşkıyla akan yaşlar cehennem ateşini söndürür” diyordu.
Fehiman:Bak bak, nasıl oluyormuş Allah aşkı?
Vildan:Ne cennet sevgisi,ne cehennem korkusu. Bir tek Allah’ın aşkı ona döktürürmüş bu yaşı.
Fehiman:Ne güzel de ezberlemiş.
Vildan:Allah’ı sev sev. Onun aşkıyla sarhoş olan gönüller miraca çıkar ancak.
Fehiman:Ben de Allah’ı her şeyden çok sevmem gerektiğini biliyorum. Ama sarhoş adamın hiçbir lafına itibar etmezler de Allah’ı sevmesini niye isterler ondan?
Vildan:Aşk sarhoşu Fehiman,aşk sarhoşu...
Fehiman: “Aşkın gözü kördür derler” Vildan Abla. Allah’ı sevmek için illa da kör mü olmak lazım?
Vildan:Muhabbetullah bu. Yazık adama,acıdım,nasıl ağlıyordu.
Fehiman:Masasında mendil yok muydu?
Vildan:Dalga geçme Fehiman. Adam çok samimiydi. Keşke ben de öyle olsam.
Fehiman:Hadi canım,ölçüsüz,bilgisizin teki imiş. Allah’ın indirdiği Kuran’ı bile tanımadan kör kör sevmenin ne manası var? Biz Hz. İbrahim’in yaptığı duayı yapmakla mükellefiz; “Ey Rabbimiz;Bize dünyada da ahirette de iyilik ver ve bizi o ateş azabından koru.” (Bakara:201)
Vildan:Yaa,Hz. İbrahim böyle mi diyor?
Fehiman:Açıp okuyabilirsin? Bakara Süresinde...
Vildan:Peki Allah’a aşık olamaz mıyız?
Fehiman:Sen bilirsin,istersen ol.
Vildan:Ne diyorsun Fehiman? Sen olmaz mısın yani?
Fehiman:Baksana aşık olanlar saçmalayıp duruyor. Ne diye aşık olayım? Allah’ı sevmek şuurla,bilgiyle olur.
Vildan:Ay o hoca şuursuz mu?
Fehiman:Ben onu tanımıyorum ama Hz. Ebubekri Sıddık Allah’ı ve Resulünü o kadar çok sevmiş ki tüm ömrünü,her şeyiyle onun rızasına vakfederek “Sıddık” lakabını almış.
Vildan:Hiç ağlamamış mı?
Fehiman: (Gülerek) Bilmem...Hz. Ali’de Allah’ı ve Resulünü çok sevmiş ve o da canını koymuş bu yola.
Vildan:Ya doğru ya. Ona da Allah’ın Kılıcı,Allah’ın Aslanı demişler.
Fehiman:Bilmem neden böyle kelimeler bulurlar... Aşk deyince insanın aklına aşırılıklar,zaaflar geliyor. Sanki Muhabbetullah imanla,İslamla,fıkıhla olamıyor.
Vildan:Hıı bunlar yeterli değil sanki. Haklısın Fehiman. Belki de bilmiyorlar,yazık.
Fehiman:İyi söyledin,yazık...
Vildan:Peki Fehiman,o zaman Allah peygamberimize nasıl aşık olmuş?
Fehiman: (İtirazcı) Vildan Ablaa,dikkat et,ölçüsüz konuşma. Her duyduğunu kritiksiz kabul etme. Aşk beşeri bir zaaftır. Sen bilmiyor musun,Allah beşeri zaaflardan münezzehtir.
|
>>>TIKLAYIN<<<
|