|
Eğitim Öğretim İle İlgili Belgeler > Tiyatro Oyunları, Skeçler, Piyesler, Oratoryolar, Rondlar, Monologlar, Dramalar, Canlandırmalar
OYUN ARKADAŞLIĞI (DRAMA ÖRNEĞİ) (KISA TİYATRO) (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR, RONDLAR, MONOLOGLAR, DRAMALAR, CANLANDIRMALAR)
(Baba işten eve gelir. Yemek masasına otururlar. “Tayinim çıktı, taşınmak zorundayız.” der. Annesi ve Selçuk şaşkındır.)
Anne: Nereden çıktı, bu şimdi.
Baba: Hani geçen baharda dilekçe vermiştim ama dilekçem kabul edilmemişti. İşte şimdi kabul edilmiş. Bugün öğrendim.
Anne: Kış ortasında taşınmak zor olacak. Ama ne yapalım.
Baba: Ben yarın kargoyla konuşacağım. Sen de yavaş yavaş eşyaları toplamaya çalış. 15 gün içinde taşınmalıyız.
Selçuk: Taşınıyor muyuz, baba?
Baba: Evet taşınıyoruz, oğlum.
Selçuk: Ama okulum ne olacak?
Baba: Gittiğimiz yerde okuluna devam edeceksin, oğlum.
Anne: Evet, senin naklini de yaptırmamız gerekiyor. Yarın gidip okul müdürüyle konuşurum.
Selçuk: Ama ben arkadaşlarımdan ayrılmak istemiyorum. Öğretmenimi de çok seviyorum. Bana ne, ben gitmem buradan.
Baba: Olur mu oğlum? Gitmemiz gerekiyor. Ben bu tayini senin daha iyi bir ortamda eğitimine devam etmen için istedim.
Anne: Orada da arkadaşların olur. Yeni arkadaşlar edinirsin. Yeni öğretmenlerin olur. Oğlum, babanın dediği gibi senin daha iyi bir ortamda yetişmen ve okul devam etmen için istedik bunu.
Selçuk: Bana ne, ben gitmek istemiyorum.
(Selçuk masadan kalkar ve odasına gider. Annesi Selçuk’un odasına girer.)
Anne: Oğlum neden böyle yapıyorsun? Biz senin okumanı, büyük adam olmanı istiyoruz.
Selçuk: Burada da okuyabilirim. Gitmek istemiyorum.
(Anne ikna etmeye çalışır ama başarılı olamaz. Anne ve baba gidiş hazırlığına başlamıştır. Selçuk da istemese de arkadaşlarıyla vedalaşır. Selçuk’un ağzını bıçak açmaz. Eşyaları kargoya verirler. Kendileri de arabalarıyla yola çıkarlar. Sonunda işte gelmişlerdir. Bundan sonra burada yaşayacaklardır. Selçuk’a burası gökyüzü de dahil kapkaranlık görünür. Selçuk okula gitmeye başlar. Hiç arkadaşı yoktur. Çok mutsuzdur.)
Anne: Selçuk bugün neler yaptın?
Selçuk: Hiç.
Anne: Nasıl hiç? Derste neler yaptın? Öğretmenin ödev verdi mi?
Selçuk: Hiç işte. Evet ödevim var. Ama yapmayacağım.
Anne: Neden oğlum, çok mu zor? Hadi getir de beraber bir bakalım.
Selçuk: Hayır. Yapmak istemiyorum.
Anne: Ödevini yapmazsan öğretmenin sana kızar sonra.
Selçuk: Kızarsa kızsın. Okuldan nefret ediyorum. Buradan da nefret ediyorum. Ben eski okulumda mutluydum. Orada arkadaşlarım vardı.
Baba: Burada da arkadaşların olur.
Selçuk: İstemiyorum işte. Onlarla arkadaş olmak istemiyorum.
(Selçuk sinirli bir şekilde odasına gider.)
Anne: Ne yapacağız bilmiyorum. Taşınalı bu kadar zaman olduğu hâlde buraya bir türlü alışamadı.
Baba: Evet. Ben de çok üzülüyorum. Ben onun geleceğini düşünerek buraya gelmeyi istemiştim.
Anne: Öğretmeniyle konuştum derse hiç katılmıyormuş. Ders de çalışmıyor.
Baba: Nasıl olur? Selçuk eski okulunda sınıfının birincisiydi. Üstelik bütün derslere katılırdı.
|
(Selçuk okuldan eve çok mutsuz bir şekilde gelir. Yemek yemez, anne ve babasıyla konuşmaz. Kardeşiyle bile oynamaz. Anne ve babası onunla konuşmaya çalışırlar. Selçuk çok hırçın bir çocuk olmuştur. Okula gitmek istemediğini söyler. “Buraya neden geldik sanki? Ben taşınmadan önce çok mutluydum. Buradan nefret ediyorum.” diyerek ağlar. Sürekli (bilgi yelpazesi.net) sorun çıkartır. Sabahları okula gitmemek için bahaneler uydurur. Karnım ağrıyor diye kıvranır. Annesi ne yapacağını şaşırmıştır. Selçuk her zamanki gibi teneffüste bir köşede otururken bir çocuk gelir yanına. Selçuk bu çocukla aynı sınıftadır.)
Ahmet: Merhaba Selçuk? Ne yapıyorsun?
Selçuk: Hiç.
Ahmet: Hafta sonu arkadaşlarla maç yapacağız. Sen de katılır mısın?
Selçuk: Ben mi?
Ahmet: Evet Selçuk. Geliyor musun?
Selçuk: Şey. Gelirim tabi.
(Hafta sonu gelmiştir. Selçuk erkenden kalkmıştır.)
Selçuk: Anne, eşofmanlarım nerede? Spor ayakkabılarımı da bulur musun?
Anne: Neden soruyorsun, oğlum?
Selçuk: Yarın sınıftan çocuklarla maç yapacağız.
Anne: Tamam oğlum. Hepsini hazırlarım ben.
Anne babaya şöyle der:
Anne: Canım, Selçuk yarın sınıftan arkadaşlarıyla maç yapacakmış. Çok sevinçliydi.
Baba: Gerçekten mi?
(Anne ve baba aralarında konuşurlar.)
Ertesi gün:
Ahmet: Merhaba Selçuk? Isınma hareketleri yapıyoruz, haydi sen de gel.
Selçuk: Hemen geliyorum.
Ali: Merhaba Selçuk. Ben Ali.
(Çocuklar sırayla kendini tanıtır ve maç başlar. Goller atılır. Selçuk’un oynadığı takım karşı takımı yener. Selçuk da iki gol atmıştır. Selçuk o gün arkadaşlarıyla güzel bir maç yapar. Karşı takımdaki çocukları yenmişlerdir. Üstelik Selçuk iki tane de gol atmıştır. Selçuk’un keyfine diyecek yoktur. Akşam eve geldiğinde çok neşelidir. Sürekli konuşur. Kardeşiyle oyunlar oynar.)
Anne: Hoş geldin, benim güzel oğlum.
Selçuk: Hoş bulduk anneciğim.
Baba: Gel bakalım benim aslan oğlum. Maç nasıldı?
Selçuk: Biz yendik babacığım. İki tane de gol attım.
Anne: Aferin benim güzel oğluma.
Selçuk: Çok eğlenceli bir maçtı. Maçtan sonra yenilen takım bize tatlı ısmarladı. Oturup yedik.
Baba: Çok güzel. Peki bir dahaki maç ne zaman?
Selçuk: Bilmiyorum. Bir şey söylemediler.
Anne, Ahmet yarın bize ders çalışmak için gelebilir mi?
Anne: Elbette oğlum. Her zaman gelebilir. Ben de size güzel bir pasta yapayım da yarın ders çalışırken yersiniz.
Selçuk: Tamam anneciğim. Derslerime bundan sonra çok çalışıp yine başarılı bir öğrenci olacağım.
|
|