eğitim öğretim ile ilgili belgeler > tiyatro oyunları, skeçler, piyesler, oratoryolar

PİLAV ÜSTÜ SUŞİ (TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR)

(Anadolu’da bir köy lokantasını işleten Memduh Usta ve çırağı garip, müşteri beklemektedirler. Garip elindeki süpürgeyle ortalığı süpürürken, “Bitlis’te beş minare....” adlı türküyü söylemekte, Memduh Usta da tembel bir şekilde uyuklamaktadır. Garip ikide bir gidip ustanın ayaklarını kaldırarak altının tozunu almaya çalışır ve ustası tarafından kötü bir şekilde azarlanır. Süpürgeyle kapının yanına doğru yaklaşan Garip birden çok şaşkın bir ifadeyle donakalır ve çığlıklar atarak Memduh Usta’nın yanına koşar.)

 

Garip: Ustaaaaaaaaa, ustaaaaaaaaa!

 

Memduh Usta (Sıçrayarak uyanır): Noooluyor yahu? Deprem mi var? Ne diye dana tepmiş enikler gibi bağırınıyosun?

 

Garip: Usta, bişey gördüm kapının dışında.

 

Memduh Usta: Ne gördün ooolum? Söylesene!

 

Garip: (Ustanın arkasına geçerek korkuyla eğilir) Bilmiyorum valla, ama uzaylıydılar galiba. Garip garip giyinmiş dört yaratık gülerek bana bakıyolardı kapının yanından. Ustaaaaa, koru beni...

 

Memduh Usta: Hay Allahım Yarabbim, sen bana sabır ver yaaaaa. Oğlum iyice gevşemiş senin cıvatalar. Uzaylıların işi yok dünyaya inicek, sonra (bilgi yelpazesi.net) Kars’a bir gidelim temiz hava alalım diyecekler. Yok bir de üstüne “Yaw, gelmişken Memduh Usta’nın lokantasına uğrayıp bir sıcak çorba içmezsek çok kırılır.” diyecekler. Yok artık, ne işi var uzaylının bizim lokantada bee!”

 

(Tam bu sırada kapıdan sırtlarında çantaları, kulaklarında walkmanler, boyunlarına fotoğraf makineleri asılı, saçları jöleli, yırtık pırtık ve renkli kıyafetler giymiş dört tane turist girer. Garip bağırarak ustanın kucağına sıçrar.)

 

Garip: İşte bunlar, geldiler vallaaa geldiler. Işınlayacaklar bizi usta, kolla kendini.

 

Memduh Usta: (Birden toparlanır ve elini gözlerine siper yaparak giren dört turiste bakar): Vay anam vay, hakkaten de uzaylı mı bunlar yaa.  Dur bakim dur.... (der ve masanın altından uzunca bir sopa çıkarır ve ileri doğru uzatarak yabancılara doğru yürümeye başlar.)

 

(O esnada çok sempatik hareketlerle Memduh Usta ve Garibe doğru gelen turistler önce şaşkın bir şekilde öne doğru uzanmış sopaya bakarlar ve erkek turist bunu geleneksel bir selamlama zannederek sopayı kavrayarak el sıkışır gibi sallamaya başlar ve hep birlikte bağırırlar.)

 

Turistler: Hi!

 

Memduh Usta: Hay Allah iyiliğinizi versin, ne bağırıyosunuz be! Garip, bunlar insan be. (der ve sopanın ucundan tutup sallayan turistin kafasını okşar. Garip de ustanın arkasından çıkarak çekingen tavırlarla turistleri incelemeye başlar.)

 

John:  (kulağından kulaklığı çıkarır ve dansetmeye devam ederek) : We would like something to eat. We are really hungry.

 

Mary: Oh, yes. What can we eat?

 

Memduh Usta: Aha, bunlar turist olum. (garibe döner) Garip, sen İngilizce biliyodun di mi?

 

Garip: Öhöm öhöm, şey, kem küm... Biliyorum da biraz unuttum. Tabi yıllar geçti üzerinden.

 

Memduh Usta: Beni sinirlendirme oolum. Sen bana anlatmıyomuydun şeherde amcanın yanında İngilizce öğrendiğini, turistlerle oturup şakır şakır İngilizce konuştuğunu falan.  Hadi, göster şimdi marifetini bakalım. Dertleri neymiş bu lahana kılıklıların?

 

Garip: E yalan mı söylicez usta, ayıbediyon valla. (Dört turistin tam önüne dikilir. Bir süre sessizlik olur.)

 

Garip: Hi

 

Turistler: Hi!

 

Garip: Eeeee, hi!

 

Turistler: Helloo!

 

Garip: (gülerek) Helloo!

 

Memduh Usta: Olum bu ne biçim şakır şakır konuşma. Hay huy edip duruyon. Doğru dürüst konuşsana.

 

Garip: Dur usta yaa, karışma bi. Bu işi bana bırak. Önce hay huy etmek gerekiyor, şart bu ingilizce konuşmak için.

 

Jack: Have you got a bathroom in here?

 

Garip: Ooooh yes, hi!

 

Mary: Why do you always say hi?

 

Garip: Ooooh yeah! Hello hi

 

John: Oh no! This kid is crazy. He is repeating the same words like a parrot.

 

Garip (coşar) : Ooooooooh I am a blackboard and I am going to cinema. Mr. And Mrs Black swim everymorning. I love you, Michael Jackson, Madonna, Africa, America, Mc Donalds, Mudurnu Fried Chicken.

 

Memduh Usta: Vay bee, coştu bizim oolan. (sırtına vurur) afferin goçum afferin. Göster Türk’ün gücünü.

 

(Turistler şaşkın bir şekilde birbirlerine bakmaktadırlar. Bu anlamsız sözler çok şaşırtır turistleri.)

 

John: Look boy! We are hungry and we have no time to spare.

 

Jane: Have you got pizza, hamburger, sphagetti...?

 

Garip: (kabadayı bir şekilde) No pizza, no hamburger, no sıpagetti, yes kurufasülye, yes soğan, yes tarhana çorbası...

 

Memduh Usta: Olum şaka maka ben de çözmeye başladım haa bu dili. Anlıyom artık dediklerini. Kurufasülyeden falan bahsediyosun di mi?

 

Garip: Dur bi usta, konuşma, kafamı dağıtıyon.

 

Memduh Usta (sinirli bir hareketle kafasına vurur Garip’in.) Havalara girme gavurlarla iki kelime ettin diye, soğanları kafanda kırarım haaaa. Ne diyolarsa çevir bana.

 

Jack: Can we have something to eat please. Pizza, hamburger..?

 

Mary: Be quick please. I am starving, and this is the only place to eat around.

 

John (sürekli fotoğraf çekmektedir. Arkadaşlarına dönerek) : They don’t seem to understand anything. I think we should go and find somewhere else.

 

Memduh Usta (pinpon maçı seyreder gibi bir ona, bir öbürüne bakmaktadır) Olum hemen çevir bakalım ne diyolar?

 

Garip: Tamam usta, öhm şey. Çok açız diyolar.

 

Memduh Usta: Yarım saattir çok açım demeye mi uğraşıyolar yani. Bana bak, atıyosun gibime geliyo?

 

Garip: Yok usta atmıyom yaaa. Onlar böyle işte, bizim gibi pratik değiller ki. İki saat uzatıyo. Bi açım diycek, biri yok midem boş diyo, öbürü midemdeki (bilgi yelpazesi.net) yiyecekler bitti diyo, öbürü boğazımdan birşeyler girmesi gerekiyor mutlaka diyo, yani boş yere uzatıyolar. Ben sana özetliyorum.

 

Memduh Usta: Afferin sana beee. Şimdi sor bakalım açlar mı? Ne yemek isterler? Paraları var mı?

 

Garip: Tamam, dur. Are you student?

 

John: Yes, we I am a student.

 

Garip (Ustaya döner): Açlarmış Usta.

 

Usta: Peki sor bakalım ne yemek isterler?

 

Garip: What is your name?

 

Jack: Jack

 

Garip: Jack diye bi yemek istiyolar Usta. Amerika’da çok meşhur bi yemek.

 

Memduh Usta: Boşver sen şimdi Jacki meki. Oturtalım şunları bi güzel yemek hazırlayalım. Görsünler Türk yemekleri nasıl oluyormuş. Sen de etrafı süpür bu arada.

 

(Memduh Usta zorla turistleri masanın etrafındaki sandalyelere oturtur. Memduh da süpürgeyi kapıp ortalığı süpürmeye başlar. Aynı ustasına yaptığı gibi turistlerin ayaklarını kaldırıp altlarını süpürür, bir tanesinin kafasının üstünü süpürmeye çalışır. Turist çok kızar.)

 

Memduh Usta: Oturun oturun, şimdi size ben bi sofra kuruyum da görün. Garip oolum, yemekten hıyar getir şunlara da biraz serinlesinler.

 

Garip: Tamam usta, getiriyom. Kaç hıyar lazım?

 

Memduh Usta: Valla burda dört tane hıyar olduğuna göre, dört tane getir.

 

(Turistler şaşkın şekilde birbirlerine bakmaktadır. Ama masaya yemek geleceği için biraz rahatlamışlardır. Bir tanesi köşede duran teybe yaklaşarak bir kaset koyar.)

 

Mary: Excuse me, can we listen to music while the lunch is being prepared?

 

Garip: (müzik dinlemek istediklerini anlar) : Yes yes, I read book in my free time.

 

(Mary kaseti takar ve teybin düğmesine basar. Birden yüksek sesle metal müzik çalmaya başlar ve turistler kafalarını sallamaya başlarlar. Memduh Ustayla garip yine sıçrarlar ve birbirlerine sarılarak “anaaaa” diye bağırırlar. Bir süre bu şekilde dinledikten sonra Memduh Usta sinirli hareketlerle kaseti çıkarır.)

 

Memduh Usta: Bu ne buuuu? Müzik diye bu gürültüyü mü dinliyonuz siz? Yüreğim ağzıma geldi be..

 

Garip: Usta bunlar ne anlar müzikten. Hem dinliyolar, hem de “bu ne biçim müzik bee, kulağım mahvoldu” diyip diyip kafalarını sallıyolar. Anlamıyom. Şunlara bi oyun havası atıyım mı?

 

Memduh Usta: Tak tak. Görsünler müzik nasıl olurmuş?

 

(Garip bi kaset takar ve oynak bir hava çalmaya başlar. Oynamaya başlayan Memduh Usta ve Garip turistleri de zorla kaldırıp oynatmaya çalışırlar. Turistler şaşkındır ama onlar da oynamaya çalışırlar. Bu arada Garip mutfağa gidip dört tane hıyar getirir. Oynarlarken zorla herkesin eline birer hıyar tutuşturur. Turistler ellerinde hıyarlarla oynamaya çalışırlar. Memduh Usta gidip kaseti kapatır.)

 

Memduh Usta: Garip, olum git yemeklere bak hazırdır heralde. Şööyle kurufasülye getir herkese. Ortaya da bi bulgur pilavı, bi de turşu ohhhh. Hadi koş.

 

Garip: Gidiyom usta. Bi ziyafet çekelim şunlara.

 

Memduh Usta: Dur ben de geliyim. (turistlere döner) Siz burda oturun hıyarlarınızı yiyin, biz geliyoz tamam mı? Yemek hazırlayıp getircez, para falan önemli diil haaaa. Sakın gaçmayın! (Garibe döner) Bunlar anlamadı galiba, çevirsene söylediklerimi?

 

Garip: OKEY, we go kitchen, you sit. Don’t gaç! Yoksa fena olur, problem problem.

 

Memduh Usta: Valla anlamaya başladım Garip. Problem falan hepsini anlıyom artık. (der ve birlikte mutfağa doğru giderler. Onlar mutfağa gittiklerinde turistler sinirli tavırlarla ellerindeki hıyarları masaya bırakıp çantalarını toparlar ve söylenerek çıkarlar.

 

Jack: Let’s go guys!

 

Mary: Yes, I can’t stand those men. Let’s go.

 

John: OK, I don’t want to spend one more minute here. Let’s get out of here.

 

Jane: Hey, wait (arkada kalır): I am coming!

 

(Birazdan ellerinde tabaklarla Memduh Usta ve Garip içerir girer ve donakalırlar.)

 

Memduh Usta: Anaaaaa, gitmişler.

 

Garip: Vay babo gitmişler. Ustaaa, gitmişler. Ne güzel pratik yapıyodum yaaa. Sen de bişeyler kapmaya başlamıştın tam.

 

Memduh Usta (sinirli bir hareketle Garibi iter) : Sus be, kaçırdın işte adamları. Güya İngilizce konuştun. Adamlar yarım saat bişeyler söyledi sen tek kelimeyle çevirdin. Adamlar da kaçtı tabi. Anaa, hıyarları da bırakmışlar.

 

(Masanın etrafında biraz dolanır.)

 

Memduh Usta: Amaaaan, giderseniz gidin be. Size de iyilik yaramaz. Hiç para mara almayacaktım sizden sırf Türk mutfağını tanıyın, şu kurufasülyeye ekmek banmanın tadını anlayın diye. Gidin hamburger, pizza yiyin.

 

Garip: Heeeee, gidin çizburger neyim yiyin.

 

Memduh Usta: Bir türlü anlaşamadık adamlarla ya! Onlar da Türkçe öğrenmemişler. Türkiye’de insan lokantaya girip hay huy diye bağırır mı ya? Ben (bilgi yelpazesi.net) şimdi Amerika’da Mc Donalds mıdır nedir, öyle bir yere girip “Selamün Aleyküm” desem olur mu? Töööbe tööbeeee..

 

Garip: Boşver Usta, takma kafanı. Ben İngilizcemi biraz daha ilerletiyim. Onlar elbet bir daha gelir buralara, o zaman derdimizi anlatırım, yemeklerimizi de ikram ederiz.

 

Memduh Usta (eline omzuna atar ve seyircilere döner) : He garip, şöyle güzelce bi öğren şu dili. Bir sürü turist toplayalım buraya, kültürümüzü tanıtalım. Sonra yarın öbürgün New York’ta bi dükkan açarız.

 

Garip: Tamam usta, söz. Seneye bu zamanlar ben de şakır şakır İngilizce konuşuyor olucam. Sana da öğretirim, ama çalışmazsan çekerim kulaanı ona göre.

 

Memduh Usta (peşinden koşar) Sana da yüz vermeye gelmiyo bee, gel buraya gel, şu sofrayı topla hemen, tam dayağı hakettin tam. Gel burayaaaaa.....

 

TİYATRO OYUNLARI, SKEÇLER, PİYESLER, ORATORYOLAR SAYFASINA GERİ DÖNMEK İÇİN

>>>TIKLAYIN<<<

Yorumlar

...

17. **Yorum**
->Yorumu: Ben memduhusta olacağım.bu skeci çok beğendim.
->Yazan:


16. **Yorum**
->Yorumu: çok komik bayıdım bunu mutlaka türkçede oynayacağım
->Yazan: azra beşiroğlu

15. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel ya ben beğendim biz bu oyunu dramada sergiliycez... 
->Yazan: yağmur.

14. **Yorum**
->Yorumu: çok güzel bir tiyotro biz yarın bu tiyatroyu oynayacağız :DDDDD
->Yazan: büşra..

13. **Yorum**
->Yorumu: kim hazırlıyorsa ellerinden öpeyim valla ben garip oldum harika bir tiyatro sergiledik 
->Yazan: ali.

12. **Yorum**
->Yorumu: biz oynadık bu tiyatroyu proje olarak öğretmen çok beğendi şimdi bir daha oynayacağız ben garibim bu tiyatroda
->Yazan: BEYZA DEMİRCAN.

->Yazan   : ilayda
->Yorumu: ben maryim zaten biz bu tiyatroyu cıkarttık oynamaya hazırız:)):)::).

->Yazan   : ismimd
->Yorumu: çok süper biz ingilizce de oynucaz ben mary olcam.

->Yazan : atakan
->Yorumu: Bende garibim 7 haziranda oynicaz :D.

->Yazan : tugba kya
->Yorumu: çok begenndik :D solun çok teskekkür edriz.

->Yazan : kübra öztürk
->Yorumu: ögretmen bize bunu verdi ve yil sonunda yapacagiz ben de mary im.

->Yazan : SÜHEYLA
->Yorumu: ÇOK GÜZEL OLMUS OKULDA OYNAYACAGIZ.

->Yazan : sevda
->Yorumu: çok güzel bir tiyatro 23 nisan da oynayacaz.

->Yazan : elnur
->Yorumu: bu oyunu biz ingilizce gecesinde yapacagiz ben de jane olucam.

>Yazan: Osman Ünlü
>Yorum: D HOCAMIZ BIZE BU OYUNU VERDI BENDE MEMDUH USTA'YIM BAHAR SENLIKLERINDE SERGILEYECEGIZ .

>Yazan: cennet ünlü
>Yorum: bu oyunu çok begendim çünkü halkin basina gelenleri anlatiyor .

>Yazan: su ebatan
>Yorum: bu tiyatro oyununu çok begendik ve bu oyunu sene sonu gösterimizde sergileyecegiz:) .

>>>YORUM YAZ<<<

Adınız:
Yorumunuz:


 


Yorum Yazı KAPA/AÇ